Bu günün saraylıları!

Son günlerin Türkiye'sine bakıyor,

Ya da çevremizde yaşananlara dikkat ediyor musunuz?

Göğüsler daraldı...

Ruhları ıstırap sardı...

Gözlere perde indi...

Her yeri karanlıklar sardı...

Felaketler ve cinayetler arttı.

*

Oysa hatırlayalım,

Seçim sürecinde sözde "Milletin adamı" Recep Tayyip Erdoğan'ın,

En büyük kozu neydi?

"Şanlı Türk Bayrağı"

Türk bayrağı vurgulu reklam filmini hepiniz hatırlarsınız,

Kötü adamlar Türk bayrağının asılı olduğu direkten bayrağı indirmeye çalışıyor,

Fonda yükselen Recep Tayyip Erdoğan sesi;

"Korkma, Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" diye bağırıyordu.

Ve arkasından "İstiklal Marşı" başlıyordu.

Bu sırada Erdoğan'ın sesini duyan vatandaşlar,

Türk bayrağının indirildiği direğe koşup,

Birbirlerinin üzerine çıkarak bayrağı yeniden yerine yükseltiyorlardı.

*

Oysa ne bilelim ki bunların hepsi sadece "seçim" oyunuymuş.

Gerçi bilmemiz gerekirdi,

AKP iktidarı Bayrak'tan önce de,

"Kuran'ı, ezanı, başörtüsünü" siyaset malzemesi yapmamış mıydı?

Nitekim seçim bitmiş,

"Atatürk 'de, Başörtüsü de, Bölünmez bütünlük 'de, Bayrak'ta" gitmişti,

Ama "Bu günün saraylıları",

Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan...

Başbakanlık koltuğuna oturan Ahmet Davutoğlu ile birlikte,

Beyaz Saray'dan, Kremlin'den, Versailles Sarayından bile büyük,

615 milyon dolarlık "Kaç'Ak" sarayın hayaline dalmışlardı.

*

Oysa PKK, Kobani bahanesiyle...

Ülkede ayaklanma provası yapıp memleketi yangın yerine çevirmiş,

Diyarbakır'da sözde şehitlik adı altında ki terörist mezarlığına "kanlı katilin" heykelini dikmişti.

Maskeli teröristler "Cizre ve Silopi'de özerklik" ilan etmiş,

Güneydoğu'da Atatürk büstleri kırılıp ateşe vermiş, Askeri garnizonda gönderdeki bayrağı indirmişti.

Peki, tüm bunlar olup biterken,

İstiklal marşını okuyup "korkma, sönmez..." diye haykıranlar neredeydi?

Ya da, "çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal" diye kükreyen kâğıttan kaplanlar?

Hepsi bir yana Erdoğan'ın sesini duyup bayrağı yükseltemeye koşan "Beyaz kefen giymiş AKP yandaşları" neredeydi?

Onlar "ayakkabı kutularını" sıfırlamakla uğraşırken,

Ülkeyi ve milleti sıfırlamaya çalışanlar iş başındaydı.

*

Örnek mi?

Teröristler şanlı hilali yakıp, parçalayıp, kül ederken,

Çözümcü AKP iktidarı tribüne oynadığı cılız sesiyle;

"Misliyle hesap soracağız" teranesi fısıldıyordu.

Dahası,

"Oslo'da verdiğiniz sözü tutun" diyerek PKK terör örgütünü suçluyorlardı.

İyi de kardeşim,

"PKK ile pazarlık yapan şerefsizdir" diyen siz değil miydiniz?

Ne demek "Oslo'da verdiğiniz sözü tutun" teranesi?

Siz değil misiniz, teröristin ağababası KCK Eş Başkanı Cemil Bayık'a;

" Güneydoğu'da kamu düzenini siz sağlayın" diyen?

Siz değil misiniz, Peşmerge görünümlü PKK militanlarına Türkiye topraklarından koridor açan?

Ve siz değil misiniz, "Sekretarya talebi Öcalan'ın doğal hakkıdır" diyerek villalı ev hapsine çıkarmaya hazırlanan?

Neyse onu bunu bırakın da,

Sandık uğruna bu ülke insanına "bayrak" lafazanlığı yapıp,

"Korkma" diye haykıranlar,

Memlekette tüm bunlar olup biterken,

Sahi siz hangi taşın arkasındasınız?