Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geçmişte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarıda başka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle, hareketimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur." dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada zorlu bütçe maratonundaki gayretleri, sabrı ve dirayetleri için milletvekillerine teşekkür etti.

Bugüne kadar 15 il kongresine katıldığını belirten Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım'ın da farklı illerde kongrelere katıldığını söyledi. Erdoğan, bu hafta sonu da Elazığ, Bingöl, Tokat ve Yozgat il kongrelerinde vatandaşlarla kucaklaşacaklarını ifade etti.

Büyükşehirlerin il kongrelerini sona bıraktıklarını, bunlar da tamamlandıktan sonra, Eylül ayı gibi büyük kongreye hazır olacaklarını dile getiren Erdoğan, böylece mahalli seçimler ile ardından yapılacak milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine, teşkilatları büyük ölçüde yenilemiş, mücadeleyi ve heyecanı tazelemiş olarak gireceklerini aktardı.

Erdoğan, bugüne kadar katıldığı il kongrelerinde gerek dışarıda toplanan vatandaşların ilgisini ve coşkusunu gerek salondaki partililerin heyecanını gayet iyi gördüğünü vurgulayarak, özellikle 2015'teki seçimlerle mukayese edilemeyecek oranda büyük bir coşku ve heyecanın göze çarptığına dikkati çekti.

En çok da Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde gördüğü samimi ilgiden memnuniyet duyduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bölücü terör örgütünün baskısı kalktıkça, buralardaki kardeşlerimizle olan gönül bağımızın yeniden güçlenmeye başladığı açıkça görülüyor. Bunu sadece bir başlangıç olarak kabul etmeli, terörle mücadeleden taviz vermeden, hizmet ve siyaset alanında da daha çok çalışarak, vatandaşlarımızın gönlünde zirveye çıkmalıyız." diye konuştu.

- "Sıra terör koridorunu çökertmekte"

Çukur eylemleri, 16 Nisan halk oylaması ve Kuzey Irak'taki gelişmeler karşısında gösterdikleri sağlam duruşun, bu bölgelerdeki vatandaşların ortak gelecek konusunda samimiyetlerinin ifadesi olduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi sıra bölücü örgütün Suriye terör koridoru oluşturma projesini tamamen çökertmeye gelmiştir. Fırat Kalkanı Harekatıyla attığımız adımı, Afrin ve Münbiç'te devam ettirerek, ardından da tüm sınır boylarını güvene ve huzura kavuşturarak, bu süreci inşallah tamamlayacağız." açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte, bölgedeki vatandaşların daha güçlü desteğine ihtiyaç olduğuna işaret ederek, geçmişte attıkları adımları çok daha ileriye taşıyacak bir çalışmanın hep birlikte ortaya konulması gerektiğini söyledi.

AK Parti teşkilatlarında ve belediyelerde hayata geçirilen, halen de süren değişim sürecinin millet tarafından çok müspet karşılandığını dile getiren Erdoğan, bu durumun, AK Parti'nin milletle arasındaki ilişkiyi daha da güçlü hale getirmesi gerektiğine işaret ettiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte ülkeyi yöneten, ancak sonradan tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolan partilerin milletten uzaklaştıklarının farkına varamadığına dikkati çekerek, bunun sebebinin, enerjinin ve zamanın içe dönük mücadelelerde kullanılması olduğunu belirtti. Erdoğan, AK Parti'nin asla böyle bir hataya düşmediğinin ve düşmeyeceğinin altını çizdi.

