Akif Çağatay Kılıç, 23. Dünya İşitme Engelliler Yaz Spor Oyunları'na (2017 Defolimpik Oyunları) ev sahipliği yapacak Samsun'da, spor müdürleri ve medya temsilcileriyle bir araya gelerek, sohbet toplantısı gerçekleştirdi.

Bakan Kılıç, doping yapan sporcuya hiç acımayacaklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Şimdi bir sene önce Türkiye’de federasyon bazı atletlerimize ceza vermiş. İş gereği uluslararası federasyon bir sene sonra harekete geçiyor. Kusura bakma bizim basındaki bazı arkadaşlar da diyor ki 'Yine dopingle anıldık.' Kaç sene önceki iş. O zaman evet ülke olarak sıkıntıdaydık ama ne yaptık, yüzleştik neden şimdikini yazmıyorsun. Ben demiyorum ki şimdi hiç olmaz. Doping, bugün de olabilir ama artık şunu herkes çok iyi biliyor. Olması durumunda canınıyakarız, antrenörünün de kendisinin de. Bak şimdi atletizm federasyonu bir karar aldı. Dopingle anılan sporcu ve antrenörlere 'Kusura bakma kardeşim bir daha milli takıma gelemezsin.' dedi. Radikal durumlar radikal kararlar gerektirir. Bana soruyorlar dopingle mücadele ne durumda? Git son 4 sene de yapılan işlere bak. Deniliyor ki artık dopingle mücadele edecekler kendilerine Türkiye’yi örnek alsın. Bu hiçbir Allah'ın kulu bunu yapmayacak anlamına gelmiyor. Şunu söylüyorum, yapan olursa bilin ki hesabını da verir. Neden 2 tane atletimiz Rio'ya gidemedi. Sonuçları doğru gelmedi de ondan. Sonuçlarda sapma vardı ben de bunu kabul etmedim. Bana intikal etti konu ben de ülkemin bu riski almasını kabul etmedim. Cumhurbaşkanımın da Başbakanımın da talimatı açık, biz bununla anılmak istemiyoruz. Bunu kim yapıyorsa da sonuna kadar gidin. Çok şükür Rio'dan çıkan arkadaşlarımızın araştırmalarının hepsi temiz. Ben inanıyorum ki bu gençlerimizde bir şey çıkmayacak çünkü buna göre hazırlandılar, eğitimlerini de ona göre aldılar. Şimdi hepsini temelden eğitiyoruz. Dördüncü sınıftan beşinci sınıfa geçecek olan ve yetenek taramasından geçtikten sonra spor dalıyla ilgili yönlendirilecek olan genç kardeşimiz o yaşta alacak o eğitimi. O işin uzmanı ona gelip o yaşta anlatacak. 'Bak kardeşim bu ilacın etkisi şudur, bu şu anlama gelir, bu yasaklı listedir.' Yani benim sporcu 12,13 yaşına geldiğinde başı ağrıdığı zaman 'Anne ağrı kesici ver' demeyecek. Diyecek ki ben ancak şunu istiyorum ve onu da gidecek doktoruna gösterecek, raporunu da alıp koyacak dosyaya. Neymiş efendim 'Bir yerinde bir rahatsızlık varmış bir ilaç kullanıyor ilacın içerisinde aslında performans artırıcı etki olduğu düşünülen bir madde var.' Doktor raporu olduğu için sıkıntı yok, bu doğru değil Montreal’de konuşacağız."

