Toplum hiç bu kadar ayrışmamıştı

Siyaset kavgalı,

Bürokrasi kavgalı,

Akademisyenler, yazarlar çizerler kavgalı,

Polis, yargı, medya kavgalı,

Öğretmen, öğrenci, Bakan kavgalı,

Maalesef ama maalesef,

Anadolu'nun en ücra noktasına kadar,

Herkes birbiriyle kavgalı!

*

İktidar güven kaybetti,

Polis güven kaybetti,

Yargı güven kaybetti,

MİT güven kaybetti,

Ordu güven kaybetti,

Meclis güven kaybetti,

Yetmedi...

Futbol bile güven kaybetti.

*

Türkler, Kürtler, Ermeniler...

Lazlar, Çerkezler, Aleviler,

Rumlar, Süryaniler, Sünniler...

Ve daha sayamadığım,

Bu ve benzeri çeşitli din ve etnisiteler,

Yokluğun, yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların üzerini örtmeye çalışan "felaket tellallarının" oyununa gelip,

Kendi haklarını savunduklarını zannederek,

Tek kelimeyle "kimlik siyaseti" kıskacına sokuluyorlar.

Sakın oyuna gelmeyin.

*

Çevremde görüyor ve gözlemliyorum ki;

Milleti hiç bu kadar sıkıntı basmamış,

Toplum hiç bu kadar ayrışmamıştı.

Çekilen kılıçlar,

Sarf edilen kötü sözler,

Tapeler, kasetler ve yasa dışı amansız takipler sonucu,

Aralarına ulaşılmaz bir duvar ördüler.

*

Öyle ki;

Hoşgörünün yerini ön yargı,

Kucaklamanın yerini kavga,

Anlamanın yerinin tartışmanın aldığı ülkemizde,

Görüyorum ki herkes sadece "kendi ölüsüne" ağlıyor.

Peki, her fırsatta "demokrasi"...

Her beyanda "demokratikleşme" nutukları atanlar ne yapıyor?

Ne yaptıkları ortada!

*

İyi de kardeşim biz şimdi kime güveneceğiz?

Milli orduya "kumpas" kuruldu, "safmışız, yanılmışız" diyen iktidara mı?

Kaypak beyanlarla dik duramayıp eğilen eski komutan ve bürokratlara mı?

İktidarın karşısında taklacı güvercine dönen medyaya mı?

Akıl tutulması yaşayan sözde "kiralık" akillere mi?

Saltanatını pekiştirmek için "satılmış" sivil toplum ve meslek odası yöneticilerine mi?

Hayır.

Eğer "söyleyecek sözüm, hesap soracak gücüm var" diyorsanız,

Kendinize...

Yalnız kendinize güveneceksiniz.

Yeri gelmişken söyleyeyim;

Aciz değilsen eğer, her şeyi yapmakta özgürsün,

Çünkü katlanacağın tek şey sadece sonuçtur.