Milletlerin devletleşme sürecini tamamlaması ardından, din ve kültürden gelen müesseseler oluşturması, bu oluşumla toplumları yönlendirmesi bilinen bir durumdur. Bu durum sadece ülkemizde değil, bütün Türk dünyasında, İslam âleminde olduğu gibi, bütün milletlerin geleneğinde hep vardır.

Türk dil kurumu büyük sözlükte; Tarikat "Aynı dinin içinde bir takım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Tanrı'ya ulaşma onu tanıma yollarından her biri" olarak tarif edilmiştir. Türk milleti, tarihten gelen bu ihtiyacı, devlet idaresini kolaylaştıran, millet devlet kaynaşmasına yardımcı, sosyal hayatı, kültür ve din ekseninde kaynaştıran tarikatlarla yüz yıllar önce tanışmıştır.

Tarikat ulularının dünya işlerinden el çektikleri, etrafındaki insanlara da aynı şeyleri tavsiye ettikleri bütün tarih kayıtlarında mevcuttur. Kuruldukları günden bu güne kadar, hayır ve hasenatta yarışmış, insanlara fayda sağlamaktan başka işi olmamış tarikatlar, yazılı olmayan geleneklere sahip olmuş ve bu geleneklerini asırlar boyu sürdürmüştür. Siyasete bulaşmaktan ısrarla kaçınmış, insanların kendilerine olan ilgisini, asla para ve dünyalık için kullanmamışlardır, bu tip davranışları ahlaksızlık saymışlardır.

Ahalinin ilgisi, zaman içerisinde yozlaşma ve amacından saptırma gibi, tarikatlara zarar verme noktasına geldiğinde, sorumlu kişiler en kısa zamanda önlemini almış, müesseseyi kirlilikten kurtarmışlardır.

Devlet idaresi ile mesafesi, hukuk ve ahlak kuralları içerisinde devam etmiş, millet ve devlet menfaatleri her zaman öncelikli olmuştur. Bu durum zaman içerisinde, sahte ve taklit tarikatlar kurmak isteyenlerin iştahını kabartmış, dinden gelen duygularla, mal mülk ve nüfuz elde etmeye çalışılmıştır. Milletimiz, aslına uymayan bu taklit yapılanmaya itibar etmediğinde, yapılanma isim değiştirmiş ve CEMAAT olmuştur.

Cemaat; Türk dil kurumu büyük sözlükte ‘' (1)bir imama uyup namaz kılan kişiler (2) insan kalabalığı topluluk'' olarak tarif edilmiştir, tarikatla asla kıyaslanamayacak bir tarifi var, taşıdığı değer açısından bakacak olursak, tarihi kökleri ve derinlikleri yoktur. Gelenekleri olmayan, örgütlenmeleri ticari faaliyetlere dayalı, kendi aralarında dahi samimiyetsiz, paranın ve gücün esiri olmuş insanları bir arada toplamaya çalışırken, ilahi bir ihtiyaçtan ziyade, mevki için makam için etrafında insanların kümelendiği bir örgüte dönüşmüştür. Siyasetçinin taleplerini karşılamak için dinden gelen değerleri hoyratça harcamış, toplumu bilgilendirmek yerine yönlendirmek, bütünleştirmek yerine ayrıştırmak, asla ilahi bir yol olmadığı halde, cemaatlerde bunu görmemiz mümkün olmuştur.

Tarikatlar gelenekleri olan, cemaatler idarecileri olan müesseselerdir. Zaman içerisinde, cemaatlerin tarikatlara benzemesi beklenirken, tarikatçılar cemaatleşmiş, tarihten gelen bir hazine kaybolmuştur.

İrfan Topçu

***

Sizde bu bölümde yazmak isterseniz sitemizin ilkelerine ters düşmeyen yazılarınızı [email protected] mail adresine gönderin sizin adınızla yayınlayalım.

Not: Yazılarınızda isminizi ve kullanılacak mail adresinizi yazmayı unutmayınız.