Hala "umut" masalındalar!

Siz ne kadar yasa çıkarırsanız çıkarın,

Uygulayacak olan insandır.

Yani “gelişmiş ülke” türküsü tutturup,

Aslında ne kadar gelişemediğinizi,

Madenlerde, köprülerde, yollarda, limanlarda,

İnsan hayatını sokağa atarak gösteriyorsanız,

Bu ölümler her daim olacaktır.

*

Onun için,

Faciadan önce alınmayan önlemlerin ardından,

Facia sonrası umut tüccarlığı yapmak!

Uçurumun kenarında duran insanların yüreğine su serpmeye çalışmak olsa da,

Aslında bu olmayacağını bile bile “günü kurtarmaya çalışma” gerçeğidir.

Tıpkı;

Meydanlarda; “Merkez Bankasının kasası ağzına kadar dolu” diye tribünlere oynayıp,

Üç kuruş için insanları maden ocaklarında,

Gaza, kömür karasına, suya ve çamura boğdurmak gibi!

 *

Bakar mısınız?

22 Kasım 2003: Karaman'ın Ermenek İlçesi'nde grizu patlaması (10 ölü). 

8 Eylül 2004: Kastamonu'nun Küre İlçesi'nde yangın (19 ölü). 

2 Haziran 2006: Balıkesir'in Dursunbey İlçesi'nde grizu patlaması (17 ölü). 

10 Aralık 2009: Bursa'nın Mustafa Kemalpaşa İlçesi'nde grizu patlaması (19 ölü). 

17 Mayıs 2010: Zonguldak'ta grizu patlaması (30 ölü). 

8 Ocak 2013: Kozlu'da grizu patlaması (8 ölü).

13 Mayıs 2014: Soma'da patlama (301 ölü).

28 Ekim 2014: Ermenek su baskını (18 ölü)

*

Düşerek, yanarak, boğularak…

Ölümlerden ölüm beğenen hep işçiler olur.

Tıpkı daha Ermenek maden ocağından çıkarılan cenazelerin,

Defin işlemleri devam ederken,

Osmaniye ve Zonguldak madenlerinden gelen iki işçimizin ölüm haberi gibi!

Söyler misiniz Allah aşkına,

Bunun neresi “kader”, neresi “fıtrattır”.

*

Zeytinburnu’nda havai fişek atölyesi patlar, 25 kişi ölür.

Konya’da apartman çöker 92 kişi ölür.

Tuzla tersanelerinde filika düşer; 19 kişi ölür.

İstanbul’da sel olur 35 kişi ölür.

Anlayacağınız…

Her Allah’ın günü oturup,

Tarihte bugün ne olmuş diye takvimden bir yaprak koparmaya kalksan,

Senin payına sadece hüzün düşecektir.

Çünkü insanın ucuz, paranın değerli olduğu bir düzende…

Bayram günlerinden daha fazla matem günlerimiz vardır da ondan.