NİŞASTA BAZLI ŞEKERDEKİ TEHLİKE

MHP’li Yurdakul; “Ülkemizin kuruluşunda atılan temelin çimentosu üretim, suyu ise eğitim ve öğretimden gelmiştir. Kan ve gözyaşı ile şekillenen Türkiye Cumhuriyeti, daha kurulduğu günden itibaren zirai üretimi ve gıda güvenliğini esas almıştır. Kendi kendine yeten bir ülke olmak, milli ve yerli idarecilerin temel hedefi olmuştur. Vatandaşlarımızı üretime ve ziraata yönelten ülkemiz yakın zamana kadar kendi gıdasını, kendi sebze ve meyvesini üretebilen bir durumdaydı lakin son yıllarda bu durum değişti. Bunun en önemli göstergelerinden birisi şeker pancarıdır. Bugün şeker pancarından üretilen doğal Türk Şekeri, nişasta bazlı şeker üretimi tarafından tehdit edilmektedir. Köylümüz şeker pancarı tarımından uzaklaştırılmakta ve milli gıda sanayimiz, kaynağı ve güvenliği tam olarak belirlenemeyen nişasta bazlı şeker tehdidi altında kıvranmaktadır” dedi.

NBŞ BAĞIMLILIĞI

Meclis sağlık komisyonu üyesi olan Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul; Nişasta bazlı şekerlerin, önce bağımlılık yarattığı ve akabinde tüketiminin de artmasıyla birlikte insanlarda obezite, diyabet, hipertansiyon ve depresyon gibi hastalıklar ile insan sağlığını tehdit ettiği yönündeki bilimsel iddialar ve bilgiler kesinlikle ciddiyetle ele alınmalıdır. Hükümet, vatandaşlarımızın sağlığını korumak ve kollamak istiyorsa öncelikle insan sağlığına yönelik koruyucu ve önleyici bir sağlık politikasını devreye almalıdır. Hastalıkları daha meydana gelmeden bugünkü bilimsel ve teknolojik imkanlarla önemek mümkün olmaktadır. Üstelik koruyucu önlemler, hastaların tedavi edilmesinden daha az maliyetli olmaktadır. Vatandaşlarımızın beslenme alışkanlıkları kontrol altında tutulmalı, kaynağı belirsiz ve sağlık açısından riskli gıdaların Türk Milletinden uzak tutulması sağlanmalıdır. NBŞ ve ve bununla ilgili sanayi yerine kendi topraklarımızın ürünü olan şeker pancarının üretimini teşvik etmeli ve doğal şeker sanayisini geliştirmeliyiz. Bununla birlikte toplum sağlığı için bilinçli şeker tüketimi konusundaki projeleri de hayata geçirmeliyiz” dedi.

Tarımsal üretim ve istihdama katkısına dikkat çeken MHP Antalya Milletvekili Yurdakul; “Ülkemizde bazı tarım arazilerinin ve bölgelerin kaderi şeker pancarı ile kesişmiştir. O bölgelerde turunçgil yetiştiremezsiniz! O bölgelerde metal-çelik sanayi tesisleri kuramazsınız! İşte Türkiye Cumhuriyeti ilk dönemlerinden itibaren bu bölgeleri kendi haline bırakmamış ve bu bölgelerde şeker ziraatini teşvik etmiştir. Arazilerinde üretim yapabilen çiftçimiz bu yolla hayatta kalmış, herhangi bir yardıma ihtiyaç duymadan kendi yağında kavrulmuş ve dahası refah seviyesini de artırmıştır. Yine o bölgelerde yapılan Şeker Fabrikaları ile tarım arazisi olmayan yoksul ve işsiz insanlara iş imkanı meydana getirilerek birçok şehrimiz üretir ve kazanır bir hale gelmiştir. Sadece şeker çiftçisi veya şeker işçisi değil bu sistemden ülkemiz de oldukça karlı çıkmıştır. Öncelikle şeker ithal etmek zorunda kalmadan milli imkanlarla ülkemizin şeker ihtiyacı kendi kaynak ve imkanlarımızla karşılanmıştır. Oysa bugün, o şeker pancarı çiftçilerimizin torunları şeker pancarı tarımı yapamadığı için farklı şehirlere göç ederek asgari ücretlerle mutsuz bir hayata mahkum durumdadır. İşte bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak Milli tarımı geliştirmek, çiftçilerimizi kendi topraklarından ekmek kazanır bir hale getirmek arzusundayız. Bunu seçim beyannamemizde dile getirdik ve milletimize söz verdik. Dedik ki; çiftçilerimizin girdi maliyetlerini azaltacağız, üretimi artıracak tedbirleri hayata geçireceğiz, mazotta ciddi bir fiyat indirimine gideceğiz. Bunların ötesinde sağlık ve gıda güvenliği, Milliyetçi Hareket Partisinin en önemli gündem maddeleridir. Bize göre Türk Milletinin sağlığı, huzuru ve refahı her şeyden önce gelir. Eğer toplum sağlığını etkileyen veya bir çiftçimizin ekmeğini tehdit eden bir mevzu varsa bunlara karşı ciddiyetle harekete geçmek boynumuzun borcudur. Nitekim Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli: “Gıda güvenliği ve güvenilirliği çağdaş normlara ulaştırılacaktır.” sözleriyle bu konudaki istikametimizi beyan etmiştir. Bilimi esas alan, insan yaşamını merkezine yerleştiren bir yönetimi oluşturmak ve bu yolla insanların topraktan geçimini sağlayabilecekleri bir ortam oluşturmayı hedefliyoruz” dedi.