HAMBURG (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi'ne ilişkin, "Küreselleşen terör tehdidiyle mücadelenin terör örgütleri karşısında ilkeli, tutarlı ve kararlı bir duruş sergilenmesinden geçtiğini vurguladık. Terör örgütlerine karşı çifte standardı bırakmadan, uluslararası iş birliği ve dayanışmayı sağlamadan bu konuda mesafe katedemeyeceğimizin altını çizdik." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamburg Messe Konferans Merkezi'nde düzenlenen "G20 Liderler Zirvesi"nin kapanış oturumu öncesinde bir basın toplantısı düzenledi.

G20 zirvelerinin 12'ncisinin bu yıl Almanya'nın Hamburg şehrinde gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, G20 ülkeleri olarak kapsamlı bir gündemle çalışmalara bu zirvede de devam edildiğini ifade etti.

Erdoğan, küresel ekonomik koordinasyonun sağlanması için geniş istişarelerde bulunduklarını aktarırken, karşı karşıya bulunulan riskleri bertaraf etmek ve ekonomilerin dayanıklılıklarını artırmak için politika tekliflerinin masaya yatırıldığını bildirdi.

Mevcut küresel ekonomik görünüme bakıldığında, 2008 krizinin büyüme üzerindeki olumsuz etkilerinin azaldığı bir döneme girildiğine işaret eden Erdoğan, bunda dünya ticaretinde ve yatırımlarda gözlenen iyileşme eğiliminin önemli bir rol oynadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanı sıra ekonomik ve siyasi gelişmelerden kaynaklanan aşağı yönlü risklerin küresel ekonomik istikrarı tehlikeye attığı konusunda üye ülkeler olarak hemfikir olunduğunu aktardı.

- "Para ve maliye politikalarında gereken adımların atılması noktasında mutabık kalındı

Küresel ekonominin gelecekte güçlü, sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı olabilmesi için para ve maliye politikalarında gereken adımların atılması noktasında mutabık kalındığını bildiren Erdoğan, ayrıca yapısal reformların uygulama iradesini devam ettireceklerini vurguladıklarını belirtti.

Erdoğan, "Şayet kararlı olursak 2014 yılında ilan ettiğimiz yüzde 2'lik ilave büyüme hedefimize 2018 yılında değilse bile, 2020 sonrasında erişebileceğimize inanıyoruz." dedi.

Toplantı gündeminin önemli konu başlıklarından birinin de finans sektörü olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 olarak finans sektörünün krizlere karşı dayanıklılığını artırmak amacıyla kat edilen mesafeyi de değerlendirdiklerini aktardı.

Erdoğan, zirvede uluslararası finanasal mimariyi de masaya yatırdıklarını belirterek, "Bu kapsamda kürsel finansal güvenlik ağlarını daha etkili ve esnek hale getirmek için elimizden geleni yapma konusunda görüş birliğine vardık. Özellikle güçlü kota tabanlı, yeterli finansal kaynağı ve daha etkili borç verme araçlarına sahip bir IMF yapısının tesisi konusundaki çalışmalara desteğimizi belirttik." diye konuştu.

- "Özel gündemle terörle mücadeleyi müzakere ettik"

Geçen bir yılda tüm dünyayı derinden sarsan terör saldırılarına şahitlik ettiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple zirvenin en önemli konularından birinin de terörle mücadele olduğunu vurguladı.

Erdoğan, özel gündemle terörle mücadelenin müzakere ettiklerini aktararak, Türkiye olarak Antalya Zirvesi'nde ortaya koydukları kararlılık ve mücadele ruhuna dikkat çektiklerini bildirdi.

Buna karşılık terör örgütlerinin saldırılarını etkisiz hale getirmede başarılı olunamadığını, hiçbir ülke ve bölgenin bu tehlikeden uzak bulunmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Küreselleşen terör tehdidiyle mücadelenin, terör örgütleri karşısında ilkeli, tutarlı ve kararlı bir duruş sergilenmesinden geçtiğini de vurguladık. Terör örgütlerine karşı çifte standardı bırakmadan, uluslararası iş birliği ve dayanışmayı sağlamadan bu konuda mesafe katedemeyeceğimizin altını çizdik. Teröre finansman sağlayan hususlarla mücadelede BM, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ve Mali Eylem Görev Gücü tarafından yapılan çalışmaları da desteklediğimizi belirttik.

