KOPENHAG (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadeleye ilişkin, "Herkesi temizledik, tespit ettik diye bir rahatlık bizi rehavete sürükler. Asla bu mücadelede bir an bile olsa rehavete düşemeyiz. Eğer düşersek bizden sonra gelecek nesiller bunun hesabını da bizden sorar." dedi.

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) "Türkiye'de Hukuk ve Yargı Reformları" başlıklı etkinliğinde konuşan Gül, Türkiye'nin son 15 yılda ekonomi, siyaset ve dış politikada çağ atladığını, öz güven içinde dünyada ve bölgesinde lider bir ülke haline geldiğini söyledi.

Bakan Gül, "Esasen son zamanlarda ülkemize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik eleştirilerin, algı operasyonlarının nedeninde de Türkiye'nin ve Cumhurbaşkanımızın liderliği ve Türkiye'nin başarısı yatmaktadır. Türkiye son 15 yılda gerçekten çok önemli adımlar attı. Türkiye eskiden memuruna ve emeklisine maaş veremeyecek durumdaydı. Bugün birçok küresel krize rağmen Türkiye hamdolsun kendi ekonomisiyle ayakta durmayı başaran bir ülke haline gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarına değinen Gül, şöyle devam etti:

"Türkiye ne çok ileriye gitmeli ne çok büyümeli ne de yerlerde sürünmeli. Türkiye yönetilebilen bir ülke olmalı ki bir pazar olsun. Türkiye ne ölmeli ne olmalı. Yaklaşım buydu. Türkiye 'hasta adam' olarak yatağında yatsın, pazar olarak kullanılsın ve nefes alıp versin ama kalkıp bir liderlik, bir vizyon bir strateji sahibi olmasın. Asıl düşünce buydu. Türkiye işte Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ayağa kalkınca birileri bundan rahatsız oldu. Onlar bundan rahatsızlık duysalar da çatlasalar da patlasalar da Türkiye'nin barışçı, Türkiye'nin kuşatıcı ve kardeşlik dili, güçlü dili inşallah bütün dünyada sesini yükseltmeye devam edecek.

Biz nerede bulunursak bulunalım, hangi coğrafyada bulunursak bulunalım, dünyada işgal etmeyen ve işgale uğramayan hangi millet vardır? Türk milleti. Bizim emperyal duygularımız olmaz. Biz sadece ve sadece ve her ortama barış, selam, huzur getiririz. İnandığımız değerler bizlere bunu öğretiyor."

Gül, dünyanın bir ahlaki kriz içinde olduğunu ve küresel bir adaletsizliğin yaşandığını vurguladı.

"Yaratılanı severiz Yaratan'dan ötürü" anlayışının en temel prensipleri olduğunu dile getiren Gül, "Bu medeniyetin temsilcileri de bizleriz. Bulunduğumuz her yerde kendi değerlerimizden vazgeçmeyeceğiz. Dilimizi, inancımızı ayakta tutacağız ve insani, ahlaki tüm ilişkilerimize bunu yansıtacağız. Bir Müslüman bir Türk olarak, kendi inançlarımızla hangi inançtan olursa olsun, herkesin gıpta ile gösterdiği bir hale gelmemiz lazım." yorumunu yaptı.

Türk vatandaşlarının, asimile olmadan bulundukları ülkelerde toplumun değerleriyle barışık ve o ülkelerin hukukuna uygun bir şekilde çalışmalarını gerçekleştirmelerini isteyen Gül, "Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye her zaman sizin yanınızda oldu. Bizler için nasıl Konya'da, nasıl Sivas'ta, nasıl Ankara'da, Çankırı'da bir vatandaşımız hangi haklara, hangi yaklaşıma sahipse sizler de bizim için aynı değerdesiniz." ifadelerini kullandı.

- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi

Adalet Bakanı Gül, 16 Nisan referandumuna da değindi.

