"AFFEDİLMEZ BİR TESPİT OLARAK DEMOKRASİLER TARİHİNDE YERİNİ ALACAKTIR"

 Erdoğan, "Türkiye olarak zirve dönem başkanı olduğumuz İslam İşbirliği Teşkilatını harekete geçirerek, Kudüs'ü Filistinlilerin başkenti olarak ilan etmek suretiyle bu durum karşısındaki tavrımızı net bir şekilde ortaya koyduk. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Amerika'nın vetosu üzerine bu konuda bir karar alamadı. Biz, 'Dünya 5'ten büyüktür' derken işte tam da bu durumu kastediyoruz. Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz ki dünya 5'ten büyüktür. Hele hele 1'den hayli hayli büyüktür, 196 kez büyüktür. Amerika'nın konunun Genel Kuruldaki görüşme öncesinde gösterdiği tavır da insanlığın vicdanında derin yaralar açmıştır. Demokrasi tarihine bu çok çirkin bir tespit olarak girecektir. Ve affedilmez bir tespit olarak demokrasiler tarihinde yerini alacaktır. 'Ben güçlüyüm, benim nükleer başlıklı silahlarım var, benim her türlü uçaklarım, bombalarım var'. Bunlar size güç kazandırmaz. İşte yanınızda sadece İsrail'i bulursunuz veya ona benzer beş altı ülkeyi bulursunuz, bununla beraber karşınızda 128 ülkenin dimdik ayakta durduğunu gösterir." dedi. 

"DÜNYAMIZIN YAKIN TARİHİ BU TÜR GÜÇ GÖSTERİLERİNİN ACI SONUÇLARIYLA DOLUDUR"

Erdoğan, "Temenni ederim ki Amerika Birleşik Devletleri başını iki elinin arasına alır, bu durumu değerlendirir, 'ya dünya böyle düşünüyorsa bu kadar bu işe 'hayır' diyorsa, demek ki bu ülkeler hiçbir zaman Kudüs'e gelmeyecek. Öyleyse bizim de bu attığımız yanlış adımdan geri dönmemizde fayda var.' demesi inanıyorum ki oradaki Trump iradesinin doğru tecellisi anlamına gelir. Dünyamızın yakın tarihi bu tür güç gösterilerinin acı sonuçlarıyla doludur." diye konuştu.

"ZULME RIZA ZULÜMDÜR, BU BÖYLE BİLİNMELİ" 

İsrail askerleri tarafından gözaltına alınıp serbest bırakılan ve psikolojik destek için Türkiye'ye getirilen down sendromlu Filistinli Muhammed et-Tavil'in salondaki perdeye yansıyan fotoğrafını gösteren Erdoğan, "Nerede İsrail askeri bir saldırıya geçiyorsa Muhammed orada. Muhammed oraya gidiyor ama kurşun falan isabet etmiyor veyahutta oralardan sağ salim Muhammed gene çıkıyor." dedi. Kudüs direnişinin sembol ismi Fevzi el-Cüneydi'nin de fotoğrafını gösteren Erdoğan "Şimdi bunlar terörist değil de kim terörist? Bize bazıları hukuk dersi vermek istiyor. İsrail terör devleti, zaten bunlar işgalci. Burada 14-15 yaşındaki bu çocuğa, eli silahlı her türlü teçhizatla beraber, insaf edin, bu yapılan nedir? Bu terörün bir örneği değil mi? Şimdi ben de buradan Sayın Trump'a sesleniyorum, Sayın Trump bunları sen görmüyor musun? Biz görüyoruz sen görmüyor musun? Bunlara siz eyvallah mı edeceksiniz, niçin bunlara sessiz kalıyorsunuz? Zulme rıza zulümdür, bu böyle bilinmeli. Bu bir mazlumdur, bu bir terörist değildir. Dolayısıyla bu mazluma karşı bu tavrı ortaya koyan İsrail askeri de burada teröristtir." diye konuştu. 

ENGİN ALTAY'IN SÖZLERİ 

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın TBMM'de "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa, bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu kardeşim." şeklindeki konuşması ile ilgili olarak Erdoğan,  "Adam sirkatin söylüyor, şecaat arz ederken. Şu hale bak. Benim aziz milletim, affedersin bu kadar güzellikler yapılırken, onu kötüleyene 'iyi yaptın' der mi? Demediği için zaten sizi on yıllardır bu ülkede iktidar yapmıyor, akıllanın, akıllanın. Hamdolsun böyle muhalefet var. Bunlar olsun ki AK Parti de hizmete devam etsin. İşte Türkiye'deki ana hıyanet bu, ana muhalefet bu. Buyurun, her şey açık, net ortada." dedi.

