Okumayı bırak Televizyona bak!

 

Tünel, köprü, viyadük…

Park, bahçe, yaşam alanları…

Alt geçit, üst geçit, raylı sistem…

Metro, hava alanı, duble yol…

Hızlı tren, gökdelen, plaza…

Okul, adliye, spor salonları…

Bunların hiçbiri önemsiz işler değil,

Aksine insan sağlığı, refahı ve hayat kalitesi açısından,

Son derece gerekli ihtiyaçlardır.

Ancak…

Bu imalatları yaparken,

Ülkemizde “iktidar ve muktedir” olanların,

“İnsan hakları ve özgürlük” gibi,

Çok önemli bir yatırımı unuttuğunu düşünmüyor musunuz?

*

Mesela AİHM karnesinde Türkiye’nin,

Binlerce dava ve 2 bin 400 mahkûmiyetle,

“İnsan hakları sözleşmesini en çok ihlal eden ülke” olduğunu biliyor muydunuz?

Sıralama şu;

Etkin soruşturma yokluğundan 135 kez…

Özgürlük ve güvenlik yokluğundan 554 kez…

Adil yargılama olmayışından 729 kez…

İfade özgürlüğü yokluğundan 207 kez…

Mülkiyet hakkı konusunda 611 kez…

Toplantı ve gösteri yapma hakkı konusunda 53 kez ceza almışız.

*

Peki, AB karinesinde durumumuz ne?

Enflasyonda 125’inci sırayı,

İnsani gelişmişlikte 90’ıncı sırayı,

Kadının iş hayatına katılımında 134’ncü sırayı,

Temel gereksinimleri karşılamada 56’ıncı sırayı,

Kişi başına düşen gelirde 65’inci sırayı paylaşırken,

Adalet, siyaset ve eğitim sıralamasında,

Durumumuz gerçekten tam anlamıyla içler acısı.

*

Tabi birde bizim meşhur TÜİK araştırmamız var.

TÜİK; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” inancına sahip ülkemizde ki,

Kitap okuma ve televizyon seyretme oranlarını araştırmış.

Türk insanı günde 3 saat internete giriyor…

Yılda 6 saat kitap okuyormuş.

Türk insanı günde 6 saat televizyon seyrediyor…

Günde 60 saniye kitap okuyormuş.

Türk insanı ihtiyaç listesinde televizyon alışkanlığını ilk on sıraya yerleştirirken,

Kitap okuma ihtiyacını 235 sıraya oturtuyormuş.

*

Bilinen şu ki;

Bir millet ne kadar okursa,

Emin olun o kadar gelişir ve yükselir.

Yani kültür birikimi ne kadar yüksekse,

Demokrasinin gerekliliği de o kadar işlevsel olur.

Çünkü okuyan toplumlar da,

Bireylerin özeleştiri, saygı, tahammül ve hoşgörü endeksleri yüksek olur.

Ancak gelin görün ki;

Avrupa’ya göre binde bir okuma oranı ile son sıraya oturduğumuz için;

Demokrasimiz yaralı.

Liderleriniz kavgalı.

İnsanlarımız ezik.

Ve toplum da kutuplaşma pergeli çok açık.

*

Neymiş?

Türkiye’de okur-yazar oranı artıyor görünse de…

Siyasi şov uğruna her ilçeye fakülte açma çılgınlığı devam etse de…

Sayısını unuttuğumuz üniversitelerden sayısız işsiz üretsek de…

Türkiye’nin dünya ülkeleri arasındaki ligde,

Yerimiz hep son sıra.

İşte bu yüzden, sırf bu yüzden,

Günde 1 dakika kitap okuyup 6 saat televizyon seyrettiğimiz için,

İktidar televizyonları “en güçlü etkileme aracı” olarak kullanıyor.

Siz seyretmeye devam edin,

Okuyup ta ne yapacaksınız!