Hayatın bir akışı vardır, eşyanın tabiatı ve insanın fıtratı. Hayal kurmak ta insan fıtratıdır, hayalleri yıkmak ta. Ateş yakar. Ateşe demokratik açılım masalları anlatabilirsiniz, ateş de size barış-demokrasi-özgürlük mavalları okuyabilir. Ama bunların hiç biri ateşi söndürmez. Ateşi okşayabilirsiniz, ama ateş bununla sönmez. Ateşin bir tabiatı vardır.

Daha önceki hükümetlerden kimisi ateşe üfledi, kimisi rüzgâr estirdi. Söndü sanılan yerden yeniden parladı ateş. AKP hükümeti ise ateşi okşayarak söndürmek istedi. Ateş sönmedi. Ateş okşayarak sönecek tabiatta değildir de ondan. Ateşin üzerine su dökersiniz ateş söner, benzin dökerseniz kabarır, odun atarsanız büyür. Bu kadar basittir bu denklem. Ateş varken felsefe yapılmaz, edebiyat yapılmaz, artistlik yapılmaz, durup dururken senin olmayan bir mesele yüzünden Suriye'ye dayılanılmaz mesela. Ateşe odun taşıyan aşiret liderine Cumhurbaşkanı kendine ait olmayan bir dilde "amca" demez, bir başka mesela. Ateşin de yakma hakkı vardır o zaman yakması için "açılım yapalım" demek de olmaz. Ateşle Habur hiç olmaz. Nasıl ki kalleşle yoldaşlık olmaz, ateşle de kardeşlik olmaz. Ateş yakar. Ateş varken önce ateşi söndürecek çareler aranır ve gereği yapılır. Sonra yaralar sarılır, sonra ateşin bir daha yangına dönüşmemesi için çözümler aranır, konuşulur, meşveret edilir, bir hal çaresi bulunur. Ateşli hastaya kalp ameliyatı yapılmaz mesela, önce ateşi düşürmek gerek.

Hayatın kendi hükümleri vardır, doğanın kendi kuralları. Başınıza dayalıyken silah, edilecek hiçbir kelamın ehemmiyeti yoktur. Adı meşveret değildir, müzakere değildir, açılım değildir, çözüm değildir. Olsa olsa teslimiyettir. Eşyanın tabiatı vardır, terörün de tabiatı vardır. Terörün tabiatına uygun karşılık vermezseniz, terör size kendi tabiatıyla karşılık verir.

Doğa kanunlarını, hayat hükümlerini, eşyanın tabiatını bilen ateşin nasıl söneceğini de bilir. Düşünce sistemini ateşin yangına dönüşme potansiyelini bilerek kurar ve ateş ile "demokratik açılım oyunu" oynanmaz.

Ateşe "siyasi mevzi korumak" meramıyla, oy kaygısıyla yaklaşılmaz. Lakin çözüm için gereğini yapmak iktidarın görevidir. İktidar, her şehit cenazesi karşısında kendisi dışında herkese sorumluluk faturası kesemez. İktidar mızmızlanamaz. Bakanlar, salya sümük ağlayamaz, hiç olmazsa acısını içine gömerek direnç duygusunu pekiştirmeyi becerirler. Madem muhalefet terörden "nemalanıyor", "şehit kanı üzerinden" siyaset yapıyor (ki nemalananları Rabbim helak etsin) o zaman iktidarın yapacağı şey çok basittir. Durdurursun bu kanı, ortada nemalanacak hiçbir şey kalmaz, bu kadar! Şehidimiz var, susalım en iyisi... Gidisinin dünyası...!