İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, 15 Temmuz'un sene-i devriyesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sevk ve idaresinde, bizzat ilgisi ve takibiyle bir program hazırlandığını belirterek, "Burada devletimiz, milletimiz, STK'larımız, iş dünyası, sanat dünyası, spor dünyası, toplumun bütün paydaşlarının katılımıyla 15 Temmuz şehitlerimizin unutturulmaması ve unutulmaması için bir dizi faaliyet yapılacak. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla o gece tekrar bir 'demokrasi nöbeti' süreci başlatılacak. Kendisi de bizzat bu demokrasi nöbetine o gece katılacaklar. Şehit yakınları ve gazilerimizle çeşitli vesilelerle bir araya gelmeleri söz konusu olacak." dedi.

Kalın, Tarabya'daki Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesinde düzenlediği basın toplantısında, 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesiyle, toplumun önemli bir süreçten geçtiğini, darbe girişiminde Türkiye'nin demokratik meşru rejiminin yıkılması, seçilmiş cumhurbaşkanı ve başbakanın alt edilmesinin hedeflendiğini ve ülkenin bir işgal ülkesi haline getirilmesi için bir eylem planı ortaya konulduğunu anlattı.

Geçen 1 yıl içerisinde Türkiye'de önemli olaylar yaşandığına değinen Kalın, "Milletimizin bu darbe girişiminden çıkarttığı dersler, devlet ve hükümet olarak aldığımız tedbirler, uluslararası toplumda yansımaları, tarihimize de önemli bir yıl olarak geçmiş bulunuyor. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da süreçle ilgili değerlendirmelerimiz, buradan çıkaracağımız dersler, bizim önemli gündem maddelerimiz olmaya devam edecek." diye konuştu.

İbrahim Kalın, 15 Temmuz'la ilgili yaklaşık 1 hafta sürecek etkinlik programı hazırlandığını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sevk ve idaresinde, bizzat ilgileriyle, takipleriyle bir program hazırlandı. Burada devletimiz, milletimiz, STK'larımız, iş dünyası, sanat dünyası, spor dünyası, toplumun bütün paydaşlarının katılımıyla 15 Temmuz şehitlerimizin unutturulmaması ve unutulmaması için bir dizi faaliyet yapılacak. Bu anma programları yapılırken, 15 Temmuz'un ruhuna, manasına ve maneviyatına uygun programlar hazırlanıyor. Burada temel vurgumuz öncelikle demokrasi, bağımsızlık, özgürlük, vatanı, milleti için sokağa çıkan şehitlerimizin aziz hatırasının yaşatılması, gazilerimizin temel bütün ihtiyaçlarının karşılanması ve bir millet olarak yaşadığımız bu hain darbe girişiminin asla unutulmaması, unutturulmaması, hem gelecek nesiller nezdinde hem de dünya nezdinde. Zira 15 Temmuz'da Türk milleti demokrasi adına büyük bir imtihan vermiştir ve modern siyasi tarihte, bir milletin elinde bayrağından ve göğsünde imanından başka hiçbir şeyi olmadan bir darbe girişimini bu şekilde püskürttüğü vaki değildir. Bu açılardan bakıldığında hakikaten demokrasi tarihine altın harflerle yazılmış bir hadiseyi hep birlikte anacağız. Burada hüznümüz var çünkü şehitlerimiz var ama aynı zamanda burada büyük bir kahramanlık destanı var. Dolayısıyla bu direnişi, bu başarıyı, bu zaferi de bugünün mana ve maneviyatına uygun bir şekilde, vakarlı bir biçimde inşallah anma imkanımız olacak.

Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla bir dizi faaliyet yapılacak. Öncelikle Meclis'te bir özel oturum yapılacak ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu oturuma katılacak. Ankara ve İstanbul'da bir dizi faaliyet yapılacak. Bunların bir kısmına Sayın Cumhurbaşkanımız, bir kısmına Meclis Başkanımız, bir kısmına Başbakanımız, bakanlarımız ve diğer siyasiler elbette katılacak. Bir hafta boyunca sempozyumlar, toplantılar, kabir ziyaretleri, 15 Temmuz gecesi şehit verdiğimiz noktalarda yapılacak faaliyetler, sergiler, toplantılar ve benzeri faaliyetler yapılacak."

