ÜFE... TÜFE... "TUFA!"

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda geçen hafta 2012 yılı bütçesinin görüşmeleri başladı. Bütçenin TBMM'ye sunulmasından 4 gün önce de Orta Vadeli Program (OVP) 13 Ekim 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandı. Haziran ayında açıklanması gereken OVP ve ekleri geçen yıl olduğu gibi yine çok geç açıklandı. 2012 yılı bütçesi de 17 Ekim tarihinde TBMM'ye sunuldu. Bu durum göstermektedir ki, AKP Hükümeti ciddi bir handikap içindedir ve üstelik kendi çıkardıkları kanuna yine kendileri uymamaktadır. Bu yazımızda OVP, güncellemeler, 2012 bütçesi ve vatandaşların nasıl "tufa"ya getirildiğini ele alacağız...

OVP ve Bütçe Gerçekçi Değil... Yine "Güncelleme" Olacak!

2011 yılı bütçesi hazırlanırken bütçe rakamlarının ve dayandığı temel makroekonomik büyüklüklerin gerçekçi olmadığını söylemiştik. Maalesef zaman MHP'yi haklı çıkardı. Geçen yıl açıklanan 2012 ve 2013 yılı hedefleri de bu yıl revize edilmek zorunda kalındı.

Bütün bunlardan daha vahim olanı, "biz vergileri artırmayacağız" diyen AKP Hükümetinin, Orta Vadeli Programı açıkladığı gün, ÖTV oranlarında toplamda 5.5 milyar TL gelir beklenen sürpriz bir artış yapmasıdır. Daha önce de "doğalgaza zam yok" deyip, yüzde 15 civarında yapan AKP iktidarı vatandaşlarımızla adeta alay etmektedir. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ÖTV artışının amacının cari açığı azaltmak ve haksız rekabeti önlemek olduğunu söylemiştir. Bu açıklamalar gerçekçi değildir. Çünkü sadece ÖTV'yi artırmakla cari açık düşmez, düşse de geçici olur.

Doğalgaz ve elektriğe gelen zamlar sıcaklığını korurken ÖTV'lere gelen zamlar iddia edildiği gibi cari açığı kapamaya yetmez. Bunun için alınacak önlem ÖTV zammı değil, verimliliği artıracak önlemlerin alınması ve katma değeri yüksek sektörlerin teşvik edilmesidir. İhracatı artırmaya yönelik teşviklerin verilmesidir. Sektörel ve dar bölgeli teşvik politikasının uygulanmasıdır. Örneğin yüksek katma değerli, yüksek teknoloji tabanlı, Türkiye'nin avantajlı olduğu alanlarda üretim artırılmalı ve üretimi teşvik edilmelidir. Türkiye'de üretilebilecek hammaddelere öncelik verilerek teşvik edecek bir yapı gerekiyor.

Maalesef 2012-2014 yıllarını kapsayan yeni orta vadeli programın hedefleri de aşırı iyimser görünmektedir. Bu hedeflerin, dünyada krizin ve dolayısıyla yalep daralmasının yaşandığı bir ortamda tutturulması mümkün görünmemektedir. 2012-2014 Dönemi Orta Vadeli Programın temel amacının, istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, fiyat istikrarını korumak, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve cari açığın risk unsuru olmaktan çıkarmak olduğu söyleniyor. Bu ekonomi yönetimiyle ve bu kafa karışıklığıyla, gerçekçi olmayan bütçe hedefleriyle bu amaçları gerçekleştirmek maalesef mümkün değildir.

 

Sayın Şimşek sunuş konuşmasında "Bütçe de OVP gibi gerçekçi makroekonomik çerçeveye dayanıyor." diyor. Geçen yılın hedefleri tutmadığı için "güncellemeler!" yapılmıştı. OVP'ye dayanarak yine bir gelir hedefi konulmuş, ancak, bu şartlarda bu yıl da yine yeni "güncellemeler!"  kaçınılmaz görünmektedir. Dış talep düşerken, sürekli "Ayağınızı yorganınıza göre uzatın, fazla harcamayın." diye hükümet yetkililerinin uyarıda bulunduğu bir ortamda içerideki talebin de beklendiği ölçüde artması mümkün değilken, bu gelir hedeflerinin tutturulması mümkün değildir.

ÜFE-TÜFE Farkıyla AKP Vatandaşı "Tufa"ya Düşürüyor!