Referandum sonucunda halkın onay verdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirilerine işaret eden Gül, şöyle konuştu:

"Türkiye'de uygulanan sistem, bir sandık vardı. Sandıkta vatandaş oy kullanıyordu, akşama evine gidiyordu, akşam bekliyordu; 'Ya ne oldu bu seçimler?' Seçimlerde kazanan yok. Hükümet kurulmuyor. Avrupa gibi de değil. Türkiye'de koalisyonlar sıkıntı. Avrupa'da bir koalisyon kültürü var ama Türkiye'de bu sistem içerisinden, sandıktan millet çıkmıyordu. Bizim millete, oyunu versin, vergisini versin, oğlunu askere göndersin ülke yönetimine karışmasın; hep böyle baktılar. Ülkenin yönetimini belli bir mutlu azınlık hep idare etti. Vatandaş sandığa oy kullandı, akşam sandık açıldı, Ali amcanın, Ahmet amcanın, Ayşe teyzenin, Fatma teyzenin oyu dikkate alınmadı. Neden? Çünkü sistem milletin iktidarı üzerine değil, bürokrasinin iktidarı üzerine dizayn edilmişti. Bu mücadelenin sonunda 16 Nisan referandumunda milletin sandıktan çıkmasına yönelik bir iktidar, bir hükümet sistemi ortaya konuldu."

Devletin eskiden vatandaşları "makbul olan ve olmayan" diye ikiye ayırdığını anlatan Gül, 16 Nisan referandumuyla artık bu ayrıma son verildiğine dikkati çekti.

Referandum sonucu kabul edilen anayasa değişikliğiyle artık milletin her zaman söz sahibi olduğu bir hükümet sistemine geçildiğini söyleyen Gül, "Peki ne zaman geçildi? 16 Nisan'da oy verdik, akşama geçtik mi? Hayır. Yapacağımız 2019 seçimlerinden sonra bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Gül, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bir istikrar getireceğini belirtti.

- "Milletimiz bu hayasızca akına 'dur' dedi"

Türkiye'de siyasal ve ekonomik istikrar devam edince birilerinin rahatsız olduğunu dile getiren Gül, "Ne yaptılar? Türkiye'de Gezi meselesiyle, Türkiye'de 17-25 Aralık yargı darbe girişimiyle, Türkiye'de 15 Temmuz FETÖ ihanet çetesinin, terör örgütünün darbe girişimiyle ülkemizi ortadan kaldırmak, ülkemizi işgal etme girişimlerine birileri girişti." ifadelerini kullandı.

Gül, Türkiye'de devletin içine sızmış ve devleti ele geçirmeye ayarlanmış bir terör örgütünün hain darbe girişiminin yaşandığına değinerek, şunları söyledi:

"O gün 251 vatandaşımızın şehit olduğu, Meclisimizin bombalandığı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin bombalandığı, demokrasinin, anayasanın ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir geceydi. O gece Türkiye'de ezanın, demokrasinin, anayasanın ve Türk bayrağının ortadan kaldırılmasına yönelik bir işgal girişimini yaşadık ama hamdolsun milletimiz bu işgal girişimine, bu hayasızca akına 'dur' dedi, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde iradesine sahip çıktı."

Türkiye'de sistem istikrarlı olmayınca bu gibi devlet içine nüfuz etmiş yapıların oluşabildiğini anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peki siz iktidarda değil miydiniz? Üst kademede asker, hakim, polis, bunlar iktidara geldiğimizde zaten memurlardı, alınmışlardı. 40 yıllık bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bunlar AK Parti hükümeti döneminde devletin içerisine alınmış ve yerleştirilmiş kişiler değil. Bunlar, şu parti gelmiş o partiden gözükmüş, bu parti gelmiş o partiden gözükmüş, karısının başını açtırmış, namaz kılmamış, içki içmiş, her türlü yalanı, riyayı, münafıklığı yaparak kendisini gizlemiş. Devlet içinde bürokratik bir yapı güçlü olursa, siyaset ve millet güçlü olmazsa bu tür yapıların çıkmasına da imkan doğuruyor. Bu tür yapılarla mücadele anlamında da Türkiye'de milletin söz sahibi olduğu bir sistemi hep beraber yapacağız. Anayasayı ortadan kaldırmak için çalışanlara karşı mücadele de hukuk ve adalet çizgisinde yapılıyor. Bakın 'O gece siz şunu yaptınız' diye kimse, hiçbir güvenlik gücü o hainlere karşı, onların yaptığı gibi yapmamıştır. Ne yapmıştır? Tutmuştur, almıştır mahkemelerin, yargının, hukukun önüne çıkarmıştır. Anayasaya ve hukuka göre de bugün bu kişiler yargılanmaktadır. Cezaları neyse de bağımsız mahkemeler bu kararı vereceklerdir ama yıllarca vesayet odaklarıyla, bürokratik oligarşiyle, bu tür illegal yapılarla, çetelerle, mafyalarla hep birlikte mücadele ettik. İnşallah bu mücadeleyi de kesintisiz bir şekilde sürdüreceğiz."