Dopingle mücadele ettiklerini herkesin bildiğini anlatan Kılıç, "Şimdi şu anda arkadaşlarımız olarak sizler buradasınız. Spor medyasının yöneticileri burada. Siz şu an geldiğiniz noktanın farklı bir yer olduğuna inanıyorsunuz değil mi? Bu mücadelenin içerisinde olduğumuza hepiniz şahitsiniz. O zaman sizden bir şey rica ediyorum. Siz önümüzdeki dönemde bununla ilgili 3 kere 4 kere vurucu haber yapın, bu algı döner. Bunu döndürmek zorundayız. Ben bunu kendimiz için değil sporumuz için istiyorum. Neden, kötü bir şeyle anılabilmenin dahi yer alabileceğini düşünmemek. Eğer öyle bir şey ile anılırsam 'Ben rezil oldum.' diye düşünüyorum. Kanıksanmış bazı şeyler belli sürelerde. Şimdi yok öyle bir şey. Montreal'de, WADA toplantısında baya işler olacak. Şunu da söyleyeyim. Uluslararası camiada da bizimle bu anlamda konuşup lobi yapıp yeni kararlar alınması ve yönlendirilmesi gereken süreçler olduğunu düşünenler çok ve Türkiye’nin bu anlamda öncü rol almasını isteyenler de çok." ifadelerini kullandı. 

Bakan Kılıç, doping yapan sporculara cezai yaptırımların uygulanıp uygulanmayacağı yönündeki bir soru üzerine ise şöyle devam etti:

"Bizim kurutmaya çalıştığımız bir bataklık var. Yakalanan kişi veya kişilerin nasıl o yola geldikleri de önemli. İşin sadece üstüne bakarsan altındaki önemli kısmı kaçırırsın. Bizim burada peşinde olduğumuz organizasyon yapısı var. Onu bulmak için yapılması gerekenler var. Bunlar bazen o maddeyi kullanmış veya o yola gitmek durumunda kalmış olanlar ile iş birliği yapmak da var. Çünkü bataklık mesele sivrisinek değil. Bataklığı kurutursan sivrisinek zaten olmaz."

Bakan Kılıç, doping yapan sporculara milli takım kapısının tamamen kapatılmasının haksızlık olup olmadığı yönünde sorulan bir soruya ise, "Peki ben şöyle sorayım, ülkeye haksızlık değil mi yaptıkları? Biz orada sadece sporcu ile alakalı değil antrenörle ilgili de konuştuk. Çok uyardık, çok uyarı yaptık. Radikal durumlar radikal kararlar gerektirir." cevabını verdi.

Sporcuların doping konusunda kurban durumuna düştüğü halde bundan dolayı ceza aldığının hatırlatılması üzerine Akif Çağatay Kılıç, "Yani çok uyardık ama bundan sonra diğer sporcuların hakkına girenleri ne yapacağız. Sporcunun masum olması durumu var ama sürekli aynı şeyi yapanlara ne yapacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Federasyonlarda çalışan antrenörlerin yavaş yavaş değiştiğini ve bazı şeylerin zaman aldığını bildiren Kılıç, "Bana gelen bir şey yok ama eğer olursa yapan da sonucuna katlanır. Bu kadar söylememize rağmen hala olumsuzluk içerisinde olan varsa acımam ben. Çünkü ben ortaya koyduğumuz yolun ne olduğunu açık açık anlattım herkes biliyor." diye konuştu.

- Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokol

Bakan Kılıç, "Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokolün detaylarını öğrenebilir miyiz? TEOG, üniversite sınavı var diye, öğrenciler sporu bırakmak zorunda kalacak mı kalmayacak mı?" sorularına şu cevabı verdi:

"Şu anda her iki bakanlığın bürokrasisi de, bürokrasiden kastım il müdürlükleri nezdinde, artık buna tam adapte olmuş durumdalar. Pilot illerde şu anda başladı. Önümüzdeki eğitim-öğretim döneminde bütün illerde olacak. Özellikle ama özellikle bürokrasinin bunu yönetmek ile sorumlu kişilerinin buna hazırlanması gerekir. Bu şu anda gerçekleştirilmiş durumda. En son yapılan toplantıda hiçbir soru işareti kalmayacak şekilde kendilerinden ne istendiği ve ne yapmaları gerektiği açık seçik olarak anlatıldı. Bunda herhangi bir tereddüt yok. İşin yönetimsel, idari anlamında ve aynı zamanda ailelerle iletişim kısmında hiçbir sorun kalmadı."

