Ölüleri ve gözyaşını ortaklaştıramamak!

Ortada yüzlerce ölü,

Binlerce dram,

Milyonlarca acı var.

Ancak hepimiz gördük ki;

Soma da önlem; “işçilerin ölümlerine değil, yürümelerine karşı alınmış.”

Demek ki neymiş;

Seçim dönemlerinde “bedava dağıtılması” çokça tartışılan kömür,

Aslında bedava değilmiş

*

Ölü evinde canı yanan üzgündür, kırgındır…

Öfkelenir, tepki verir, ağlar…

Hatta lanet okur, bağırır, isyan eder.

O nedenle ölü evini ziyaret eden,

“Sakin, hoşgörülü ve makul” olmak zorundadır.

Ama Soma’da öyle olmadı.

*

Bir madenci yakını dayanamadı ve patladı Bakan beye.

“Orada bağırma, burada bağırma, nerede bağıracağız?”

Madenci yakınının amacı derdini Bakan’a aktarmaktı.

Hatta Başbakana.

Fakat gel gör ki;

“Canım yanıyor” diyen yedi tekmeyi, tokadı oturdu aşağı.

Özetle madenci yakınlarına Soma’da;

“Devletin vurduğu yerde gül biter” öğüdü verildi.

*

“Kimseden harakiri yapmasını isteyecek değiliz” diyen Somalılar,

Başbakan’ı dinlerken gönüllerine su serpilsin istedi.

Ama Başbakan söze 200 yıl önceki maden kazalarında ölenleri anlatarak başladı.

Sonra, Literatürde yeri olan iş kazalarından bahsedip “Kader ve Fıtrat” dedi.

Daha sonrada sözü; “Bunlar olağan şeyler” demeye getirdi.

Oysa dünyanın neresine giderseniz gidin, “iş kazası” siyasi bir sorumluluktur.

*

Tabi birde akılla ve vicdanla açıklanamayacak,

İktidara karşı “koruma kalkanı” oluşturanların,

Ortaya çıkardığı “Psikolojik” bir sorun vardı.

O sorunun sahiplerinden birisi, Soma’daki faciayı Gezi olaylarına bağlamıştı…

Bir başkası, kazayı paralel yapının “sabotaj” için düzenlediğini yazmıştı…

Hızını alamayan başka bir vatandaş ise, Soma da yaşananları,

“Faiz lobisi ve Darbeci Cüppelilerin iktidarı devirme oyunu” olarak yorumlamıştı.

Ne yani,

Yüzlerce madenci hükümeti devirmek için numaradan mı ölmüştü?

Tam bir paranoya durumu!

*

Yaşadıklarımıza bakınca,

İçine düşürüldüğümüz öfke, nefret ve kutuplaşmadan kurtulmak için,

Aslında hepimizin ne kadar “naif ve sıcak bir kucaklaşmaya” ihtiyacı olduğu ortadadır.

Onun için diyorum ki;

Hiç olmazsa bunca canın karşısında susun!

Çünkü her felaketten mağduriyet ve haklılık yaratmanız,

Artık yüreğimize dokunuyor.