Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu'nda, Öğretmenler Günü dolayısıyla 81 ilden gelen öğretmenlerle yemekte bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nün tüm öğretmenlere, ülkeye ve millete hayırlı olmasını diledi.

İstiklal Caddesi'ndeki kalleş saldırıda şehit olan Arzu Özsoy ile Karkamış'ta şehit edilen Ayşenur Alkan başta olmak üzere teröre kurban verdikleri tüm öğretmenleri rahmetle yad eden Erdoğan, "Mekanları cennet olsun inşallah. Rabb'im şehitlerimizin mekanlarını cennet, makamlarını ali eylesin." diye konuştu.

Vatanına ve milletine hayırlı nesiller yetiştirmek uğruna canlarını feda eden öğretmenlerin aziz hatıralarına sahip çıkmayı görev addettiklerini ifade eden Erdoğan, "Varlık sebebimiz öğretmenlerimizdir. Biz öğretmenlerimizle var olduk, bugünlere geldik. Eğer cumhurbaşkanı olduysak bunun tohumlamasını yapan öğretmenlerimizdir. Biz onlarla buralara tırmandık. Durup dururken olmadı." dedi.

Bir öğrencinin hocasına mektubundaki "Varlık sebebim, muhterem hocam" şeklindeki giriş cümlesinin çok önemli olduğunu anlatan Erdoğan, bugün hatıra ormanı içerisinde açılışı yapılan şehitler anıtı ve abidesini öğretmenlere şükran borçlarının mütevazı bir ifadesi olarak gördüklerini söyledi.

Erdoğan, sergiledikleri fedakarlıklarla milli eğitim tarihine adlarını şanla, şerefle yazdıran 192 kahramanın hiçbirinin unutulmasına izin vermeyeceklerini belirtti.

Terörle mücadele

"Öğretmenlerimizin canına kasteden alçaklara, döktükleri her damla kanın hesabını misliyle sormaya devam edeceğiz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Silahlı kuvvetlerimiz, Irak ve Suriye'nin kuzeyine düzenledikleri hava harekatlarıyla saldırıların planlandığı ve gerçekleştirildiği terör yuvalarını darmadağın ediyorlar. Şu anda parlamentomuzda bundan rahatsız olan maalesef, ne idiği belirsiz birileri var. Bundan rahatsızlar. Niye rahatsızlar? Milli istihbarat, silahlı kuvvetler, polis teşkilatı niye kalkıp da bu insanlarla uğraşıyormuş. Evet, nerede bir terörist varsa bu milletin güvenlik teşkilatı, polisiyle, askeriyle, güvenlik güçleriyle orada olacak. Bunu bugün söylemiyoruz. Gabar'da da olacağız, Cudi'de de olacağız, Tendürek'te de olacağız. Velhasıl nerede varsa orada olacağız. Öğretmenimize eli kalkanın her şeyini darmadağın ederiz. Bu bundan sonra da böyle gidecek. Ülkemize yönelik terör tehdidi tamamen sona erene kadar sınırlarımız içinde ve dışında bu mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Evlatlarımızı, 780 bin kilometre karenin hiçbir karışında terörün olmadığı, terör tehdidinin bulunmadığı bir Türkiye'de yaşatmakta kararlıyız. Rabb'im kahraman güvenlik güçlerimizin yardımcısı olsun."

Bugün münasebetiyle uzun yıllar ülkesine aşkla hizmet etmiş emekli öğretmenlere de sağlıklı, bereketli ömürler dileyen Erdoğan, "Hayatta olup üzerimde emeği olan tüm öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum. Ahirete irtihal eden hocalarımı da Rabb'im cennetiyle, cemaliyle şereflendirsin." dedi.

- "Hepimizin unutamadığı bir öğretmeni muhakkak vardır"

Anadolu'nun kutup yıldızlarından Hacı Bektaşi Veli'nin "Madde karanlığı akıl nuru, cehalet karanlığı ilim nuru, nefis karanlığı marifet nuru, gönül karanlığı da aşk nuru ile aydınlanır" dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Gönül dünyamızı, akıl dünyamızı, ruh dünyamızı aydınlatanların başında hiç şüphesiz öğretmenlerimiz gelir. Bizim kültürümüzde öğretmen, sadece bilgi aktaran değildir. Öğretmen, bir kuyumcu titizliğinde öğrencisinin içindeki o cevheri işleyen, öğrencisine değer katan, kendisine emanet edilen o körpe dimağları en güzel şekilde yetiştiren, terbiye eden bir gönül işçisidir. Bilgisiyle beraber tecrübesi ve irfanı ile de çocuklarımızı geleceğe hazırlayan öğretmen, aynı zamanda örnek alınacak, izinden gidilecek, tuttuğu ışıkla yürünecek bir rol modeldir. Bu hakikati merhum bir hocamız 'öğretmen olmak bir cana dokunmak' ifadesiyle dile getiriyor. Nitekim hepimizin hayatında kendisine örnek aldığı, tavsiyeleriyle ufkunu açan, sıkıntılı günlerinde elinden tutan, zorluklar karşısında yüreklendiren asla unutamadığı bir öğretmeni muhakkak vardır. Birçoğumuz öğretmenlerimiz sayesinde ülkeye, millete hizmet etmeyi, fedakarlığı, sabrı, tahammülü öğrendik. Bu vasıflarıyla öğretmenlerimiz eğitim-öğretim sistemimizin temel yapı taşları olma yanın da karakterimizin de mimarlarıdır."