- "Affetmemiz söz konusu olamaz"

"Bizim gücümüz, birliğimizden ve milletimizle olan bağlarımızı sıkı tutmamızdan geliyor. Bu iki unsura zarar verecek hiçbir davranışı, hiçbir tutumu, hiçbir sözü affetmemiz söz konusu olamaz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı şekilde geçmişte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarıda başka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle, hareketimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur. Herkes ağzını açmadan önce nerede bulunduğuna, kimlerle aynı safa geçtiğine dikkat etmelidir. Kem alette kemalat olmaz. Bunlar, milletimizle birlikte son 3-4 yıldır verdiğimiz hayati mücadelede en küçük bir desteklerini görmediğimiz, hatta çoğu defa karşı saflarda silüetleri beliren kişilerdir. Dünyada neler oluyor, ülkemizde neler oluyor, bununla ilgili bir sesiniz çıkmayacak, bu ülkede bir 'evet-hayır' referandumu yapılıyor ve partimiz burada 'evet' başlığını böyle atıyor ama bakıyorsunuz birileri de 'hayır' için kampanya yürütüyor. Kulislerde, şurada burada... Ve şimdi de kendilerinde söz hakkı görüyorlar. Kusura bakmasınlar. Bu birlikteliği, bu beraberliği, bu dayanışmayı zedeleyenler bilsinler ki artık bu kervanın samimi yolcuları değildir. Biz bu yola çıkarken ahdederek çıktık ve bu yola bu akitleşmeyle, bu ahitle çıkarken de şunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım, sadakatin aslolan bir kavram olduğunu bilerek çıktık. Bu trenden düşenler, kusura bakmasınlar düştükleri yerde kalırlar ama bu da yoluna devam eder."

Meclis Grupları başta olmak üzere, tüm teşkilatlarının bu konuda anlayış ve güç birliğinde olduğunu görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Kendilerine biçilen tek misyonun AK Parti'ye ve şahsımıza zarar vermek olduğunu göremeyecek kadar hırslarının esiri olanların hükmünü milletimiz zaten veriyor. Siz hiç merak etmeyin Türkiye'nin istiklali ve istikbali için hayatını ortaya koyarak çalışanlarla, dikensiz bahçelerde kendi ikbali için yollara düşenlerin farkını milletimiz çok iyi biliyor." diye konuştu.

- "Kalbimizle kucaklayacağımız günler uzak değil"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son grup toplantısından bugüne kadar gündemlerindeki en önemli meselelerden birinin de Kudüs olduğunu anımsattı.

Erdoğan, ABD'nin Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak tanıma kararının hemen ardından başlattıkları yoğun diplomasi trafiğini, bunu açıklamalarının resmen yapılmasıyla birlikte hızla bir çalışma başlattıklarını anlattı.

İstanbul'da 13 Aralık'ta topladıkları İslam İşbirliği Teşkilatı olağanüstü zirvesinin, İslam dünyasının uzun zamandır ilk kez bir konu etrafında güçlü bir şekilde kenetlenmesine vesile olduğuna işaret eden Erdoğan, ikircikli davranan kimi ülkelerin de olduğunu kaydetti. Erdoğan, ancak genel görüntünün gelecekleri açısından ümit verici olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kırmızı çizgimiz olarak ilan ettiğimiz Kudüs'ün, Müslümanlar açısından taşıdığı değerin ve bu konuda göze alınabilecek fedakarlıkların boyutunun bazı devletler tarafından anlaşılamadığı görülüyor. İstanbul'daki zirvenin ardından konuyu, Birleşmiş Milletler platformlarında da sıkı şekilde takip ederek Kudüs'ün dünya gündeminin en üst sırasına çıkmasını sağladık. Rabb'imiz, 'Sizin şer bildiklerinizde hayır; hayır bildiklerinizde şer olabilir' buyuruyor. Kudüs meselesininde bu ilahi takdire uygun şekilde Müslümanlar için hayıra tebdil olacağına yürekten inanıyoruz. Bir süredir sadece düşlerimizde görmekte yetindiğimiz Kudüs ve Harem-i Şerif'i kollarımızdaki ve kalbimizle kucaklayacağımız günler inşallah uzak değildir.

Bunun birinci şartı ise önce Türk milleti olarak bizim kendi aramızdaki birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirmemiz, ardından da tüm İslam dünyasının aynı feraseti gösterebilmesidir. Kudüs'ün Hz. Ömer'den sonraki ikinci fatihi Selahaddin Eyyubi, 'Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarını yenemez.' diyor. Bizim dostlarımızla kenetlenip tüm gücümüzü ve zamanımızı, düşmanlarımızla olan mücadelemize hasretme vaktimiz çoktan gelmiştir."

