Başbakan Binali Yıldırım, "Ya seçimlerden önce ya da seçimlerden sonra Avrupa Birliği bir tercih yapmak durumunda ve Türkiye ile ilişkileri yeni baştan gözden geçirecek, başka bunun yolu yok." dedi.

Başbakan Yıldırım, Habertürk TV, Bloomberg HT ve Show TV ortak canlı yayınında açıklamalarda bulundu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Avrupa Birliği'nin üst mahkemesi Avrupa Adalet Divanının, Fransa ve Belçika'daki iki kadının başörtüsü konusundaki başvurusuna yönelik kararını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Yıldırım, "Bu çok yanlış bir şey. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. İnanç özgürlüğüne, insan haklarına, kılık kıyafet özgürlüğüne aykırı." ifadesini kullandı.

Yıldırım, bu işte aşırı sağ söylemlerin etkisinde kalınarak dönemsel kararların alındığını belirterek, bu gibi durumların barışa ve dostluğa katkısının olamayacağını, gerilimi daha da tırmandıracağını, iç huzursuzlukları daha da arttıracağını ve ciddi anlamda da bunun bir bedelinin olacağını vurguladı. 

Bu tarz kararların bölgesel ve küresel barışa katkı sağlayamayacağına işaret eden Yıldırım, ülkeler arasındaki ilişkileri daha da olumsuz yönde etkileyeceğini, kararı alanların da içeride doğacak sonuçlarının nereye varacağını göremeyeceklerini belirtti.

"Bu konuda bizden isteyecekleri bir şey yok"

Başbakan Yıldırım, Mülteci Geri Kabul Anlaşması'na işaret edilerek, "Kapıların açılması da var mı?" sorusu üzerine, "Burada bir tehdit filan yaptığım yok, bir gerçeği ifade ediyorum. Türkiye'nin bulunduğu konum, üstlendiği rol ve bölgede yaşananları dikkate aldığınızda Avrupa'nın hangi tehditlerle karşı karşıya olduğunu anlaması için yeter. Bunu düşünmelerini istiyorum." yanıtını verdi.

Avrupa ile ilişkilerin tekrar düzelmesi ve eski yoluna gelmesi için neler yapılması gerektiği konusunda da Yıldırım, şunları ifade etti:

"Bunları onlar düşünecekler, top onlarda. Düzeltmek için gayreti Avrupa ülkelerinin yapması lazım. Bu konuda bizden isteyecekleri bir şey yok. Biz Türkiye olarak açık ve net bir tutum izliyoruz, herhangi düşmanca bir tavrımız yok, kararımız yok. Orada bulunan milyonlarca insanımızın ülkemizde yapılacak bu önemli anayasa değişikliği için bilgilendirilmesinden daha doğal bir şey olamaz. Buna bile tahammül edememek, 'Avrupa, Avrupa değerleri' diye sakız gibi ağızlarından düşürmedikleri bu kavramı boşaltıyor." 

Yıldırım, Avrupa değerinin demokrasi, insan hakları, fikrini rahatça ifade etmek olduğunu fakat bunun uygulamalarda görülmediğini söyleyerek, "Ya seçimlerden önce ya da seçimlerden sonra Avrupa Birliği bir tercih yapmak durumunda ve Türkiye ile ilişkileri yeni baştan gözden geçirecek, başka bunun yolu yok." diye konuştu. 

"Millet yetkiyi verecek"

Başbakan Binali Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin, "Millet yetkiyi verecek 5 yıl. 5 yıl sonra beğendi, bir daha. Üçüncü dönem yok. İki dönem yeter. Bitti. Nerede burada diktatörlük, nerede tek adamlık? Milletin seçtiğine kim diktatör diyebilir?" dedi.

"AK Parti 2002'den bu yana vatandaştan hep destek aldı. Bugün seçmen 14 yıla dayalı bir tercih mi yapacak, yoksa bir geleceğe göre mi oy verecek?" sorusu üzerine Yıldırım, "Vatandaş tercihini nasıl yapacak, onun kararını ben veremem. Herkesin tercihin yapması için bir sebebi olacak." diye konuştu.

AK Parti olarak geçmişte verdikleri önemli hizmetlerin mutlaka bir katkısının olacağını belirten Başbakan Yıldırım, geçmişin bir anlamda geleceğin ispatı olduğuna vurgu yaptı. 

 "Meclis de üye seçecek"

Başbakan Yıldırım, ikinci yürürlüğe girecek değişikliğin ise HSYK'nın yapısındaki değişiklikler olduğunu bildirdi.

Buradaki değişikliklerin de bir ay 40 gün içinde yürürlüğe gireceğini ve üye sayısının düşeceğini aktaran Yıldırım, kurulun başkanının ise Adalet Bakanı olacağını, Meclisin de bundan sonra HSYK'ye 7 üye seçeceğini belirtti.

Dört üyenin de cumhurbaşkanı tarafından seçileceğini hatırlatan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanı niye seçiyor? Önceden de seçiyor. Cumhurbaşkanını kim seçiyor? Millet seçiyor. Bunun karşısında olmak, 'Burada bir tarafsızlık yok, bağımsızlık yok' gibi söylemler hakikaten akla ziyan şeyler. Asıl bugün yaşanan sorunları gideriyor. Bu statükocu kafadır, vesayetçi bir anlayıştır. Bu anayasa değişikliği bu değişimi getiriyor. Tek vesayet makamı var, millet. Millet yetkiyi verecek 5 yıl. 5 yıl sonra beğendi, bir daha. Üçüncü dönem yok. İki dönem yeter. Bitti. Nerede burada diktatörlük, nerede tek adamlık? Milletin seçtiğine kim diktatör diyebilir? Hangi demokrasilerde var bu? Türk seçmeninin tercihinin doğru olamayacağını iddia ediyorsunuz. 'Türk seçmeni bu işten anlamaz, kime oy verdiğini bilmez onun içinde millete bırakmamak lazım.' gibi bir sonuç çıkıyor. Bu çok yanlış bir şey."

Anlattığı 2 maddenin hemen yürürlüğe gireceğini bildiren Yıldırım, diğer değişikliklerin ise ilk milletvekili seçimi olan 3 Kasım 2019'da hayata geçeceğini aktardı. Yıldırım, "Bu seçimlerden sonra kabul edilirse 16 Nisan'da yürürlüğe girecek. Bunun tabii hazırlıkları var zaten, 17 Nisan'da bu sistemde geçmek mümkün değil. Bir sürü kanun değişikliği var, bunların yapılması lazım. Bunlar için de zamana ihtiyaç var." diye konuştu. 

"Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler bir yıl içerisindeki yapılacak seçimlerde uygulanmazdı. Siz bu maddeyi de değiştirdiniz, buna neden gerek duydunuz?" sorusuna Yıldırım, şu karşılığı verdi:

"Bu rahmetli Özal döneminde konulmuş bir maddedir. Hiçbir anlamı da yok. 'Uygulanmaz bir yıl kala'. Niye 1,5 yıl değil? Niye 6 ay değil? Hiçbir mantığı yok. Kaldı ki bir yıl falan kalmıyor, daha fazla süre var." 

Başbakan Yıldırım, "Eyalet sistemine geçilecek, Türkiye'nin üniter yapısı değişecek" şeklindeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine, anayasa değişikliğinde Türkiye'nin üniter devlet yapısını değiştirecek bir düzenleme bulunmadığını dile getirdi. "Türkiye'nin üniter yapısı değişecek" iddialarının kasıtlı ortaya atıldığını ifade eden Yıldırım, Türkiye'nin bölünme noktasında hassas olduğunu ve bu konu üzerinden bir alan oluşturarak kafa karıştırmak istendiğini söyledi.

Anayasa'nın ilk dört maddesine yönelik değişiklik yapılmadığının altını çizen Yıldırım, anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçileceğini, eyalet sistemine geçmenin ise farklı bir şey olduğunu ve bunun Türkiye'de tartışmaya açılmasının bile akla ziyan olduğunu dile getirdi.