MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın'ın açıklamasını haber detayımızda bulabilirsiniz.

 İşte o açıklama;

Türklüğün hikmetli eserlerinden Kutadgubilig’de anlatıldığı üzere, toplumu iyi idare etmenin formülü; yönetim anlayışını, akıl ve cesaretle tamamlamaktır.

MHP, atalarımızın binlerce yıllık devlet tecrübesinden süzülüp gelen bu formülü, siyasetinin nirengi noktasına koymuştur.

MHP’nin 50 yıllık onurlu mücadelesi tahlil edildiğinde görülecektir ki partimiz hem milletimizi anlayarak hem de asrın getirdiklerini idrak ve aklederek siyaset belirlemiş, bunu da atalarımızdan tevarüs ettiği cesaretle donatmıştır.

 Bütün varlığını millete adayan MHP, Türkiye’nin geçirdiği toplumsal sarsıntılar ve demokrasimizin uğradığı inkıtalarda da anlayış ve aklıselimi elden bırakmamış, parti çıkarları yerine milletin ve devletin önceliklerini gözetmiştir.

Yarım asırlık siyaset çınarı MHP, kollarını yeni ufuklara uzatarak tutarlı ve temiz siyaset anlayışının yerleşip kökleşmesine katkıda bulunmuştur.

MHP; siyasi istikrarı bozmak ve millî uzlaşma zeminini parçalamak için şer ittifaklarınca her yolun mubah görüldüğü ortamlarda, çizgisinden asla sapmamış, çıkmaz sokaklara girmemiştir.

Köklü Türk devlet geleneği ve yönetim anlayışından ilham alan MHP’nin takip ettiği politikalar; millet nezdinde karşılık bulmakla kalmamış, devletimizin hayrına neticeler de vermiştir.

Milletimizin canına ve devletimizin bütünlüğüne kasteden FETÖ’cü canilerin tertiplediği 15 Temmuz ihanet kalkışması sonrasında MHP, Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye nasihat ettiği gibi “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” anlayışının ve siyasi uzlaşma ikliminin hâkim kılınmasında yapıcı rol üstlenmiştir.

MHP; birlik ve bütünlüğümüzü, siyasal ve toplumsal barışı hedef alan beşinci kol faaliyetlerine, bozgunculuk kampanyalarına ve şer ittifaklarına karşı siyasette en büyük “millî direnç noktası” olmuştur.

Millete gölge etmeyi lütuf ve ihsan, politikalarını keramet izharı sanan siyasi teşekküllere karşı MHP; toplumsal bilincin yansıması, realite ve mantığın aksisedası olmuştur.

MHP; 15 Temmuz sonrasında sadece varlığımıza yönelen bölücü tehdide karşı millî mutabakatın tesisi için değil, genç demokrasimize arız olan hastalıkların tedavisi ve yeni bir sağlıklı yönetim modelinin yerleşmesi için de çaba göstermiştir.

MHP ve AKP’nin fikir öncülüğünü yaptığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle bu sistemin dinamiklerinin teşekkülü için gereken siyasi iş birliği istikametinde, Cumhur İttifakı vücut bulmuştur.

Cumhur İttifakının teessüsüne, "millî mutabakat ve siyasi istikrar" adımlarının kararlılıkla sürdürülebilmesi için de ihtiyaç duyulmuştur.

Cumhur İttifakı; demokrasimizin aksayan yönlerinin tamiri ve yasama- yürütme-yargı erklerinin sınırlarının belirlenerek aralarındaki ince dengenin yeniden tesisi yolunda önemli bir etap teşkil eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini yerleştirme görevini de üstlenmiştir.  

Cumhur İttifakı sadece bir siyasi işbirliği modeli değil, Türkiye'nin hassas muvazeneler üzerindeki sosyolojik yapısını dikkate alan, iç ve dış tehditlere karşı ferasetle planlanmış toplumsal bütünleşme ve dayanışma projesidir.  

Cumhur İttifakı aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yürürlüğe girmesinden sonraki dönemde siyasette kalıcı iç dengelerin kurulması bakımından tesirli bir model olarak öne çıkmıştır.

Bu yönüyle Cumhur İttifakı, Cumhuriyet tarihimizin geleceğe dönük en büyük ve kapsayıcı siyasi iş birliği adımıdır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de sıradan bir yönetim anlayışının değil, Türk devlet geleneğinin birikimi üzerine bina edilmiştir.

Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle başlayıp 2023’e uzanan yeni evrede Türkiye’nin önünde sabır ve kararlılık gerektiren, uzun ve dikenli bir yol vardır.

Çünkü

- Türkiye’nin ekonomik sorunlarına çare aranırken yaşanan IMF’li günler geride kalmasına rağmen, küresel aktörlerin manipülasyon ve hizaya getirme sopası olan bu kurumla kirli hesapları uğruna temas kurmaktan çekinmeyen makyavelist bir şer ittifakı tezgâh peşindedir.

