ANKARA (AA) - Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Türkiye'de faaliyet gösteren hiçbir Alman şirketi hakkında bugün itibarıyla terörizmin finansmanı çerçevesinde yürütülen herhangi bir soruşturma, kovuşturma, araştırma söz konusu değildir. Bunu hepimiz açıkladık." dedi.

Şimşek, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in Türkiye'ye ilişkin kredi notuna yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine Şimşek, söz konusu kuruluşun raporunun detaylarında Türkiye'ye yönelik olumlu değerlendirmelerin bulunduğuna işaret ederek, reyting kuruluşlarının ülkelere yönelik not düşürürken hızlı, notu yükseltirken biraz daha yavaş davrandıklarını ifade etti.

"Doğrusu karar bizim için sürpriz olmadı." diyen Şimşek, şunları kaydetti:

"Fakat reyting kuruluşları arasında Fitch bugüne kadar nispeten daha yapıcı bir çerçeve çizdi. Nitekim notuna da bakarsanız, Moody's ve Standard and Poors'a göre bir kademe daha yukarıda. Raporun içeriği de makul. Olumlu birçok değerlendirme de var. Türkiye'nin kırılganlıkları da ön plana çıkartılmış durumda. Zaten notta herhangi bir değişikliğe gidilmedi. Önümüzdeki dönemde inşallah daha güçlü performansta yapacağımız reformlarla ikna edeceğiz. İnşallah notumuz tekrar yükseliş trendine girer. Piyasalar ülke riskini değerlendirirken, ülke tahvillerini, bonolarını fiyatlarken sadece reyting kuruluşlarının raporlarına bakmıyorlar ama reyting kuruluşları da tabii etkili."

Şimşek, AK Parti hükümetlerinin ilk döneminde çok hızlı bir reform, iyileşme ve güçlü performans dönemi görüldüğünü ancak o dönemde de bu kuruluşların Türkiye'nin notunu iyileştirmede biraz tedrici davrandıklarını hatırlattı.

- "Bu gerginlik, iki ülke açısından talihsiz bir durum"

Mehmet Şimşek, "Türkiye'de faaliyet gösteren Alman şirketlere terör örgütüne yardım ettikleri gerekçesiyle soruşturma açıldığı iddiaları sonrası Almanya ile ekonomik ilişkilerin olumsuz yönde etkilenip etkilenmeyeceği" yönündeki soruya karşılık şu yanıtı verdi:

"Bu gerginlik, iki ülke açısından talihsiz bir durum çünkü Almanya bizim için en büyük ticaret ortağımız, Almanya aynı zamanda Avrupa'nın da lideri. Dolayısıyla finansman, ticaret, turizm, yatırım bağlamında ki bunlar ekonomi açısından çok kritik kanallardır, bütün bu bileşenler üzerinden baktığımız zaman Almanya bizim için en önemli ortak, en önemli ticari partner. Mümkün olduğunca zaman zaman değişik ülkelerle yaşadığımız siyasi gerginliklerin, ekonomiye, ticarete, karşılıklı yatırımlara yansımalarını minimize etmek için çaba içindeyiz. Rusya ile çok önemli bir kriz yaşamıştık. Rusya o dönemde Türkiye ve şirketlerimiz aleyhine çok dramatik kararlar almıştı. Biz sakin bir şekilde 'Bu gelip geçici bir dönemdir. Biz daha rasyonel bir tepki vereceğiz' dedik ve nitekim hızlı bir şekilde tekrar iyileşme patikasına oturdu. İsrail ile biz önemli bir kriz yaşadık, yine mümkün olduğunca ticaret ve ekonomiye etkilerine sınırlı tuttuk. Şimdi Almanya bu açıdan hakikaten önemli. Tabii ki bir iletişim kazası yaşanmış, bir liste gönderilmiş. Böyle bir liste var. Bu son derece yanlış. Biz şimdi bu listeyi geri çektik. Hiçbir Alman şirketi hakkında bugün itibarıyla terörizmin finansmanı çerçevesinde yürütülen herhangi bir soruşturma, kovuşturma, araştırma söz konusu değildir. Bunu hepimiz açıkladık."

"Almanya'nın Türkiye'nin hassas olduğu bölücü terör örgütü ve Fetullahçı Terör Örgütü konusunda daha hassas, müttefik ve ortağa yakışır şekilde davranmasını beklemek bizim hakkımız." ifadelerini kullanan Şimşek, Türkiye'nin bu hususları haklı olarak Almanya gündemine sürekli götürdüğünü, bunların konuşulup tartışıldığını söyledi.