Bu çerçevede terörizmle mücadele eylem planına elimizden gelen desteği vereceğiz. Diğer ülkelerden de hem bu eylem planının desteklenmesi hem de terör karşısında ilkeli, tutarlı ve kararlı bir duruş sergilenmesi noktasında net bir tutum beklediğimizi tekrar ifade etmek istiyorum. Burada şu hususun altını çizmekte fayda görüyorum. Özellikle de G20 Zirvesi'nde Alman polisinin özellikle ortaya koyduğu fedakarlığı bir kenara koymak mümkün değil, Alman polis teşkilatına da göstermiş olduğu bu gayretleri sebebiyle özellikle teşekkür ediyorum."

- "PKK ve uzantıları birçok Avrupa ülkesinde haraç toplayabiliyor"

Bugün Türkiye'nin DEAŞ'ından PKK'sına, FETÖ'sünden PYD'sine, DHKP-C'sine kadar dünyanın en canlı terör örgütleriyle yoğun bir mücadele yürüttüğünü anlatan Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Çoğu zaman ülkemiz kendi vatandaşları yanında tüm dünyanın huzur ve güvenliği için yürüttüğü bu mücadeleyi tek başına sürdürmek zorunda kalıyor. PKK terör örgütü ve uzantıları, birçok Avrupa ülkesinde her yıl on milyonlarca avro haraç toplayabiliyor. Daha da vahimi ülkemizde cinayet işlemiş, terör eyleminde bulunmuş, masum insanların kanını dökmüş şahısların himaye edildiğini, korunup kollandığını ne yazık ki görüyoruz. Bunun en somut, en acı örneğini maalesef ülkemizden kaçan FETÖ'cü teröristler konusunda yaşıyoruz.

Geçen yıl 15 Temmuz gecesi ülkemizde kanlı bir darbe teşebbüsünde bulunan ve 250 vatandaşımızı hunharca şehit eden, 2 bin 193 vatandaşımızı da yaralayan terör örgütünün militanları, Batı ülkelerini kendilerine güvenli liman olarak görüyorlar. Bu tablonun, özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiye canı pahasına sahip çıkan milletimizi rahatsız ettiğini, daha da ötesi rencide ettiğini özellikle belirtmek isterim. Buradaki toplantı ve görüşmelerimizde teröristlere cesaret veren bu tavrın yanlışlığına bir kez daha dikkat çektik."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sınırlarımızın hemen yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesi, silahlandırılması, bölgede terör adacıkları oluşturulmasına kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalmayacağız. Ülke güvenliğimizi tehdit eden oluşumlara karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt göstermeyeceğiz." dedi. 

Erdoğan, Hamburg Messe Konferans Merkezi'nde düzenlenen "G20 Liderler Zirvesi"nin kapanış oturumu öncesinde basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, konuşmasına dünya genelinde yaşanan terör olaylarına vurgu yaparak başladı.

"Türkiye olarak şu gerçeğin bilinmesini arzu ediyoruz: Sınırlarımızın hemen yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesi, silahlandırılması, bölgede terör adacıkları oluşturulmasına kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalmayacağız." diyen Erdoğan, Türkiye'nin ülke güvenliğini tehdit eden oluşumlara karşı meşru müdafaa hakkını kullanmakta tereddüt göstermeyeceğini vurguladı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Terör örgütlerine verilen silahları topraklarımızda yapılan eylemlerde ele geçiyor olmamız sorunun şimdiden mevcut sınırlarının dışına taşmaya başladığına işaret etmektedir. Dün bölgede dağıtılan ve bugün namlusu bize yöneltilen silahların yarın dünyanın başka yerlerindeki eylemlerde kullanılmayacağının garantisi yoktur. Dilerim bu toplantı terörün dini, dili ve ırkı olmaksızın hepimizi hedef aldığının kabul edilmesi bakımından bir kırılma noktası olur. Yine ümit ederim ki yeni acılar yaşanmadan terörü ve terörizmin finansmanını engellemede başarıya ulaşabiliriz."

