Son aylarda Dış Ticarette maalesef bir veri karmaşıklığı yaşanıyor. Herkes beğendiği rakamları seçip onu göre konuşuyor. Zira üç gün içerisinde dış ticaretle ilgili 3 ayrı veri açıklandı.

31 Mayıs’ta TÜİK Nisan ayı dış ticaret gerçekleşmelerini açıkladı. Ardından 1 Haziran’da TIM Mayıs ayı ihracat kayıt rakamlarını açıkladı. Son olarak, 2 Haziran’da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından gümrük kayıtlarına göre geçici Mayıs ayı dış ticaret verileri, kamuoyunun bilgisine sunuldu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) 1 Haziranda açıkladığı rakamlara göre,

2017 Mayıs ayı ihracatı geçen yılın aynı ay ihracatına göre yüzde 15.8 artışla 12 milyar 472 milyon dolar olarak gerçekleşmiş, Yılın ilk 5 ayında ihracat, yüzde 10 artışla 63 milyar 146 milyon dolar olmuş.

Mayıstan geriye 12 aylık ihracat yüzde 5,2 yükselişle 146 milyar 958 milyon dolara ulamış.

Mayıs ayında en fazla ihracatı 2 milyar 566 milyon dolarla otomotiv sektörü yapmış, Otomotiv sektörünün ihracatı Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,4 artmış.

Otomotiv sektörünü 1 milyar 405 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon ve 1 milyar 323 milyon dolarla kimyevi maddeler sektörleri izlemiş.

Nisan ve Mayıs aylarında İhracatta bir hareketliliğin başladığı görülmekte. Ancak, 2 Haziran’da Gümrük ve Ticaret Bakanlığının yayımladığı Mayıs ayı geçici dış ticaret verileri maalesef sevincimizi hemen törpüledi. Zira Bakanlığın verilerine göre 2017 yılı Mayıs ayındaki ihracat artışının daha sınırlı olduğu, dış ticaret açığının hızla yükselmekte olduğu görülüyor.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre geçen yılın aynı ayına göre; İhracat, % 9,49 artarak 13 milyar 224 milyon dolar, İthalat ise, % 21,39 artışla, 20 milyar 878 milyon dolar olmuş.

Dış ticaret açığı, % 49,47 artmış, 7 milyar 654 milyon dolar olarak gerçekleşmiş.

İhracatın ithalatı karşılama oranı ise 2016 yılı Mayıs ayında % 70,2 iken, 2017 yılı Mayıs ayında % 63,3’e gerilemiştir.

İhracatın son yedi aydır yükseldiğini söyleyenler geçen yılki düşük seviyeyi yani baz etkisini ihmal ediyor. İhracat rakamlarındaki artış, döviz kurlarındaki yükselişi yansıtmıyor. Özellikle Avrupa’ya yapılan ihracatın değer olarak artışında Euro/Dolar paritesindeki yükselişin etkisi bulunuyor.

Sermaye malı ithalatı artmıyor bilakis azalıyor. Buna mukabil kıymetli taşlar, ithalatının %209 artığını görüyoruz. Gemilerin ithalatında %180 artış var. Petrol ve enerji ithalatı %8,3 büyümüş. Bu durum artan ithalatın üretime yönelmediğinin de göstergesi.

İhracatta otomotiv, tekstil - konfeksiyon ve maden metal cevherinde artışlar ön plana çıkmış durumda.

İhracat artışı yüksek oranda bir dış ticaret açığı artışını birlikte getirmeye başlamış, ithalat bağımlılığının ise kırılamadığı gözleniyor. Dahilde işleme rejiminde belirsizlikler konusunda yetkililerin suskunluğu ise devam etmektedir.

Karar alıcıların üzerine düşen salt ihracattaki yükselişlere aldanmamak, dış ticaretteki yapısal sorunları görmek ve bir an önce bu sorunlara el atmaktadır.

Mayıs ayında ortaya çıkan Dış Ticaret Verileri bir sinyal olarak alınmalıdır. İhracat ve üretim canlanmaya başladıkça ithalat ve dış ticaret açığı hızla büyümektedir.

Bu durum kısa süre içinde cari işlemler açığına da olumsuz yansıyacaktır.

Döviz kurlarındaki yükselişe rağmen dış ticaret açığının %49 artması, ihracatın ithalatta nazaran daha fazla arttırılamaması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. Dış ticaretteki geleceğe yönelik olarak ciddi yapısal sıkıntılara ve tıkanıklıklara işaret etmektedir.

Burada yapılması gereken yerli üreticinin menfaatlerini, ithalat lobisinin önüne koymaktır.

Bakanlık ve yetkili makamların her sorunu istemeyerek de olsa ithalat ile çözebileceklermiş gibi bir algı yaratması ise yanlıştır.

Buğdayda, ette, fasulyede, nohutta, demirde sorun yaşanan her üründe çözümü ithalatta aramamalıyız.

Aksi halde Sayın Bakanların şu sıralarda sıkça ifade ettiği gibi ilk defa dış ticaret dengesi konuşabilen bir ülke olabilmemiz ve 2023 hedeflerinin ise yarısını bile tutturabilmemiz mümkün olamayacaktır.