PKK’yı, Türkiye karşısında bir taraf olarak gören, muhatap sayan, ne zaman bir PKK’lı ölse, ya da PKK yandaşı ölse zıplayan, nerde bir Kürtçü, devlete karşı olan birine bir zarar geldiğinde savunma refleksini çalıştıran, ancak Mehmetçikler şehit olurken ses çıkarmayan sözde aydınlarla masaya oturdu “bu iş nasıl çözülür” diye, onlardan “yol haritası” aldı.
Anlayacağınız, Başbakan yangını söndürmek adı altında, yangının üstüne körükle giderek işe başlamış ve PKK’nın söylemlerinde sırtını dayadığı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Norveç’te yok dediği sözde “Kürt Sorunu” kavramına, bu sözde aydınların yönlendirmesi ile Diyarbakır konuşmasında “Kürt Sorunu benim sorunumdur” demiştir.
Daha öncede dediğimiz gibi, ne zaman Türkiye karşıtı bir olay olsa, bu sözde aydınlar, hep karşı tarafın yanında olmuşlar, hep karşı tarafın haklarını savunmuşlardır. Leyla Zana’lar dışarı çıktığında, gazetelere demokrasi ilanları verenler, Mersin’de Türk bayrağına yapılan ihanette susup, Türk bayrağını savunanlara karşı “aşırılık yapılıyor” diye bildiri yayınlayanlar, hep bu kişiler olmuştur.
Peki, bu sözde aydınlar kimler, meslekleri ne? İnsan hakları adı altında ülke karşıtı yazılar yazan yazarlar, edebiyat kisvesi altında Türkiye’ye laf atan romancılar, sanat için önüne gelen her filmde soyunan oyuncular, eylemleri ve hareketleriyle bölücü gruplara yakın dernek, oda, vakıf başkanları vs…
Anlayacağınız ışıkları sadece Türkiye karşıtlarına fayda eden kişilerin oluşturduğu bir potansiyeldir bunlar…
Şimdi soruyorum size Başbakan bu kişilerle oturup tartıştığında nasıl bir sonuç çıkar? Başbakan gider Diyarbakır’a “Kürt sorunu benimdir” sözlerini söyler. Bu sözün sonuçlarını değerlendirmeden, önce şunu da hatırlatmakta yarar var; Başbakan daha önce “Kürt sorunu diye bir sorun yoktur” demişti, şimdide Kürt sorunu olduğunu hem kabulleniyor hem de “kendi sorunu” olarak kabul ediyor. Tayip Erdoğan’dan da bu beklenirdi. Açıkçası Başbakan sözlerinin arkasında dursaydı şaşardım. Recep Tayyip Erdoğan’ı kısa zamanda bu tezata sürükleyen etkenleri iyi tahlil etmek gerekmektedir.
Başbakan’ın Diyarbakır’da söylediği “Kürt sorunu vardır” ve “Demokratik çözüm gerekmektedir” sözleri yıllardır terör örgütünün ve sözde Kürt aydınlarının söyledikleri ile birebir örtüşmektedir.
Başbakan’ın bu sözlerine bütün vatansever yazarlardan tepki gelirken, bütün siyasi partilerden sert eleştiriler yapılırken, PKK bu sözleri beğenmiş ve bir aylık silah bırakmaya gitti, vatan hainliğinden ceza almış Sırrı Sakık “Başbakanın eli öpülür” diyor, ne olduklarını yazdığımız sözde aydınlar destekliyor. Hatta en son bölücü örgütün elebaşı Zübeyir Aydar’da, "Tayip Erdoğan’ı desteklediğini ve elinin güçlendirilmesi gerektiğini" söylemiş.
Bu nasıl iştir ben anlamadım.
Açıkçası insanın aklına, Başbakan kime hizmet ediyor sorusu gelmeden duramıyor.
Ya sizce?