TBMM (AA) - MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, "Sanayide gerçekleşen son büyüme rakamlarını yeterli bulursak, geleceğe dair hedeflerimiz, enflasyon hedeflerindeki gibi kağıt üzerinde kalacak. Dünya ülkeleri 'sanayi 4.0' dönemini kullanırken biz hala cam filmini tartışıyoruz. Yüzümüzü sanayiye, teknolojiye dönerek yeni üretim modellerini konuşmamız gerekir." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Gıda, Tarım ve Hayvancılık ile Orman ve Su İşleri bakanlıkları ile bağlı kurumların 2018 yılı bütçeleri üzerinde MHP milletvekilleri söz aldı.

MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, son 7 yılda inşaat yatırımlarının, sanayi yatırımlarını ikiye katladığını ve firmaların kullandığı kredilerin sadece yüzde 2.5'inin yatırıma gittiğini belirterek, sanayideki verimsizliğin uzun yıllardır bir türlü aşılamadığını ifade etti.

Türkiye'deki politik ve ekonomik belirsizliklerin, özel sektörü uzun vadeli yatırımlar konusunda tedirginliğe yol açtığını, bunun sektörel ve ekonomik güven endekslerindeki düşüşlerde kendini belli ettiğini belirten Tanrıkulu, sanayideki büyüme rakamlarının neden düşük olduğunun teşhisinin net bir şekilde belirlenerek çözüm üretilmesi gerektiğini vurguladı.

Tanrıkulu, "Sanayide gerçekleşen son büyüme rakamlarını yeterli bulursak, geleceğe dair hedeflerimiz, enflasyon hedeflerindeki gibi kağıt üzerinde kalacak. Dünya ülkeleri 'sanayi 4.0' dönemini kullanırken biz hala cam filmini tartışıyoruz. Yüzümüzü sanayiye, teknolojiye dönerek yeni üretim modellerini konuşmamız gerekir." değerlendirmesinde bulundu.

Sanayinin teknolojik içerikli,yaratıcı fikirlerle donatılması ve üretim platformlarının da buna göre geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Tanrıkulu, MHP olarak beklentilerinin imalat sanayinde ithalata bağımlılığın makul düzeye indirilmesi, orta yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerine geçiş yapılması için yapısal dönüşümlerin sağlanması olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin inşaata dayalı ekonomi modeliyle fazla yol katedemeyeceğini vurgulayan Tanrıkulu, sanayiye dayalı şirket sayılarının her geçen yıl azaldığını, sanayi şirketlerinin inşaat sektörüne kaydığını iddia etti.

Uygulanan politikaların Türkiye'yi sanayisizleştirdiğini öne süren Tanrıkulu, 2015 yılında açıklanan Sanayi Strateji Belgesi'nin sektörün sorunları için çözüm olmadığını, Türkiye'yi fason üretim ülkesi olmaktan öteye geçiremediğini savundu.

Hükümetin sağlam bir sanayi politikası oluşturmasını, sanayinin altyapısının kuvvetlendirilmesi gerektiğini ifade eden Tanrıkulu, üretici dostu adımlar atılması gerekliliğinin her geçen gün kendisini hissettirdiğini bildirdi.

Akla ve bilime dayanan, eleştiren, sorgulayan bir eğitim sistemiyle tasarım ve teknoloji eğitimi almış, bilimsel ve akılcı düşünceye sahip insan sermayesine ihtiyaç bulunduğunu belirten Tanrıkulu, "KOBİ'lerin de çözüm bekleyen sorunları var, krediler için istenen teminatları karşılamakta güçlük çeken KOBİ'ler var." diye konuştu.

Döviz kurlarındaki yükseliş, kredi faizlerindeki artış gibi birçok etkenin KOBİ'leri zor durumda bıraktığını öne süren Tanrıkulu, "Kredi faizleriyle ilgili ciddi bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Politikaları belirleyen bakanlıkla teşvik sağlayan bakanlığın farklı olması da imalat sanayinde beklenen sıçramayı gerçekleştirmemizi engelliyor." değerlendirmesini yaptı.