Türkiye'nin toplam ticaretinin yüzde 10'nun Almanya ile gerçekleştirildiğini, 35 milyar dolarlık dış ticaret hacmi bulunduğunu ve geçen sene bir miktar düşerek 3,6 milyon turiste düşse de turizm açısından en önemli kaynak ülkenin Almanya olduğunu vurgulayan Şimşek, doğrudan yatırımı bulunan 6 bin 800'ün üzerinde Alman firmasının Türkiye'de faaliyet gösterdiğini bildirdi.

Şimşek, şunları kaydetti:

"Diğer ülkelerdeki yatırımcılar gibi değil. Almanya, özellikle sanayiye yatırım yapmış. En büyük ihracatçı şirketlerin bazıları Alman şirketleri, Mercedes, Bosch, Siemens gibi. Bunlar bizim şirketlerimiz aslında. Alman olduğu kadar Türk şirketi. Türkler çalışıyorlar, Türkiye'den ihracat yapıyor, Türkiye'de katma değer üretiyorlar. Onun için bunu net olarak Alman muhataplarımıza da bildirdik. Aramızda siyasi fikir ayrılıkları, haklı olduğumuz konular var ama ona rağmen bu işin ticarete, yatırımlara yansımasını arzulamayız."

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Hazinenin borç limitine ilişkin, "Bütçe açığı ve ekonomiyi desteklemek için aldığımız birtakım tedbirlerin etkisiyle bu sene muhtemelen Bütçe Kanunu'nda öngördüğümüzden daha fazla borçlanacağız. Bugün itibarıyla net olarak borçlanma limiti içinde kalamayacağımız görünüyor." dedi.

Şimşek, A Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Hazine borç limitinin artırılması için bir kanun değişikliğine gidilip gidilmeyeceğinin sorulması üzerine Şimşek, 2009'dan bu yana ilk kez, bütçe açığının ve savunma harcamalarının artması gibi birtakım faktörler nedeniyle Hazinenin borçlanma ihtiyacının Bütçe Kanunu çerçevesinde öngörülen limitin içinde kalamayabileceğini söyledi.

Hazinenin piyasa yapıcılarıyla gerekli iletişimi kurduğunu belirten Şimşek, "Biz yüzde 98 borç çevirme öngörmüştük fakat bütçe açığı gibi faktörlerden dolayı bu sene reel ekonomiyi desteklemek için birtakım tedbirler ortaya konuldu, bunların etkisiyle bu sene muhtemelen Bütçe Kanunu'nda öngördüğümüzden daha fazla borçlanacağız." diye konuştu.

Şimşek, henüz net bir rakam ortaya koymak istemediğini, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK) bütçenin son halini ve genel ekonomik gidişatı değerlendireceklerini ifade ederek, "Ondan sonra da piyasayla bir iletişime gireceğiz ama bugün itibarıyla net olarak borçlanma limiti içinde kalamayacağımız görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Büyüme rakamları mucize gibi"

Yılın ikinci çeyreği ve yıl sonuna ilişkin büyüme rakamları beklentisinin sorulması üzerine Şimşek, birinci çeyrekte büyüme rakamlarının beklentilerinin üzerinde geldiğini söyledi.

Öncü göstergeler ve eldeki verilerin ikinci çeyrekteki büyümenin de güçlü olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti:

"Üçüncü çeyrek zaten baz etkisi nedeniyle muhtemelen bir miktar güçlü olacak. Dördüncü çeyreğe ilişkin bugün itibarıyla genel değerlendirme dışında bir öngörüde bulunmak zor. Genel anlamda, yılın tamamı için yüzde 5'e daha yakın görünüyor, şu anda öyle bir trend var. Bir şok yaşamazsak veya Almanya gibi ülkelerle yaşadığımız sıkıntılar ekonomide önemli bir yansıma bulmazsa, turizmdeki ve AB'deki toparlanma dış talebi destekleyici nitelikte, iç talepte de göreceli bir ivme söz konusu. Tabii ki Türkiye çok rahat bir şekilde önümüzdeki 10-15 yılda tekrar yüzde 5-6 büyüme patikasına oturabilir ama bunun ön koşulu var. Bizim gerek rekabet gücümüzü artıracak ve yatırım ortamını daha da iyileştirecek gerekse hukuk sistemimize olan güveni pekiştirecek ilave reformlara ihtiyacımız var."