15 Temmuz'un milletin temel gündemi olduğunu, bundan çıkartılacak dersler ve sene-i devriyesinde yapılacak faaliyetlerin milletin temel gündemini oluşturduğunu anlatan Kalın, "Bu da aynı anda hem FETÖ'ye hem PKK'ya hem DEAŞ'a ve diğer terör örgütlerine karşı, yani bu ülkenin birliğine beraberliğine kast eden ne kadar örgüt, grup, çevre varsa, bunlara karşı ortak mücadele azminin yeniden sergilenmesi olacaktır." dedi.

Kalın, İstanbul ve Ankara'da yapılan anıtların açılışlarının gerçekleştireceğini bildirerek, "Bunlar inşaat olarak bayağı yükseldiler, inşallah 15 Temmuz gününe yetişecek. Ankara'da hemen külliyenin ana giriş kapısının karşısında, İstanbul'da da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün Anadolu Yakası'nın giriş kısmında bir şehitler makamı ya da anıtı o gün açılacak, şehit yakınları, gazilerimiz ve vatandaşlarımızın katılımıyla." diye konuştu.

- "Demokrasi nöbeti"

Ülke çapında 81 ilde birçok faaliyet yapılacağına değinen Kalın, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından şehitler için hatimler indirildiğini, bunların dualarının 15 Temmuz günü Millet Camisi başta olmak üzere diğer camilerde yapılacağını söyledi.

İbrahim Kalın, "Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla o gece tekrar bir 'demokrasi nöbeti' süreci başlatılacak. Kendisi de bizzat bu demokrasi nöbetine o gece katılacaklar. Şehit yakınları ve gazilerimizle çeşitli vesilelerle bir araya gelmeleri söz konusu olacak." dedi.

15 Temmuz'un unutulmaması ve unutturulmamasının önem arz ettiğini dile getiren Kalın, "Zaman zaman Türkiye'nin içinden ve dışından çeşitli yapay gündem oluşturma çabalarına karşı bizim 15 Temmuz gündemini tekrar tekrar hatırlamamız gerekiyor. Milletimizin verdiği o büyük kahramanlık destanını ve sonrasında yaşanan hadiseleri de çok iyi anlayıp, bundan önemli dersler çıkarmamız gerekiyor." diye konuştu.

- "Kendi yolumuzda terörle mücadeleye en etkin bir şekilde devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin terör örgütü PKK'yla mücadelesinin yıllardır devam ettiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

"Şu anda bütün güvenlik birimlerimiz, Silahlı Kuvvetlerimiz, İçişler Bakanlığımız, Jandarma, korucular, el birliğiyle vatan müdafaası için gece gündüz kahramanca büyük fedakarlıklarla mücadele ediyorlar. Son olarak PKK terör örgütü tarafından şehit edilen AK Parti Diyarbakır Lice İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Mercan ve Van Özalp İlçe Başkan Yardımcısı Aydın Ahi kardeşlerimiz, PKK'nın hunhar bir saldırısı neticesinde katledildi, şehadet makamına ulaştılar. Öncelikle kendilerine rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. AK Parti teşkilatının ve aziz milletimizin de başı sağ olsun. Siyasetçilere yönelik bu saldırılar, PKK terör örgütünün de gerçek yüzünü bir defa daha göstermiş oluyor. Sorumluların yakalanması için de şu anda çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor, er veya geç bunlar mutlaka adaletin önüne çıkartılacaklar."

Avrupa'da, ABD'de veya başka yerlerde PKK terör örgütüyle mücadele noktasında Türkiye'ye yönelik eleştiri getirenlerin, katliamlar, saldırılar, suikastlar karşısında sessiz kalmalarını not olarak düşmek gerektiğini vurgulayan Kalın, "Bu, aslında onların terörle mücadele konusunda ne kadar iki yüzlü bir tutum içerisinde olduklarını teyit eden hazin bir hadise ve durum olarak karşımızda bulunuyor. Onlar ne derse desin, biz, kendi yolumuzda terörle mücadeleye en etkin bir şekilde devam edeceğiz. Ülkemizin birlik ve beraberliği için bu yolda herhangi bir geri adım atmamız asla ve asla söz konusu değil." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin kendi ulusal çıkarlarını korumak ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehdide karşı her tür tedbiri almaya muktedir olduğunu belirterek, "Bunu alırken kimseden izin almaz çünkü bu bizim egemenlik hakkımızın doğal bir parçasıdır. Afrin'den veya başka bir yerden, PYD, PKK, YPG terör örgütünden veya DEAŞ'tan veya başka bir örgütten Türkiye'ye yönelik herhangi bir tehdit olması halinde Türkiye buna misliyle ve fazlasıyla karşılık verir, daha önce yaptığımız gibi. Dolayısıyla askeri planlama anlamında sınırlarımızın güvenliğini sağlayacak her türlü tedbir her an alınmaya devam edecektir." dedi.