Mültecilere ilişkin konuları görüştükleri oturumda Türkiye'nin bu alandaki çabalarını ifade etme imkanı bulduklarını belirten Erdoğan, Türkiye'nin, açık kapı politikasını Suriye krizinin ilk günlerinde devreye soktuğunu ve kararlılıkla uygulamaya devam ettiğini söyledi. Erdoğan, "Zor duruma düşen kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılama yanında, onların kendi ayakları üzerinde durabilmelerini temin için altyapı oluşturmaya başladığımızı da ifade ettik." dedi.

Şu ana kadar 3 milyonu aşkın Suriyelinin Türkiye'de misafir edildiğine ve yapılan harcamanın 30 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, dünyanın hiçbir ülkesinin mültecilere böyle bir ev sahipliği yapmasının söz konusu olmadığının altını çizdi.

- "Buyursunlar Kilis'e gelsinler

Yine yüzbinlerce Iraklının Türkiye'de misafir edildiğini anımsatan Erdoğan, şunları aktardı:

"Bütün bunları yaparken şu ana kadar bizlere AB'nin vermiş olduğu söz 3 artı 3 yani 6 milyar avrodur. Fakat bize şu ana kadar ulaşan sadece 800 milyon avrodur. Burada ifadeler, rakamlar, yalan yanlış saptırılıyor ve 'Bütün bunların projesi gelmedi' diyorlar. Proje uygulandı. Projenin nesi gelecek? Buyursunlar Kilis'e gelsinler, buyursunlar Gaziantep'e gelsinler, buyursunlar Mardin'e gelsinler. Oradaki konteynır kentleri gezdikleri zaman, oradaki çadır kentleri gezdikleri zaman, orada yaşayan bunca insanların bütün eğitim, sağlık... Bu tür ihtiyaçlarının nasıl giderildiğini bizzat yerinde görürler."

Zorla yerinden edilen insanlara sağlanan yardım ve hizmetlerin sürdürülebilir olması için uluslararası toplumun sorumluluk ve yük paylaşımının gerekli olduğunun altını özellikle çizdiğini ifade eder Erdoğan, mültecilerin yurt edinme haklarına saygı gösterilerek, kendilerine yeniden yerleştirme imkanının verilmesi konusunda diğer ülkelere sorumluluklarını hatırlattıklarını anlattı.

-"Taahhüdün gerçekleşmesi için her türlü takibi yapacağız"

G20 bildirgesinde, "göçün kaynağı olan bölgelere yakın olanlar başta olmak üzere mülteci ve göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına" yönelik taahhüt verildiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye olarak bu taahhüdün gerçekleşmesi için her türlü takibi ve yardımı yapmaya devam edeceklerini bildirdi. 

G20 Antalya Zirvesi'nde tüm liderlere, hem Suriye kaynaklı göç dalgasının önlenebilmesi hem de bölgede yaşanan insani krizin çözümü için terörden arındırılmış güvenli bölgeler oluşturulması teklifini ilettiklerini anımsatan Erdoğan, prensipte herkesin olumlu bulduğuna ancak bu teklifin hayata geçirilememiş olmasının daha sonra Avrupa'yı etkileyen mülteci akınının en önemli sebebi olduğuna işaret etti.

Erdoğan, Türkiye'nin AB ile vardığı anlaşma kapsamında 3 milyonu aşkın Suriyeli ve yüzbinlerce Iraklıyı kendi topraklarında barındırarak düzensiz göç dalgasını karadan ve denizden kestiğini bildirdi. 

Bir dönem her ay onbinlerce kişinin Avrupa'ya doğru "umut yolculuğu"na çıktığına ama artık Ege Denizi'ndeki mülteci trafiğinin neredeyse sıfıra düştüğüne işaret eden Erdoğan, buna karşılık AB'nin Türkiye'ye verdiği sözleri tutmadığını, aksine tam üyelik sürecini de çıkmaza sokacak menfi bir tavır içine girdiğini söyledi.

