Bir önceki ‘Şah ve Vezirleri' yazımızda satrancın iki tarafının -siyah ve beyaz- bizim tarafımız olan ‘siyah' kanadının kendi içindeki ‘satranç'ı ele almıştık. Oyunun içindeki oyun. ‘Beyaz adam'ın, içimizdeki ‘gri'leri. Adına ‘ak' denilen ılımlı kuklaları... Ordan devam edelim.

2002 Kasımında yapılan genel seçimin hemen akabinde iktidara oturan ‘AKP'nin bu iktidar serüveni de çok masum değildi elbet. Adının ‘ak', aslının gri olması da bundandır.

Ergenekon uzmanı, AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, bakın MHP'yi nasıl tanımlıyor,  "MHP, Batı için çok kolay ilişki kurulabilir, yönetilebilir bir siyasi parti değil."

ABD ve AB'nin menfaatleri açısından bakılırsa, doğru da söylüyor.

Bu ne anlama geliyor; Batı, ABD ve AB, Türkiye'den isteklerini MHP ile gerçekleştiremez, Kürt açılımının ve BOP'un önündeki tek engel,  MHP'dir. Peki, neydi BOP; ABD'nin batıda Fas, doğuda Moğolistan, kuzeyde Çeçenistan, güneyde Yemen'e kadar uzanan bir coğrafyada yer alan ülkelere yönelik siyasi, hukuki, bilgi/eğitim, ekonomi, sosyal ve güvenlik boyutlarını içeren kapsamlı bir "islam coğrafyası" dönüşüm stratejisi olup, bu alanlarda uzun vadeli bir değişimi hedeflemektedir. ABD'nin Donald Rumsfeld, Dick Cheney, Paul Wolfowitz, Richard Perle ve William Kristol öncülüğünde, 1997'de oluşturduğu 'Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin (PNAC) bir alt unsurudur.



ABD Kongresinin 1957'de kabul ettiği, Ortadoğu'da Barış ve İstikrarı Koruma başlığını taşıyan ve Eisenhower Doktrini olarak anılan kararı bugünkü BOP'tan farklı değildir. Tarihin büyük vakalarına bir bakarsak I. Cihan Harbinin İsrail'in önündeki en büyük engel olan Osmanlı İmparatorluğu kaldırılması için, II. Dünya Savaşının da İsrail kurulsun ve Yahudiler oraya göç edebilsinler diye çıkarıldığı gerçeğini görürüz.

Şimdilerde ‘islam coğrafyasına' verilen/verilmeye çalışılan yeni dizayn ise yine aynı paraleldedir. Bunun önündeki engel 2002'ye kadar hükümetteki MHP'ydi. Bu başarıldı, sonra da MHP'siz meclis, bu da başarıldı (2002-2007)

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile öldürülen işadamı Üzeyir Garih 2002 seçimlerinden önce bir araya geldiklerinde aralarında ne konuştuğunu bizzat Muhsin Bey'in ağzından bir tv kanalında dinledim, bununla alakalı haberler de yapıldı, fakat mevzu çok uzatılmadan kesip atıldı. Aslında bu, AKP'nin başlangıcı, iktidara gelişinin hikayesiydi.

Muhsin Yazıcıoğlu-Üzeyir Garih diyaloğu ile alakalı çıkan haberde şöyle diyordu;

"Üzeyir Garih: "ABD Meclis'te 2 parti istiyor". BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, öldürülen işadamı Üzeyir Garih'in kendisine iki partili Meclis'i haber verdiğini söyledi.

Yazıcıoğlu, ilginç açıklamalarda bulundu. 3 Kasım 2002 seçimlerinden çok önce Üzeyir Garih ile görüştüğünü ifade eden Yazıcıoğlu, aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı, "Kendisi bana ‘Yakında yapılacak seçimde TBMM'ye sadece iki parti girebilecek.' dedi. Ben de ‘Nereden biliyorsunuz?' diye sorunca, Üzeyir Garih, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı ile yaptığı görüşmede kendisine Ortadoğu'da bazı önemli değişiklikleri içeren kararlar alınmasının gündemde bulunduğunu ve bu konuda Türkiye'nin desteğine çok ihtiyaçları olduğunu, bu sebeple Türkiye'de yapılacak genel seçimde iki partinin TBMM'ye girmesinin planlandığını söyledi."  