Kalın, Tarabya'daki Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde medya mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu'yu kabulünün ayrıntılarına ilişkin sorusu üzerine Kalın, Rus Bakanın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki gün önce yapılan telefon görüşmesinde, Putin'in ricası üzerine geldiğini söyledi.

Görüşmedeki temel gündem maddesinin 4-5 Temmuz'da yapılacak olan Astana toplantılarının üçüncüsünün ana çerçevesi olduğunu dile getiren Kalın, "Bildiğiniz gibi Suriye krizinin sonlandırılması, savaşın bitirilmesi için bizim Rusya ile beraber başlattığımız son derece önemli bir süreçtir. BM çatısı altında Cenevre sürecine ilave olarak yürümekte olan Astana sürecinin detayları burada konuşuldu. Tabii biz Astana sürecinin başarılı olması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bütün imkanları seferber ederek, katkı sunuyoruz. Bu çerçevede bildiğiniz gibi en önemli aşamalardan bir tanesi Suriye'de çatışmasızlık bölgelerinin kurulması ve bu mekanizmanın nasıl işleyeceğine dair bir yol haritasının belirlenmesiydi. Bununla ilgili teknik çalışmalar devam ediyor." diye konuştu.

İbrahim Kalın, dün Rus Bakanın bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bilgi arz ettiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Zaten şu anda teknik heyetlerimiz oraya gittiler. Dışişleri Bakanlığımız, Genelkurmay Başkanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımızdan teknik heyetler Astana'da bu konuları yarın ve öbür gün detaylı bir şekilde konuşacaklar. Tabii Suriye krizinin artık 6, 7. yılına doğru gittiğimiz şu dönemde bu süreci bir an önce sonlandırmak, siyasi geçiş sürecini gerçekleştirmek, insani yardımları ulaştırmak için yoğun bir çabamız olacak. Astana'daki bu teknik görüşmelerden sonra sayın Cumhurbaşkanımızın G20 marjında büyük ihtimalle 8'inde sayın Putin ile de bir görüşmesi olacak. Orada Astana toplantılarının ilk kararlarını, yani yarın ve öbür gün alınacak neticelerini de tekrar bir değerlendirme imkanı olacak."

Kalın, "Afrin'ne yönelik kara harekatı söz konusu mu?" şeklindeki soruya da "Türkiye kendi ulusal çıkarlarını korumak ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehdide karşı her tür tedbiri almaya muktedirdir, bunu da alır. Bunu alırken kimseden izin almaz çünkü bu bizim egemenlik hakkımızın doğal bir parçasıdır. Afrin'den veya başka bir yerden PYD, PKK, YPG terör örgütünden veya DEAŞ'tan veya başka bir örgütten Türkiye'ye yönelik herhangi bir tehdit olması halinde Türkiye buna misliyle ve fazlasıyla karşılık verir, daha önce yaptığımız gibi. Dolayısıyla askeri planlama anlamında sınırlarımızın güvenliğini sağlayacak her türlü tedbir her an alınmaya devam edecektir bundan sonrada." diye yanıt verdi.

- Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz

Bir gazetecinin "Katar krizindeki son durum nedir? Kral Selman'ın da G20 zirvesine katılmayacağı açıklandı. Neler söyleyeceksiniz?" sorusuna da Kalın, Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle tamamıyla kapsamlı tarihi, ekonomik ilişkilere sahip olan bir ülke olduğunu belirtti.

Kalın, "Dolayısıyla bizim öncelikle amacımız, temennimiz bu krizin müzakere yoluyla bir an önce çözülmesi. Bu süreçte Katar'a yönelik ambargonun vatandaşların gündelik hayatını olumsuz yönde etkilemesi neticesinde o mağduriyetleri gidermek için de biz Türkiye olarak hemen adım attık. Gıda sevkiyatı şu anda devam ediyor. Bizim normal ilişkilerimiz de devam ediyor." diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuya yönelik yoğun bir diplomasi trafiği olduğunu aktırdı.

