Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “14 Temmuz 2021 tarihinden bu yana sadece 5 ayda 11 bin 67 vatandaşımız taahhüt vererek serbest kalmıştır” dedi.

2022 bütçe görüşmeleri Milli Savunma, Adalet ve Tarım ve Orman Bakanlıkları ile bağlı kuruluşların bütçeleri ile devam ediyor. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, lekelenmeme hakkına ilişkin olarak, “2017 yılında (Ceza Muhakemeleri Kanunu) CMK’da yaptığımız lekelenmeme hakkına ilişkin değişiklik, insan onurunu el üstünde tutmamızın en etkili araçlarından biridir. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 25 Ağustos 2017 tarihinden bugüne kadar 482 bin ihbar hiç işleme konulmadı. Ve bundan bu vatandaşlarımızın kendilerinin bile haberi olmadı. Yani 482 bin vatandaşımızın evine, işyerine, devlet memuru ise dairesine, işçiyse fabrikasına kolluk gitmedi, bu insanlar gereksiz yere savcının huzuruna çıkmadı. Biz bu düzenlemeyi getirmeseydik, binlerce vatandaşımız haksız ve mesnetsiz isnada maruz kalacak, yargı da şahsi husumetlere ya da kişisel çekişmelere alet edilecekti” ifadelerini kullandı.

Gül, şöyle konuştu:

“Geçmişte FETÖ’cülerin delil tezgahlarıyla, tapelerle, kasetlerle, şantajlarla itibar suikastlarına, haysiyet cellatlığına nasıl soyunduklarını, bu amaçla hukuku nasıl kullandıklarını hepimiz hatırlıyoruz. Biz bu zihniyete de bir daha asla meydan vermeyecek bir hukuk sistemi için çalışıyoruz. Örneğin, iddianamelerde iddia konusu olaydan başka özel hayat konularına girilmesini yasakladık. ’Vatandaşımıza güven esastır’ ilkesi gereğince, taahhütle serbest kalma imkânı da, vatandaşımızın itibar, onur ve haysiyetini korumaya yönelik reformlarımızdan biridir. Bu kapsamda, sırf ifade almak üzere gece yarısı gözaltına alma, otelden, havaalanından yakalama gibi işlemlere son verdik. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 14 Temmuz 2021 tarihinden bu yana sadece 5 ayda 11 bin 67 vatandaşımız taahhüt vererek serbest kalmıştır. İftiharımız İstanbul Havalimanı’na bir adliye kurduk. Hizmetin verilmeye başlandığı 11 Şubat 2020 tarihinden bugüne 14 bin 200 vatandaşımız bu kolaylıktan yararlandı.”

2019 yılında Birinci Yargı Paketi’yle yaptığımız değişiklikle; soruşturma aşamasında tutukluluğa azami süre getirdiklerini belirten Gül, “Bu Yargı Paketi’yle, haber verme sınırını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağı yönündeki ilkeyi güçlendirdik. Çünkü biz ifade hürriyetinin, düşünceyi açıklama özgürlüğünün demokratik hukuk devletinin temel unsuru olduğuna inanıyoruz. İnternette erişimin engellenmesi kararlarının, internet sitesinin tümü için değil, sadece hukuka aykırı içerikle ilgili olarak uygulanmasını da yine bu yaklaşımla hükme bağladık. İfade özgürlüğünü ilgilendiren mahkeme kararlarının istinaf mahkemelerinden sonra bir kez de Yargıtay tarafından incelenmesini sağlayan değişiklik yaptık. Yaklaşık 35 bin vatandaşımız bu düzenlemeden yararlandı ve dosyaları istinafta kesinleşmişken yeniden açılarak Yargıtay’a gitti. Yine, bu yıl kanunlaşan Dördüncü Yargı Paketimizde hak ve özgürlük temelli bir bakış açısıyla adli kontrol tedbirini de revize ettik” şeklinde konuştu.