- 14 eser restore edildi

Erdoğan, bunları söyleyince birilerinin, kendilerini, "ayrımcılıkla, ötekileştirmeyle, çoğulculuğa aykırı hareket etmekle" suçladığını ifade etti.

İstanbul'da önceki gün Bulgar cemaatinin, Türkiye tarafından restore edilen meşhur Demir Kilisesi'nin açılış törenini gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Başbakan Binali Yıldırım ile farklı dinlerin Türkiye ve yurt dışındaki dini liderlerinin açılışa katıldığını anlattı.

Hükümetleri döneminde kilise, şapel, sinagog ve havra olarak 14 eseri restore edip, diğer dinlerin mensuplarının hizmetine sunduklarına işaret eden Erdoğan, Trabzon'da Sümela Manastırı'nın da restorasyonun sürdüğünü kaydetti.

- "İsrail'in şımarıklıkları"

"Eğer bizim ayrımcılık yapmak gibi bir niyetimiz olsa bu işlere niye girelim?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Öyle ya kimse bizi bunlara mecbur bırakmıyor. Bütün bu hizmetler inanç ve ibadet özgürlüğü konusundaki samimi duruşumuzun ürünleridir. Bizim teröre bulaşmamış, milletimizin birliğini, vatanımızın bütünlüğünü hedef almayan her türlü inanca, düşünceye kesinlikle saygımız vardır. Nitekim biz Kudüs'te sadece Müslümanların değil aynı zamanda her mezhepten Hristiyanların da haklarını savunuyoruz. Ecdadımız Hristiyan mezheplerinin her birine Kudüs'te kilise kurma ve faaliyet yürütme izni vermiştir. Asırlar boyunca ecdadımız barışı, huzuru bozmamak, diğer dinlerin mensuplarını rahatsız etmemek şartıyla Kudüs'te kimsenin ibadetine karışmamıştır, hepsini de güvence altına almıştır. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız."

Erdoğan, Osmanlı'nın elinden çıktığı günden beri Kudüs'te ne huzur ne de barış olduğunu dile getirerek, hele hele İsrail'in kuruluşundan itibaren bölgede uygulanan devlet terörünün, insan hakları ihlallerinin zirvesi olduğuna işaret etti. 

Batı ülkelerinin özellikle de ABD'nin himayesi altındaki İsrail'in şımarıklıklarının bölge ile birlikte tüm dünyayı bir felakete doğru sürüklediğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Böyle bir zulmün ilanihaye sürmesi ve karşılıksız kalması mümkün değildir. Biz tüm samimi dostlarımıza bu ikazı yapıyoruz. Çok geç olmadan bölgede adil ve sürdürülebilir yeni bir düzenin kurulması en büyük temennimizdir. Bu çerçevede sonuna kadar Filistinli kardeşlerimizin yanında olmaya, onların haklarını, hukuklarını korumaya devam edeceğiz. Türkiye, İslam dünyası ve insanlık olarak Kudüs imtihanını başarıyla vermek mecburiyetinde olduğumuza inanıyoruz. "

Geçmişte Türkiye'nin çok uzun bir dönem boyunca adeta tek yönlü, tek boyutlu, bağımlı bir dış politika izlemeye mecbur bırakıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"AK Parti hükümetlerinde kardeş coğrafyalardan başlayarak, dünyanın tamamına yayılan bir açılım projesini biz hayata geçirdik. Hemen yanı başımızdaki Ortadoğu ülkeleriyle yıllarca küllenmiş, ihmal edilmiş hatta kasıtlı olarak sabote edilmiş ilişkilerimizi düzeltmek için yoğun çaba harcadık. Hamdolsun, çok güzel neticeler de aldık. Suriye ve Irak'ta yaşanan istikrarsızlıktan bizi hedeflerimizin gerisine düşürmüş olsa da bu bölgeyle toplumlar zemininde güçlü bir kucaklaşma yaşadığımızı kimse inkar edemez. Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya coğrafyası hem tarihi hem insani olarak zaten ayrılmaz bir parçamızdır. Bu geniş coğrafyada ecdat yadigarı maddi manevi tüm hatıralara sahip çıkarak, kardeşlik hukukumuzu canlandırdık, güçlendirdik. Güney Amerika'dan doğu Avrupa'ya kadar bu anlayışla ayak basmadık yer bırakmıyoruz."