Şimşek, katma değer zincirinde yukarı çıkmak için özellikle yatırımları daha çok makine-teçhizata, Ar-Ge'ye, yazılıma yönlendirmek gerektiğini vurguladı.

Şu anda güçlü büyümenin söz konusu olduğunu dile getiren Şimşek, "Bu çok etkileyici. Türkiye gibi 2016'da çoklu şoklara maruz kalmış bir ülke açısından konuşuyorum, bugün yüzde 5’lik büyümeden bahsediyorsak, bu şokları dikkate aldığınız zaman neredeyse mucize gibi." dedi.

Türkiye'nin algısını sürekli daha da iyileştirmenin önemine işaret eden Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dışarıda FETÖ ve bölücü terör örgütü, yaşadığımız sıkıntılar nedeniyle verdiğimiz tepkiyi aleyhimize çevirerek, çok ciddi bir algıyı bozma kampanyasına dönüştürmüş durumdalar. Türkiye, gerek performansıyla gerekse yapacağı ilave reformlarla adalet, hukuk sistemine ilişkin algıyı da iyileştirerek, daha fazla küresel yatırım ve dışarıdan daha fazla kalıcı uzun vadeli kaynak çekerek, içerideki kaynakları da makine-teçhizata, yazılıma, Ar-Ge'ye yönlendirecek yeni bir sistem oluşturması lazım. Bir yıllık fırsat çerçevemiz var. Önümüzdeki 1 yılda reform konusunda ivme kazanmak için güçlü çaba içinde olacağız."

- "Faizleri düşürmek için tasarruf etmek lazım"

Şimşek, faizlerde indirimin söz konusu olup olmadığına yönelik bir soru üzerine de Merkez Bankasının kredibilitesinin çok önemli olduğuna inandığını, bankanın fiyat istikrarı ve makro finansal istikrar çerçevesindeki görevini çok önemsediğini söyledi.

Türkiye'nin kalıcı refah artışını gerçekleştirmesi ve lig atlaması için fiyat istikrarının sağlanması, kalıcı bir şekilde enflasyonun düşük tek haneye indirilmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

"Bunların sağlanması gerekiyor ki firmalarımız makul düzeyde bir maliyetle çok uzun vadeli bir kaynağa erişebilsin. Bu tavuk-yumurta gibi bir konu. Prensip olarak Merkez Bankasının ne yapması gerektiği konusunda ben yorumda bulunmuyorum. Şu bir gerçek mi, Türkiye'de faizler yüksek mi? Evet. Nasıl düşürülür faizler? Tasarrufları artırarak, katma değeri yükselterek, Türkiye'nin yatırım ortamını iyileştirerek, ülkeye uzun vadeli fonu çekerek. Yoksa Merkez Bankası üzerinden yapacağımız tartışmalarla, yönlendirmeyle kalıcı bir şekilde faizi aşağıya çekemeyiz."

Şimşek, Türkiye'nin hızlı büyüdüğünü, dolayısıyla fon talebinin yüksek olduğunu söyledi.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, "Fon talebimiz yüksek ama fon arzımız yani bizim tasarruf oranlarımız ihtiyaca oranla nispeten zayıf, düşük kalıyor. Biz teşhisimizi doğru yapacağız. Türkiye'de faizler hakikaten yüksek ama bunu düşürmek için bizim daha çok tasarruf etmemiz, tasarruflarımızı doğru yere yönlendirmemiz lazım." diye konuştu.

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, otomatik katılımlı bireysel emeklilik sisteminin (BES'te otomatik katılım) arzuladıkları şekilde gitmediğini belirterek, "Cayma oranı beklentilerimizin çok üstünde. Bu konuda oturup tekrar dünya uygulamalarına bakıp bir iyileştirmeye gidebiliriz. Belki bir miktar ince ayar gerekebilir." dedi.

Şimşek, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

BES'le ilgili bir soru üzerine Şimşek, gönüllü katılımın olduğu sistemde 6,3 milyon civarında katılımcının bulunduğunu ve ciddi bir birikimin oluştuğunu, daha sonra otomatik katılımlı BES'e 2,6 milyon kişinin dahil olduğunu ve şu ana kadar 750 milyon liralık tasarruf biriktiğini söyledi.

Şimşek, BES'te otomatik katılımın arzuladıkları şekilde gitmediğinin altını çizerek, "Cayma oranı beklentilerimizin çok üstünde. Bu konuda oturup tekrar dünya uygulamalarına bakıp bir iyileştirmeye gidebiliriz. Bu önemli reform alanlarından biri. Dolayısıyla BES'te otomatik katılım konusunda tasarrufları artırmaya yönelik önemli bir adım attık fakat belki bir miktar ince ayar gerekebilir. Başlarken de aleyhte bir propaganda vardı." diye konuştu.

