İstanbul son bir buçuk aydır her zamankinden daha yoğun bir trafik keşmekeşi ile savaşıyor. Tam herkes yaz mevsiminin gelişi ve okulların kapanması ile İstanbul'un boşalacağını ve trafikte çekilen çilelerin biraz azalacağını düşünürken ve biraz olsun sevinirken, kelimenin tam anlamıyla herkesin hevesi kursağında kaldı.

Şehiriçi trafikte tüm çalışmalar aynı anda başlatılınca, bir de üstüne Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün bakıma alınması eklenince, İstanbul sabah, öğle, akşam hiç farketmeksizin günün her anında aynı trafik yoğunluğunu yaşamaya başladı.

Keşmekeşin boyutları bu denli büyük olunca kamuoyunu daha çok İstanbul'daki çalışmalar meşgul ediyor aslında, lakin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanının kamuoyuyla paylaştığı bilgilere göre ülke genelinde 4000'i aşkın çalışma şu anda karayolları tarafından yürütülmekte. Yani yaşanan çile sadece bir kentte değil, ülke genelinde. İstanbul'da nüfusun ve motorlu taşıt sayısının fazlalığı nedeniyle sadece çekilen çilenin dozajı daha da artıyor ve kamuoyunu daha çok meşgul ediyor. Son bir aydır neredeyse her akşam tüm televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde kısa da olsa İstanbul'daki trafik çilesine dair mutlak suretle bir haber yer almakta. Durum bu derece vahimleşince de yerel ve merkezi yönetimler arasında uyuşmazlıklar bile ortaya çıkmaya başladı. Yapılan çalışmalarla ilgili olarak İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı, İstanbul'da yaşanan trafik sıkıntısına dair; FSM Köprüsü'nde devam eden bakım çalışmalarının Marmaray'ın açılmasının ardından yapılması gerektiğini ve şu an için yanlış bir zamanda çalışmaların yapıldığını kamuoyu ile açıkça paylaştı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı aynı açıklamasında, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarına, yapılan bakım çalışmalarının zamanlaması ile ilgili ilettiği öneriyi de dile getirdi.  Sayın başkan, sözlerini de benzer problemlerin Batılı başkentlerde de yaşandığını fakat İstanbul 'un bu kentlerin aksine eksiğinin metro olduğunu itiraf ederek noktaladı. Düşünün ki İstanbul'un başındaki yerel yönetim erki bile bakım çalışmalarının zamanlaması ve toplu ulaşım ağlarının eksikliği ile ilgili bu yönde beyanatlarda bulunurken, bu çalışmalar esnasında tek çile çeken taraf olan vatandaşların çıldırma noktasına gelmeleri nasıl engellenebilecek. 

Hem merkezi, hem de yerel yönetim birimleri, 21. yüzyılda halen daha dengi olan diğer metropollerde olduğu gibi İstanbul'da toplu taşımayı gereken standartlara çıkararak şehiriçi ulaşımda toplu taşımayı özendirmez, aksine yapılan asfalt çalışmaları, kavşak çözümlemeleri ve duble yollar ile özel araç sahipliliğini teşvik eden çalışmaları uygulamaya koyarlarsa zaten şehiriçi trafik sorununun çözülebileceğini düşünmek içi boş bir beklentiden öteye gidemez.

Bir yandan bakım çalışmaları, zaten vahim olarak nitelendirilebilecek raddeye gelen İstanbul trafiğini daha da içinden çıkılmaz bir hale getirirken, diğer yandan yeni projelerin açılış tarihlerinin çeşitli bahanelerle sürekli ertelenmesi ve bu bahanelerin sorumluluklarının bir türlü üstlenilmemesi de bir metropol yönetiyorsanız kabul görülebilecek eksiklikler ve hatalar değildir.

Örneğin, 29 Ocak 2005'te temeli atılan ve Kadıköy-Kartal metrosu olarak bilinen M4 metro hattının 5 defa ertelenen açılış tarihi en son 17 Ağustos 2012 olarak paylaşıldı. Projenin temelinin atıldığı 2005 yılından bu yana açılış yapılacağı belirtilen tarihlere zaten daha detaylı bakıldığı takdirde, projelerin ne kadar plansız yürütüldüğü anlaşılmaktadır. M4 metro hattının açılışı için bugüne kadar; 29 Ekim 2011, 31 Aralık 2011, Şubat 2012, Mayıs 2012 ve Temmuz 2012 tarihleri kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Açılışı yılan hikayesine dönen bir diğer proje de Marmaray maalesef. İstanbul'un en büyük ihtiyaçlarından biri durumundaki toplu taşıma projelerinden biri olan ve şayet bitirilebilirse 150.000 kişi kapasiteyle çalışacak Marmaray'ın temelinin atılışının üstünden bugün itibariyle tam 8 sene geçti. Temelinin atıldığı 2004 senesinde projenin bitiriliş tarihinin 2010 olacağı belirtilmişti. Ama başta güzergâh üzerindeki çanak çömlekler(!) olmak üzere seneler içerisinde ortaya çıkan daha pek çok farklı nedenlerden dolayı açılış sürekli ertelenmiştir. Marmaray'ın açılışı için kamuoyu ile paylaşılan en son tarih ise 29 Ekim 2013 oldu.

Sonuç olarak koordinasyonsuzluk, plansızlık, öngörüsüzlük ve kontrol altına alınamayan kaçak yapılaşma ile göç hareketleri nedeniyle İstanbul gibi koskoca bir metropolün ulaşımı pamuk ipliğine bağlı bir durumda maalesef, her an iflas edebilecek bir noktada. Bir yandan, bir türlü bitirilemeyen projeler, diğer bir yandan her sene yaz aylarında kocaman bir şantiye haline gelen İstanbul, göç almaya devam ederken, kontrol altına alınamayan yapılaşma da hem kentin sınırlarını genişletmekte hem de trafiğin yükünü katbekat arttırmakta. İstanbul'daki gündelik yaşamı her ölçekte bu denli etkileyen çok önemli ulaşım projelerinin halen daha bir ulaşım master planı çerçevesinde yürütülememesi, öte yandan üçüncü boğaz köprüsü gibi İstanbul'un tüm dengelerini etkileyecek boyutlardaki bir projenin imar planı değişiklikleri ile yapılmaya çalışılması, İstanbul'un yönetiminin tamamen keyfi uygulamalardan ibaret olduğunun en net kanıtıdır.