KOBİ'lerdeki üretimin durma noktasına geldiğini, organize sanayi bölgelerindeki firmaların yüksek elektrik fiyatlarıyla maliyetlerini artırdığını anlatan Tanrıkulu, yerli otomobil konusunda da alternatif yakıtlara dayalı projeler üzerinde çalışılması gerektiğini ifade etti.

MHP Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlu da Türkiye ekonomisinin özellikle son 2 yılda çok zor bir dönem geçirdiğini ileri sürerek, kamu açıkları nedeniyle ekonominin içinde bulunduğu durumun her geçen gün daha da zorlaştığını bildirdi.

Türkiye ekonomisine güvenin azaldığını, yabancı yatırımcılar açısından belirsizliklerin arttığını, genç işsiz oranının geçen yıla oranla yüzde 20 arttığını iddia eden Ahrazoğlu, şöyle konuştu:

"4.0 sanayi devrimi ülkemiz için önemli bir fırsattır, fırsatın tehdite dönüşmemesi için bazı tedbirler alınmalı. Bilişim ve internet sürecinin üretime entegrasyonu temel işlem olmalı. Dışa bağımlı imalat sektörümüzün gerekli atılımı yapması için tasarımcı, yazılımcı ve uygulamacı insan kaynakların temini için doğru planlama yapılmalıdır."

Bütçeyle ilgili Sayıştay raporlarının ayrı bir komisyon tarafından incelenmesi gerektiğini belirten Ahrazoğlu, geçen yıllarda Sayıştay raporlarında belirtilen olumsuzlukların hala devam ettiğini öne sürdü.

MHP Adana Milletvekili Muharrem Varlı da Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, 2B arazilerinin çiftçilere satış miktarlarının çok yüksek olduğunu belirterek, bu arazilerin faiz lobilerince alınmasının istendiğini öne sürdü.

Tarımın cari açık vermeyen tek üretim kalemi olduğunu ancak buna rağmen hükümetin çiftçileri korumadığını savunan Varlı, "Üretim yapan insanları gerçekten koruyor muyuz? Çiftçinin maliyetinin en yüksek olduğu şey mazot ve gübre. 20-30 milyon dolar verip yat alanlar 1.75 liradan mazot alıyor ama çiftçi 5 liradan alıyor mazotu. 'Battı' dediğiniz Yunanistan'da bile çiftçi mazotu 1,75 liradan alıyor. Bu imkanları bizim çiftçimize verin neler yapabiliyor o zaman görün." dedi.

Türk çiftçisinin dünyanın en pahalı gübresini kullandığını, hükümetin mısır ve buğday hasatı başladığında bu ürünlerin ithalatını gerçekleştirdiğini ve çiftçinin zor durumda kaldığını anlatan Varlı, "Enflasyon düşsün diye mısır ve buğday fiyatlarını düşürüyorsunuz, peki cips mi, ekmek mi ucuzladı? Eğer muhalefet yapmak için konuşuyorsam Allah belamı versin, ben çiftçiyi korumak için konuşuyorum. Mısır tam çıktı bir ay önce mısır fiyatın 900-800 lira, hasat başladı bir ithalat kararı fiyat düştü 700 lira. Üreticiyi korumak yerine aracıları, tüccarı, faizcileri koruyorsunuz, paradan para kazananları koruyorsunuz." diye konuştu.

Varlı, ithal et konusunu da eleştirerek, dişi düve ithal edilmesinin sektörün sorunlarını çözmede daha etkili olacağını kaydetti.

MHP Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi üzerine söz alarak, tarım politikalarında zihniyet ve anlayışın değiştirilmesi gerektiğini savundu.

Tarımın sadece ekonomik sektör olarak kabul edilemeyeceğini belirten Karakaya, tarımın tüm ekonomik sektörlere katkı sağlayan ekonomik, sosyal, çevre ve milli güvenlik sektörü olduğunu kaydetti.