Sosyal medya uzmanı Deniz Unay, birkaç beğeni alma ya da ego tatmini yüzünden binlerce yıllık toplumsal değerlerin hiçe sayıldığını belirterek, sosyal medyanın dikkatli kullanılması gerektiğini bildirdi.

Artık hayatın her alanında var olan sosyal medyanın hızı, değerler sistemini de olumsuz yönde etkiliyor. İnsanlara, kendilerini ve hayatlarını teşhir ettikleri sanal bir ortam sağlayan sosyal medya, belirli alanlarda birbirini taklit eden insanlara da fırsat veriyor.

Sosyal medyada bir "an" için, yaşanılan anın kıymetini yitirdiğinin farkına varılmaması, toplumsal değerlere verilen zararın görmezden gelinmesi bu platformun kişiler üzerindeki olumsuz etkilerinden sadece birkaçı.

Sosyal medya uzmanı Deniz Unay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal medyanın toplumda yarattığı yozlaşmayı, bu platformda yapılan teşhirciliği ve bunların toplumsal değerlere etkilerini, ayrıca bazı meslek gruplarından olan kişilerin paylaşımlarının, kendilerine ve meslek gruplarına olan algıyı nasıl etkileyebileceğini anlattı.

Unay, sosyal medyanın, insanların yaşantılarının merkezine yerleştiğini, sosyal medya platformlarının çok hızlı gelişmesinin, insanların bu platformları kullanma tarzlarını da etkilediğini söyledi.

Kişilerin her anlarını, yediklerini, içtiklerini, gezdikleri yerleri, aile ortamlarını, özel hayatlarını tüm çıplaklığıyla paylaştığını, bu paylaşımların hangi sorunlara yol açacağını bilmediklerini ya da önemsemediklerini belirten Unay, "Sosyalleşmek adına, günlük hayatta uzaklaştığı ya da bulamadığı eş ve dostlarına bu platformlar üzerinden iletişime geçenler, zaman içinde kendini kabullendirme, gezip gördüğünü, yiyip içtiğini ortaya serme, beğeni alma adına çılgınca kullanmaya başladı." dedi.

Paylaşımda sınır tanımayanların, her şeylerini sergilediğini ifade eden Unay, "Artık paylaşım yapma sıradan bir olay dışına çıkararak, amacı sadece beğeni alma şekline dönüştü." dedi.

Unay, sözlerine şöyle devam etti:

"Yaptıklarını anbean paylaşanlardan tutun da yediklerine kadar her şeyi gözler önüne serenleri, bununla yetinmeyip, yaşanan kaza, kavga gibi sonu yaralanma hatta ölümle biten olaylarda dahi paylaşım yapma derdine düşenleri görüyoruz. Hasta olan veya vefat eden yakınlarıyla selfie yapılıp paylaşılması ve bu paylaşımı insanların beğenmesi ayrı bir sosyolojik vaka olarak karşımıza çıkıyor. Bunların tamamında kişinin tek beklentisi beğeni almak olduğunu görüyoruz. Bunu yaparken özellikle toplumsal değerlerin önemsenmediği ayrıca belirtilmeli." ifadelerini kullandı.

"Değerlerimiz hiçe sayılıyor"

Yapılan paylaşımların çoğunun toplumsal değerlerle bağdaşmadığına dikkati çeken Unay, şunları kaydetti:

"Binlerce yılda yaşayarak gelişen ve sonraki nesle aktarılarak toplumun temelini ayakta tutan değerlerimiz, birkaç beğeni alma veya kişinin egosunu tatmin etme isteği yüzünden hiçe sayılıyor. Bizler yediğimiz içtiğimizde övünen bir millet değiliz, biliriz ki bazı şeylere ulaşamayan insanlar vardır, 'ya nefsi çekerse' diye mahcup olmak istemeyiz. Gelin görün ki, yediğini lokma lokma teşhir eden insanlar bu hassasiyeti asla düşünemiyorlar. Bizde cenazeye saygı vardır, yakının cenazesiyle selfie çekip atmak ve bu paylaşıma beğeni koymak, sözün tükendiği noktalardan. Bu ve bunun gibi onlarca değerimizi hiçe sayan paylaşımlar, toplum üzerinde özellikle geleceğimiz olan çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakmaktadır. Bunu sadece 'işte sosyal medyada yapıyoruz, gerçekte yapmıyoruz' gibi savunmayla geçiştirilecek bir durum değildir. Çünkü, bugün sanal dünyada var olan her şeyin etkisi, sosyal hayatta birebir karşılaştığımız bir sorun haline dönmektedir. Örneğin, bir anne kızıyla beraberken onlarca insanın arasında canını kaybediyor, peki insanlar ne yapıyor? İzliyor, kameraya alıyor ve paylaşıyor. Gördüğünüz gibi sorumsuzca yaptığımız paylaşımların gerçek hayattaki karşılığı bazen çok acı olabiliyor."

