Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun” da bazı değişiklikler yapıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçtiğimiz gün görüşülerek kabul edilen yasa teklifi önemli değişiklikler içeriyor. Teklifin meclis genel kurulda görüşülme sırasında Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına konuşan Kütahya Milletvekili Ahmet ERBAŞ sektörün endüstri olma yönünde büyük ilerlemeler kaydettiğini belirterek tekelleşmeye müsaade edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Ahmet Erbaş konuşmasında:

“Sektörün önündeki diğer önemli bir sorun da tekelleşme konusudur. Elimizdeki verilere göre, Türkiye’deki sinema salonlarının %33’üne ve toplam pazar payının ise %44’üne sadece bir grup sahiptir. Endüstrileşme yolunda olan sektörde tekelleşmeye müsaade edilmemelidir. Yapımcı, birkaç salon işletmecisi grubun insafına bırakılmamalı, yapılacak olan düzenlemede bu konuya özellikle dikkat edilmelidir.” dedi. Ayrıca son zamanlarda film yapımcıları ile sinema salonu işletmecileri arasında önemli bir sorun haline gelen gişe hasılatlarının paylaşılması konusuna da değinen Ahmet Erbaş burada bir hak gaspının yaşandığını belirterek:

“Burada öncelikli problem, sektörün temel taşı olarak kabul edilen film ve dizi yapımcılarının emek ve haklarının adeta gasp edilmesi konusudur. Salon işletmecilerinin sinema biletlerini patlamış mısır ve içecek ile promosyon şeklinde yüksek fiyatlara satması, ve bu promosyonların içerisinde filme kesilen bilet fiyatlarını düşük göstermesi nedeniyle, salon işletmecisi yüksek miktarlarda kazanç sağlarken, yapımcıların eline komik meblağlar kalmaktadır. Örneğin, 40 liraya satılan bir promosyonlu biletten, yapımcı 5 lira, salon işletmecisi 35 lira pay almaktadır. Sanat patates cipsi ve patlamış mısırdan değersiz olmamalıdır. İnsanların bu salonlara patlamış mısır ve patates cipsi gibi sağlıksız besinleri yemek için gelmediği, film seyretmek için geldiği de bir gerçektir. Bu salonlar insanların obeziteye değil, sanata yönlendirildiği salonlar olmalıdır.”diyen MHP Milletvekili Ahmet Erbaş, konuşmasında ayrıca film ve dizi sektörü çalışanlarının da sorunlarına değindi. Bununla birlikte televizyon dizi sürelerinin uzunluğuna da dikkat çeken Erbaş bu konuda:

“Sinema ve dizi sektörü ile ilgili yasal bir düzenleme yapılırken, sektörün mutfağında olan, emeği ile asıl üretimi yapan, isimsiz çalışanların da sorunlarını gündeminize taşımak istiyorum. Setlerde çalışan, oyuncu, yönetmen, sesçi, ışıkçı, kostümcü, kameraman, çaycı gibi set işçileri oldukça elverişsiz ve zor şartlar altında, emeklerinin karşılığını alamadan ve hatta birçoğu sigortası olmadan çalışmaktadırlar. Mesai kavramı gözetmeksizin, kar, kış, yağmur, çamur demeden gerçekten ağır şartlarda çalışan bu kardeşlerimiz Yüce Meclisimizden kendilerinin çalışma şartlarını düzenleyen bir yasa çıkarılmasını beklemektedirler. Bununla beraber önemli bir talepleri de dizilerin sürelerinin kısıtlanması konusudur. Öyle tahmin ediyorum ki ülkemiz haftalık dizilerinin süresi bakımından dünya rekoru kırmaktadır. Ülkemizde birçok dizinin bir bölümü 90 dakikadır. Neresinden bakarsak bakalım, bu gerçekten makul bir süre değildir. Yapım süresi ortalama bir yıl süren bir film de 90 dakika, haftalık bir dizi de 90 dakika sürmektedir. Gerek izleyenler, gerekse set çalışanları için bu çok uzun bir süredir. Bunun dünya standartları 45 dakikadır, reklamları da dahil ederek 60 dakikayı geçmemesi için Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından bu konuda ivedilikle bir düzenleme yapılmalıdır.” diyerek Radyo Televizyon Üst Kurulunu düzenleme yapmaya davet etti.

Mustafa Yıldızdoğan’a Devlet Sanatçılığı Ünvanı Verilsin

Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş sinema sanatçılarının Devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini vurgulayıp Cumhurbaşkanı ile Kültür Bakanından asrımızın ozanı olarak kabul edilen Mustafa Yıldızdoğan’a devlet sanatçısı ünvanı verilmesini istedi.

MHP Milletvekili Ahmet Erbaş konuşmasında:

“Milletimizin kalbinde derin izler bırakarak aramızdan ayrılan, Münir Özkulları, Adile Naşitleri, Kemal Sunalları, Barış Mançoları, Cem Karacaları, Nejat Uygurları, Memduh Ünleri, Neşet Ertaşları, Ayhan Işıkları, Hulusi Kentmenleri, Müslüm Gürsesleri, Sadri Alışık, Erol Günaydınları geri getirmemiz, onlara sahip çıkıp destek vermemiz artık mümkün değildir.

Bu değerlerimize zamanında Devlet olarak gerekli desteği yeterince veremedik.

Bu sanatçılarımızın büyük bir çoğunluğu ömrünün son yıllarını yokluk ve sıkıntı içerisinde geçirdiler. Artık onların adlarını yaşatmak dışında yapabileceğimiz pek bir şey yok. Hiç değilse gelin bugün yetişmiş ve yetişmekte olan sanatçılarımıza gerek tanıtım desteği, gerekse maddi destek gibi katkılar sağlayıp önlerini açalım.

Türkan Şoray, Fatma Girik, Çetin Tekindor, Ayşen Gruda, Şener Şen, Selda Alkor, Haluk Bilginer, Yıldız Kenter, Necati Şaşmaz, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Erdal Özyağcılar, Behzat Uygur, Ata Demirer, Tomris İncer, Zerrin Sümer, Ayla Algan, Işıl Yücesoy, Meral Çetinkaya, Kenan İmirzalıoğlu, Cem Kılıç, Ali Mert Yavuzcan, Tuluyhan Uğurlu, Şefika Kutluer, Ahmet Şafak, Aşık Sefai gibi sanatçılarımızın yaşarken kıymetlerini bilelim. Bu sanatçılarımıza gerekli destekleri yerinde ve zamanında vererek, bu değerlerimizin verimli ve onurlu bir hayat yaşamaları ve bıraktıkları eserlerin gelecek nesillere aktarılmaları noktasında Devlet olarak üzerimize düşeni yapalım.” dedi.

MHP Milletvekili Ahmet ERBAŞ, gerek tüm Türkiye’nin gerekse özellikle ülkücü camianın gözdesi, sevilen sanatçısı Mustafa Yıldızdoğan ile ilgili olarak da ;

“Sayın Kültür Bakanımıza ve Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan sesleniyorum,

“Baş Koymuşum Türkiye’min Yoluna, Irmağının Akışına Ölürüm Türkiye’m” diyerek yüreğimizin bam teline dokunan Mustafa Yıldızdoğan gibi bu asrımızın ozanına Devlet Sanatçılığı yakışmaz mı?”

Diyerek Mustafa Yıldızdoğan’a Devlet Sanatçılığı ünvanı verilmesini Meclis kürsüsünden talep etti. Ahmet Erbaş’ın bu teklifi ülkücü camiada memnuniyet ve sevinçle karşılandı.