Bülent Ersoy, kadın ruhlu bir erkekti, kadın oldu. (eski erkek)Turan Dursun, Müslüman hatta müftüydü. Kâfir olarak öldü. (eski Müslüman)İlhan Kesici, merkez sağın mühim yüzlerindendi, solcu oldu. (eski sağcı)

Hasan Cemal, eskiden omurgalıydı, şimdi kapitalizmin yazarı. (eski sosyalist)
Murat Karayalçın, milliyetçi bir fidanken bölücü bir odun oldu. (eski vatanperver)
Recep Tayyip, milli gömleğin modeli iken şimdi açılımın ikonu oldu. (eski muhafazakâr)

Hepsi kendince mesafe katettiğini sanıyor ama sıkışınca da eski kimliğini ortaya koyuveriyor. Neticede mazisi, mevcuttan itibarlı olanlar eskiyi hep ‘ispat' için kullandılar, kullanırlar. Neyi ispat; şeref, omurga, haysiyet, dava, bedel...

Hatta ülkemin şehirli solcuları Müslümanlıklarını nasıl ispatlarlar; "benim babaannem hacıydı, dedem de cumaları hiç kaçırmazdı...yani biz de Müslüman çocuğuyuz" derler, ardında sapıtırlar "ama ben böyle düşünmüyorum, bunlar asırlar öncesinin karanlığı..."...

Geçmişten haysiyet devşirmek biraz da tarih anlayışımızda var, "mazide şöyle güçlüydük, böyle adildik, nasıl da ahlak abidesi bir toplummuşuz..."

Öyle ki yürüyüşümüzü değiştiren padişah kıssalarımız, çocuklarımızı kanepeden kanepeye atlatan fetih filmlerimiz, Tarkan, Malkoç oğlu serimiz...

Kompleksli bir toplum olmamamız içindi hep...

Son zamanlarda da ne vakit vatan sevgisi ispatına gidilse hop cevap;

- Ben eski Ülkücüyüm...


Tamam, say ki öyle, şimdi nesin, yani neyin yenisisin. Cevap vereyim; "hiç"in...

Yeni bir hiç.

Oysa ülkücülük bir ruh üniformasıdır. Apoletleri imandır, ahlaktır, ahenktir. Ahengi bozduğunuz zaman üniformayı çıkarmışsınızdır. Göz tırmalarsınız artık. "Eski askerim", demeniz sonucu değiştirmez, alanın dışına çıkartılırsınız. Dışarıda ise eski düşmanlarınızın mikrofonlarına dudak uzatırsınız artık, "ben eski askerim" diye başlar, ispiyonlarınızla travmanızı ispat ederken, eski arkadaşlarınızın üniforma rengini eleştirirsiniz de çıplaklığınıza hiç bakmazsınız.

Evet, doğru ya çıplaklar tarafsızdır...

Eskimeyenlere selam ile...

Selametle...