Almanya'nın şu anda 2020 Tokyo Olimpiyatları'na 15 yaşındaki bir yüzücü kızı hazırladığını vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:

"İşin TEOG, üniversite sınavı ile kısmına gelince… Şu anda Almanya 2020 Tokyo Olimpiyatları'na 15 yaşındaki yüzücü bir kızı hazırlıyor. Sporcu olmak ve ülkesini bu anlamda temsil etmek için çalışmak belli fedakarlıkları beraberinde getiriyor. Okuldan kopmak gibi bir şansınız yok. Almanya'daki yüzücü kız gündüz sekiz ila dokuz saat antrenman yapıyor, akşam da okula gidiyor. Tek başına. Aynı diğer arkadaşlarının girdiği sınavlara giriyor ve eğitimini tamamlıyor. Almanya’nın eğitim açısından o kıza sağladığı, öğrenim saatlerini değiştirmek. Zaten bizim bu protokol içerisinde yapacağımız da bu. Milli Eğitim Bakanlığından sporcu için müsabaka izni istediğimizde izin alamıyoruz, devamsızlıkla alakalı sıkıntı yaşıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı da diyor ki 'Biz bunu yapalım ama o kadar suistimal oldu ki biz ne yapacağımızı şaşırdık. İki antrenör diyor ki 'Ben müsabakaya gidiyorum.' Bir bakıyorsunuz antrenör müsabakaya çıkmıyor. Sporcu diyor ki 'şu kadar gün gideceğim' o kadar gitmiş olmuyor yani. Dolayısıyla bir dönem güven kırılması olmuş. O kırılan güvenden sonra da onu tekrar tamir etmek kolay olmuyor. Biz bunu nasıl çözdük? Milli Eğitim Bakanlığına kendimiz diyeceğiz ki işte bizim listemiz. Olimpik havuzumuzun listesi, müsabaka anlamında bizimle çalışan sporcuların listesi. Bu o kadar çok sayı değil. Şu anda olimpik havuzda olan 2 bin olduğuna göre,  4 bin de bunun arkası, 5-6 bin sporcu listesi. 10 bin olsun…  Zaten 80 milyonluk bir ülkenin müsabaka ve uluslararası anlamdaki sporcu havuzu bu kadar olur. Biz size bir liste vereceğiz. Bunu takip edeceğiz. Performansında düşme olduğunda da buna doğrudan müdahil olacağız. Verdiğimiz listeye, 'bu sporculara izin konusunda yardımcı olun' diyeceğiz. Yüzlerce müsabaka var. Biz sporcuya tabii ki yardımcı olacağız. Onun saatlerini ayarlayın onun o saatler içerisinde sporunu ve hazırlığını yapabilme imkanını verin. Şu değil; 'sporu yap, eğitimi bir kenara at.' Böyle bir şey yapamayız. Asla olmaz. Dolayısıyla TEOG, üniversite sınavlarıyla alakalı olarak bir farklılık getiremeyiz. Sporcunun özel bir takım zamanlama ihtiyaçları mutlaka olacaktır. Onları karşılamak da bizim görevimiz. Akademik hayatı düşürmek gibi bir şeyi asla yapamayız. O bizim kendi kendimize golümüz olur."

