Soruyorum?

Amerika’nın savaşmadığı…

Amerika’nın müdahale etmediği…

Amerika’nın iç işlerine karışmadığı…

Ve Amerika’nın burnunu sokmadığı bir ülke kaldı mı?

Bence hayır.

Mesela; Afganistan, Irak, Somali…

Mesela; Guatemala, Ekvator, Panama, Vietnam…

Mesela; Bizimde dâhil olduğumuz Kore.

*

Kendine yakın ya da uzak hiç fark etmez.

Oyun hep aynı oyun.

Irak’ı neden işgal edip üçe böldüyse…

Afganistan’a neden kan ağlattıysa…

Sudan’ı ikiyle bölüp, petrol kaynaklarını nasıl hortumladıysa…

Libya, Cezayir, Tunus, Mısır ve Suriye’yi, nasıl sahte Arap baharı rüzgârının önüne kattıysa…

Felluce, Telafer, Tuz Hurmatı’yı günlerce nasıl bombalattıysa…

Şunu asla unutmayalım ki,

Sözde stratejik ortağımız ABD’nin,

Türkiye üzerindeki stratejisi de aynıdır.

*

Şimdi tüm bu yaşananlardan sonra,

Aslında cevabı herkes tarafından bilinse de,

Yıllardır kendi kendimize yönelttiğimiz,

Son derece önemli bir soru vardır;

“ABD Türkiye’nin dostu mu, düşmanı mı?”

Cevap ise hep aynıdır;

“Müttefikimiz, dostumuz, stratejik ortağımız.”

Ancak gel gör ki,

Askerimizin başına çuval geçirmesinden tutun da,

Terör örgütü PKK ve PYD’yi silahlandırıp,

Peşmergebaşı Barzani’ye yaptırdığı “gayrimeşru” referandum ve vize krizine bakınca,

Ortadoğu’da İsrail’le birlikte “at oynatan” ABD’nin,

Ne kadar dost, ne kadar müttefikimiz olduğu ortadadır.

*

İşte tam da bu sebepten,

Kimin kurban, kimin kurbanlık olduğu bilinmeyen İslam dünyası;

Kan, katliam, yıkım…

İhanet, kin, nefret…

Açlık, sefalet ve düşmanlık alanına çevrilmişken,

Aslında ne yazsak boş,

Ne söylesek nafile!

Lakin unutmamamız gereken tek bir şey var.

Eğer milli devlet…

Milli kimlik…

Milli ruh…

Milli direnç…

Ve milli refleksimizi kaybedersek,

Her şeyimizi kaybederiz.

Onun için; Tam bağımsızlık şuuru ile hareket edip,

80 milyon tek yürek olup, oyunu bozacağız.