- "Afrika üçüncü bin yılın yıldızı olacak"

Afrika ziyaretlerinin ayrı bir yeri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Afrika'nın üçüncü bin yılın yıldızı olacağını bildirdi. Afrika'nın Türkiye olarak yıllarca ihmal edilen, adeta Batılı sömürgecilerin kanlı pençelerine terk edilen bir coğrafya gibi görüldüğüne işaret eden Erdoğan, "Bu kıtadaki büyükelçiliklerimizin sayısı neydi biliyor musunuz? 12, fakat şimdi biz 2005 yılını Afrika yılı ilan ettik, Afrika yılı ilan ettikten sonra yoğun bir çalışmaya başladık. Şu anda Afrika'daki büyükelçilik sayımız 41 oldu. Hedef Afrika'da büyükelçiliğimizin olmadığı ülke inşallah bırakmayacağız." ifadesini kullandı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, THY'nin kıta genelinde 51 noktaya uçuş yapmasını sağlayarak yepyeni bir dönemin kapılarını araladıklarını belirtti.

Afrika'ya bir adım atıldığında, onların koşarak geldiğini aktaran Erdoğan, Afrika ülkelerinde sokaklarda insanların ellerinde Türk bayrakları ile coşkulu bir şekilde kendilerini karşıladığını anımsattı. Ziyaretleri sırasında farklı heyecanlar yaşadıklarını belirten Erdoğan, "İşte bunları bırakmayacağız. Bunları takip edeceğiz, bunların üzerine üzerine gidip, muhabbet sofralarımızı inşallah zenginleştireceğiz." dedi.

Fransa'ya gittiğinde de oradaki Türkiye vatandaşlarıyla, Türkiye'de yatırımları olan güçlü kuruluşların temsilcileriyle bir araya geldiklerine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Samimi görüşmelerle Türkiye, Fransa arasındaki ilişkilerin geleceğe yönelik olumlu neticelerinin inşallah adımlarını attık. Tüm bu hadiseler bize sorumluluğumuzun ne kadar büyük ve aynı zamanda önümüzdeki ufkun da ne kadar geniş ve ne kadar bereketli olduğunu gösteriyor. Demek ki durmak yok... Türkiye'nin imkanlarını, enerjisini ve zamanını teksif etmesi gereken yerler işte buralar. Şimdi önümüzde Latin Amerika ülkeleri var, inşallah oralara da gideceğiz. Yani biz bir kapalı iç politikayla dünyada yer edinmeyeceğiz, tam aksine çok ciddi bir açılım politikayla dünyaya inşallah yayılacağız. Türkiye'yi bir yandan terör örgütlerinin saldırılarıyla, bir yandan ikili ve uluslararası ilişkilerdeki oyunlarla, bir yandan ekonomik kumpaslarla dize getirmek isteyenlerin asıl amacı bizi işte bu vizyondan uzaklaştırmaktır. Onun için her fırsatta ne diyorum, biz üzerimize salınan terör örgütlerini tepeleriz hem sahada ve masada iddialarımızı ortaya koyarız hem ekonomimize sahip çıkarız hem de asıl hedeflerimizi muhafaza ederiz."

- "Türkiye'yi sıkıştırma operasyonu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konunun üzerinde hassasiyetle durmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:

"15 Temmuz darbe girişimini ülkemizde başaramayanlar, şimdi farklı darbe girişimlerinin arayışı içerisindeler. Şu anda Amerika'daki malum dava, işte bir siyasi içerikli darbe girişiminin adresidir ve bu öyle sureta atılmış bir adım veya yapılmakta olan bir dava değildir. Türkiye'yi güya kendilerine göre ekonomik noktada sıkıştırmak, güya kendilerine göre FETÖ ile CIA ile öbür tarafta FBI ile sıkıştırmak suretiyle Türkiye'ye kendilerine göre bir sıkıştırma operasyonudur. Fakat bu da tutmayacak, bunu da başaramayacaklar."