- Suriye sorunu ve Körfez krizi başta olmak üzere Türkiye’yi derinden etkileyen bölgesel ve uluslararası sorunların çözümü noktasındaki belirsizlikler sürmektedir.

- Uluslararası ticari dengelerin aleyhinde işlediği iddiasıyla dolar ve petrol kozunu devreye sokan ABD’nin tutarsız politikaları, ekonomik iyileşme göstergelerinde yavaşlama eğilimini tetiklemektedir.

- Diğer taraftan; birkaç milyonluk mülteci kitlesinin yarattığı ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi sorunlar; Türkiye’yi takatten düşürmektedir.

AB ülkelerince mülteciler konusunda sergilenen ikircikli ve ikiyüzlü politikalar, sorunun çözümü için uluslararası platformda adım atılmasını geciktirmektedir.

Bu durum karşısında, Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının ve egemenlik haklarının korunması bakımından siyasi istikrarın kale gibi güçlendirilmesi, toplumsal uzlaşma ve barış ikliminin sürdürülmesi daha fazla önem kazanmıştır.

Rekabeti husumet ve kavga iklimine çevirmek isteyen rakip partiler ve bunlara destek veren iç ve dış mahfillerin sahneye koymaya çalıştığı siyasi oyunların bozulması için Cumhur İttifakı taraflarınca kararlı bir duruş sergilenmesi zaruret olmuştur.

MHP;

- Bölücü, ayrılıkçı ve tefrika üretici teşebbüslere karşı millî birlik reçetesi olarak halkın onay verdiği Cumhur İttifakının korunup sürdürülmesi,

- Toplumsal barış ve dayanışmanın güçlendirip yaygınlaştırılması,

- Milletimizin bütün fertlerinin, bütün toplumsal kesimlerin devlete olan bağlılık ve aidiyet duygusunun kuvvetlenmesi,

- Demokratik nizamın sağlıklı işleyişinin önündeki engellerin ortadan kaldırılması ve rejime işlerlik kazandırılması,

- Demokratik nizamın istikrar ve işleyişini bozmak isteyen teşekküllere karşı Cumhur İttifakının oluşturduğu caydırıcılığın takviye edilmesi,

- Terörle mücadelede başarılı olunması ve devlet otoritesinin kâmilen tesisi,

- Millî değerlerin ve önceliklerin titizlikle müdafaası,

- Siyasi manipülasyonlar ve karalama kampanyalarıyla belirsizlik ve karamsarlık havası yaratma gayretlerinin engellenmesi,

- Halkta yeni sisteme, demokrasiye ve adalet mekanizmasına duyulan güven hissinin pekiştirilmesi yönündeki çabalara açık, kararlı ve tutarlı desteğini devam ettirmektedir.

Bütün bu konularda şimdiye kadar atılan doğru yerinde ve kararlı adımlar, olumlu sonuç vermiş görünmektedir.

Diyarbakır'da annelerin HDP’nin tehditlerinden ve PKK'nın kanlı eylemlerinden korkmadan, yılmadan çocuklarının akıbeti için eylem başlatabilmeleri, bunun işaretlerinden biri olmuştur.

Ekonomik rakamlarda uluslararası kuruluşların da dikkatini çeken kısmi iyileşme belirtileri, henüz yeterli olmasalar da alınan isabetli tedbirler kadar, siyasi istikrarın korunması ve Türkiye’ye duyulan itimadın pekişmesiyle yakından alakalıdır.

Türkiye’nin güvenliğini ve bölgesel çıkarlarını yakından ilgilendiren konularda gösterilen kararlılıktan geri adım atılmaması da siyasi istikrarın devamıyla mümkün olmuştur.

1 Ekim’de başlayacak yeni yasama yılı dolayısıyla MHP, MYK ve MDK üyeleri, milletvekilleri ve il başkanlarının 30 Eylül’de Ankara’da bir araya geleceği toplantıda, bütün bu hususlar bir kez daha masaya yatırılacaktır.

Toplantıda, yoğun bir seçim atmosferinden sonra girilen yeni dönemde MHP’nin hayata geçireceği siyaset stratejisi belirlenecektir.

Toplantıda, MHP’nin yeni yasama yılındaki öncelikleri ele alınacak ve 2023’e giden süreçteki yol haritasının ayrıntıları üzerinde durulacaktır.  

Toplantıda, "millî mutabakat ve siyasi istikrar" anlayışının sürdürülmesi için geleceğe dair atılacak yeni adımlar tartışılacaktır.

Bu bağlamda, Türkiye’nin önümüzdeki yüz yılını ihata etmesi umulan Cumhur İttifakı ve Cumhuriyet’in üçüncü evresini başlatan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunulacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.