Mesleki etiğe uymayan paylaşımlarla ilgili de açıklama yapan Unay, sözlerine şöyle devam etti:

"Sosyal medyada mesleki olarak yapılmaması geren yani mesleki etiğe uymayan paylaşımların özellikle mesleki kıyafetle veya teknik ya da konum belirten fotoğrafların, kişiye bir yaptırım olarak dönmesi kaçınılmazdır. Bu durum, sadece ülkemizde değil dünyanın değişik yerlerinde yaşanan hadiselerdir. Bazı ülkelerde yapılan bu davranışların cezası, bazen işten atılmaya kadar varmaktadır. Ülkemizde genelde iç disiplin soruşturması açılır gerektiği yerde kişi görevden uzaklaştırılır ya da el çektirilir. Bazı olaylarda maaş kesintisi dahi yapıldığı bilinmektedir. Belki o an sonucunu hiç düşünmeden masum gibi gördüğümüz bir paylaşım, bundan sonraki mesleki yaşantımıza sekte vurabilir."

Ruh Sağlığı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Uzman Klinik Psikolog Hatice Kübra Arslan da internetin giderek yaygınlaşmasıyla, sosyal medya kullanımının da bu oranda arttığını söyledi.

Kişilerin yaşadıkları anın kıymetini bilmek bir yana, fotoğraf ya da video çekmek için yaşadıkları anı kaçırır hale geldiğini ifade eden Arslan, şunları kaydetti:

"Üstelik aldıkları beğeni ve yorum üzerinden kendilerini değerli hisseder hale geldiler. Aslında belki de değerli ve önemli hissetme ihtiyacımızın bir yansıması sosyal medyayı bu kadar popüler kullanmamızın nedeni. Ancak burada şu sorunsal akla geliyor. Sosyal medya üzerinden aldığım beğeniler benim hayatımla ilgili değerliliği nasıl açıklıyor? Ayrıca bu mecrada yansıttığım 'ben ve hayatım' ne kadar gerçek? Dahası, bu yansıtılan hayatlar, değerler bir yandan da idealleştirilebiliyor ve bazı zihinlerde 'olması gereken hayat bu' diye düşünülerek kişilerin mutsuz, huzursuz ve de doyumsuz olabilmesine yol açabiliyor."

"Özel hayatın ifşa edilmesi istismar edilebilir"

Özel hayatın bu kadar açık bir şekilde ifşa ediliyor olmasının da önemli bir sorun olduğuna işaret eden Arslan, "Çünkü sosyal medyada bu durumu istismar edebilecek insanlar da olabilir. Burada da şu soru akla geliyor. İnsanlar değerli hazinesini ortaya sunmak konusunda tereddüt göstermeyebiliyorsa kendini koruma, öz şefkat konularında ne kadar farkındalık sahibiler? Burada unutulmaması gereken nokta, insan olarak çok kıymetliyiz. Bunu önce biz fark etmeliyiz ki sonra da buna uygun şekilde hissedelim." değerlendirmesinde bulundu.

Bazı meslek gruplarının sosyal paylaşım sitelerinde üniformalı ya da mesleğe ilişkin materyaller, çalıştıkları mekanlar da dahil olmak üzere paylaşımda bulunmalarının yasaklandığını hatırlatan Arslan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu paylaşımların bazıları hem çalıştıkları birimlere zarar verebilir hem de insanların teveccühü, saygısı daha çok var olan meslek üzerine olacağından gerçek olmayan bir iletişim tarzı ortaya çıkabilir. İnsanlar birbirleri hakkında yanılabilir. Hatta bazen bu tarz paylaşımlarla insanlar kandırılabilir. Dolayısıyla bu tarz meslekler üzerinden paylaşımda bulunan kişiler hem kendi değerlilikleriyle alakalı hem de diğer insanlarda oluşturdukları etkiyle alakalı sanal bir etki oluşturabilirler."