3 Kasım 2002 de yapılan seçim sonucunda Üzeyir Garih'in aktardığı ve Amerika'nın dediği gibi, meclise iki parti, AKP ve CHP girdi, AKP tek başına iktidar oldu. Hatırlanacağı gibi 3 Kasım seçimlerinden çok kısa bir süre önce AKP ve Genç Parti kurulmuş ve seçimlere girmişti.

Oyun ortada, Cem Uzan'a Genç Parti kurduruldu, milliyetçi söylemler söylettirildi, ekmek arası köfteler ve telefon kontürleri dağıttırıldı, Genç Parti mitinglerinde İbrahim Tatlıses gibi sanatçılara konserler verdirildi, hatta İbrahim Tatlıses bile milletvekili adayı yapıldı. Hısım, akraba, enişte, kayınço ve şirket çalışanlarından oluşan bir kadro ile milletin karşısına çıkan Cem Uzan, ortaya somut projeler koymak yerine, ayağı yere basmayan vaatlerle,  AKP'nin karşısındaki partilere oy verebilecek kararsız seçmen kandırıldı ve bu sayede, MHP ve DYP‘ye gidecek oyların Genç Parti'ye gitmesi sağlandı. Genç Parti % 7 oy alarak, MHP ve DYP‘nin meclis dışı kalması sağlandı ve Türkiye, AKP'ye teslim edildi. MHP ve DYP çok az bir farkla meclis dışında kalmıştı. MHP ve DYP meclise girseydi AKP tek başına iktidar olamayacak ve bu günlere gelemeyecekti, bu kadar güçlü olamayacaktı.

Aslında 2002 yılında DSP, MHP, ANAP Koalisyon Hükümeti'nin bozulmaya çalışılması ve MHP'siz siyaset arayışlarının gerekçesi de bu yaşananlarda yatmaktadır. Milli meselelerde dik duruş gösteren partilerin gitmesi ile kendilerine taşeron arayan işbirlikçi AKP'nin gelmesi asla bir tesadüf değildir. Türkiye üzerinde hesabı olanlar çeşitli oyunlarla AKP'nin iktidara gelmesini sağlamış, Rum, Ermeni, Peşmerge, Haçlı zihniyeti, Müslüman katili, Türk düşmanı hepsi, AKP hükümeti sayesinde, Ermeni, Kürt, Kıbrıs, Demokratik açılımları gibi projelerle Türkiye'den taviz koparmak için sıraya girmişlerdir.

Bu arada belirtmekte fayda görüyorum; Cem Uzan'ın Genç  Partisi 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerine girmek için elzem olan anayasal şartlara haiz değildi. Temmuz 2002'de Cem Uzan ve arkadaşları tarafından kurulan Genç Parti, kendini feshederek Hasan Celal Güzel'in Yeniden Doğuş Partisi'ne katılmıştır. 23 Ağustos 2002'de yapılan 3. Olağanüstü Kurultayı'nda YDP adı Genç Parti olarak değiştirildi ve parti başkanlığına da Cem Uzan seçildi. Böyle Cem Uzan 2002 seçimlerine girdi.

Şimdi bütün bu yaşananlarda MHP'nin alnı ak, başı diktir. Hesap verecekler için en geç(?) hesabı Allah(cc) soracaktır.

Filhakika 2011 Genel Seçimlerinin öncesinde Türk Siyaset Arenası için yeniden planlanan iki husus vardı, bunların birincisi MHP'siz Meclis, ikincisi de Devlet Bahçeli'siz MHP'dir.

Binlerce yıllık Türk tarihi ve tam 1400 yıllık imanımız için uyanık olmaz zorundayız.