Türkiye'nin son 15 yılda geldiği yerin birilerini rahatsız ettiğini, kıskançlık krizlerine soktuğunu ifade eden Erdoğan, "Ama çatlasanız da patlasanız da biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Zaten bizim 'stratejik ortak' olarak bildiğimiz dostlar, bizim sınırlarımızda 911 kilometre Suriye sınırında, 350 kilometre Irak sınırında kalkıp da terör örgütlerine her türlü ağır, hafif silah desteğini veriyorlarsa biz kendileriyle neyi konuşacağız?" diye konuştu. 

Terör örgütlerine, 4 bin tır dolusu zırhlı taşıyıcı, tank, top gibi ağır silahların verildiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Defalarca uyarmamıza rağmen en ufak bir geri adım var mı? Yok. Ondan sonra kalkıp bakıyorsunuz bize nasihat çekmeye yelteniyorlar. O nasihatı kendinize saklayın. Biz bu konuda samimiyet ararız, dürüstlük ararız. Eğer bu samimiyet, dürüstlük yoksa daha önce de söylediğim gibi biz göbeğimizi kendimiz kestik ve kesmeye devam ederiz. Eğer bugüne kadar sadece bize çizilen sınırların içine mahkum olup kalsaydık ne 863 milyar dolar milli gelire ulaşırdık, ne bunca yatırımı yapabilirdik ne de 2023 hedeflerimiz olurdu. Bugünlere yüreğimizle, bileğimizle, aklımızla mücadele ederek geldik.

Şurada son 10 yılda bakıyorsunuz dünyada sükse yapan yatırımlar arasında Türkiye'nin yatırımları yer alıyor. Bir taraftan Yavuz Sultan Selim Köprüsü yerini alıyor, Osmangazi Köprüsü aynı şekilde orada yerini alıyor, bütün bunlar sükse yapan yatırımlar. Öbür tarafta MARMARAY, Avrasya Tüneli aynı şekilde. İnşallah şimdi temeli atılan 18 Mart Çanakkale Köprüsü de bunların içerisinde yer alıyor. İnşallah bir diğer adım tabii ki Kanal İstanbul Projesi. İnşallah bu yıl içerisinde onun da ihalesi yapılacak, dünyada adından bahsettirecek en önemli yatırımlardan biri olacak."

-"Sarıkamış bir zaferdir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Sarıkamış Harekatı'nın sona erişinin 103. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, "Herkes Sarıkamış'ı, askerlerimizin yaşadıkları facialara bakarak bir yenilgi, bir ricat sanır. Halbuki Sarıkamış bir zaferdir. Kahraman askerlerimiz tüm zorluklara, eksikliklere rağmen Doğu Anadolu illerini işgal eden Rus kuvvetlerini pek çok yerde geri püskürtmüştür. Daha büyük ve kati zafer için olumsuz kış şartlarına rağmen Sarıkamış dağlarında harekata devam eden ordumuz düşmana değil, tabiata yenik düşmüştür." dedi.

Şair ve söz yazarı Özhan Eren'in "Sarıkamış Türküsü" adlı eserinin, "Sarıkamış üstünde kar / Kar altında Mehmedim yatar / Gülüm donmuş kara dönmüş / Gören sanmış yarini sarar." dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim askerimiz, bizim milletimiz vatanının her karış toprağına hangi şart altında olursa olsun yarini sarar gibi sarılmış, sahip çıkmıştır. Bu harekatta bizim askerlerimizin büyük bölümünü soğuğa kurban verdik ama Rus ordusunun 30 bini aşkın kayıplarının tamamı cephede yaşanmıştır. Neticede Sarıkamış'ın hükmünü verecek olan tarihtir." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, merhum dedesinin de Sarıkamış'ta şehit düştüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Köyümüzden bazı büyüklerimiz Sarıkamış'tan dönünce şehit merhum dedemle ilgili de 'tüfeğe sarılarak donduğunu gördüm' diyor. Şimdi resimleri görüyoruz, bakıyorsunuz tüfeklerine sarılarak şehit olmuş orada binlerce Mehmedimiz var, Allah rahmet eylesin. Bize yaşadıklarımızdan ders almak, doğru olanları sürdürmek, eksikleri tamamlamak, hataları düzeltmek düşüyor. Ben de bu vesileyle gerek merhum dedemin de aralarında bulunduğu tüm Sarıkamış şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. 