Şimdi de vergi artışlarının bir başka boyutuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasında "Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun Üretici Fiyatları Genel Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir." hükmü yer almaktadır.

Her yılın vergi, harç ve cezalarına uygulanacak yeniden değerleme oranı, Ekim ayında TÜİK tarafından açıklanan olan Üretici Fiyatları Genel Endeksi'nde (ÜFE) meydana gelen ortalama fiyat artış oranına göre belirleniyor ve vergi, harç ve cezalar ile bazı maktu tutarların her yıl güncellenmesinde çarpan olarak kullanılıyor. Bu meblağların yeniden değerleme oranında artırılmış tutarları Maliye tarafından genel tebliğlerle kamuoyuna duyuruluyor ve yılbaşından itibaren yürürlüğe giriyor. 2011 yılı için uygulanacak yeniden değerleme oranı yüzde 7.7 olarak belirlenmiş ve tüm sayılan vergi harç ve cezalar bu oranda artırılmıştı. Bu yıl da 10.2 olarak açıklandı.

Bakan Şimşek önce "Bunlar zam değil, güncelleme" dedi ve ardından da şöyle konuştu: "Güncellemelerin hemen hemen tamamı üç aşağı beş yukarı yeniden değerleme oranı paralelinde veya altındadır. Yani bu basit bir şey, diyelim ki sigarayla ilgili hesaplarsanız yüzde 9 civarında bir artış. Halbuki yeniden değerleme oranı biliyorsunuz 2012 için yüzde 10.2. Yeniden değerleme oranının biraz altında artış söz konusu. Zamanlamasının yılbaşında değil de şimdi olmasının sebebi de, stok yapılması." Bu yeniden değerleme oranının bakan tarafından telaffuz edilmesi, yapılan zamların devam edeceğinin bir göstergesidir.

Hükümet, kamu çalışanlarına 2012'de ilk 6 ay yüzde 3, ikinci 6 ay yüzde 3 olmak üzere toplam yüzde 6 zam vereceğini açıkladı. Gelecek yıl yüzde 5.2 oranında enflasyon oranı hedefleyen Hükümet, enflasyon oranı hedefin üzerinde çıkarsa, 2011 başında olduğu gibi 2.493.550 kamu çalışanına enflasyon farkı ödeyecek. Ancak, bu ödeme gerçek enflasyon oranını yansıtmıyor. Bilindiği gibi, hükümet enflasyon hesabında TÜFE endeksini esas alıyor. Ancak, son yıllarda TÜFE ve ÜFE arasındaki fark bir türlü kapanmıyor. Yani üreticilerin katlandıkları maliyetleri satış fiyatlarına yansıtmadıkları gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.

Örneğin, eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre TÜFE artışı % 6.15, ÜFE artışı ise % 12.15 oldu. Yani iki katı! 12 aylık ortalamalara göre bakılınca da TÜFE artışı % 6, ÜFE artışı % 10.03 oldu. Bu rakamlara bakınca, ÜFE'deki artışların olması gerektiği gibi orta vadede de tüketici fiyatlarına yansımadığı gibi bir sonuç çıkmaktadır. Bu durum TÜİK'in enflasyon rakamlarına olan güveni azaltmaktadır. Başka bir deyişle AKP Hükümeti memura hak ettiği enflasyon farkını ödememektedir. Elektrik, doğalgaz zamları ve vergi güncellemeleri % 10.2 üzerinden , memura yapılan zamlar %4-5 üzerinden "güncelleniyor!" Eğer bu yıl da devam ederse, % 3+3'lük zam oranı enflasyonun oldukça altında kalacaktır. Hem bu enflasyon hedefi tutmayacak, hem de yine TÜFE ve ÜFE farkı yüksek olacaktır.

Hükümetin vergileri güncellerken ÜFE oranlarını, memur maaşlarını güncellerken TÜFE oranını kullanması açıkça çifte standarttır, AKP Hükümetinin vatandaşı kandırmasıdır. AKP Hükümeti ÜFE...TÜFE derken vatandaşlarımızı "tufa"ya düşürmektedir. Memur maaşlarının enflasyon farkı da TÜFE'ye göre değil, ÜFE'ye göre hesaplanmalıdır. Ya da tam tersi yapılmalı ve yeniden değerleme oranının hesaplanmasında da TÜFE oranları kullanılmalıdır.