- "AB'nin verdiği sözü tutmaması manidar"

AB'nin Türkiye'deki sığınmacıların yükünü paylaşmak üzere verdiği sözü tutmamasının manidar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ne yazık ki Avrupalı dostlarımız milyonlarca masum insan için ölüm kalım meselesi olan bu konuya kayıtsız kalmayı sürdürmüşlerdir. Biz imkanlarımızı zorlayarak insani görevlerimizi eksiksiz olarak yerine getirmenin gayreti içinde olduk. Sığınmacılar için ülkemizde inşa ettiğimiz kampların dünyada örneği yoktur. Mültecileri gettolara, açık hava hapishanesine dönüştürülen adalara, yokluk ve açlığa mahkum etmedik, etmiyoruz. Bilakis onları insan onuruna yakışır geçici barınma merkezlerinde ve şehirlerimizde misafir ediyoruz. Ülkemizdeki mültecilerin eğitimden sağlık hizmetlerine, dil eğitiminden istihdamına kadar her türlü ihtiyacıyla ilgili çalışmaları yürütüyoruz. Bugüne kadar hükümet kurumları, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla az önce de ifade ettiğim gibi 30 milyar dolara yakın yapmış olduğumuz harcama uluslararası toplumdan ciddi hiçbir destek görmemiştir. Bunun özellikle bilinmesini istiyorum."

- 100 binin üzerinde Suriyeli döndü

Erdoğan, Cerablus, Rai, Dabık ve El Bab bölgesinde Özgür Suriye Ordusu ile oluşturulan 2 bin kilometrekarelik bölgeye şu ana kadar 100 binin üzerinde Suriyelinin dönerek yerleştiğini de bildirdi.

Bunun bir benzeri olmadığını belirten Erdoğan, bir yıl önce DEAŞ'lı teröristlerin cirit attığı bu bölgelerin Suriyelilerin kendilerini emniyet içinde hissettiği yerlere dönüştüğünü ifade etti.

Erdoğan, şu ana kadar 3 bini aşkın DEAŞ'lının o bölgede etkisiz hale getirildiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Sadece bu manzara dahi bizim 2 yıl önce gündeme getirdiğimiz terörden arındırılmış güvenli bölgeler teklifinin ne kadar isabetli olduğunu çok açık, net göstermektedir. Bu doğrultuda Suriye'nin ve Irak'ın toprak bütünlüklerine, etnik, dini ve kültürel yapılarına saygılı her adımı atacak ve destekleyeceğiz. Uluslararası toplumdan bizim de bu yöndeki girişimlerimize destek verilmesini bekliyoruz."  

- Katar krizi 

Erdoğan, henüz bu bölgedeki terör sorunu ve insani krizler çözülememişken Körfez'de yeni sıkıntıların kapısının aralanmasını kesinlikle istemediklerini vurguladı.

Katar'a yönelik ithamları haksızlık olarak değerlendirdiklerinin ve yaptırımları da doğru bulmadıklarının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünyadaki her ülke gibi Katar'ın da egemenliğine saygı duyulmalıdır. Daha önce de ifade ettiğim gibi kardeş kavgasının kazananı olmaz. Türkiye'nin Körfez bölgesindeki bütün ülkelerle çok yakın dostluk ve kardeşlik bağları vardır. Körfez'deki bütün kardeşlerimizin güvenliği, huzuru ve istikrarı en az kendimizinki kadar önemlidir. Bunu tehlikeye atacak adımlardan imtina edilmelidir. Bu konuda bölgenin büyüğü olarak gördüğümüz Suudi Arabistan başta olmak üzere tüm ülkelerin en kısa sürede makul bir çözüm üzerinde anlaşmalarını arzu ediyoruz. Kışkırtmalara asla prim verilmemesini istiyoruz. Türkiye krizin ilk günlerinden itibaren hukukun, adaletin ve istikrarın tarafında yer almıştır. Başta şahsım olmak üzere krizin büyümemesi ve suhuletle çözülmesi için tüm diplomatik araçları kullandık. İnşallah bundan sonra da meselenin aklı selimle halledilmesi için elimizden geleni yapacağız.

HAMBURG (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir, ırkçılık üzerine hiç değildir. Bizim muhatabımız her zaman insandır. Eğer bizim sınırlarımızda bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara karşı haddini bildiririz. Eğer kuzey Suriye'de sözde bir Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz. Nitekim kuzey Suriye'de böyle bir girişim oldu ve biz bu girişimi durdurduk, engelledik. Bundan sonra da buna yine asla müsaade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz." dedi.