Ülkemiz asırlar boyunca Sarıkamış'ta olduğu gibi binlerce kahramanın canları pahasına verdikleri mücadeleyle kurulmuş, korunmuş, yükseltilmiş ve bugünlere ulaşmıştır. Türkiye'nin terör örgütlerine karşı verdiği mücadelenin, Suriye ve Irak'taki gelişmeler karşısında sergilediği kararlılığın Sarıkamış'tan, Çanakkale'den, Medine müdafaasından, Kut'ül Amare'den, Dumlupınar'dan bir farkı yoktur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin geçmişte niçin ve hangi inançla saydığı mücadeleleri vermişse bugünde aynı sebep ve imanla mücadelesine devam ettiğini vurgulayarak, "15 Temmuz işte bu kararlılığın en bariz örneklerinden biridir. İçeride ve dışarıda birilerinin Türkiye'nin terörle mücadelesini, darbe girişimleri karşısındaki cesur duruşunu, bölgedeki gelişmeler hususundaki tavrını itibarsızlaştırmaya çalışması boşuna değildir. Dün bize bu coğrafyadaki Selçuklu ve Osmanlı gibi iki çınarla kurduğumuz tarihin en görkemli devletlerini unutturmaya çalışanlarda bunlardır. Milletimizi inancından, kültüründen, tarihinden, değerlerinden uzaklaştırarak, mankurtlaştırmaya çalışanlarda aynı yolun yolcularıdır." dedi. 

Şahsına ve AK Parti'ye yönelik saldırıların asıl hedefinin 80 milyon nüfusu, 780 bin kilometrekare toprağıyla Türkiye olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Türkiye'yi sadece Türkiye olarak görmek yanlıştır. Türkiye demek, Avrupa'nın ortalarından Afrika'nın derinliklerine kadar koskoca bir coğrafyada yaşayan yüzlerce milyon kardeşimizin göğsünde çarpan kalbin geleceğe dair tüm umutları demektir." diye konuştu.

"Türkiye demek İslam dünyasında yaşayan 1,7 milyar insanın semaya açılan elleri, dillerden eksik olmayan duaları demektir. Türkiye demek hangi inanca, hangi meşrebe, hangi kökene, hangi coğrafyaya mensup olursa olsun tüm mazlumların, mağdurların ihtiyaç duyduklarında kendilerine uzanacağını bildikleri şefkat eli demektir." diyen Erdoğan, başkalarının Ortadoğulu sığınmacılara, Afrikalı gariplere, Asyalı mazlumlara doğal zenginlikleri varsa sömürülecek bir meta, yoksa hemen kurtulması gereken bir yük olarak bakabileceğine işaret etti.

Erdoğan, "Bizim böyle bir hakkımız da böyle bir niyetimiz de asla söz konusu olamaz. Çünkü biz tüm insanları eşrefi mahlukat olarak görüyoruz. Kendi refahını ve geleceğini başka insanların gözyaşı ve kanı üzerinde inşa edenler bir gün mutlaka kurdukları zulüm düzeninin çarkları arasında un ufak olup gideceklerdir. Emin olun ki biz hep burada olacağız, hem de daha güçlü bir şekilde burada olacağız." dedi. 