Ortalama yaşam süresinin uzayacağı yönündeki tespitlere dikkati çeken Şimşek, şöyle devam etti:

"Dünyanın önde gelen ilk 10 ülkesi için konuşuyorum, önümüzdeki 100 yılda bu mevcut emeklilik sisteminin idame edilmesi imkansız görünüyor. O nedenle bireysel emeklilik kanalları önemli. Türkiye dünyanın en cömert teşviklerini veriyor. Siz 100 lira tasarruf ediyorsunuz, devlet sizin hesabınıza 25 lira yatırıyor. Bunun eşi benzeri yok. Vatandaşlarımıza sesleniyorum, bugün gelirinizin yüzde 3'ünü bir kenara koyacaksınız, devlet de biriktirdiğiniz her 100 liraya karşılık 25 lira koyacak. Sonra bu piyasada nemalanacak, isterseniz faizsiz kanalda isterseniz klasik sistemde değerlendirilecek, hem oradan kazanacaksınız hem devlet katkı sağlayacak. Emekli olduğunuzda ikinci bir emekli maaşınız olacak. O zaman bir yoksulluk riskiyle karşı karşıya kalmayacaksınız. Devletin imkanları zorlandığında siz zorlanmayacaksınız."

- "İnanıyorum ki enflasyon yılı tek hanede kapatacak"

Şimşek, makro ekonomik büyüklüklerin revize edilip edilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, önümüzdeki 1-2 ayda Orta Vadeli Programı (OVP) önce Maliye ve Kalkınma bakanlıklarıyla çalışacaklarını, daha sonra da Ekonomi Koordinasyon Kurulundaki diğer bakanlıklarla masaya yatıracaklarını bildirdi.

Söz konusu makro ekonomik büyüklüklerle ilgili görünümü aktaran Şimşek, büyümenin güçlü seyrettiğini, bütçe açığının öngördüklerinden daha yüksek olduğunu, cari açığın büyümenin etkisiyle daha yüksek gelebileceğini, istihdamın hızlı bir şekilde arttığını, işsizlik oranlarının aşağı doğru inmeye devam ettiğini söyledi.

Şimşek, enflasyonun öngörülenden daha yüksek seyrettiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Gerek Gıda Komitesinin adımları, gerekse attığımız diğer adımlar, özellikle Merkez Bankasının son aylarda geç likidite penceresi üzerine verdiği kaynakta faiz artışı ve para politikasındaki sıkılaşmayla inanıyorum ki enflasyon yılı tek hanede kapatacak. Çünkü çift hane hakikaten bize yakışmaz, tolere edeceğimiz bir durum değil. Ben daha önce de bu hassasiyeti ortaya koydum. Genel makroya bakıldığında beklentilerimize oranla olumlu giden alanlar var, nispeten öngörülerimizin ötesinde bir miktar kötüleşen durumlar var. OVP'yi bu perspektifle ele alacağız. OVP'ye 2018'de bu dengeleri daha da iyileştirecek, büyümeyi güçlü ama daha dengeli halde devam ettirecek, enflasyonu daha düşük seviyelere çekecek, 'cari açığı artırmadan yüksek büyümeyi nasıl yakalarız' yaklaşımıyla istihdam artışını devamlı kılacak bir perspektifle bakacağız. Makro finansal istikrar tabii ki önemli bir alan ama esas olarak bizim bu dönemde yapısal reform gündeminde yatırım iklimini daha da iyileştirecek, özellikle yargıya olan güveni daha da artıracak alanlarda ilave çabalarımız olacak. Mesela şu anda modern arabuluculuk sistemi gibi, ihtisas mahkemeleri gibi konular yargıyı daha da hızlandıracak konulardır."

- "Tedbirler gıda fiyatlarındaki iniş çıkışı sınırlayacak"

Gıda Komitesinin çalışmalarının etkisini göstermeye başladığına işaret eden Şimşek, et, ekmek, bakliyat gibi enflasyon sepetinde nispeten etkisi büyük olan kalemlerde yukarı doğru bir trend olduğunu, alınan tedbir ve kararlarla bunu bir miktar durdurduklarını söyledi.