Erdoğan, Hamburg Messe Konferans Merkezi'nde düzenlenen "G20 Liderler Zirvesi"nin kapanış oturumu öncesinde bir basın toplantısı düzenledi.

Yabancı bir gazetecinin eylül ayında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin referandum yapması durumunda Türkiye'nin tutumunun ne olacağını sorması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Doğrusu, referandum konusuna ben Irak'ın bütünlüğü açısından doğru bakmıyorum. Bu, Irak'ın yarınları açısından sıkıntı verici bir adımdır. Bunun haberini Sayın Dostum Barzani'ye Dışişleri Bakanlığı olarak da verdik. Dedik ki 'Bu yanlış bir yoldur. Bundan vazgeçin ve yarın bunun bedelini ödemekte sizin için zor olacaktır.' Şu anda doğrusu hangi konumda oldukları hala bilmiyorum. Temenni ederim ki bundan referandum yapılmadan vazgeçerler ama bundaki direnmeleri onlara ben kaybettirir diye düşünüyorum. Çünkü bizim için onların birliği beraberliği bütünlüğü çok önemlidir."

G20 Liderler Zirvesi'ne katılan heyetler için dün akşam Elbfilarmoni'de verilen konseri nasıl bulduğu sorulan Erdoğan, konsere katılmadığını, televizyondan izlediğini, projenin gayet güzel olduğunu söyledi.

G20 Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yapan Hamburg'da çıkan olayları görüp görmediği ve polisin tutumunu nasıl bulduğu sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ekranlardan izledik tabii. Polis elinden geleni, bütün gayreti yapmak suretiyle tabii yapmış oldu. Bu ne derece strateji taktik olarak doğrudur ayrı bir konu. Buranın siyasi yönetimi biz değiliz ve buradaki polis teşkilatını yöneten de biz değiliz. Her ülkenin kendine ait bu tür şeylerde stratejileri, taktikleri vardır. Dolayısıyla o stratejiyi, o taktiği, o ülkenin kendi İçişleri Bakanlığı, emniyet teşkilatları kendilerine ait yöntemlerle uygularlar. Bunlara biz karışamayız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin argo ifade kullanarak sorduğu soru üzerine, "Bakın, önce dili iyi kullanacaksın. Tamam, argo bir kelime size yakışıyor mu? Burada bu soruyu sormak, bu şekilde." tepkisini gösterdi.

- "Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir"

Yabancı bir gazetecinin, Türkiye ile Irak merkezi yönetimi ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki iyi ilişki olduğunu hatırlatarak "Türkiye'nin güney sınırlarındaki çatışmalar, Suriye'deki Kürtlerle ilişkilerini nasıl etkileyecek?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir, ırkçılık üzerine hiç değildir. Bizim muhatabımız her zaman insandır fakat eğer bizim sınırlarımızda, bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara karşı haddini bildiririz. Eğer Kuzey Suriye'de sözde bir Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz. Nitekim Kuzey Suriye'de böyle bir girişim oldu ve biz bu girişimi durdurduk, engelledik. Bundan sonra da buna asla müsaade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz."

Fırat Kalkanı Harekatı'nın bunun bir ifadesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu açıklamaları yaptı:

"Fırat Kalkanı Harekatı'nda ülkemizi kimler tehdit etmiştir? Bir, DEAŞ tehdit etmiştir. İki, bu özellikle illegal Kürt örgütü ki bunlar PYD'dir, YPG'dir. Bunlar tehdit etmiştir. Bunlara karşı sessiz kalmamız mümkün değildir. Nitekim Gaziantep'te DEAŞ'ın ne yazık ki bir saldırısı oldu. 53 vatandaşımız orada şehit oldu. Peki bu ölenler kimdi? Bu ölenlerin hemen hemen tamamına yakını Kürt'tü. Öldürenler, onlar da DEAŞ'tı. O ana kadar biz hep sabrettik ama o andan itibaren dedik 'Artık sabredilmez.' Cerablus'a girdik. DEAŞ'ı sildik attık. Arkadan Rai'ye girdik. Rai'yi de DEAŞ'tan temizledik. Dabık'ı DEAŞ'tan temizledik. El Bab'da neredeyse 170 gün süren mücadeleden sonra orayı da DEAŞ'tan temizledik ve 2 bin kilometrekarelik bir alanı bütün bu teröristlerden temizleyerek Suriyeli oradaki dostlarımızın kendi topraklarına dönmesinin imkanını hazırladık. Afrin konusu bizim için şu anda bir tehdittir. Oradan Kilis'e devamlı bir tehdit var, dolayısıyla bu tehdit devam ettiği sürece biz angajman kurallarını uygulamak suretiyle devam Afrin'dekilere de gerekli dersi vermeye devam edeceğiz. Olay bu kadar."