Bakan Kılıç, şu an ülke olarak önemli imkanlara sahip olduklarını anlatarak, "Ben diyorum ki ülkemin temsili için seçtiğim sporcular bunlar. Ben bunlara yoğunlaşacağım. Bu havuzu geliştireceğim. Tabiri caizse bizim Amerika'yı yeniden keşfetmeye ihtiyacımız yok. Yapacağımız iş belli. Şu an imkanımız da var. Tesislerimiz de her şeyimiz de var. Yılbaşından beri aldığınız başarı haberleri aslında bu çalışmaların ürünü. Yani bunlar tesadüf değil. İbrahim'in ortaya çıkması bir tesadüf değil. Mesela Tutya'nın başarısı bir tesadüf değil. Bunlar tabiri caizse çalışma projesinin sonucudur. Tutya da aslında bir projedir. Şu anlamda bir projedir; bu kız gelecek vaat ediyor, potansiyeli var… İstiyor da bunu. Olimpiyata gitti. İnşallah 2020'de madalyaya gidecek. Ferhat'ın olimpiyatlarda ne kadar hırslandığını bilemezsiniz. Geçen gün görüştük kendisi ile 'Ben bu kez alacağım madalyayı.' diyor. Alır da şaşırmayın aldığı zaman. Alırız, yapacağımız tek bir şey var, o çocukları alıp destekleyeceğiz. Etraftan gelecek olumsuzluklara kapatacağız onları. Konsantre olmalarını sağlayacağız, sporcunun hali de narindir. Bazı konularda arkadan bir sıvazlama bekler, işin bir bölümü psikolojiktir. Kazananlar nasıl kazanıyor? Mental anlamda psikolojik anlamda güçlü olduğu için kazanıyor." şeklinde konuştu.

Sporcu kadar antrenörün de önemli olduğunun altını çizen Gençlik ve Spor Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İlk kez sizinle konuşacağım. Bakanlık içerisinde görev almış olup sonra gidip başka yerlerde görev yapan, kendilerini başka yerlere aldırmaya çalışan bir sürü kişi var. Ben olimpiyatlardan sonra bir şeyler başlattım. Tüm antrenörlerin sertifikalarını tarayıp bulduk bir şeyler, bazı şeyler çıktı. Bununla alakalı işlem tesis ettik. Lise diploması sahte çıkan antrenör oldu. Yakaladık işine son verdik. İdare mahkemesi ne yaptı biliyor musunuz? İade etti. İşte bilmem neyin neresinde gerekli olmadığından. Ne alakası var? Tabii ki mahkemeler önemli hepimizin ihtiyacı ancak biz spor ile alakalı bir şeyler kazanacak bir yerlere geleceksek, kişisel sahaya atlayan seyirciyi, holiganı ön kapıdan alıp arka kapıdan bırakamazsın. Mahkemeden ya da karakoldan alıp eve götüren yönetici olur ise işte Bursaspor'da olduğu gibi, istifa etmek zorunda kalır. Biz yapıyoruz onu, antrenör havuzu ile alakalı ciddi bir çalışma içerisindeyiz. Uluslararası antrenörlerle iş birliği yaparak bu anlamda bilimsel anlamda kendini ispatlamış antrenörlerle bunu değişik branşlarda ve kulüpler ile yapmamız lazım. Şimdi biz sıkışmışız belli üç dört tane ismin içerisinde. Bu olmaz, rekabeti de artırmaz. Sonra dövünüyoruz. 2012'den dönerken olduğu gibi..."

- "Altyapıyı sadece futbol olarak düşünmeyelim"

Akif Çağatay Kılıç, altyapıların sadece futbol olarak düşünülmemesi gerektiğini dile getirdi.

Samsunspor'un şu anda çektiği sıkıntılardan örnek veren Kılıç, "Çünkü alttan gelen oyuncu sayısı sınırlı. Hep dışarıdan getiriliyor. Şimdi toparladık, o ayrı hikaye. Altyapıyı sadece futbol olarak düşünmeyelim, boksta, atletizmde cimnastikte olsun. Siz maddi kaynakları sadece ve sadece bir branşta kullanır o branşta iyisini alıp en fazla parayı verip başarı elde etmeye çalışırsanız, işte bugünkü girilen sarmala girilir. Sonra da o işten sorumlu bakan size der ki 'Bu yaz itibarıyla artık sizin kafanıza göre borçlanma işini kapatacağız.' UEFA kriterleri belli, siz yapmazsanız UEFA yapacak. O yüzden biraz çeki düzen vermeye başladılar ama seçilmiş bir başkan olmak istediğin gibi har vurup harman savurmayı getirmez. Şimdi hepsi diyor ki 'hata ettik.' ama işte bir daha o hatalar olmasın diye önlem almamız gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.