- "Bu yılın çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor"

Bu grup toplantısının, 2018 yılının ilk grup toplantısı olduğunu anımsatan Erdoğan, bu yılın çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, vefat eden Münir Özkul ve Aydın Boysan'a Allah'tan rahmet dileyerek, "Ölüm hepimiz için mukadder. Nerede, ne zaman, nasıl geleceği belli değil. Hepimize ne yakın ne uzak; olaya böyle bakacağız. Onun için öncelikle ailelerine, tüm sanat severlerimize, milletimize baş sağlığı diliyorum." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı hadiselerin amacı artık hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır. Milletimizi parçalamak ve ülkemizi bölmek isteyenlere karşı, adeta yeni bir istiklal savaşı veriyoruz. Bu savaşın cepheleri çok geniştir. Terör örgütlerinden ekonomiye kadar her araç bu savaşta kullanılmaktadır. Ama elhamdülillah, şu anda bizim durumumuz farklı. Artık kendi imkanlarımızla, silahlarımızla artık Kandil'de varız, artık Gabar'da varız, artık Tendürek'te varız, artık Bestler-Dereler'de varız; varız da varız, her yerde varız."

Bu grup toplantısında özellikle ana kademe, kadın kolları ve gençlik kollarının bir başka heyecanı yaşadığını ifade eden Erdoğan, "Anlıyorum ki bu kongrelerle birlikte, Allah'ın izniyle 2019'a çok farklı gireceğiz." dedi. 

- "Temenni ederim ana muhalefet de buna katılır"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hazırlıklarının bu yıl büyük ölçüde tamamlamak zorunda olunduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Mevzuat, uyum çalışmaları çok çok önemli. İnşallah bunları da özellikle MHP ile el ele vererek, dayanışma içerisinde... Temenni ederim ki ana muhalefet de buna katılır ve böylece bu süreci hızlandırmamız gerekiyor. Ama asıl olan, yeni yönetim mimarimizin omurgasının nasıl oluşturulacağıdır.

Bu konuda çeşitli kanallardan yürütülen hazırlıkları süratle bir araya getirerek, önümüzdeki bir asrı kucaklayacak bir yönetim modeli oluşturmakta kararlıyız. 2019 yılında önümüzdeki ilk imtihan mahalli seçimlerdir."

Erdoğan, salonda bulunanlara "Mart 2019, buna hazır mısınız? Hazırsınız değil mi? Kasım 2019 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı, hazır mısınız? Fakat kapı kapı dolaşmaya da var mısınız?" sorularını yöneltti. Erdoğan'ın "Durmak yok." sözünü partililer "Yola devam." diye tamamladı.

- "Birlikte yapmamız gereken çok şeyler var"

"Bu seçimler arifesinde, özellikle Sayın Bahçeli'nin yerli ve milli duruşunu vurgulamam lazım." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu yerli ve milli duruşla birlikte inanıyorum ki ülkemizde bizi bölmek ve ayrıştırmak isteyenler bu hedeflerine ulaşamayacaklar. Çünkü bizler 7 Ağustos ruhunu yaşamakta kararlıyız, yaşamaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Birileri diyor ki acaba 'şu ne der, bu ne der'. Kusura bakmasınlar, 'şu ne der, bu ne der' değil, 'biz ne deriz', asıl olan budur. Onun için de bizler Sayın Bahçeli ile bir araya geliriz, ülkemizin sorunlarında dertleşiriz, konuşuruz. Uyum yasaları vesairesi konusunda ilgili arkadaşlar onların çalışmasını da yapar, geleceğe beraber inşallah yürürüz. Çünkü birlikte yapmamız gereken çok şeyler var. Milletimizin bize verdiği sorumluluk var. Bunları da yerine getirmek bizim görevimiz. 

 Sayın Bahçeli'nin dün yaptığı açıklamayı bu bakımdan çok önemli görüyorum. Kendisine, şimdiden beyan ettiği şahsımıza destek kararı için şahsım, partim, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. 2019 seçiminin yerli ve milli olanlarla, ipi başka mahfillerin elinde bulunanlar arasında geçeceği açıktır. Yabancı ülkeler başta olmak üzere, FETÖ'den PKK'ya kadar tüm aktörler bu çerçevede pozisyon almaktadır. Bizim yerimiz her zamanki gibi milletimizin yanıdır. Sizlerden, 2018 yılını çok iyi değerlendirmenizi bekliyorum. Yapacağınız çalışmalarda sizlere Allah'tan kolaylıklar diliyorum."