Erdoğan'ın, ABD Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde de konunun etraflı şekilde ele alındığına işaret eden Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle Amerika'nın da burada yapıcı bir rol oynaması yönünde çağrıda bulundu. Nitekim bunun sonuçlarını yavaş yavaş görmeye başladığımızı düşünüyorum. Dün Sayın Trump'ın Körfez'deki bazı liderlerle yaptığı görüşmelerden edinilen intiba, yapılan açıklamalarda da bunun artık müzakere yoluyla, yani çözüm yoluna konması konusunda bir mutabakatın giderek güçlendiği anlaşılıyor ki bu sevindirici bir gelişme." değerlendirmesinde bulundu.

- "Cumhurbaşkanımızın konuyla ilgili temasları devam edecek"

İbrahim Kalın, krize ilişkin gelecek birkaç gününün kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Yani bu cevaplar verilecek, o mekanizma işleyecek. Tabii bizim temennimiz bu temel ihtilaf konularının bir an önce çözülmesi. Yalnız burada, yani Katar'ın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini özellikle vurgulamakta fayda var diye düşünüyorum. Çünkü bu konuların bazıları bir ülkenin egemenlik haklarına da giren konular. Örneğin Türk üssüyle ilgili dile getirilen bazı konular, bu son tahlilde iki egemen ülke arasında yapılan bir anlaşma neticesinde uluslararası hukuka uygun şekilde yapılmış bir üs planlamasıdır ve daha öncede ifade ettiğimiz gibi bu üssün amacı sadece Katar'ın değil, tüm bölgenin barış ve güvenliğini sağlamaktır. Türkiye'nin Katar'daki üssü hiçbir zaman başka ülkeye karşı tehdit değildir. Öyle algılanması ya da yansıtılması asla kabul edilemez. Tabii bu hassas süreçte Türk ve Arap medya kuruluşlarına da büyük sorumluluk düşüyor. Hiçbirimizin bir medya savaşına ihtiyacı yok. Zaman zaman çeşitli algı operasyonları üzerinden Arap dünyasında Türk karşıtlığı, Türkiye'de Arap karşıtlığı gibi birtakım kampanyaların yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlar sadece fitne ateşine odun taşımak anlamına gelir. Bunlara karşı bizim dikkatli olmamız, sorumluluk içerisinde hareket etmemiz esastır. Bu kriz aşılır ama Türkiye ile Arap dünyası, Türklerle Araplar, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki dostluk baki kalır. Biz de bu süreci yönetirken bu hassasiyetleri dikkate alarak sürecin içerisindeyiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuyla ilgili temaslarının bundan sonra da devam edeceğine dikkati çeken Kalın, "Suudi Arabistan Kralı ile ilgili açıklama bize de bu sabah iletildi Suud makamları tarafından. Orada bir görüşme planlanıyordu. Çünkü son telefon görüşmelerinde G20'de Hamburg'ta görüşmek üzere mutabık kalmışlardı. Tabii takdir kendilerinin yani bu görüşme trafiği olmayacağı anlamına gelmiyor. Bir başka formatta, bir başka vesileyle yakın vadede yine Suud Kralı ile temaslar devam edecektir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "provokasyon duyumu aldıkları" ifadelerine ilişkin, "Bu tür provokasyon girişimlerine karşı tedbirler en üst düzeyde alındı, alınmaya devam ediyor. Biz böyle bir şeyi asla arzu etmeyiz, böyle bir şeye müsamaha da göstermeyiz. Fakat şunun da altını tekrar çizeyim, bakın tam 15 Temmuz'un sene-i devriyesine girdiğimiz şu dönemde, yani milletin gündemi 15 Temmuz'un kahramanlık ruhunu yaşatmaktır. 15 Temmuz'da hain darbe girişiminin nasıl püskürtüldüğünü tekrar hatırlamak ve bütün dünyaya bu demokrasi dersini bir milletin nasıl verdiğini göstermektir. Şu anda milletin birinci gündemi budur ve 15-16 Temmuz tarihine kadar biz bu gündemle yürümeye devam edeceğiz." dedi.

Kalın, Tarabya'daki Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da yaşayan Türklerle bir araya gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine Kalın, "Cumhurbaşkanımızın Almanya ziyaretinin birinci gündemi, G20 Zirvesi'ne katılmak. 2 gün boyunca zirvede kendisinin konuşmaları ve birçok ikili görüşmeleri olacak." diye konuştu.

