Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Abdulkadir Selvi’ye açık mektup gönderdi.

Yalçın'ın açık mektubu şu şekilde

Sayın Abdülkadir Selvi;

Bilmem haberiniz, bilginiz var mı?

Maki, Akdeniz’de ormanların yok edilmesi sonucu ortaya çıkan bodur bir bitki türüdür.

Makiler, yayıldıkları bölgede ormanın yeniden büyümesini ve ağaç fidanlarının büyümesini engeller.

Türkiye’de onurlu, haysiyetli ve gerçekten halkın sesi olan selvi boylu gazeteciler tükendiği için sizin gibi maki misali bodur ve güdük dedikodu yazarları türedi.

Siz, medyada ağaç misali gazeteciler yetişmesine engel olan makiler gibisiniz.

Soyadınız Selvi ama aslında huyunuz, suyunuz medya makisi olduğunuzu gösteriyor.

Selvi soyadı sizin konumunuza, fıtratınıza, boyunuza posunuza ve tipolojinize uymuyor.

Maki soyadı size daha çok yakışıyor.

Ama asıl adınız bu olmamalı zira siz yazdıklarınızla bu kritik günlerde memleketin temeline nifak ve fitne sokmaya çalışıyorsunuz.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Anayasa değişikliğiyle ilgili tutumu hakkında kamuoyunda istifham oluşmasına, şüphe uyanmasına yönelik bilgiç(!) yazılarınız artık kabak tadı verdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin; sözünün arkasında duran, partisinin fikir ve ilkelerini titizlikle savunan, dürüst bir lider olduğu kamuoyunda pekiyi bilinir.

Sayın Devlet Bahçeli; aksi yöndeki bütün iddialara ve kasıtlı yorumlara rağmen Anayasa değişikliği sürecinde en küçük bir zikzak çizmediği gibi, şüphe uyandıracak en küçük bir manevra yapmadı.

Başlangıçta ne dediyse, ne söz verdiyse arkasında durdu.

Partisinin önceliklerine riayet edildiği sürece Anayasa değişikliği sürecinde iktidar partisiyle sağlıklı ilişkilerin sürdürülmesine azami itina gösterdi.

Mecliste ne söylediyse dışarıda da aynı istikamette politika takip etti.

Anayasa değişikliğiyle ilgili Meclisteki kararından dönmediği gibi, referandum sürecinde de aynı tutarlı çizgisinden taviz vermedi.

Buna rağmen neden MHP ve onun saygın lideri hakkında kamuoyunda soru işaretleri oluşması için çabalıyorsunuz?

Maksadınız nedir?

Polemik yaratarak şöhret kazanmak mıdır?

16 Nisan’a giderken referandum sürecini baltalamak mıdır?

Yenikapı Ruhunu dinamitlemek midir?

Nedir?

MHP hakkındaki “âkilane tefsir-i şeriflerinize” Genel Başkanımızın gösterdiği tepki üzerine “Bu bir siyasi analiz. Bunda rahatsız olacak ve hakaretamiz bir dil kullanmayı gerektirecek ne var?” diyorsunuz.

Böyle siyasi analiz olur mu?

Sizin yaptığınız analiz değil; gerçeklerin anasını bellemek, doğrulara tecavüz etmektir.

Durumunuz, ata binmiş uşağın vaziyetine benziyor.

Sizi bindirdikleri küheylanın üstünde eğreti duruyorsunuz.

Kendinizi bey sanıyorsunuz ama ata binmiş uşağın vaziyetinde kalmaya mahkûmsunuz.

Sizin ne haddinize MHP ile uğraşmak ve onun liderine dile uzatmak?

Şereften söz ediyorsunuz.

Genel Başkanımız Sayın Bahçeli’nin salı günkü konuşmasından sonra eğer siz de bu olsaydı çoktan tası tarağı toplar, Hürriyet’ten istifa ederdiniz.

Hatta bir türlü yakışmadığınız ve beceremediğiniz gazetecilik mesleğini bile bırakır, köyünüze dönerdiniz.

Ama öyle kolay değil şerefle ilgili itirafta bulunmak ve bunun gereğini yerine getirmek.

AKP iktidarı size öyle nimetler bahşetmiş ki bunları terk etmek için yürek gerek.

Yüce Türk adaleti önünde Sayın Bahçeli ile hesaplaşacağınızı yazmışsınız.

Adalet yeni mi geldi aklınıza?

MHP’yi Kürt karşıtı göstermek hangi adalete sığıyor?

Hangi izana, hangi idrake, hangi insaf ve vicdana sığıyor?

Nasıl bir fitne ve bölücülük ateşine odun attığınızı, nasıl bir cehennem kazanının dibine kütük olduğunuzu göremeyecek kadar izan ve idrakten mahrumsanız, ne demeye gazetecilik yapmaya cüret ediyorsunuz?

Amerika Birleşik Devletleri’nde İtalyanlar, Meksikalılar ve Başkan Trump’ın ataları olan Almanlar için “Amerikan” kimliği esas iken Türkiye’de kültürel kimliğin adı olan Türklüğü savunan MHP’yi Kürt karşıtı göstermek, hangi sözde aydın yobazlığına girmektedir?

Başta Kürt kökenli kardeşlerimiz olmak üzere herkes iyi bilir ki MHP ırk unsurunu esas alan bir milliyetçilik anlayışını reddetmektedir.

MHP saflarında binlerce, yüzbinlerce Kürt kökenli Ülkücü bulunmaktadır.

Türklük; bir kültürel kimlik ve vatandaşlık meselesi, bir mensubiyet şuurudur.

Ayrıca bu topraklarda yaşayan herkes Türk milletinin bir parçasıdır.

Hâl böyleyken MHP’yi Kürt karşıtı göstermekteki amacınız nedir?

Bu sizin ön yargınızın bir sonucu mudur yoksa kasıtlı olarak mı MHP, tarafınızdan Kürt karşıtı gösterilmektedir?

Yoksa bin yıllık kardeşliği baltalamak için gizli bir gündemin peşinde misiniz?

Bize öyle geliyor ki siz MHP hakkında öğretilmiş, ezberlenmiş peşin hükümlerin, vehmedilmiş korku ve kâbusların tesiri altındasınız.

Şuuraltınızdan, uzun yılların fikir ve inanç iltihaplanması sonucu birikmiş cerahat damlıyor. 

Kendinizi ispat etmek telaşıyla “Vatana sadece şahadet haberi ulaşmış Oğuz Türklerinin torunuyum.” diyorsunuz.

Şecaat arz ederken sirkatinizi söylüyorsunuz.

Böylece Türk kimliğinizi, kökeninizi öne çıkarıyor ama söz konusu MHP olunca AKP’yi Kürt politikası konusunda uyarmayı ihmal etmiyorsunuz.

Bu ne yaman çelişkidir Abdülgüdük Efendi?

Siz Oğuz Türkleri için de Kürt kökenli vatandaşlarımız için de utanç vesilesisiniz.

Siz sadece kendi bücür imajınızı noktaya indirgemekle kalmıyor, sözcüsü akıl hocası veya rehberi gibi görünerek iktidar partisini de zarara uğratıyor, küçültüyorsunuz.

Köşesini işgal ettiğiniz gazeteye ve gazetecilik mesleğine de cerahat bulaştırıyorsunuz.

Varın, haddinizi hududunuzu bilin.

Hiç olmazsa siyaset meydanında yerden bitip ayağa dolaşmaktan vazgeçin.

Hele MHP’nin yoluna bir daha hiç çıkmayın. 02.03.2017