CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Lozan'ı tartışmaya açanlara açık ve net şunu soruyorum; Sen Sevr'i mi özledin, Sevr'i mi istiyorsun, Lozan'ın nesini tartışmaya açıyorsun? Lozan, verdiğimiz milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. O onur belgesini hiç kimseye tartıştırmayız." dedi.

Kılıçdaroğlu, Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilen CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin beka sorunuyla karşı karşıya olduğu zor koşullar altında bulunduklarını, Cumhuriyet tarihinin en zor süreçlerinden birisini yaşadıklarını savundu.

Kurultayı, "Türkiye'yi, yaşadığı sorunlardan çekip, çıkarma, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma kurultayı" olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, bu kurultayın, Gazi Mustafa Kemal'in Dolmabahçe'de 13 Kasım 1918'de düşman gemilerine bakıp, "Geldikleri gibi gidecekler." diyenlerin kurultayı olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, kurultayın, tüm ülkede huzur ve barış isteyenlerin, adalet için cesaretle yola çıkanların, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesi kucaklayanların, Kuvayımilliyecilerin, zulmün karşısında dilsiz şeytan olmayanların, hakkı, hukuku, devlette liyakatı savunanların, toplumda kadını baş tacı yapanların, kadın erkek eşitliğini savunanların, çocuklarına daha iyi bir gelecek vadedenlerin, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeye ant içenlerin kurultayı olduğunu anlattı.

- "Ant içmiş namuslular vardır"

'Bu bereketli topraklarda yoksulluğu yenip tarihe gömeceğiz' diyenlerin, toplumun her kesimine umudu, cesareti taşımaya söz verenlerin, adalete susamış olanların susuzluğunu gidermeye ant içmiş olanların, 'Yurtta barış dünyada barış' diyenlerin kurultayını yaptıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kurultay salonunda terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur. Terör örgütleriyle pazarlık masaları kuranlar yoktur. Terör örgütüyle aynı menzile yürüyenler yoktur. Devletin kozmik odasını yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur. Terör örgütüne 'Ne istedinizde vermedik' diyenler yoktur. Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur. Bu kurultay salonunda kendi vatanında vergi ödememek için Man Adası'nda 1 sterlinlik şirket kuranlar yoktur. Sadece ve sadece namussuzlar kadar cesur olmaya ant içmiş namuslular vardır. Bu nedenle bu kurultayımızın adı adalet ve cesarettir. Adalet ve cesareti bir arada götüreceğiz."

- Türkiye'nin 5 sorunu

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bugün itibarıyla Türkiye'nin 5 temel sorunla karşı karşıya olduğunu, bu sorunların ağırlığı içinde karamsar bir tablo bulunduğunu, bu tablonun kaygıları, endişeleri derinleştirdiğini öne sürdü.

Düşünen her vatandaşın, ''yarın ne olacak'' kaygısı, endişesi duyduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, iktidar 2002'de işbaşına geldiğinde Türkiye'nin bir temel sorunu olduğunu, bu temel sorunun bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen de Güneydoğu sorunu olarak dillendirildiğini anımsattı.

Kılıçdaroğlu, bu sorunun yanına 2018'de demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunlarının eklendiğini, bu sorunların karşılıklı etkilenmeyle giderek derinleştiğini ifade etti.

CHP'nin sadece sorunları dile getirmediğini, her sorunun üzerine kararlılıkla gidip çözüm ürettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, 2002'de terör örgütünün belinin kırıldığını, neredeyse terörün sıfırlandığını, sorunun Türkiye'nin gündeminden büyük ölçüde çıktığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, 2002'den sonra iktidar olanların önce terör örgütüyle masaya oturduğunu, toplantılar yaptığını, Ankara'ya davet ettiğini savunarak, bugün toplumsal barışı tehdit eden terörün, dar coğrafyadan çıkıp daha geniş coğrafyada varlığını sürdürdüğü bir tablonun ortaya çıktığını söyledi.