"HALA AYNI ZIRVALARI GEVELİYOR"

Erdoğan, "İşlerine geldiğinde yargı kararlarını örnek gösterirler ama işlerine gelmediğinde yargıya en galiz ifadelerle saldırmaktan geri durmazlar. Bunlar için düşünce özgürlüğü sadece kendi düşüncelerini ifade etme, karşıt düşüncelere de hakaret etme özgürlüğüdür. Gece-gündüz yolsuzluk, usulsüzlük türküsü çağırırlar, kendi belediye başkanları bu suçlardan gözaltına alındığında hemen ağlaşmaya başlarlar. Karşımızda 'dosyaları aldım, inceledim bir şey göremedim' diyerek yolsuzlukları ibra ettiğinin farkında dahi olmayan karikatür bir tip var." diye konuştu.

Erdoğan, şunları söyledi: "Ben de kendisine meydan okudum, 'Eğer söylediklerin doğruysa makamı da siyaseti de bırakacağım. Yalansa sen de aynısını yapacak mısın' diye sordum. Sonra elinde salladığı kağıt parçalarının konuyla ilgisinin olmadığı anlaşıldı ama zat büyük bir pişkinlikle yoluna devam etti. Zaten en büyük özelliği bu. Arasanız piyasada bulamazsınız bu tipleri. Hala aynı zırvaları geveliyor. Bu zat ömründe devletten aldığı maaş dışında anlının teriyle bileğinin ve yüreğinin gücüyle tek kuruş kazanamamış, ticaret yapamamış, risk alamamış, şirket kurmamış birisidir. Ama bir yaşındaki torununu devletten SSK'lı yapacak kadar da cesurdur, 14-15 yaşındaki oğlunu SSK'lı yapacak kadar da cesurdur."

"BU ZAT DA BÜYÜK BİR PİŞKİNLİKLE O KOLTUĞU İŞGAL ETMEYE DEVAM EDECEKTİR" 

Erdoğan,  "İdeolojik fanatizmle kazandıkları belediyelerde belki birkaç istisna dışında nasıl bir başarısızlık sergilediklerini, nasıl boğazlarına kadar çamura battıklarını hep birlikte görüyoruz, takip ediyoruz. 2002'de, 2004'te, 2007'de, 2009'da, 2011'de, 2014'te, 2015'te ne olduysa 2019'da da o olacaktır ey Kemal.  Bu kadro Allah'ın izniyle yoğun bir çalışmayla 2019'un Mart'ında, Kasım'ında gerekli dersi milletimle bütünleşerek bunlara verecektir. İnşallah, milletimiz bir kez daha bunlara ağızlarının payını verip, yerlerine oturtacak. Bu zat da büyük bir pişkinlikle o koltuğu işgal etmeye devam edecektir. Yine çıkar yalan söyler ha, 'şu kadar alamazsam' yine diyebilir. Onunla o adeta pişkinlik sergiliyor. Hiç kimse aldanmasın. Alıştık bunun yalanlarına. Akşam başka sabah başka. Yine söylüyorum ama bu defa olay farklı olacak. Çünkü artık gidebileceği herhangi bir yer kalmayacak. Bunlar kendi aralarında birlik olsalar dahi, AK Parti'nin ve ülkemizin geleceği için bizimle birlikte hareket eden yerli, milli güçlerin üstesinden gelemeyeceklerini bildikleri için gözü bize dikmiş durumdalar. Bir de yerlilik ve millilik. Bunu da bizden çalmaya çalışıyor. Dur bakalım, onun patenti  bizde. Öyle kolay kolay alınmaz, bu yaşanır. Bu konuşulmaz. Siz ne yaptınız ya, sizin tarihinizi, geçmişinizi biliyoruz. Hiçbir zaman yerli, milli olamadınız ama bu hareket, bunların üzerine kuruldu ve öyle gelişti. Öyle geliştiği içindir ki hamdolsun yüzde 34,4'ten yüzde 50'ye kadar parti olarak, yüzde 52 olarak da Cumhurbaşkanı olarak çıktı. AK Parti'yi kendileri gibi kırk yamalı bohça sandıkları için 'bu yamalardan acaba biz de birkaçını koparabilir miyiz' hesabı yapıyorlar."