Benim muhtarım işini bilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan,

Tam tamına 13 senedir,

Lafın nereye gideceğini,

Sarf ettiği kelimelerin nelere sebep olacağını,

Söylediği sözlerin bir gün kendisini de vuracağını,

"Ben söyledim oldu" zihniyetinin zamanla tepkiye neden olacağını düşünmeden,

Mikrofon bulduğu her yerde konuşup,

Kendisini eleştiren herkese hakaret etti.

Yetmedi,

Siyasi getirim amacıyla,

Herkesi etnik köken ve inançlarına göre kutuplaştırıp,

İnsanları "dinci" ve "kinci" diye nesillere ayrıştırdı.

*

Gün geldi "ekonomist" oldu.

Günü geldi "finans" uzmanı.

Gün geldi "jinekolog" oldu...

Günü geldi "doğum kontrol" uzmanı.

Bir gün baktık "Milliyetçiliği" ayaklar altına alan "Kürtçü" olurken...

Bir başka gün "Ne Kürt sorunu kardeşim" diyerek milliyetçiliğe oynadı.

Kimi zaman "NATO'nun Libya'da ne işi var" diyerek BOP'a eş başkanı oldu,

Kimi zaman da NATO'yu Libya'da göreve çağıran "dış politika uzmanı".

Kimi zaman diline "yezitler" söylemini pelesenk etti,

Kimi zamanda "Kuran-ı Kerimi" seçim malzemesi.

Söyleyin,

Muktedirin hangi icraatını saymakla bitirelim?

*

"Her yerde ve her konuda konuşma" rekorunun sahibi,

Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdilerde de sık sık,

"Bana muhtar bile olamaz" demişlerdi...

Oysa bakın ben "Cumhurbaşkanı" bile oldum dercesine,

Her fırsatta muhtarlara konuşuyor.

Hatta konuşmakla da kalmayıp,

Muhtarlardan "muhbirlik" bile istiyor.

Ve diyor ki;

"Benim muhtarım işini bilir."

"Benim muhtarım muhbirlik yapacağı örgütü bilir."

"Kimin evinde kim kalıyor, araştırır bulur."

*

Gördüğünüz gibi,

13 yıllık iktidarları döneminde,

Terörü aklayıp, devleti haklayanlar,

Olası bir erken seçim kaygısıyla terörü hedef almış gibi gösterip,

Muhtarlar üzerinden tribünlere oynuyor.

Ne yani,

Baldıran zehri içmeyi göze alıp, şimdilerde buzdolabına kandırdığınız sözde çözüm sürecini,

Polisin yatak odasına girip kafasına kurşun sıkacak kadar cesaretlendiren tavizlerle çözemediniz de,

Muhtarların vereceği istihbaratla mı çözeceksiniz?

Yazık,

Hakikaten çok yazık!

*

Kaldı ki,

Sayın Cumhurbaşkanı muhtarlar toplantısında muhtarlara muhbirlik görevi vermekle kalmayıp,

Muhtarlar üzerinden Başbakan Davutoğlu'na da,

"Koalisyon olmuyorsa intihar edecek hali yok ya" diyerek,

Aba altından sopa göstermiştir.

Onun için diyorum ki;

Bi sus be arkadaş.

Bi sus, bi sus.

Bir insan her şeyi bilebilir mi?

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı her konuda konuşmak zorunda mı?

Ve bir insan sadece konuşarak,

Kendisinden nefret eden insan sayısını çığ gibi büyütebilir mi?

Hani diyordunuz ya "söz gümüşse, sükût altındır" diye...

Hani diyordunuz ya "boğaz dokuz boğumdur" diye...

Hatırlatırım;

Konuşmak nasıl bir sanatsa,

Emin olun susmak daha büyük bir sanattır.

© 2015 Microsoft Koşullar Gizlilik ve tanımlama bilgileri Geliştiriciler Türkçe