- "Mustafa Kemal'in Mehmetçikleri"

Yüreklerinin, dualarının Afrin'deki askerlerle olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Afrin'de bu ülke, bayrak, bizim ve çocuklarımız için mücadele eden Mustafa Kemal'in Mehmetçiklerine buradan selam gönderiyorum." dedi.

Bu konudaki milli duruşlarını açık, net şekilde dile getirdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, birilerinin Afrin operasyonunu, bir partinin kararıymış gibi topluma sunmaya çalıştığını savundu. Kılıçdaroğlu, ordunun Mustafa Kemal'in ordusu olduğunu ifade ederek, "Senin ordun değil, mücadele Türkiye içindir, senin için değildir." dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye 2002'de rahmetli Ecevit hükümeti döneminde terörün beli kırılırken, 2018'de terör nasıl bu kadar geniş coğrafyaya, kimlerin desteği, dış politikalarıyla yayıldı? Şehitler, gaziler geliyorsa düşüneceğiz, Türkiye'yi bu noktaya kimler taşıdı?" diye sordu.

-Hükümete çağrı

Hükümete "açık ve net çağrı" yaptığını kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suriye hükümetiyle derhal temasa geçin. Suriye hükümeti de Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana biz de toprak bütünlüğünden yanayız. Eğer Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacak, akan kan duracaksa, Suriye devletiyle, hükümetiyle derhal ilişki kurmak gerekiyor. Sadece Suriye ile değil benzer ilişki Irak merkezi hükümetiyle de kurmak zorundayız.

Sorun nasıl çözülür? 35 yıldır çözülmeyen bu sorun nasıl çözülür? Bu sorunun çözüm adresini yanlış belirlediler, çözüm adresi TBMM'dir. Demokrasi ve özgürlük bağlamında alınıp çözülmek zorundadır. Sorunun çözümünde komşu ülkelerle yakın ilişki kurmak gerekir. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin çok iyi belirlenmesi gerekir. Artvin Şavşat'ta terör örgütü tarafından saldırıya uğrayan Genel Başkan olarak söylüyorum; adına ister Doğu, Güneydoğu ister Kürt sorunu deyin, ister başka bir şekilde tanımlayın, bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir. 'İlk 4 yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' sözü verdim. Barış ve huzuru Anadolu'nun her toprağına götüreceğim."

-"Suyla değil benzin bidonuyla gidildi"

İkinci sorununun dış politika olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yalnızlaşan, herkesin eleştirdiği, egemen güçler tarafından savrulan, savrulduğunu "aldatıldık" diye itiraf eden bir Türkiye tablosuyla karşı karşıya olduklarını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, Suriye'ye bir kova suyla değil benzin bidonuyla gidildiğini savunarak, Suriye'de yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiğini, 3,5 milyon Suriyelinin Türkiye'de olduğunu söyledi.

Hem terör örgütleri hem egemen güçler tarafından verilen talimatı, öneriyi yerine getiren, getirdikten sonra da yalnız kalıp, dönüp millete "Bizi kandırdılar, aldattılar." diyenlerin Türkiye'nin yakasından düşmesi gerektiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, dış politikanın milli olması gerektiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, Lozan Antlaşması tartışmalarına da değinerek, antlaşmanın bu ülkenin tapu senedi olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Lozan'ı tartışmaya açanlara açık ve net şunu soruyorum; Sen Sevr'i mi özledin, Sevr'i mi istiyorsun, Lozan'ın nesini tartışmaya açıyorsun?" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, Lozan'da sonucun kan, gözyaşı, acıyla alındığını dile getirerek Türkiye'nin sınırlarının cetvelle çizilmediğine işaret etti. Kılıçdaroğlu, "Lozan, verdiğimiz milli Kurtuluş Savaşı'nın onur belgesidir. O onur belgesini hiç kimseye tartıştırmayız." Dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Allah'ın izniyle önümüzdeki seçimde Bursa'yı, Balıkesir'i, Manisa'yı, Antalya'yı, Mersin'i, Adana'yı, Ankara'yı ve İstanbul'u alacağız. Bir tarih yazacağız." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin Ankara Spor Salonu'nda yapılan 36. Olağan Kurultayı'nda, iktidarın dış politikasını eleştirdi.

"Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin beklentilerine göre bir politikayı asla kabul etmeyeceğiz." diyen Kılıçdaroğlu, dış politikayı ülke çıkarları üzerine inşa edeceklerini ve Türkiye'yi bütün komşularıyla barış içinde yaşayan bir ülke haline getireceklerini söyledi.

Vatandaşlara, "Türkiye'nin Mısır'la, Suriye'yle, Irak'la, İran'la, Libya'yla, AB ile Rusya'yla, ABD'yle ilişkilerini hangi parti düzeltir? Dış politikayı Türkiye'nin çıkarları üzerine hangi parti inşa eder?" diye soran Kılıçdaroğlu, vicdanla düşünenin CHP cevabını vereceğini savundu.

Kılıçdaroğlu, "Çünkü CHP, 'Yurtta barış dünyada barış' diyen bir partidir." ifadesini kullandı.

- "İnsan beyni dünyanın en stratejik ürünüdür"

Türkiye'nin yüzünü insan haklarının evrensel değerlerine ve hukuka döndüreceklerini belirten Kılıçdaroğlu, bunun için en önemli unsurun eğitim olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bir ülkenin geleceği, eğitime bağlıdır. Eğer bir ülkenin eğitimin bozarsanız, o ülke geleceğin sağlıklı inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundayız. Eğitim bir siyasal partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Eğitim çocuklarımızın, çağdaş uygarlığı yakalaması ve aşması için verilir. Eğitim ülkenin geleceği, güvencesi için verilir. Bu iktidar, bırakın eğitimde stratejiyi, politikayı, her bakana göre değişen bir politika ile karşımıza çıktı. 21. yüzyıl bilgi çağıdır. İnsan beyni dünyanın en stratejik ürünüdür. Çocuklarımızı iyi yetiştirmek, kapasitelerin artırmak, dünyayı sorgulamalarını sağlamak, merak duygularını geliştirmek eğitimle olur. Biz bunu yapmata kararlıyız."

Hükümetin bir eğitim politikası olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, sürekli değişen sistemlerde çocukların denek olarak kullanıldığını ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Her 100 aileden 80'i çocuğunun yurt dışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteriyor. Eğitimin iflası, Türkiye'nin çağından kopması anlamına gelir." dedi.

CHP'nin iktidarında eğitim sistemine yönelik projelerini de anlatan Kılıçdaroğlu, öğretmenleri toplumun en saygın kişileri yapacaklarını, öğretmen meslek kanunu çıkaracaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, öğretmenlerin gelecek kaygısı taşımaması gerektiğini vurgulayarak, en düşük öğretmen maaşının açlık sınırının üzerinde olmasını sağlayacaklarını, her 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde birir maaş ikramiye vereceklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, taşımalı eğitime son vererek, öğretmenle öğrenciyi bulundukları yerde buluşturacaklarını aktardı.

İş garantili eğitime önem vereceklerini, organize sanayi bölgelerine yatılı meslek liseleri kuracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, "İşsizler ordusu değil çalışanlar ve üretenler ordusu yaratacağız. Üreteceğiz ki dünyada saygınlığımız olsun." diye konuştu.

- "Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ekonomik açıdan da büyük sıkıntı içinde olduğunu iddia ederek, vatandaşın geçim sıkıntısı çektiğini söyledi.

