Geçmişte İpek Yoluna hâkim olmak için yapılan savaşlar şimdilerde petrol, doğalgaz ve stratejik hâkimiyet esasına göre şekilleniyor. İlginçtir, savaşın ve kargaşanın olduğu coğrafya hiç değişmiyor fakat sebepler her asırda farklılık arz ediyor.

Son iki asrın temel ekonomik gelişimini belirleyen unsur malumunuz üzere enerji. Mezopotamya halkının -hatta Arap Âleminin demek daha doğru olur- tembelliğinin temel sebebi olan petrolün, Hazar kıyıları ve Karadeniz etrafındaki bozkırlarda çokça bulunan doğalgazın varlığı ABD'nin bu bölgeler ile ilgilenmesi için yeterli bir sebeptir.

Türkiye tarihi olarak bin yıldır yaşadığımız bu coğrafyada tarihin hiçbir döneminde uzun süren sükûnet ortamına rastlanmamıştır. Bu duruma sebep, geçmişte de bugün de siyasi, kültürel ve ekonomik çıkar ve hedeflerdir. Son yaşanan Gürcistan-Rusya krizini kısaca şöyle değerlendirelim; Gürcistan'ın Güney Osetya Harekâtını Amerika ve NATO'dan habersiz yapması pek mümkün değil. Gürcistan bu harekât sonrasında Rusya'nın bu işe müdahil olacağını da biliyordu. Peki, o zaman Gürcistan sonunda Rusya ile savaşacağını bile bile neden böyle bir eyleme girişmiştir? 2003 yılından beri bu harekâta hazırlanan Gürcistan'ın bütün bu gelişmeleri hesaplayamamış olması mantıklı değildir. O zaman geriye şu ihtimal kalmaktadır. Gürcistan bütün bu olacakları bile bile savaşa girdi ve Rusya'yı savaşta karşısına aldı. Bunu yaparken de ihtimaldir ki, Rusya'yı bölgede bir çatışmanın içine çekmek istedi. Neticede başarılı da oldu. Irak-İran savaşının öncesine benzeyen bu krizle alakalı şu çıkarımları yapabiliriz;

1)Rusya bölgede etnik temelli bir savaşın içerisine çekilerek uluslararası alanda "saldırgan ülke" imajına bürünecektir.

2)Gürcistan tek başına Rusya ile baş edemeyeceğini bildiğinden zor duruma düştüğünde ABD ve NATO'dan yardım almayı hedefleyecektir.

3)Gürcistan'ın NATO'ya girme süreci hızlandırılacaktır.

4)ABD seçimlerinde dikkat başka yöne çekilerek Obama'nın önü kesilmeye çalışılacaktır.

5)Rusya'nın dikkatinin bölgesel çatışmalara çekildiği bir noktada belki de İsrail ile ABD İran'ı vuracaktır.

Rusya ile Gürcistan arasında devam eden sıcak çatışma bölgede bir ayrışmayı da beraberinde getiriyor. Bu ayrışma aslında uzun süreden beri vardı, ancak kesin çizgilerle ortaya çıkmamıştı. Şimdi ise bölge ülkeleri yaptıkları açıklamalarla bu savaşta kimin kimi desteklediğini ortaya koymaktadır. Bölgenin diğer ülkelerinin genelinde Gürcistan yanlısı bir tutum görülmektedir. Dağlık Karabağ'ın Ermenistan tarafından işgal edilmesi sebebiyle Gürcistan ile benzer kaderi paylaşan Azerbaycan, Gürcistan'ın toprak bütünlüğünden yana tavır sergilemiş ve bu yönde açıklamalar yapmıştır. Bölgede Ukrayna, Baltık ülkeleri, Polonya, AB, NATO ve ABD Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü savunan ve/veya bu yönde imada bulunan açıklamalarda bulunmuşlardır. Burada en hassas konumda olan ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Türkiye Azerbaycan'ın da benzer sorunlar yüzünden muzdarip olması sebebiyle ayrılıkçı hareketlere sıcak bakmadığı ve ülkelerin toprak bütünlüğünden yana olduğu yönünde açıklamalar yapmaktadır. Ancak diğer taraftan Rusya ile de hassas olan ilişkilere halel getirecek girişimlerden de kaçınmaktadır. Gürcistan ordusunun modernize edilmesine Türkiye'nin önemli katkısı olduğu da hatırlanacak olursa konu daha da hassaslaşmaktadır. Zaten Rus basınında da Gürcistan'a askeri yardımda bulunan ülkelerin listesinde Türkiye'nin isminin en öne çıkarıldığı görülmektedir. Türkiye'nin hassasiyetinin bir başka sebebi ise Gürcistan'ın Türkiye için bir geçiş ülkesi olmasıdır. Bu sebeple önemli boru hatları ve ulaşım koridorları bu ülkeden geçmektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Hattı (BTC), Şahdeniz-Erzurum Gaz Kemeri, Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Projesi gibi stratejik hatlar sebebiyle Türkiye'nin endişesi bir kat daha artmaktadır. Peki, bu hatların savaştan zarar görmesi tehlikesi var mıdır?   Enerji Bakanı Hilmi Güler'e göre yoktur. Zira yaptığı açıklamada bunu bu şekilde ifade etmiştir. Ancak Gürcistan içlerinde olan Poti Limanı, Vaziani askeri üssü, Azerilerin yoğun yaşadığı Marnauli bölgesindeki ABD askeri üssü gibi alanlar bombalanırken BTC'nin bombalanmayacağını söylemek herhalde kamuoyunu yatıştırmak amacı taşıyordur. Yoksa bunun başka bir açıklaması olamaz. Öte yandan bu hatların Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere yakın yerlerden geçtiğini ve bunu fırsat bilen bu çevrelerin de bu hatlara zarar verebileceğini unutmamak gerekir.

Ya da belki birilerinin daha çok işine gelir bu hatlara zarar verilmesi. Malum kömür ihtiyaç. Ülkenin kömür ağası da belli nasıl olsa. Hem nasıl olsa baharda seçim var.