Ülkeye bak ülkeye!

div data-link="class{:~tag.contentRightClass(Layout.IsFullView, Layout.ReadingPaneMode)}">

Camiler, okullar, kütüphaneler yakılmış yıkılmış…

Uçaklar, hastaneler, sinemalar PKK füzelerinin hedef tahtası olmuş…

Kışlalar ve karakollar şehit cenazeleriyle dolmuş…  

İl ve İlçe yollarında sayısız hendekler oluşmuş…

Belediyelerin iş makinalarıyla kazılan tünellerden memlekete peşmergeler doluşmuş…

Bırakın Cizre’yi, Silopi’yi, Şırnak’ı, Nusaybin’i…

İstanbul’un sokakları bomba ve terörist yuvası haline dönüşmüş.

Ülkemizin Güneydoğusunda,

Her gün ölüm…

Her gün çatışma…

Her gün kan var ancak,

Dünya lideri Boğaz’da adam kurtarıyor.

Ne diyelim,

Ellerinden ülkeyi kurtarmak gelmiyor,

Bari bırakalım da Osmanlı Ocağı mensubu bir adamı kurtarsınlar.

*

Yalan mı?

Bakın iki gün önce toplanan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Türkiye’den neler istiyor neler?

1…  Ülke genelinde 20 ilde “demokratik özerk bölgeler” oluşturulmalı…

2… Türkçe dışında bütün anadiller resmi dil olarak kabul edilmeli…

3… Yargı ve adalet özerk yönetimlerin kontrolüne verilmeli…

4… Özerk meclisler kurulmalı ve bu meclisler TBMM’de temsil edilmeli…

5… TBMM’nin özerk yönetimleri görevden alma yetkisi olmamalı…

6… Vergileri özerk yönetimler toplayıp, tüm gelirleri kendi arasında pay etmeli…

7… Yereldeki asayiş ve güvenliğin tümünü özerk bölgeler sağlamalı…

8… Toprakların işletilmesi ve denetlenmesi özerk yönetimlere bırakılmalı…

9… Sağlık özerk yönetimlerin kontrolünde olmalı…

10..  Su ve Enerji kaynakları ile her türlü hava, kara, deniz ulaşımı özerk bölgelerin kontrolüne verilmeli…

11..  Diyanet işleri özerkleştirilmeli…

Vs. Vs…

DTK yani PKK açık açık “Paralel Devlet” oluşturuyor,

Dünya lideri Boğaz’da adam kurtarıyor.

*

Kurtarma deyince aklıma;

PKK elindeki “Türk askerinin” 2007 ve 2013’de,  DTP ve BDP milletvekillerinin girişimiyle serbest bırakılması…

PYD nezaretinde ki “Süleyman Şah” Türbesi’nin AK Nakliyatla geri çekilmesi…

İsrail saldırısında ki “Mavi Marmara” gemisinde yaşamını yitiren vatandaşlarımızın katillerinin “dost” ilan edilmesi…

Diyarbakır’ın Sur ilçesinden “güvenlik nedeniyle” diyerek öğretmenlerimizin geri çekilmesi…

IŞİD’in elinde 101 gün esir tutulan Musul konsolosumuz başta olmak üzere, biri çocuk 48 personelimizin dillere destan kurtarılışı geliverdi.

*

Ne diyebilirim ki,

Teslim olmaya…

Geri çekilmeye…

Özür dilemeye adamlar ya “operasyon” ya da “kurtarma”…

Bölgedeki halkı boşaltmaya da “terörden arınma” diyorlar.

Şaşırdım mı?

Hayır.

Çünkü bunlar;

Ellerindeki tek müttefik Barzani’yi MİT ve Genel Kurmayın “kozmik” odalarında ağırlamaya “stratejik derinlik” diyorlar.

Terörist başı Öcalan’la “müzakere” etmeye, “barış ve çözüm” diyorlar…

ABD’nin tecavüz ve katliamlarla gerçekleştirdiği Irak işgaline yancı olmaya “ülkeye demokrasi geldi” diyorlar…

“Ortadoğu’da ki savaş Müslümanların savaşı bizi ilgilendirmez” diyen, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Hollanda’nın babasının evi gibi kullandığı İncirlik Üssü ve hava sahamızın kullanılmasına “IŞİD’le mücadele” diyorlar.

Hava sahamızı ihlal eden Rus uçağını düşürünce önce “yine olsun yine yaparız” diye efelenip, sonra “Rus uçağı olduğunu bilsek düşürmezdik” çarkına sığınmaya “itibarlı yalnızlık” diyorlar.

Göreceksiniz çok yakında askeri Kıbrıs’tan çekmeye ’de “Kıbrıs sorunun çözme” diyecekler.

*

Hey gidi memleketim hey.

“Kobaniye selam olsun” diyen Başbakanın,

Kutadgu Bilig diyemeyen ama…

“Bu Anayasayı tanımıyorum” diyen bakanımızın,

Boğaz’da adam kurtaran Cumhurbaşkanımızın olduğu bir ülkede,

Görünen o ki,

Memlekette kan gövdeyi götürürken,

Daha çok kurtarma operasyonları göreceğiz.