- Kulüplerin vergi borçları hakkında

Kulüplerin vergi borçlarıyla ilgili de konuşan Kılıç, şunları belirtti:

"Orada bir yanlış anlaşılma var.Yapılandırma ve uzlaşma ayrı şey. İlk ödemediği taksitte gereği yapılır. Vergi uzlaşması sizin gidip Maliye Bakanlığıyla anlaşmanız ile ilgili, o bize bağlı değil. Bizimle olan borçları ayrı. Gençlik ve Spor Bakanlığıyla olan borçlarla ilgili bazı kulüpler geldi, yapılandırmaya girdi. Onu 4-5 kulüp yapılandırdı. Onu 36 aya bölüyorlar. İnşallah öderler. Kendileri kazançlı çıkar. Benim dediğim uluslararası kriterler zaten var, olmak durumunda. İşte var görüyorsunuz puan silme cezası. Senin şimdi 3-6-9 puan silindiğinde başarı elde etme şansın var mı? Mümkün değil. Avrupa'ya gitmeme cezası alıyor bazı kulüpler. Şimdi milyara vurmuş borcu olan, 600-700-800 milyon borcu olan var. Nasıl geldin buraya? Ben borçlanmadım herhalde siz borçlanmadınız, birileri bunu borçlanarak buraya getirdi. Doğru mu? Yıllarca ne diyoruz, bunu yapmamalıyız. Kaç senedir konuşuluyor diyebilirsiniz, biz bir noktaya getirdik bunu taslak halinde. Her şeyin de bir zamanı var. Sezonun ortasında olmaz bu iş. İnşallah biz bu sezonun bitimi ile alakalı zaman geldiğinde, finansal ve yönetimsel anlamda sorumlulukların yerine getirilmesi açısından adımlar atacağız. Vergiler ile alakalı çalışmamız Maliye Bakanlığı ile var. Nedir bu? Amatör spor branşlarına harcanmış olan maddi kaynağın vergi ile alakalı olarak bir geri dönüşünün sağlanması, bunda varız. Bu sporcuya harcanacak bir para çünkü. Bu size başarı olarak geri döndüğünde ülkeye katkı sağlayacak bir durum ama sporcuya yapacağınız harcamayı geri alacaksınız."

"Amatör sporların vergiden muaf tutulması ya da bir geri ödeme yapılması durumunda bunun tekrar futbola harcanmayacağını nasıl sağlayacaksınız?" sorusuna Kılıç, "Yalnızca amatöre harcayabilecek, çiftli işleyecek bir mekanizma olacak." cevabını verdi.

Gündemdeki kulüpler yasasıyla ilgili de konuşan Kılıç,  "Kulüpler yasası zaten resmiyet kazanacak. Kulüpler yasası yanlış bir şey. Spor yasası da değil, spor kulüplerinin yönetimsel anlamdaki düzenlenmesi diyelim. Yönetimsel ve finansal anlamdaki sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi diyorum. UEFA ne diyor. 'Şu kadar şu kadara şeyiniz olursa gelemezsin' diyor. 'Yanlış yönetim yapmışsın' diyor. Biz de aynı anlamdaki yaptırım ve sorumlulukları sorumlulara yükleyeceğiz." dedi.

Bu yasayı sadece kendilerinin hazırlamayacağını ifade eden Kılıç, şöyle konuştu:

"Tek başımıza hazırladığımız bir şey değil bu. Kulüplerin, Futbol Federasyonun, Kulüpler Birliğinin de uzmanların da söz söylediği fikir koyduğu, yapı eklediği taslak. Son 1 ay içerisinde tüm paydaşların görüşlerini alacağız. Artık bununla alakalı söyleyeceği olan söylesin, 'Bu dükkan kapanıyor.' diyeceğiz. Daha sonra soracağımız başka yerler de var."

- Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi hakkında

Kılıç, Ziraat Türkiye Kupası'nda Beşiktaş-Fenerbahçe derbisine müfettiş göndermeleriyle ilgili sorulan soruya şu cevabı verdi:

"Onun vakti var. Her şey her zaman söylenmez, vakti vardır. Edindiğimiz tecrübelerin de hayata geçirilmesi gerekir. Tek bir örnek üzerinden gidemeyiz. Ben biraz önce örneğini verdim. Sahaya atlayan bir vandalın kulüp yöneticisiyle veya kulüp ile ilişkisi olması, karakoldan alınıp eve bırakılması sonucu bir yönetici istifa etmek zorunda kaldı. Bu daha önce oldu mu Türkiye'de?"

Bursaspor-Fenerbahçe maçından sonra yeşil-beyazlı kulübün bir yöneticisinin sahaya atlayan taraftarı karakoldan alarak eve götürdüğünü hatırlatan daha sonrada o yöneticinin istifa ettiğini aktaran Kılıç,  "Türkiye'de spor kamuoyunun geldiği nokta artık böyle bir davranışı kabul edemeyecek noktadadır. Alınan eleştiriler sonrasında da bu adım atılmak zorunda kalınmıştır. Bu güzel bir şeydir. Bu şartların olgunlaştığını görüyoruz. Bu tarz bir davranışta bulunduktan sonra kamuoyunun ortaya koyduğu tepki sonrasında, o kişi orada barınamadı, bırakmak durumunda kaldı. Bu güzel yöne giden bir şey. Bursaspor takım otobüsüne yapılan saldırı, bunu herhangi birisi kabul edebilir mi? Edemez. Onunla alakalı da kulüp kendi içerisinde hareket etti ama tüm bunların ortaya koyduğu bazı şeyler var. Az kaldı, ligler bir bitsin bunların hepsini ortaya koyacağız. Emniyetin adaletin de tespit ettiği şeyler var. Bunların hepsini güzel bir şekilde değerlendirdikten sonra önümüzdeki sezon bu tip şeylerin yaşanmaması için ortaya koyacak şeyler mevcut." diyerek düşüncelerini dile getirdi.

2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'na Türkiye ile Almanya'nın aday olduğunu anımsatan Kılıç, kulüplerin istediği gibi belirlediği yüksek bilet fiyatlarını onaylamadığını söyleyerek, şunları kaydetti:

"Kanunların size vermiş olduğu bazı haklar var. O haklar ile ilgili farklı bir öneri olur mu olmaz mı sezon bitince masaya yatırmak lazım. Bu kadar yüksek bilet fiyatları farklılıkları şahsi kanaatim doğru şeyler değil. Benim yapabileceğim belli şeyler var. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) özerk bir yapıya sahip. Kulüplerin, camiaların durumu ortada. Ben belli konularda önerilerde bulunabilirim.  Bu sezon yaşanmış olanlardan dersler çıkararak bu sezon yaşanmış olan bazı konuların tekrarlanmaması için bunları masayı yatırırız. Sadece futbolla alakalı değil. Başka branşlarda da var. Futbol sahalarından uzak durmak zorunda kalan vandallar başka yerlere girmeye çalışıyor. Bunu göreceğiz. Kulüplerin başkanların sorumlulukları vardır. Federasyonun da şüphesiz ki sorumluluğu vardır. Bunu da yerine getirmek durumundadır. Bizim sorumluluklarımız var. Bunların üzerinde çalışıyoruz."