- FETÖ ile mücadele

Bakan Gül, hakim ve savcıların üçte birinin FETÖ üyesi olarak 15 Temmuz'dan sonra ihraç edildiğini hatırlattı.

Gül, yargıda FETÖ ile mücadeleyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Vatandaşlarımızı tutuklayan, davasını açan, yargılayan kişiler bunlardı. Yargı bunların elinde olunca, özellikle belli yerlerde de Yargıtayı olsun, Anayasa Mahkemesinde olsun, kürsüde olsun, bu kişiler hep böyle en önemli yerlere nüfuz etmişler çünkü 'Yargıyı ele geçirin, devleti ele geçirmiş olursunuz' diye talimat almışlar. Şimdi bunlar yargıdan temizlendikçe ve inşallah daha eğitimli, daha nitelikli hukukçularla, yargıçlarla, savcılarla Türkiye'de hukuk sistemi de daha adil bir şekilde ortaya çıkacak çünkü bizim inancımıza göre, adalet herkese hak ettiğini vermektir. 'Kızım Fatıma dahi olsa yanlış yaparsa hesabını sorarım' anlayışı elbette hepimiz için temel bir prensiptir. Adaletin hiçbir şekilde hiçbir vatandaşımızın nezdinde zedelenmemesi gerekmektedir. Herkes için adaleti tesis etme anlamındaki çabamızı hep birlikte yapacağız."

Yargıda, emniyette ve orduda hala bunların kripto uzantılarının olabileceğini kaydeden Gül, "40 yıllık bir örgütü iki yılda temizledik, hepsini bitirdik." diyemeyeceklerini ifade etti.

Bu konuda uyanık olunması gerektiğini vurgulayan Gül, "Herkesi temizledik, tespit ettik diye bir rahatlık bizi rehavete sürükler. Asla bu mücadelede bir an bile olsa rehavete düşemeyiz. Eğer düşersek bizden sonra gelecek nesiller bunun hesabını da bizden sorar çünkü bu iş bir parti meselesi değildir. Bu iş bir devletin bekası meseledir ve hamdolsun ki Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu kararlılık devletimizin bütün birimlerinde vardır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, paralel devlet yapılanması konusunda daha önce uyarılarda bulunduğunu anımsatan Gül, "O gün yalnız bırakılan Cumhurbaşkanımızın ne kadar haklı olduğu bugün bir kez daha ortaya çıkmıştır." yorumunu yaptı.

- "Adaletten asla şaşmayız"

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecine de değinen Gül, Türkiye'nin bu noktada kararlılığını ve vizyonunu ortaya koyduğunu ancak AB'nin Türkiye'ye hak ettiği desteği vermediğini anlattı.

AK Parti'nin ve hükümetin, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve demokrasiyi temel ilkeler olarak gördüğünü dile getiren Gül, şunları kaydetti:

"Bu konuda yaklaşım ne olursa olsun, biz insanımızın, biz vatandaşlarımızın ve bütün insanlığın demokrasi ve hukukun üstünlüğü çizgisinde eşit olduğuna inanan bir anlayışa sahibiz. Dolayısıyla biz bu konudaki yaklaşımımızı, perspektifimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu hangi ortam olursa olsun. Bakın Türkiye'de bir OHAL var ama hukuksuzluk mu var? Hayır. OHAL, Türkiye'de anayasada bir hak olarak ortaya konulan bir yönetim şeklidir, anayasal bir durumdur. OHAL olmasına rağmen asla hukuktan taviz verilmemiştir. Savcı iyice araştırır, emin olunca o kişiyi şüpheli hale getirir.

Bakın OHAL sürecinde işten atılanlara karşı hiçbir itiraz yolu yoktu. Kanun gibi, işten atılıyordu ama hükümetimiz ne dedi? 'OHAL bile olsa bir vatandaşımız bile olsa 100 bin kişi atıldı, bir kişi bile haksız yere atılma ihtimali varsa buna itiraz hakkı getirelim' dedik. Ne yaptık? İşten atılan, ihraç edilenlere karşı bir komisyon kurduk, o komisyona başvuruyor. OHAL komisyonu inceliyor, kabul ederse işe dönüyor. Kabul etmez, reddederse dava açıyor mahkemede, eğer haklı görürse işine dönüyor. Bunu kim getirdi? AK Parti hükümeti getirdi. Neden getirdik? Çünkü bizim için hukuk, bizim için adalet her şeyin başıdır. Bir kişi bile burada FETÖ'nün mağdur ettiği, FETÖ örgütüne bir şekilde iltisaklı olmuş, olmamış bunların hepsinin tespitini kurulan komisyon baksın, mahkeme baksın ve gerçek neyse onu tespit etsin çünkü biz devletiz çünkü biz Adalet ve Kalkınma Partisiyiz, adaletten asla şaşamayız."