Kalın, 2015'te Antalya'da G20 Zirvesi düzenlendiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerisiyle terörle mücadele ve mülteci meselesinin de gündeme geldiğine değinerek, "O zaman G20 paydaşları arasında tartışma da olmuştu, 'G20'nin ana gündemi ekonomi, ağır siyasi konuları gündeme taşımayalım, bu gündemi dağıtır' gibi. Fakat Sayın Cumhurbaşkanımızın hem dirayeti hem ısrarıyla bu konu Antalya'da bizim evsahipliği yaptığımız G20'nin gündemine de girdi, sonuç bildirgesine de yansıdı. Şu anda memnuniyetle görüyoruz ki aynı konu, geçen yıl Çin'de ele alındı, bu yıl da Almanya'da ele alınmaya devam edecek. Öncelikli olarak G20 çerçevesinde Almanya'ya gerçekleştireceğimiz bir ziyaret söz konusu." ifadelerini kullandı.

Kalın, vatandaşlarla buluşma konusuna ilişkin de şunları söyledi:

"Daha önce de çeşitli vesilelerle ifade ettik. Cumhurbaşkanımız, orada yaşayan vatandaşlarımızla çok güçlü gönül bağları olan bir liderdir. Fiziki olarak şurada toplanır, buluşur, buluşmaz, birileri bunu engellemeye çalışır, başka türlü yansıtmaya çalışır, bu gönül bağını, bu hiçbir zaman ortadan kaldırmaz. Fakat bu konu üzerinden özellikle Almanya'da bu meselenin bir iç siyaset konusu haline getirilmesi ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyasi rant elde edilmeye çalışılması, Avrupa'daki bir siyasi akıl tutulmasının maalesef tezahürlerinden bir tanesi. Bunu bir defa doğru bir çerçeveye, bizim oturtmamız gerekiyor. Yani özellikle Alman seçimleri yaklaşırken, sürekli Erdoğan'a saldırmak, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle', 'Türkiye böyle' tarzı bir yaklaşımla Türkiye'yi mahkum etmeye çalışmak, ancak Avrupa'nın siyasi ufkunun ne kadar daraldığını gösterir. Bu, Türkiye'yi, bizim orada yaşayan vatandaşlarımızla olan güçlü bağlarımızı, hiçbir zaman etkilemez. Biz onlarla farklı yerlerde, farklı zamanlarda, farklı şekillerde hep beraber olmaya, bundan sonra da devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hele ki bazı noktalarda, mesela vatandaşlarımızın kendi ülkeleriyle olan bağları noktasında, Cumhurbaşkanımıza olan sevgi ve muhabbetlerini gösterme noktasında onlara yönelik birtakım ithamları, suçlamaları da en şiddetli şekilde reddettiğimizi de bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Onlara adeta bir ajan muamelesi yapılması, şüpheli, şaibeli gözüyle bakılması, Avrupa'nın savunduğunu iddia ettiği temel değerlere de aykırıdır. Yani bir tarafta birileri 'Türkiye'de toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü var-yok' tartışmaları yaparken, kendi ülkelerinde böyle bir toplantıyı engellemek için siyasi gündem oluşturmaları, herhalde çelişkilerin en büyüğünü ifade etmektedir. Geçen gün Alman Dışişleri Bakanı da bir özeleştiri, bir muhasebe yaptı. Biz bu özeleştiriyi önemsiyoruz. Gerek PKK ile mücadele konusunda Alman makamlarının yeteri kadar etkin olmadığını, bizzat Alman Dışişleri Bakanının itiraf etmesi, aynı şekilde 15 Temmuz darbe girişimine gerekli tepkiyi zamanında vermiş olmamaları, zaten kendi içinde bulundukları tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyor."

- "Anma programları, 11-16 Temmuz arasında yapılacak"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 15 Temmuz etkinliklerine ilişkin soru üzerine, "15 Temmuz haftası anma programları, 11-16 Temmuz tarihleri arasında yapılacak. Bu, çok önceden planlandı, yani o haftanın bir bütün olarak anma etkinlikleriyle geçirilmesiyle ilgili olarak. 11 Temmuz'dan itibaren faaliyetler başlayacak ve 15 Temmuz'a doğru giderek yükselerek, yoğunlaşarak devam edecek. 4-5 gün içerisinde Cumhurbaşkanımızın katılacağı birçok program olacak, sadece 15'inde İstanbul ve Ankara'daki programlar değil. 15'inde Meclis oturumuna katılacaklar, İstanbul'a gelecekler, buradaki köprünün, oradaki hem yürüyüşe hem mitinge hem anıtın açılışına katılacaklar. Sonra Ankara'ya tekrar geçişleri olacak, Meclis'e geçecekler, külliyenin önündeki anıtın açılışı olacak. Bu faaliyetlerin hepsine katılacaklar." diye konuştu.

