Para Politikası Kurulu'nun 15 Ocak 2009 tarihli toplantı özetini T.C. Merkez Bankası web sayfasından 26 Ocak 2009 tarihinde okuma fırsatı buldum.

"Enflasyon Gelişmeleri", "Enflasyonu Etkileyen Unsurlar" ve "Para Politikası ve Riskler" isimli başlıklar altında toplanan hususların içindeki  "Enflasyonu Etkileyen Unsurlar" başlığı altındaki bölümde yayınlanan bazı noktaları okuyucuların dikkatine sunmak istedim.

Özetlemek gerekirse;

- 2008 Yılı'nın III. Çeyreğinde GSYH, mevsimsellikten arındırılmış verilerle dönemlik bazda düşüş kaydettiği,

- Son açıklanan verilere göre 2008 Yılı IV. Çeyreğinde iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın giderek belirginleştiği,

- Sanayi üretiminin mevsimsellikten arındırılmış verilerle Temmuz ayından bu yana sergilediği düşüş eğilimini sürdürdüğü,

- 2008 Yılı'nın IV. Çeyreğinde tüketim talebine ilişkin göstergelerdeki zayıflamanın devam ettiği, aynı dönemde tüketici kredisi kullanımının nominal bazda bir önceki çeyreğe göre gerilediği, özel tüketim harcamalarının da dönemlik ve yıllık bazda daraldığı,

- Dış talebe ilişkin görünümün kötüleştiği, 2009 Yılı ilk çeyreğine ilişkin ihracat sipariş beklentilerinde bozulma eğiliminin devam ettiği,

- Yatırım talebine ilişkin göstergelerden sermaye malları üretim ve ithalat miktarının Ekim ve Kasım aylarında sırasıyla yıllık yüzde 22.4 ve 16.5 oranlarında azaldığı,

- İş gücü piyasasına ilişkin son dönem verilerinin de iktisadi faaliyetteki zayıflamaya paralel bir görünüm arz ettiği belirtilmektedir.

Yukarıda ifade edilen ekonomik gelişmelerin hiçbirinin müspet olmadığını, ekonominin kötüye gidişini açıkça gösterdiğini söyleyebiliriz. Düşen enflasyonun, Hükümetin arzu ettiği, ekonomik gelişmelerden değil, arzu etmediği gelişmelerden kaynaklandığıda ortaya çıkıyor. Zaten, Hükümet son günlerde enflasyonun düştüğüne de sevinemez oldu. Tıpkı cari açığın azalmasına sevinemediği gibi. Çünkü hem ihracat düşüyor hem de cari açık azalıyor. Dünyada eşine az rastlanır olan bu manzara AKP'nin güdümlü ekonomi politikalarının ülkeyi düşürdüğü açmazı net bir şekilde gösteriyor. Yani, cari açık vermeden yabancı kaynak kullanmadan üretim ve ihracat yapılamaz hale gelmiştir.

Hükümet bu günlerde ekonomik verileri 2002 Yılı ile kıyaslamaktan da vazgeçer oldu. O kadar geriye gitmesine de gerek kalmadı. 2008 Temmuz ayından buyana meydana gelen gelişmeler Hükümetin ekonomiyi hangi noktaya getirdiğini gösteriyor.

Üretim düşüyor, ihracat ve ithalat azalıyor, Hükümet 11 ayda verdiği kadar bütçe açığını sadece Aralık ayında veriyor, büyüme oranı düşüyor, daha ötesi negatife dönüyor. Özel Tüketim harcamaları azalıyor, Özel yatırımlar azalıyor. Bunlar ekonomiye ilişkin göstergelerden bazıları.  

Hükümet gözünü kapamış, ekonomi yokuş aşağı kendiliğinden yol almaya başlamış. Hükümet ileriye bakmaktan korkuyor. Dikiz aynasından da bakmıyor. Dikiz aynasından bırakın geriye doğru 2002'ye kadar bakmayı, 2008 Temmuz ayından bu tarihe kadar kat ettiği yolu görse Ülkenin başına ne çorap ördüğünü görecek. Ancak, IMF dahil kim ne derse desin, Hükümet 29 Mart'ı atlatmaya çalışıyor. İlerisi Hükümet tarafından ne kadar net görülüyor bilemem.