Abdulhamit Gül, Türkiye'de hukukun işlediğine dikkati çekerek, hukukun üstünlüğünü en büyük güvenceleri ve her zaman temel prensipleri olarak niteledi.

- "Ülkemizi terör örgütleri belasından kurtaran bir Türkiye var"

Türkiye'nin jeopolitik ve stratejik konumuna işaret eden Gül, "PKK'sı, YPG'si, FETÖ'sü, DHKP-C'si hepsi bizim yanı başımızda ve bu örgütlerle mücadele eden bir Türkiye var. DEAŞ ile mücadele ederek Fırat Kalkanı'nda, yine DEAŞ ve PKK/YPG ile Zeytin Dalı Harekatı'nda mücadele ederek, ülkemizi terör örgütleri belasından kurtaran bir Türkiye var." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlılığı ve liderliği sayesinde Afrin'de çok başarılı bir operasyon gerçekleştirildiğini belirten Gül, şunları dile getirdi:

"Cumhurbaşkanımızın bu kararlılığı olmasaydı belki bugün hükümetimizin bu kararlılığı ve kararı olmasaydı hala Kilis, Gaziantep, Hatay ve belki de daha diğer şehirlerimizi terör örgütleri bombalarla, füzelerle hala tahrip ediyor ve saldırılarını sürdürüyor olacaklardı ama hamdolsun Mehmetçiğimizin kararlı ve dirayetli duruşuyla çok önemli bir başarı elde edilmiştir. 18 Mart'ta Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde tarihi bir başarı elde edilmiştir. Ben bu vesileyle tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum, gazilerimize de yine Rabbimden acil şifalar diliyorum."

Gül, Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında gözü olmadığı vurgusunu yaptı.

Türkiye'nin kendi topraklarından bir çakıl taşını bile vermeye de asla niyetinin olmadığını söyleyen Gül, "Ölürüz ama asla öyle bir çakıl taşımızı bile verdirmeyiz, vermeyiz. Vatandaşlarımızın huzurunu, birliğini, dirliğini, Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle bir vatandaşımızın bile huzurunu, güvenliğini asla tehlikeye atmayız. Bu konuda her türlü tedbiri alırız. İşte Afrin'de olan da budur. Uluslararası meşruiyetten kaynaklanan bir hakkı ortaya koyduk. Elbette o saldırılar bitince yine kendi ülkemize, kendi topraklarımıza gidip vazifemizin başına elbette dönülecek." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye esasen Avrupa'nın da bir güvenlik kapısıdır"

Bakan Gül, Türkiye'yi tehdit eden bütün unsurlarla mücadelenin süreceğini kaydetti.

"Türkiye esasen Avrupa'nın da bir güvenlik kapısıdır." diyen Gül, bu mücadelenin Avrupa'nın güvenliği için de verildiğini belirtti.

Gül, "Bu konuda maalesef gereken desteği de görememek elbette bizim açımızdan değil ama hakikat adına üzücü bir tablodur. Birileri bunu kabul etse de takdir etse de etmese de biz bize yakışanı yapacağız." değerlendirmesini yaptı.

Terör örgütleriyle mücadele ederken hukuktan asla vazgeçilmeyeceğini ifade eden Gül, "Bu mücadeleyi hep birlikte yapacağız, Türkiye'de kesintisiz bir şekilde demokratikleşme, hukuk reformlarını, yargı reformlarını artırarak sürdüreceğiz." diye konuştu.

Yurt dışındaki vatandaşların da hukuki anlamda, ana dili anlamında yaşadığı sorunları çözme konusunda çaba sarf edileceğini dile getiren Gül, şunları anlattı:

"Burada asla kendinizi misafir gibi görmeyin. Sizler artık bu ülkenin vatandaşlarısınız ve bu konuda da ortak güvenceleriniz, hukuki uluslararası güvenceleriniz var. Asla içinize kapanık olmayın. Kendinizde, çocuklarımızda, gelecek nesillerimizde öz güveni en güçlü şekilde tutun. Bu konuda da buradaki siyasal katılımları, demokratik haklarımızı en güçlü şekilde yerine getirin."

Adalet Bakanı Gül, Türkiye'nin her zaman yurt dışındaki vatandaşlarının yanında olduğunu sözlerine ekledi.