Programın ilerleyen günlerde paylaşılacağını aktaran Kalın, "Biz, bütün vatandaşlarımızın da bu faaliyetlere yoğun bir şekilde katılmalarını arzu ediyoruz, teşvik ediyoruz. Sadece Türkiye'de değil, yurtdışında da yurtdışı misyonlarımız da bununla ilgili faaliyetler yapacaklar, programlar tertip edecekler." dedi.

Kalın, 15 Temmuz haftası etkinlikleriyle ilgili görsel, sözlü ve diğer materyallerin yer alacağı internet sitelerinden vatandaşların, kurumların, STK'ların bunları kullanabileceğini belirtti.

İbrahim Kalın, "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü de 9'unda İstanbul'da sona erecek. Kılıçdaroğlu'nun provokasyon konusunda dün ve bugün açıklamaları oldu. Bugün de alınan tedbirleri gördük. Devletin zirvesine bu konuda gelen bilgi var mı?" sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu tür provokasyon girişimlerine karşı tedbirler en üst düzeyde alındı, alınmaya devam ediyor. Biz böyle bir şeyi asla arzu etmeyiz, böyle bir şeye müsamaha da göstermeyiz. Fakat şunun da altını tekrar çizeyim, bakın tam 15 Temmuz'un sene-i devriyesine girdiğimiz şu dönemde, yani milletin gündemi 15 Temmuz'un kahramanlık ruhunu yaşatmaktır. 15 Temmuz'da hain darbe girişiminin nasıl püskürtüldüğünü tekrar hatırlamak ve bütün dünyaya bu demokrasi dersini bir milletin nasıl verdiğini göstermektir. Şu anda milletin birinci gündemi budur ve 15-16 Temmuz tarihine kadar biz bu gündemle yürümeye devam edeceğiz."

- 15 Temmuz anma etkinlikleri

Bir gazetecinin 15 Temmuz haftasında yurtdışı temsilciliklerine ve devlet kurumlarına özel programlar yapılıp yapılmayacağıyla ilgili soru yönelttiği Kalın, "Yurtdışı misyonlarımızın tamamında, büyükelçiliklerimiz, konsolosluklarımız, ilgili kurumlarımız, Yunus Emre'dir, diğer kurumlarımızdır, bunların hepsine de ilgili talimatlar gönderiliyor. Bu hafta içerisinde, bunlar koordine edilecek ve onların da bu anma etkinliklerini düzenlemesi yönünde çalışmaları olacak. Özellikle yurtdışında bu çalışmaların yapılması, büyük önem arz ediyor. Çünkü Türkiye'de biz bunları yaşadık ama yurtdışında yabancılar acaba ne kadar görebildiler? Onlar buradaki hadisenin vahametini, şiddetini, boyutlarını ne kadar kavrayabildiler? Bunları göstermek açısından da önem arz ediyor." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin yurtdışında yaklaşık 6-7 milyonluk bir topluluğu olduğuna dikkati çeken Kalın, "Hani buna tam diaspora demek, belki doğru değil ama dünyanın farklı yerlerinde, Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaşlık, akrabalık bağı olan bu vatandaşlarımızın tamamı, o gün Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşanan hadisenin bir anlamda da içindeydiler. Anbean takip ettiler, destek verdiler. O süreci, onlar da bir şekilde yaşadılar, yani manen, ruhen ve kalben bizimle birlikteydiler. Dolayısıyla onların da sene-i devriyesinde bu faaliyetlere katılması önem arz ediyor ama asıl önemlisi bir de tabii dışarıdaki kamuoyuna, medyaya anlatılması noktasında da ciddi materyaller hazırlandı. Bunlar farklı dillerde hazırlandı, bunlar da gönderilecek. Dolayısıyla oralarda da kapsamlı anma faaliyetleri gerçekleştirilecek." diye konuştu.

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın demokrasi nöbetine hangi gün katılacağı yönündeki soruya da "Tahmin edebilirsiniz ama yaklaşınca tam detayları paylaşırız ama herhalde o gece zannediyorum bütün vatandaşlarımız, 15 Temmuz günü, gecesi sokaklarda olacaklardır. Tekrar demokrasilerine, özgürlüklerine, vatanlarına, milletlerine nasıl sahip çıktıklarını hatırlamak için o kutlu nöbeti ve yürüyüşü hep birlikte gerçekleştirecektir. Dolayısıyla 15 Temmuz gecesi, sabahı da dahil olmak üzere o zaman dilimi içerisinde bunun olacağını söyleyebiliriz." yanıtını verdi.