2019 yılında Birinci Yargı Paketi ile uzman desteği ve Adli Görüşme Odaları uygulamasını başlattıklarını ifade eden Gül, “Bu merkezleri; suça sürüklenen çocuklar, cinsel suç ve şiddet mağduru kadınların ifade ve beyanlarının uzman eşliğinde alınması için tasarladık. Hâlihazırda 105 adliyede adli görüşme odası bulunuyor. Bugüne kadar bu özel ortamlarda 40 binin üzerinde mağdurun derdi dinlendi, yeni travmalar yaşamasının önüne geçildi. 2020 yılında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle adli destek ve mağdur hizmetleri birimimiz faaliyete geçti. Böylece, mağdur odaklı adalet çalışmalarımızın önünde yepyeni bir sayfa açılmıştır. Bu müdürlüklerde çalışan personelimiz eliyle şu ana kadar 20 bin vatandaşımıza doğrudan danışma ve bilgilendirme hizmeti verdik” diye konuştu.

Gül, yargıda hedef süre uygulamasını hayata geçirdiklerini belirterek, “Adil kararın makul sürede verilmesini temin etmeye yönelik yeni usul kurumlarını da geride bıraktığımız süreçte adalet sistemimize kazandırdık. Bunlar, Birinci Yargı Paketi’yle hayata geçen seri muhakeme ve basit yargılama usulleridir. 1 Ocak 2020 tarihinde yürürlüğe giren bu usuller, kanunda sayılan hafif suçlar için uygulanmakta, süreci daha hızlı ve sade bir şekilde ilerletmektedir. Klasik yargılamada bu kapsamdaki bir davanın kesinleşmesi ortalama bir buçuk yıl sürerken, seri muhakemede sadece iki haftada kesinleştiği görülmektedir” şeklinde konuştu.

Gül şunları kaydetti:“Yargı mensuplarının mesleğe hazırlık döneminin daha etkin ve uygulamayla iç içe geçmesi için hâkim ve savcı yardımcılığı kurumunu sistemimize kazandıracağız. Hâkimlik teminatı ve yargı bağımsızlığını güçlendiren yeniliklerimizden biri de yargı mensuplarına coğrafi teminat getirmek olacaktır. Bu teminat; hem hâkim için daha öngörülebilir bir meslek hayatı hem de vatandaş için davanın hâkim tayinleri nedeniyle uzamaması anlamına gelecektir. Sık hâkim değişikliği sebebiyle uzayan yargılamalara yeni çözümler getirmeye devam edeceğiz. Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilebilmek için birinci sınıf olmanın yanı sıra belli bir kıdem şartı getirilmesi de gündemimizdedir. Türk Ceza Hukuku Bilim Komisyonumuz Ceza Kanunumuzun 16 yılını masaya yatırdı, ceza adaletini güncel ihtiyaç ve gelişmelere uygun şekilde bütünüyle ele alıyor. Israrlı taciz ve takip fiillerini ayrı bir suç olarak düzenlemeye yönelik çalışmamızı tamamladık. Nefret söylemi ve nefret suçuna ilişkin Ceza Kanunu’nda yeni ve müstakil bir düzenleme yapılması da çalışma konularımız arasındadır.”

Yargının kurucu unsuru savunmayı güçlendirecek adımlar atacaklarını kaydeden Gül, “Sanığın duruşma esnasında avukatın hukuki yardımından daha etkili şekilde yararlanabilmesi amacıyla duruşma salonu oturma düzeninde gerekli değişiklikler yapacağız. Zorunlu müdafi ücretlerini önemli ölçüde artırdık. Bu konudaki tutumumuzu ve destekleyici yaklaşımımızı sürdüreceğiz. Adalet personelimizin özlük haklarının geliştirilmesi için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2022 yılı içerisinde kamu personeline yapılacak 3600 ek gösterge dâhil tüm iyileştirmelerden adliye ve CTE personelimizin de yararlanması konusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusunda da somut neticeleri 2022 yılında alacağımıza inanıyoruz. Fazla mesai ücretinin kapsamını ve miktarını artıracak ilave düzenleme üzerinde çalışıyoruz. Bunların yanında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda adalet hizmetleri sınıfı oluşturulması doğrultusunda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2022 yılında teşkilatımıza 12 bin yeni personel alacağız” dedi.

(Ahmet Umur Öztürk /İHA)