- "Anlıyorum ki sen Irak'ın bölünmesini istiyorsun"

Yabancı bir gazetecinin "Kürtlerin Ortadoğu'da devlet istediğini, Türkiye'nin buna neden destek vermediğini" sorması üzerine Erdoğan, "Anlıyorum ki sen Irak'ın bölünmesini istiyorsun. Biz Irak'ın bölünmesine müsaade edemeyiz." dedi.

Bu durumu yanlış bulduklarını tekrarlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Eğer Irak'ta bölünme başlarsa bir taraftan Türkmenler başlar, bir taraftan Araplar başlar. Ondan sonra bütün Irak paramparça olur. Siz Irak'ın paramparça olmasını istiyor musunuz? Biz istemiyoruz. Irak eğer bütünlüğünü korursa güçlü olur. Bunun mezhebi boyutu var. Mezhebi boyutu nedir? Bir taraftan şu anda Haşdi Şabi kendine yer arıyor. Şia, öbür tarafta Sünniler var. Bütün bunlarla beraber bu bölünmeye, parçalanmaya müsaade mi edelim? Bu konuda bizim samimi niyetimiz şu ana kadar Sayın Barzani ve onların çalışmalarına en büyük desteği veren hep biz olduk. Şu anda da veriyoruz, dolayısıyla diyoruz ki 'Sakın ha bölünmeden yana olmayın'. Çünkü parçalanmada bereket yoktur ama birlikte bereket vardır. 'Bölünmeyin.' diyoruz. Bunu her zaman Sayın Barzani'ye de söyledim. Gelen bütün yetkililere de söyledim."

- "Söylediğiniz kişi bir teröristtir"

Erdoğan aynı gazetecinin "Selahattin Demirtaş ve Kürt milletvekilleri ne zaman cezaevinden çıkacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Teröristleri cezaevlerinden bırakma yetkisi bizim değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir terörist ki bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, ondan sonra sokağa döktüğü 53 Kürt kardeşimi yine Kürtlere öldürten bir teröristtir. Bu sadece suçlarından bir tanesidir. Buna benzer daha nice suçları vardır. 'Bizim arkamızda PKK var, PYD var, YPG var.' gibi meydan okuyan bir kişidir. Şu anda zaten yargıdadır. Yargı onlarla ilgili ne karar verirse o karar bizim başımız gözümüz üstündedir."

G20'ye katılan liderlerin açıklamasında "Ticari konularda dengesizliklere karşı mücadele edebilmek için adımlar atılabilir." ifadesinin yer aldığı hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Tam aksine burada da adil bir yaklaşımın ülkeler tarafından, bu tür farklı ülkelere gösterilmesi mantığı hakim. Ondan dolayı da kimse bundan rahatsız olmadı." şeklinde konuştu.

- "Aslında bakmayın siz, onlar da tam desteklerini falan yenilemiyorlar"

Aynı gazetecinin "Paris İklim Anlaşması'na ilişkin 'Şu anda parlamentoda durması daha doğru olur.' dediniz. ABD dışında G-20'nin diğer üyeleri tam desteklerini yinelediler. Sizin açıklamanız biraz buna ters düşüyor." ifadesi üzerine Erdoğan, "Aslında bakmayın siz, onlar da tam desteklerini falan yenilemiyorlar. Hepsinde bir sıkıntı var. Şu anda biz açık ve samimi olarak Sayın Macron'a da Sayın Merkel'e de bu düşüncelerimi söyledim. 'Kusura bakmayın, bize verilen söz yerine gelmedikçe sürece biz parlamentomuzdan bunu geçirmeyiz.' dedim." açıklamasını yaptı.

