Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, FETÖ'nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup, TSK içinde 3 bin kişilik bir yapıyı deşifre ettiklerini, KHK ile bunların da ihraç edileceğini bildirdi.

Canikli, TBMM Genel Kurulunda OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin tezkerenin görüşmelerinde hükümet adına söz aldı.

FETÖ ile mücadeleye değinen Canikli, daha önce hiç iz bırakmayan görevlerde bulunan kripto örgüt mensupları bulunduğunu kesin olarak bildiklerini söyledi. Canikli, daha önce hiç iz bırakmayan, daha sonra farklı yöntemlerle açığa çıkarılan kripto örgüt üyelerinin varlığının, kendilerini böyle bir değerlendirmeye yönlendirdiğini anlattı.

Canikli, itirafçı olan bir örgüt mensubunun örgütün kripto ve gizli yapısıyla ilgili tanımlamasının son derece önemli olduğuna işaret ederek itirafçının ifadesine göre örgütün 5 daireden oluştuğunu aktardı.

FETÖ'nün çok güçlü, gizlenmiş, belirli amaç için tutulan gizli yapısı bulunduğunu ifade eden Canikli, FETÖ'nün özellikle güvenlikle ilgili kurumlarda kripto yapısı vasıtasıyla aktif olduğunu söyledi. Canikli, FETÖ'nün, hatta zaman zaman son derece etkili, tehlikeli olabilecek kritik hamleler yaptığını takip ettiklerini bildirdi.

- "İğne ile kuyu kazıyoruz"

Temel amaçlarının örgütün kripto yapısının bütün yönleriyle açığa çıkarılması olduğunu, bunun için gereken her türlü gayreti gösterdiklerini anlatan Canikli, hukuk kulvarında kalmaları gerektiğini ve bu çerçevede hareket ettiklerini vurguladı.

Çok ince ve hassas çalışmalar yaptıklarını, adeta iğne ile kuyu kazdıklarını dile getiren Canikli, özellikle yargı, emniyet, MİT, güvenlikle ilgili kurumların cansiperane, inanılmaz çalışmalar yaptığını, sonuç da aldıklarını söyledi.

Canikli, "Şu an itibarıyla örgütün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup, TSK içinde yaklaşık 3 bin kişilik bir yapıyı deşifre ettik. Önümüzdeki günlerde KHK'yle bunlar da ihraç edilecek. Başbakanlığa gönderdik." dedi.

- "Bu mücadele devam edecek"

Bu özelliği ve yapısından dolayı FETÖ ile mücadelenin daha uzun süre devam edeceğine dikkati çeken Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Örgütün tüm yapısı deşifre edilene, kripto yapısını açığa çıkarana kadar bu mücadele devam edecek. Bu mücadelenin etkili şekilde yürütülebilmesi için OHAL'in sağladığı imkanlara ihtiyacımız var. Bu çerçevede OHAL'in uzatılması gerekiyor. Bu yönüyle OHAL ilanını gerektiren şartların mevcudiyeti halen devam ediyor. OHAL'in bu mücadelede bize sağladığı en büyük imkan OHAL KHK'leri çıkarma yetkisidir. Bazılarının tahmin ettiğinin aksine en büyük aracımız budur. Daha doğrusu FETÖ ve diğer örgütleriyle iltisak ve intibakı tespit edilenlerin kamudan çıkartılması OHAL KHK'leri ile gerçekleştiriliyor. Bu imkan olmasaydı FETÖ ile intibakı tespit edilen 3 bin kişilik TSK mensubunu, mevcut yöntemle, mevcut personel rejim ve hukuk sistemi içinde kamudan ihraç etmemiz hemen hemen imkansızdı ya da yıllarca zaman alırdı. OHAL'in uzatılmaması halinde FETÖ, kripto varlığı sayesinde, özellikle güvenlikle ilgili kurumlarında toparlanmaya, yeniden güçlenmeye devam edecek."

- "OHAL'den sonra daha da güvence altına alındı"

Milli Savunma Bakanı Canikli, OHAL uzatılmazsa başta FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle mücadelede ciddi zafiyet ve olumsuzluklar olacağını söyledi.

OHAL ile sağlanan bu imkanın bugüne kadar sadece terör, teröristle mücadele için kullanıldığını bildiren Canikli, OHAL ilanından sonra temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, askıya alınması veya kısıtlanmasının kesinlikle olmadığını, bir tane örneğin bulunmadığını vurguladı.

Canikli, vatandaşların günlük yaşamını etkileyen hiçbir olumsuzluk yaşanmadığını, özgürlüklerin kullanımının OHAL ilanından sonra daha da güvence altına alındığını belirtti.

OHAL ilanın ilk dönemlerinde yalan, yanlış bir çok şey söylendiğini, "Vatandaşın kapısına sabah sabah dayanılacak, özgürlükler sınırlandırılacak, ekonomide sınırlandırmalar gündeme gelecek." gibi gerçek dışı iddialar gündeme geldiğini anımsatan Canikli, bunların hiçbirinin yaşanmadığını anlattı.

Canikli, "OHAL sadece terör örgütlerini, teröristleri ve onların yandaşlarını etkiledi. Başka hiç kimseyi etkilemedi. Bunları da etkilemeye devam edecek." dedi.

OHAL ilanından sonra kamu idaresi ve hükümete inanılmaz yetkiler veren 1983'te çıkarılan bir kanun bulunduğunu aktaran Canikli, bunların hiçbirinin kullanılmadığını ifade etti.

- "Örnek getirilemez"

Başta FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle mücadele ederken, KHK ekinde yapılan ihraçlara ilişkin yargı yoluna gidilememesi konusunda eleştiriler yöneltildiğine dikkati çeken Canikli, bu sorunun OHAL Komisyonuyla aşıldığını anımsattı.

Canikli, hukuki anlamda, uluslararası kriterler açısından eleştirilecek en ufak bir sorun bulunmadığını dile getirerek şunları kaydetti:

"OHAL ilanını, FETÖ ile mensubiyetini tespit ettiğimiz kişilerin, kamudan kolaylıkla etkili şekilde ihracı için kullanıyoruz. Bu mücadele sadece teröre, teröristlere karşı yapılıyor. Bunun dışında bir uygulama söz konusu değil. Somut olarak bugüne kadar, özellikle temel hak ve hürriyetlerin sınırlandığına ilişkin kimse tarafından örnek getirilememiştir, getirilemez de. Çünkü böyle bir şey yok. Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz. Buna mecburuz. Bu mücadeleyi kimse engelleyemez, kimsenin gücü yetmez." 

Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, "Bugüne kadar kamu kurumlarındaki FETÖ yapılanmasıyla ilgili önemli bir temizlik yapılmıştır ancak örgütün çok güçlü bir kripto yapılanmasının olduğunu da biliyoruz. Şimdi artık, kripto örgüt elemanlarının deşifre edilmesi ve açığa çıkarılması için yoğun bir çaba içerisindeyiz." dedi. 

Canikli, TBMM Genel Kurulunda görüşülen, OHAL'in 3 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, sözlerine, "Milletimize, 24 Haziran'daki demokrasi bayramının, düğününün hayırlı olmasını temenni ediyorum. Sandık her zaman demokrasilerde bayramdır, biz öyle görürüz, öyle inanırız, öyle hareket ederiz." diyerek başladı. 

Canikli, 24 Haziran'ı yeniden milletle buluşmak, bir araya gelmek ve onun talimatını almak için uygun bir platform olarak gördüklerini söyledi.

Türkiye'nin çok zor ve çetin bir coğrafyada yer aldığını belirten Canikli, içinde bulunulan dönemde meydana gelen hadiselerin bu coğrafyanın çetin şartlarını daha da ağırlaştırdığını vurguladı. 

Nurettin Canikli, şöyle devam etti:

"Proje bellidir, bölgenin daha kolay yönetilebilmesi için siyasi sınırlar yeniden dizayn edilmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede Türkiye de bu operasyonların merkezindedir. Açıkça ülkemizin yaklaşık dörtte biri, topraklarımızın yüzde 25'i başka bir siyasi yapılanmanın içine dahil edilmekte ve talep edilmektedir. Bu heves ve planlar gizli de değildir, artık gizliliği kalmamıştır, her şey açık olarak oynanmaktadır. Türk milleti bugüne kadar bu amaca yönelik saldırılara destansı şekilde karşı koymasını bilmiştir, dur diyebilmiştir. Bu durum küresel proje sahiplerini, senaristlerini kızdırmakta ve hırçınlaştırmaktadır. Son dönemde bunların ve yerli iş birlikçilerinin dengesiz ve saldırgan yaklaşımlarını başka türlü izah etmek mümkün değildir. Bu amaç için proje örgütler vekaleten kullanılmaktadır. Sınırlarımızın dışında PKK/PYD, YPG ve DEAŞ terör örgütleri devletin hükümranlık haklarını zafiyete uğratmak amacıyla saldırmaktadırlar ve her geçen gün saldırılarını artırmaktadırlar. İçeriden ise PKK, FETÖ ve DEAŞ aynı amaç için ülkemizin kaos ortamına sürüklenmesi, istikrarın ortadan kaldırılması için acımasızca saldırmaktadırlar. Bu örgütler; PKK, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri tarihin gördüğü en kanlı terör örgütleridir. Üçünün de hedefi ülkenin toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığıdır."

Canikli, bugün itibarıyla, bu örgütlerin hepsinin aynı küresel güçler tarafından yönetildiği ve kumanda edildiği konusunda, ellerinde çok daha ayrıntılı, çok daha fazla bilgi ve emarenin mevcut olduğunu söyledi. 

PKK terör örgütü ve teröristlerin müttefikler Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, Danimarka ve diğerleri tarafından açıkça korunduğunu ve kollandığını ifade eden Canikli, "Aynı şekilde PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD ve YPG de bir başka müttefikimiz ABD ile ortaklık yapabilmekte, tüm uyarı ve ikazlarımıza rağmen, eninde sonunda Türkiye'ye karşı yöneltileceğini bile bile binlerce TIR ve uçak dolusu mühimmat, silah, araç ve gereç bu terör örgütlerine verilebilmektedir." dedi. 

Nurettin Canikli, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe teşebbüslerinin faili, FETÖ'nün elebaşının ABD'de barındığını, örgütü oradan yönetmeye devam ettiğini, finansal kaynaklara ulaşabildiğini, koruma altına alınabildiğini anlattı.

Milli Savunma Bakanı Canikli, DEAŞ'ın da PYD, YPG ve PKK ile ilişkilerinin, Suriye ve Irak'taki fotoğrafın bu örgütün de özel tasarım bir örgüt olduğunu çok net bir şekilde gösterdiğini dile getirdi.  

- "İmkan ve kabiliyetlerimiz her geçen gün artmaktadır"

Türk milletinin bu kanlı örgütlerinin saldırılarına karşı durabildiğini ve onların emellerini gerçekleştirmelerini engellediğini vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:

"Bugün ulaştığımız kapasite, imkan ve kabiliyetimiz bu anlamda dünden daha fazladır, dünden daha güçlüdür. Ve bundan sonraki terör örgütlerinin ve destekçilerinin saldırılarını defedebilecek imkan ve kabiliyete sahibiz elhamdülillah. Savunma alanı başta olmak üzere, imkan ve kabiliyetlerimiz her geçen gün de artmaktadır. Terör örgütleri ve onların destekçileri ülkemize yönelik tehdit ve saldırılarına devam edeceklerdir. Elde ettiğimiz sayısız istihbari bilgi bunu göstermektedir. PKK, PYD, YPG terör örgütlerinin Suriye'deki varlığı devam etmektedir. Zeytin Dalı Operasyonu'yla 911 kilometrelik Suriye sınırımızın yaklaşık 500 kilometrelik bölümü terör örgütlerinden temizlenmiştir ancak halen temizlenmesi gereken 400 kilometrelik bir bölüm daha mevcuttur. Bu temizliğin de yapılması gerekir. Bu temizlik yapılmadığı sürece Türkiye kendisini hiçbir zaman güven içerisinde hissedemez."

- "DEAŞ'a nefes aldırılmıyor"

Terör örgütü PKK'nın yurt içindeki varlıklarına çok büyük darbe indirildiğini ancak örgütün yurt içindeki saldırılarına devam ettiğini belirten Canikli, DEAŞ terör örgütüne de yurt içinde güvenlik güçleri tarafından nefes aldırılmadığını söyledi. Canikli, "Ancak buna rağmen, özellikle bireysel, uyuyan hücreler vasıtasıyla DEAŞ terör örgütünün eylem yapma potansiyeli bulunmaktadır." dedi. 

FETÖ'yle yapılan mücadelede de bugün itibarıyla kritik bir seviyeye gelindiğine dikkati çeken Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu örgüt yapılanma ve eylem yöntemleri itibarıyla diğer örgütlerden çok farklıdır. FETÖ örgütü özellikle güvenlikle ve yargıyla ilgili kurumlara büyük ölçüde sızma yapabilmiş, bu yapılara giriş mekanizmasını belirli dönemlerde tamamen kontrol edebilir hale gelmiştir. Zannedildiğinin aksine, bu süreç yeni başlamamış, 1980'li yıllardan itibaren bu örgütün bilinçli olarak korunup kollandığını bugün itibarıyla tespit etmiş bulunuyoruz. Kuleli Askeri Lisesi ve diğer askeri lise dokümanlarının, imha edilemeyen dokümanlarının ele geçirilmesinden sonra bu belgelere göre FETÖ örgütünün elemanları o zaman askeri liselerde ve sonrasında yine, belirli güçler tarafından ve son derece sistematik bir şekilde korunmuş kollanmıştır. 1984, hatta 1983'lü yıllardan itibaren bunların çok net bir şekilde belgeleri elimizdedir. 

Bugüne kadar kamu kurumlarındaki FETÖ yapılanmasıyla ilgili önemli bir temizlik yapılmıştır ancak örgütün çok güçlü bir kripto yapılanmasının olduğunu da biliyoruz. Özellikle güvenlikle ilgili kurumlarda gizlilik ve kripto örgütlenme esas yapılanmadır örgüt tarafından. Bugüne kadar örgüt mensuplarından bir şekilde iz bırakanlar, bir şekilde örgütün kurumlarıyla iltisak ve irtibatı tespit edilenlerin kamudan ihracı gerçekleştirildi. Şimdi artık kripto örgüt elemanlarının deşifre edilmesi ve açığa çıkarılması için yoğun bir çaba içerisindeyiz."