CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Suriyelilere vatandaşlık hakkı vereceğiz diyorlar, insaf. Niye vereceksin? İstiyorlarsa, 'Suriyeliler'e vatandaşlık verilsin mi verilmesin mi?' Gelin referanduma gidelim." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

CHP'nin Grup Toplantısı'na engelli vatandaşlar da katıldı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun konuşması kürsüden işaret diline çevrildi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün 28 Şubat. 28 Şubat'ta bir postmodern darbe yaşamıştı Türkiye. Bazı kişiler, öğretim üyeleri, öğretmenler, kamu görevlileri, ya inançları ya da siyasal fikirleri dolayısıyla devletin dışına itilmişlerdi. Açık ve net söylüyoruz, herkes bilsin, herkes duysun, herkesin görüşüne, inancına, kimliğine saygımız var. Devlet dediğiniz kurum vatandaşına hizmet eder, elinde sopayla vatandaşını dizayn etmez. 28 Şubat darbesine ne kadar karşıysak, 20 Temmuz darbesine de o kadar karşıyız. 28 Şubat'ta görevine son verilen öğretmenlerin sayısı 3 bin 527. 20 Temmuz sonrası görevine son verilen öğretmenlerin sayısı 30 bin 470. Yükseköğrenim kurumlarından ihraç edilen akademisyenler, 28 Şubat'ta 139 kişi, 20 Temmuz'dan sonra 4 bin 811."

Türkiye'nin iyi yönetilmediğini savunan Kılıçdaroğlu, vatandaşların 15 yıl önce kömüre muhtaç olduğunu, AK Parti iktidarı ile geçen 15 yılın sonunda da yine kömüre muhtaç bir halde bulunduğunu kaydetti.

İktidarın, 15 yılda vatandaşın gelirini üç kat artırdığını savunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Gelir arttıysa, bu vatandaşlar hala neden kömüre muhtaç?" diye sordu.

'Gel Suriyeliler için referanduma gidelim'
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriyelilere yardım etmesine karşı olmadıklarını, ancak ülkeye gelen bu kişilerin mutlaka kamplarda barındırılmaları ve kayıt altında tutulmaları gerektiğini vurguladı.

Ülkenin 81 ilinde Suriyelilerin yer aldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"İş yeri açıyor, esnafın yanında. Açsın mı? Açsın. Bizim esnaf vergi veriyor, Suriyeli vermiyor. Bu mudur rekabet? Esnaf kardeşim hala uyanmadın mı? Sen de hala bu düzene 'Hayır' demeyecek misin? Şimdi diyorlar ki 'Suriyelilere vatandaşlık hakkı vereceğiz'. İnsaf. Niye veriyorsun, hangi gerekçe ile veriyorsun? İstiyorsa sözüm söz, Suriyelilere vatandaşlık verilsin mi verilmesin mi referanduma gidelim. Hep demiyorlar mı 'Millet bilir' diye. Milletten korkma kardeşim, gel Suriyeliler için referanduma gidelim. Milletten korkmayacaksınız."

'Rakka'ya gidelim mi gitmeyelim mi diye referandum yapalım'
Kılıçdaroğlu Suriyeliler için 36 milyar lira harcandığına dikkati çekerek, vatandaşların Suriyeliler nedeniyle kendi ülkesinde birçok hizmeti alırken, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü savundu.

Vatandaşlardan bu düzene "Hayır" demelerini isteyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi tutturmuşlar, 'Rakka'ya gideceğiz'. Birileri talimat vermiş. Onlara göre üst akıldan talimat aldılar, Rakka'ya gidecekler. Söylüyorum, Rakka'ya gidelim mi gitmeyelim mi diye referandum yapalım. Millete soralım. Rakka'ya bu ülkenin, Anadolu'nun gariban çocukları, gitsin mi gitmesin mi? 'Milletin sözünü dinleyeceğim' diyorsun. Gel beraber gidelim, soralım millete. Benim evladım Rakka'ya gitsin mi, gitmesin mi? "

Orhan Gencebay'ı hatırlattı
Kılıçdaroğlu, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

"Bir kişi istediği kadar başkan yardımcısı atayacak. Afganistan'da başkan yardımcısı sayısı 2 ve seçimle geliyorlar. Biz de seçimle gelmeyecek. Kaç kişi olacağını da kimse bilmeyecek. Bize diyorlar ki 'evet' oyu kullanın, niye kardeşim? Bana mantıklı bir gerekçe göster ben de 'evet' oyu vereyim ama ben sana yüzlerce mantıklı gerekçe gösteriyorum, sevgili vatandaşım git, namusunla, şerefinle, onurunla 'hayır' oyunu kullan diyorum. Huzur içinde oyunu kullan. Diyorlar ki 'millet hata yapan adamı oraya seçer mi? Siz millete güvenmiyor musunuz?' Yıllar yılı Orhan Gencebay'ın çok güzel bir şarkısını dinledik, söyledik. 'Hatasız kul olmaz' diye. Evet, hata insana mahsustur, insanlar hata yapabilir, önemli olan hatadan ders çıkarmaktır. Bir kişiye devleti teslim edersiniz. O kişiyi herhangi bir güç yanıltırsa, kandırırsa devleti 12 saatte ele geçirir. Çünkü kararname çıkarma yetkisi var. Bütün valiler, bütün büyükelçiler, bütün komutanlar, bütün polis amirleri istenirse bir kararnameyle tamamı değiştirilir. Bir adamı kandıracaksınız ve bu olacak. Böyle bir maceranın içine Türkiye sürüklenebilir mi? Sürüklenmemeli."

'Çocuğunuzu nereye gittiğini bilmediğiniz trene bindirir misiniz? '
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sevgili anneler, çocuklarınızın sizin için ne kadar değerli olduğunu biliyorum. Siz çocuklarınızı nereye gittiğini bilmediğiniz bir trene bindirir misiniz? Sonunun ne olacağını bilmediğiniz bir yolculuğa gönderir misiniz? Yoksa dağın ötesindeki felaketi görüp bugünden tedbir mi alırsınız. 'Evet' oyunun vebali ağırdır, çocuklarınıza, bayrağınıza, vatanınıza saygı duyuyorsanız bu işin tek yolu vardır, bu kadar yetki bir kişiye verilmez 'hayır' diyeceksiniz. 'Hayır' oyunun vebali var mı? Hiçbir vebali yok. Huzur içinde kullanabilirsiniz. Çünkü 'hayır' oyu kullanırsanız, bildiğiniz bir yol var. En kestirme yol, bildiğiniz yoldur. Ben söylemiyorum, yüzyılların birikiminden süzülüp gelen bir sözdür. Parlamenter demokratik sistem en iyi bildiğimiz yol. Sonunun ne olacağını biliyoruz ama 'evet' olursa sonunun ne olacağını kimse bilmiyor. Türkiye sonu bilinmeyen bir maceranın içine sürüklenir. Çocuklarını seven her annenin bunu düşünmesi lazım. Bu bir parti meselesi değildir, bu hepimizi ilgilendiren bir konudur. Demokrasi benim için de geçerli benim gibi düşünmeyen için de geçerli. Olaya bu çerçevede bakmamız lazım. 'Hayır' oyu kullanmanın güzel bir huzuru ve bereketi vardır. Bilinen yoldan dönmemek, o yolu sağlamlaştırmak, güzelleştirmek varken, bilinmeyen bir yola neden bu milleti sürüklüyoruz?"

aa