Basının da üzerine büyük iş düştüğünü belirten Kılıç, "Bazı olaylar var ki bunların arkasında amasız fakatsız hepimizin saf tutup 'Bu olmaz' dememiz gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman Bursa'daki yönetici istifa etmek zorunda kaldı. 10 sene önce olsa istifa eder miydi, etmezdi ama bugün istifa etmek zorunda kaldı. Beşiktaş'taki Rıdvan Bey, dün bir tweet attı. 10 sene önce olsaydı böyle bir şey olur muydu? Beşiktaş Kulübü Başkanı bizzat dedi ki 'Kardeşim bu kabul edilemez, olmaz.' Bir pozisyon 4 saat konuşulmaz ya. Çek öne gönder ileri. Orada 3 saniyede karar vermek zorunda hakem, hata da olur. İnşallah bak belli şeyleri aşabilmemize yardımcı olacak. Hakem hatası olmasın hepimiz isteriz. Kolay iş değil bu oraya o kadar emek para harcıyorsunuz tabii ki olmasın istiyoruz ama dünya 'Tanrı'nın eli' benzetmesini de gördü. Ne dedi Maradona 'O Tanrı'nın eliydi.' golü attı. Dopingkonusu gündeme geldi geçenlerde. Ben tüm basını taradım orada şunu aradım, WADA yakın zamanda bir rapor açıkladı ülkelerin ihlal sıralamasını koydu, biz yedinciyiz. Orada bir branş bizim canımızı yakıyor, aslında daha aşağıda olmalıyız da... O branş ile ilgi de farklı bir önlem alacağız çok süre verdik onlara. Vücut geliştirme... Çok süre verdik onlara, düşüş var ama yeterince düzelmedi yazık. Bizim önümüzde olan ülkelerin kimse haberini yapmadı. Fransa üstte sadece bir ülke daha fazla ihlali var. WADA üyesi olarak konuşuyorum. İtalya da önümüzde çok meşhur bir sporcu hepimizin tanıdığı yasaklı madde ile yakalandı." şeklinde konuştu.

Bakan Kılıç, doping konusunda WADA'da 10 yıl baz alınarak bakılan numunelerin süresinin artmasının konuşulduğunun hatırlatılması üzerine, şunları aktardı:

"Şimdi ben Montreal'de söyleyeceklerim ile ilgili burada konuşursam önlem alırlar. Ben geçmişe değil geleceğe bakılması gerektiğini düşünüyorum. On yıl yeterli ve iyi bir süre. On yıldan daha fazla geriye gitmenin kimseye bir faydası olacağını düşünmüyorum. Çünkü o zaman farklı ülkelerin ve farklı spor camiasının olduğunu unutmayalım dünyada da. O zamanlar sonuç odaklı bir spor camiası vardı. Niye, rekorlar kırılacak, o markayla kırılacak bu markayla kırılacak falan. 'Just to it' falan mesela. Sonucu al da nasıl alırsan al, subliminal mesajlar. Benim şahsi görüşüm 10 sene iyi bir süredir. Dünyada da herkes bunu anladı. Altını çizerek söylüyorum sadece Türkiye değil. Bu ilaçların ve performans artırıcı maddelerin üretim yerlerine bakın, Türkiye'de üretilmiyor bunlar veya bunların icadının farklı şekillerde kokteyller yapılıp 7 tane sarı tişörtün alınmasının sebebi biz değiliz."

Tüm sporcuların temiz spor yapmaları gerektiğini vurgulayan Akif Çağatay Kılıç, "Bununla alakalı da herkesin üzerine düşen sorumluluk var. Sadece Türkiye'nin değil dünya spor kamuoyunun üzerine düşen bir görev var. Bunu yerine getirmek zorunda. On seneden daha fazla geriye gitmek çok bir şey getirmez. On sene geriye gitsek o zamanlar 20 yaşında olan atlet şimdi 30 yaşında sporu bile bırakmış olabilir. Orada ki asıl amaç şimdi hala aktif olup, sıkıntısı olanların üzerine gitmek ama bunu dengeli bir şekilde yapıp geleceğe bakmak lazım." diye konuştu.