Biraz Edep Yahu!

 

Ayrıştık kutuplaştık.

Bizi “ölüm bile ayıramaz” derdik.

Ancak…

Şimdi neredeyse cenaze namazlarını ayırır duruma geldik.

*

Ne dini bayramlarımız…

Ne de milli günlerimiz hiç bu kadar sıradan olmamıştı.

Dahası manevi değerler hiç bu kadar alaşağı edilip…

Vicdanlar hiç bu kadar kör karanlığa kapılmamıştı.

*

Adalet hiç bu kadar güvensiz…

Polis hiç bu kadar emniyetsiz olmamıştı.

Sokaklar hiç bu kadar korku verici…

Eleştiren, hak arayan, karşı çıkan hiç böylesine gazlanmamıştı.

*

Devlet vatandaşına hiç bu kadar uzak…

Bürokratlar ise iktidara hiç bu kadar yakın ve yandaş olmamıştı.

Siyaset hiç bu kadar bölücü kırıcı ve nezaketsiz…

Aydını, akili, bürokratı ve medyası hiç bu kadar edepsiz olmamıştı.

*

Aslında her şey,

Manisalı çiftçiye söylenen sözle başladı.

 “Ananı da al git.”

*

Sonrasında,

“Ergenekon” diye bir örgüt yaratıldı.

Milli orduya karşı,

Siyasetçi, bürokrat, savcı, hâkim kim varsa askere dava açtı.

Başbakan yine konuştu;

“Hukuk önünde herkes eşittir.  Biz de bu davanın savcısıyız.”

 *

Daha sonra MGK toplantısında,

Paşaların eleştirdiği hükümet uygulamalarına,

Cevap bir kez daha Başbakan’dan geldi;

“Kes ulan, otur oturduğun yerde.”

*

Yetmedi,

Avukatlar hukuksuzlukları protesto etti.

Başbakan yine konuştu;

“Bunlar tipik şovmen, darbeci ve postal yalayıcıları.”

*

Ardından “atanamayan” bir öğretmen haykırdı;

“Geçinemiyorum Sayın Başbakan sıkıntım var” diye.

Başbakan çok sinirlendi ve öğretmeni azarladı;

“Git oy falan verme, hain provokatör.”

*

Doktorlar, eczacılar, mühendisler yürüdü.

“Ülke tehlikeli bir gidişata sürükleniyor” dediler.

Başbakan bir kez daha kükredi;

“İstemeyen çeker gider.”

*

Gençler protesto etti.

Çarpık imara karşı çıktı.

Cumhurbaşkanı “sizi anladık” dedi.

Hükümet önce AVM dedi, baktı protestolar bitmiyor.

Gençlere seslendi;

“Çapulcular, barbarlar, zavallı kemirgenler.”

*

Savaşa hayır mitingleri yapıldı.

Başbakan yanıt verdi;

“Sevsinler sizi.”

*

Hâkim ve Savcılar 17 Aralık da,

Yolsuzluk ve rüşvet soruşturması başlattı.

Başbakan öfkelendi;

“Darbeci, hain, haşhaşi, çete, kan emici sülük, paralel örgüt… vs.”

*

Yolsuzlukları yayınlayan Twitter, Youtube gibi sitelere seslendi;

“Kökünüzü kazıyacağız.”

Twitter açıp, hukuk tehlikede diyen yüksek mahkeme başkanına;

“Cüppeni çıkar da gel. Paralel hâkim. Haddini bil” dedi.

*

Yetmedi;

Barış, sevgi, edep, birliktelik deyip miting meydanında;

“CHP zihniyeti pisliktir” diyerek Kılıçdaroğlunu yuhalattı…

14 yaşında hayatını kaybeden çocuğun annesini yuhalattı…

“Raporları nerenize sokacaksınız” diyerek,

Kabataş’taki taciz olayının gerçek görüntülerini yayınlayan televizyonları yuhalattı…

Aleyhine yazı yazan gazeteci ve köşe yazarlarını yuhalattı…

TÜSİAD, TUSKON gibi İşadamı dernekleri ve iş adamlarını yuhalattı…

Alevileri yuhalattı…

Üniversite öğrencilerini ve öğretim görevlilerini yuhalattı…

*

Ancak tüm bunlara rağmen gelin görün ki;

“Milletin A’sına koyacağız” diyen terbiyesizi,

“Güvendiğimiz, saygın bir işadamıdır” diyerek korudu.

Milli bayram günü “gavat” diyerek halkın üzerine yürüyen,

Adana Valisi Coş’u korudu.

“Hayırsever, iyi bir iş adamıdır” diyerek,

Rüşvet, altın kaçakçılığı, yolsuzluk iddiaları ile gündeme gelen,

İranlı Reza  Zarrabı korudu.

Ne diyelim?

Biraz edep yahu!