Çiftçinin, kamyoncunun dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu kullandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, iktidarın bu kesimleri unuttuğunu, onların sorunlarını CHP'nin dile getirdiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 yıldır hükümet rant ekonomisi uyguluyor. Taksi şoförü, çiftçi, fabrika işçisi vergi verirken, rantiye sınıfına vergi ayrıcalıkları getirdiler. Bu iktidar faiz lobisine hizmet eden iktidardır. Son 15 yılda yurt dışında bir grup sermayedara ödenen faizin miktarı 148 milyar dolardır. İçerde de bir grup sermayedara faizler ödediler, 689 milyar lira. Faiz yüksek. 'Efendim faizi düşürelim.' İktidar sen değil misin? 'Düşürelim' demekle düşmez. Sen yakanı tefecilere kaptırmışsın. Sen tefecilere ve faiz lobilerine hizmet eden iktidarsın. Biz bu ülkeyi tekrar üretim bandına alacağız. Herkesin işi, aşı olacak."

Ülkede işsizliğin giderek arttığını, işsiz vatandaşların sesini duyurmak için kendilerini yakmak zorunda kaldığını öne süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin böyle acı bir tablo ile karşı karşıya olduğunu, Denizli'de 24 yaşındaki bir gencin işsiz kalınca intihar ettiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlara baktığımızda, biz duyarlılığımızı koruyoruz. Biz bu duyarlılığı korurken Ankara'daki beyler acaba vicdan sahibiler mi?" diye sordu.

- "Yoksulluğu bu topraklarda tarihe gömeceğiz"

Kılıçdaroğlu, "CHP'ye zaman zaman haksız eleştiriler geliyor. 'Efendim, CHP vatandaşın sorunuyla ilgilenmiyor, CHP entellerin partisi' diyorlar. Onların yüzüne, gözüne dursun. Senin dünyadan haberin yokken taşeron sorununu bu ülkenin gündemine hangi parti getirdi?" değerlendirmesinde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin tüm kesimlerin yanında olduğunu, onların sorunlarına çözüm bulacaklarını da belirtti.

CHP'li belediyelerin hizmetlerini de anlatan ve yaptıklarıyla tüm Türkiye'de örnek gösterildiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Allah'ın izniyle önümüzdeki seçimde Bursa'yı, Balıkesir'i, Manisa'yı, Antalya'yı, Mersin'i, Adana'yı, Ankara'yı ve İstanbul'u alacağız. Bir tarih yazacağız." ifadelerini kullandı.

Hiç kimsenin kaygılanmamasını isteyen adaleti ve cesareti her zaman savunacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, iktidarın 15 yıllık yönetimi boyunca yoksulluğu bitiremediğini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, yoksulluğu kısa sürede tarihe gömeceklerini dile getirerek, "Yoksullu yöneten değil bitirme azminde ve kararlılığında olan bir partiyiz." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben 15 Temmuz darbe girişiminden önce demokrasiye yapılacak ihanetler karşısında 'direnme hakkımızı kullanacağım' dediğimde bütün saldırılar üstümüze gelmişti. Şimdi tarih bizim yanımızda, tarih bizi doğruladı. Kim despot bir yönetimi istiyorsa halkın direnme hakkı vardır ve direnme hakkı kutsal bir hakkıdır." dedi.

Kılıçdaroğlu, Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilen CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'ndaki yaklaşık bir saat süren konuşmasında, ekonomik verileri değerlendirdi. Ekonominin ancak OHAL'in kaldırılmasıyla düzelebileceğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları durumunda, ekonomi politikalarının tepeden tırnağa yeniden düzenleyeceklerini söyledi.

Bütçe, vergi ve para politikalarını "üreten Türkiye" anlayışıyla yeniden düzenleyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, asgari ücretliden vergi alınmayacağını açıkladı. Çiftçinin milli gelirden hak ettiği yüzde 1 hakkı vereceklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesini de teşvik edeceklerini  duyurdu.

Kılıçdaroğlu, "Bunlar, yakalarını rantiyeciye kaptırdılar çünkü göbekten bağlılar. Biz o göbek bağını Mustafa Kemal'in makasıyla keseceğiz." dedi. Sanayide, tarımda ve her alanda üreten bir Türkiye yaratacaklarını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi saman ithal eden ülke ayıbından kurtaracaklarını söyledi.