- "Böyle bir şeyde tasarruf noktasında yetkim yok"

"Ernst International dün bir açıklama yayınladı, 'Sayın Erdoğan'ın 1998'de tutuklandığında da sesimizi yükseltip, bunun haksızlık olduğunu, serbest bırakılması gerektiğini söylemiştik. Büyükada'daki otelde insan hakları savunucularına karşı yapılan baskın akabinde de aynı talepte bulunuyoruz. Bu arkadaşlar suçsuzdur, bırakılmaları lazım.' dediler, nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları ifade etti:

"İnsan hakları savunucusu dediklerinin, benimle ilgili yapmış olduğu açıklamanın neticesi neydi acaba? Neticesi ne oldu, bunu biliyor musunuz? Neticesi ben hapse girdim ve 4 ay, 10 gün hapiste yattım. İstanbul şehrinin belediye başkanıydım. Yaptığım neydi? Sadece bir şiiri okumaktı. Şu anda bu söyledikleriniz acaba Büyükada'daki bu otelde niçin toplanmıştı? Onlar ise orada ne yazık ki yine adeta 15 Temmuz'un devamı mahiyetinde bir toplantı için bir araya gelmişlerdi. Şu anda istihbaratın aldığı bir duyum üzerine polis teşkilatı buraya baskın yapmıştır. Bu baskının neticesinde de şu anda gözaltına almıştır, tutuklamamıştır. Şimdi bu gözaltı süreci içerisinde meydana ne gelir? Onu bilemem. Bu da belki bir yargı sürecini başlatabilir, o ayrı bir konu. Daha yargıya falan gitmiş değil, şimdi gözaltında. Gözaltına alınmalarının sebebi olduğu için polis teşkilatımız böyle bir uygulamayı yapmıştır. Onların o zaman yapmış oldukları bu çağrıyı şu anda da zaten sağ olsun bayağı başarılı bir şekilde yaptılar, yapıyorlar. Başta siz bu çağrıya sizler de destek veriyorsunuz zaten. Dediğim gibi benim böyle bir şeyde tasarruf noktasında yetkim yok. Şu anda polis teşkilatı ellerindeki belgeleriyle bulduklarıyla bu işle ilgili çalışmasını yapacaktır, ifadelerini alacaktır. Ondan sonra da yargıya göndermek gerekiyorsa yargıya gönderecektir ve kararı da yargı verecektir."

- "Kim o aktivist?"

Bir gazetecinin "Türkiye'nin, uzun süreli gözaltılardan doğacak mağduriyetlerden ve basın özgürlüğü konusunda bu tip insanların, aktivistlerin içeri alınmasından dolayı sürekli eleştirildiği"ni ifade etmesi üzerine Erdoğan, "Kim o aktivist? O aktivist kim? ByLock'çuları mı söylüyorsun, Eagle'cıları mı söylüyorsun yoksa terör örgütüne silah taşıyanları mı söylüyorsun? Silah taşımanın yanında terör örgütlerine her türlü desteği verenleri mi söylüyorsun. Kim bu aktivistler?" ifadelerini kullandı.

Aynı gazetecinin "Ben hakkında somut delil olan insanlarla ilgili hiçbir şey söylemiyorum ama Türkiye'de otomatik olarak herkesin gözaltına alındığı bir ortam var." demesi üzerine Erdoğan, "Ama şimdi söylemiyorsan, bilmeden de bunu söylemeyin, bilin de söyleyin. Bakın haberi doğru kaynaktan alın ve onun üzerine gerekli olan çalışmayı yapın. Haberi doğru kaynaktan almaz da Wall Street Journal ağzıyla konuşursanız sizi yanlışa düşürürler." tepkisini gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladıktan sonra basın toplantısı salonundan çıkarken bir Alman gazeteci, "Deniz Yücel ne zaman mahkemeye çıkacak?" sorusuna, "Deniz Yücel tam bir teröristtir, Kandil'de fotoğrafları var." yanıtını verdi.

- Erdoğan'a uluslararası ve Alman basının yoğun ilgisi

Erdoğan'ın basın toplantısına uluslararası ve Alman basınının yoğun ilgisi dikkati çekerken, bazı Alman haber kanalları da toplantının bir kısmını canlı olarak yayımladı.

Toplantıda, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulundu.