Neyin peşindesin "Türk Kızılayı" başkanı?

 Vah “Türkiye’m” vah,

Vah “Türkiye Cumhuriyeti” vah,

Vah “Türk” ifadesi vah!

Valiliklerden,

Bankalardan,

Gazetelerden,

Televizyonlardan,

Bazı kurum ve kuruluşlardan sonra,

Zannediyorum şimdi de sıra;

Türk hamamı…

Türk lokumu…

Türk kebabı…

Türk kahvesi…

Türk Silahlı Kuvvetleri…

Türk Hava Yolları…

Türk dili gibi tanımlamalara gelecek.

Baksanıza,

On beş yıllık  “Türk Kızılayı” adıyla satışa sunulan maden sularının bile adı değişti.

*

Neymiş;

Vatandaş soda isterken Kızılay sodası diye istiyormuş.

Türk Kızılayı demek zormuş,

Falan filan.

Siz şuna düpedüz bizim için “Türk” demek zor desenize.

Ayrıca sudan bahanelerle kendisini aklamaya çalışanlara sormak istiyorum;

Sizler Türk milletinin zekâsıyla alay mı ediyorsunuz?

Sizler tüm bunları Türk milletinin inadına mı yapıyorsunuz?

Sizler gerçekten Türk milletinin sabrını mı sınıyorsunuz?

Sizler hala Türk milletinin öz varlıklarından vaz geçeceğini mi düşünüyorsunuz?

Ve gerçekten sizler bu milleti millet yapan “Türk” gibi bir değerlerden ödün verecek mi zannediyorsunuz?

Aklınıza şaşarım!

*

Kızılay kimin?

Veya şöyle sorayım;

Kızılay’ın en büyük destekçisi kim?

Vatandaş değil mi?

Peki, Kızılay’ın başından Türk kelimesini çıkarırken millete sordunuz mu?

Hayır!

Neden?

Çünkü siz “biz yaptık oldu” zihniyetinin ürünüsünüz de ondan.

Gerçekten anlamak mümkün değil.

Kusura bakmayın ama zerre kadar akılla izah edilemeyecek olaylarla Türkiye gündemini meşgul etmeye çalışanların acaba asıl amacı “Yolsuzluk” iddialarının üzerini örtmek mi?

Bu topraklarda yaşayan milleti tanımlamak için hep Türk denmiş.

Ne yani yüzyıllardır bizi herkes “Türk” diye tanımlarken,

Şimdi sizin kendinizi “Türk” diye tanımlamanız mı ayıp?

*

Dinle Sayın Türk Kızılayı Başkanı;

Seksenler,

Doksanlar,

İki binler,

İki bin onlar falan,

Seneler sıralanıp giderken,

Memleket yolsuzluk, rüşvet ve kaçakçılık iddiaları ile çalkalanırken,

Bakan çocukları, akrabaları, enişteleri, bacanakları “dala vere” işleriyle suçlanırken,

Soruşturmalar, atamalar, dosyalar ve ithamlar havalarda uçuşurken,

Çete, ajan, darbe, ihanet ve beddua söylemleri birbirini kovalarken,

Allah aşkına sen nereden çıktın be adam!

Senin amacın ne?

Ya da sen neyin peşindesin?

Unutma ki, değişmez bir kural vardır;

“Herkes geldiği gibi gider”.