Hükümetin bilgi yoğunluklu üretimden haberi dahi olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin beşinci temel sorununun demokrasi olduğunu vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız. Demokrasi için ağır bedeller ödedik. Gencecik çocuklarımızı, başbakanlarımızı darağacına gönderdik. Demokrasi için bu ülke ağır bedeller ödedi. Biz ağır bedeller ödenmemesi için, 'herkes düşüncesini özgürce ifadede edebilsin' diye, 'yargı bağımsız, tarafsız olsun' diye, 'hiçbir sınıfa ayrımcılık tanınmasın' diye çalışacağız." ifadelerini kullandı.

"Yüzde 10 seçim barajı kalksın" diye mücadele ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yargı sisteminin 12 Eylül ve 12 Mart darbe hukukundan arındırılması için çalıştıklarını da söyledi.

- Hesap veren yönetim

"Hesap soran, baskıcı, despot değil; vatandaşa hesap veren bir devlet için demokrasiyi savunuyoruz." diyen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi süreciyle Türkiye'nin farklı bir sürece girdiğini belirtti. Darbe gecesi hayatını kaybeden şehitlere rahmet ve saygı dileğinde bulunan Kılıçdaroğlu, darbecilere ve demokrasi düşmanlarına karşı hep birlikte ortak bir mücadele yaptıklarını anlattı.

Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz günü halkın, demokrasiyi askıya almak isteyenlere karşı "direnme hakkını" kullandığını aktararak, "15 Temmuz'dan söz etmemin temel nedeni, halkın direnme hakkını kullanmasındandır. Ben 15 Temmuz darbe girişiminden önce demokrasiye yapılacak ihanetler karşısında 'direnme hakkımızı kullanacağım' dediğimde bütün saldırılar üstümüze gelmişti. Şimdi tarih bizim yanımızda, tarih bizi doğruladı. Kim despot bir yönetimi istiyorsa halkın direnme hakkı vardır ve direnme hakkı kutsal bir haktır." diye konuştu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de Bursa nutkunda bu hakka vurgu yaptığına işaret eden Kılıçdaroğlu, baskılara karşı her türlü mücadeleyi sonuna kadar yapacaklarını bildirdi.

15 Temmuz darbe girişimini direnme hakkını kullanarak, engellediklerini tekrarlayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 20 Temmuz'da ise bir sivil darbeyle karşı karşıya kaldığını ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Direnme hakkını kullanıp 15 Temmuz'u savuşturanlar, 20 Temmuz'da bir sivil darbe ile karşı karşıya kalmışlardır. 20 Temmuz'da OHAL ilan edildi. 1 milyonu aşkın kişi mağdur hale getirildi. FETÖ ile mücadele adı altında ne kadar muhalif kişi varsa tüm grupların üzerine baskıyla gittiler. Akademisyenler tutuklandı. Gazeteciler, aydınlar tutuklandı. Buradan haksız yere tutuklanan, hapishaneye atılan bütün gazetecilere selam olsun. Milletvekilleri tutuklandı. İşçilerin grev hakkı yasaklandı. Suçun şahsiliği ilkesi yok edilerek aile boyu suçlama getirildi. Belediye başkanları ya görevden alındı ya da zorla istifa ettirildi. Güçler ayrılığı ilkesi fiilen sona erdi. Türkiye, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinden önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştü. Bir daha söylüyorum, 80 milyon vatandaşıma bir kez daha söylüyorum; Türkiye önce parti devletine, şimdi hanedan devletine dönüştü. Bu düzeni yıkmak bizim boynumuzun borcudur. Bu düzeni yıkmak Kuvayımilliyecilerin namus borcudur."

Bütün bunlar olurken, iktidarın FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmamak için her türlü numarayı çektiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, OHAL parlamentoda görüşülürken tarihlerine olan saygıları nedeniyle açık ve net bir karşı duruş sergilediklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu, 16 Nisan halk oylamasına da değinerek, "Referandumu biz kazandık, sizler kazandınız, 80 milyon kazandı. Ama YSK içine yerleştirilen çete, mühürsüz bir seçimi yasal bir seçim haline getirdi. O nedenle gün gelecek o çeteden de hesap soracağız." diye konuştu.