Şimşek, gıdanın tarladan tüketiciye gelene kadar tüm aşamalarına ilişkin birçok hususu Gıda Komitesinde masaya yatırdıklarının altını çizerek, şunları kaydetti:

"Gerekli teşvikler konusunda kararlar aldık. Ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemde gerek Hal Yasası gerekse lisanslı depoculuk gibi birçok alanda çok daha güçlü bir ivme kazanacağız ve bu gıda fiyatlarındaki iniş çıkışları sınırlayacak. Orada da diğer ülkelerde olduğu gibi gıdaların enflasyona etkisi daha makul bir şekilde seyredecek çünkü bizimki anormal bir düzeyde gidiyordu. Enflasyonda son yıllardaki yükselişe bakıldığında birikimli kur etkisi var. Kurda bu aralar nispi bir istikrar oluştu. Bir de gıda var. Beklentilerin bozulmasının enflasyona etkisini sınırlamaya çalışıyoruz. Merkez Bankası gereken tepkiyi verdi, biz Gıda Komitesi üzerinden gerekeni yapıyoruz. Kur konusu da bir miktar fon akışıyla ilişkilidir, orada da göreceli bir istikrar söz konusu."

- "Zorunlu trafik sigortasında tavan fiyat yıl sonuna kadar devam edecek"

Trafik sigorta primlerinin yüksek olduğuna dair şikayetler bulunduğunun belirtilmesi üzerine Şimşek, primlere tavan fiyat getirildiğini hatırlattı.

Enflasyon dikkate alındığında primlerde kayda değer düşüş yaşandığına dikkati çeken Şimşek, "Kaza frekansı yüksek belli araç cinslerine yönelik olarak bazı sigorta şirketleri sistemlerini açıp fiyat vermekten imtina ettiler. Bunu da çözmek için ortak havuz sistemini geliştirdik ve uygulamaya koyduk." dedi.

Şimşek, irrasyonel bir fiyatlama peşinde olmadıklarına işaret ederek, "Sektörle aramızda ufak bir fikir ayrılığımız var. 2015'ten 2016'ya geçerken primlerde çok hızlı bir yükseliş oldu. Sektöre 'Ne oluyor?' dediğimizde 'Mahkemeler fiyatlamadığımız riskleri önümüze koymaya, kararlar vermeye başladılar, bunu fiyatlıyoruz.' dediler." değerlendirmesinde bulundu.

Sorunun yapısal olarak düzeltilmesi adına geçen yılın mayıs ayında yargı için bağlayıcı kanuni düzenleme yaptıklarını ve modeli net olarak ortaya koyduklarını belirten Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Fikir ayrılığımız şurada; sigorta şirketleri 'Bunu yaptınız ama biz mahkeme kararlarını görelim, ondan sonra primleri aşağı çekelim' diyorlar. Biz 'Hayır, kanuni düzenleme mahkemeler için bağlayıcıdır. Dolayısıyla siz bu yeni modele göre primi belirleyin.' diyoruz. Sektörde birçok oyuncu var. Bu anlamda fiyatlama rekabetçi ve rasyonel olur ama bu zorunlu trafik sigortası. Dolayısıyla müdahaleye mecbur kaldık. Sektörün sermaye yeterlilik oranı, mali sürdürülebilirliği konusunda hassasız. Sistemde sürdürülebilirliği baz alan bir modeli öngörüyoruz. Yıl sonuna kadar primlerde tavan fiyat uygulaması devam edecek, sonrasına bakacağız."

- "Taşeronlarla kadroluların çok fazla farkı yok"

Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadro talebine ilişkin bir soru üzerine Şimşek, hizmet alımı yoluyla kamuda çalışan işçilerin hakları konusunda temel iyileştirmelere gittiklerini söyledi.

Şimşek, söz konusu iyileştirmeler arasında sözleşme süresinin 3 yıla çıkartılması, kıdem tazminatı ve ücretlerin garanti altına alınması gibi konu başlıklarının yer aldığını dile getirerek, "Aile yardımından tutun tatil konusuna kadar kadrolu işçilerin sahip olduğu hemen hemen bütün haklarını kanunla garanti altına aldık. Dolayısıyla hizmet alımı yoluyla kamuda çalışan işçi kardeşlerimizin kadrolu işçilerden çok fazla bir farkı yok. Geriye bir tek kadro talebi var ama fiiliyatta biz zaten gerekenleri yaptık." dedi.

Konu üzerinde tekrar çalışılacağını ifade eden Şimşek, gelecek bir yılda vatandaşa dokunan alanlardan temel reformlara kadar bütün konularda ilerleme sağlanacağını kaydetti.