- Adalet yürüyüşü

Ankara'dan İstanbul'a gerçekleştirdiği yürüyüşü hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu kararı aldığında kendisine "yürüyemez" dendiğini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Biz Köroğlu'yuz Köroğlu, sen kim oluyorsun? Biz hakka, hukuka ve adalete inanmış bir partiyiz." dedi.

Bu yürüyüşle "adaletin çürümüşlüğü"nü sadece Türkiye'ye değil, bütün dünyaya gösterdiklerini savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Biz 432 kilometrenin her milimini onurla, gururla yürüdük. Dünyaya meydan okuduk, 'adalet istiyoruz, hak istiyoruz, hukuk istiyoruz' dedik. Maltepe'de görkemli bir miting yaptık. Bütün dünyada haber oldu. Maltepe'de önümüzde bir duvar vardı. Şimdi bu kurultayda size sözüm söz, o duvarı yıkacağız. Onların duvarlara bize vız gelir. Bizden çekiniyorlar, bizden korkuyorlar. Korkmakta da haklılar. Çünkü, bütün baskılara direniyoruz, çünkü sözümüzü açıkça dile getiriyoruz. Çünkü açıkça onlara ve onların feriştahlarına meydan okuyoruz."

- Partililere görev

Kurultaya katılan partililere teşekkür eden Kılıçdaroğlu, kurultay sonrası partililere önemli görevler düştüğünü bildirdi. Kılıçdaroğlu, şunlar kaydetti:

"Kurultaydan sonra hepiniz Anadolu'ya dağılacaksınız, sizlere çok büyük görevler düşüyoruz. Onurunuzla duracaksınız ve mücadele edeceksiniz. Bu ülkenin huzura ihtiyacı var, bu huzuru her yerde savunacaksınız. İki; bu ülkenin adalede ihtiyacı var, adaleti savunacaksınız. Üç; bu ülkenin demokrasiye ihtiyacı var, demokrasiyi her yerde savunacaksınız. Huzuru, demokrasiyi, yeni bir anayasa ihtiyacını her yerde seslendireceksiniz. Bu bizim demokrat olduğumuzu, adaletten yana olduğumuzu, bu bizim yeni bir anayasa ile birlikteliğimizi savunduğumuzu gösterir. Ben değil, 'biz ne olacağız' diyenlerle birlikte mazlumun yanında olacağız. Hala iddianamesi hazırlanmamış bir iki yıldır içeride yatanlar var. Hakkı, hukuku her yerde savunacağız. Biz demokrasi savunan insanlar olarak bu görevleri yerine getirdiğimizde göreceksiniz ki tek adam rejimi yıkılacak. Parlamenter demokrasi sistemi kurulacak, tarafsız cumhurbaşkanı olacak. Şimdi duvarı aşma zamanı. Şimdi çarkı değiştirme, tefecilerden kurtulma, cebini dolduranlardan kurtulma zamanı. Şimdi bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçe tek adam rejimine karşı çıkma zamanı. Demokrasiyi, hakkı ve hukuku savunma zamanı. Şimdi bayrağa ve Türkiye'ye, kahraman ordumuza, Mehmetçik'e sahip çıkma, kucaklaşma, beraber olma, gerginliklerden Türkiye'yi kurtarma zamanı, şimdi hak hukuk adalet zamanı."

- Kurultaydan notlar

Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında, sinevizyondan "adalet yürüyüşü"nden görüntüler gösterildi. Kurultayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'ın da yer aldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. 

Kurultayda sonuç bildirgesini hazırlayacak komisyon, oylama ile belirlenerek çalışmalara başladı.

Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç'un, partinin kesin hesap raporunu sunduğu kurultayda, Parti Meclisi seçimlerinde "çarşaf liste" yönteminin uygulanacağı belirtildi.

PM seçimi için başvurular da başladı.