Anaokulu ile birlikte 13 yıl boyunca sabırla emek vererek evlatlarını üniversite kapısına veya hayata atılma safhasına getiren öğretmeni dışlayan bir sistemin başarılı olma şansının bulunmadığını dile getiren Erdoğan, "Türkiye bizden önce bunun sancısını derinden yaşamış bir ülkedir. Milletin emanetini yüklendiğimiz günden itibaren eğitimi daima ilk sıraya yerleştirdik. Türkiye büyüdükçe, Türkiye'nin şartları ve imkanları çoğaldıkça bunu her şeyden önce öğretmenlerimize yansıtmayı görev bildik." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 20 yıldır öğretmenlerin, görevlerini gönül huzuruyla yapabilmeleri için tarihi nitelikte birçok adım attıklarını belirtti.

Türkiye'nin 81 iline anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite olmak üzere her seviyede çok sayıda eğitim kurumu kazandırdıklarını söyleyen Erdoğan, derslik sayısını ikiye katlayarak, uzun yıllardır kanayan en büyük yara olan kalabalık sınıf meselesini çözüme kavuşturduklarını ifade etti.

Erdoğan, kendisinin 75 kişilik sınıfta okuduğunu dile getirerek, "Öyle hatırlıyorum ki, 120 kişilik sınıfların olduğu okullarımız vardı ama şimdi sayı 20'nin altına indi. Bu durup dururken olmadı. Bu bir azmin, gayretin neticesinde oldu. Bizim çektiğimiz çileyi, bu nesil çekmesin istedik. İstedik ki bu yavrularımız en ideal şekilde yetişsin ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 28'den 15'e, ortaöğretimde 18'den 13'e indirdik." bilgisini paylaştı.

Okulları bakımsızlıktan kurtardıklarının, spor salonundan kütüphaneye, laboratuvardan akıllı tahtaya kadar her alanda en modern imkanlarla donattıklarının altını çizen Erdoğan, "Eğitimin altyapısını bu derece büyütürken, elbette eğitimin vazgeçilmez unsuru öğretmenlerimizi de ihmal etmedik. Bugüne kadar toplam 750 bin yeni öğretmen ataması yaparak, eğitim ordumuzu güçlendirdik. Bir başka ifadeyle halen görev başındaki 100 öğretmenden 75'inin atamasını biz yaptık." diye konuştu.

"Önümüzdeki yıl için eğitim bütçemizi 651 milyar lira olarak belirledik"

Erdoğan, her yıl olduğu gibi bu yıl da bütçede aslan payını eğitime ayırdıklarına dikkati çekerek, "20 yıl önce eğitime ayrılan bütçe, yalnızca 7,5 milyar liraydı. Yükseköğrenim dahil eğitime ayrılan bütçeyi 304 milyar liraya çıkardık. Nereden nereye. Halihazırda görüşmeleri devam eden, önümüzdeki yıl için eğitim bütçemizi 651 milyar lira olarak belirledik." dedi.

Gelecek dönemde de eğitim alanında ihtiyaç ve beklentilere uygun şekilde gereken adımları atmayı sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, eğitimin "böyle gelmiş, böyle gider" anlayışıyla yürütülebilecek bir faaliyet olmadığını vurguladı.

Erdoğan, müfredattan altyapıya, ölçme ve değerlendirme yöntemlerinden öğretmen gelişimine kadar eğitimin tüm boyutlarında yeniliğe açık olmak gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Elbette her değişimin beraberinde getirdiği çeşitli zorluklar da oluyor. Fakat neticede ortaya çıkan katma değerin faydasını, öğretmen ve öğrencilerimizle birlikte tüm millet ve memleket görüyor. Eğitimle ilgili reform çalışmalarımızı hep bu anlayışla hayata geçirdik. Günü kurtarmaya değil, geleceği inşa etmeye, geleceğe yön vermeye odaklandık. Kısa süreli çıkarların peşinde koşmak yerine ülkemiz ve milletimiz için en hayırlısını yapmanın çabası içinde olduk. Eğitime ilişkin her reformu, her kararı uzun istişareler neticesinde artısını, eksisini iyi hesap ederek tasarladık ve uyguladık."

"Devletimizle öğretmenlerimiz arasına fitne sokmaya çalıştırlar"

Öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu da bu yaklaşımla ortaya koyduklarını dile getiren Erdoğan, bu kanunla amaçlarının öğretmenlerin mesleki gelişimine katkı sunacak bir kariyer sistemi inşa ederken, mali ve sosyal hakları da iyileştirmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanun yürürlüğe girer girmez, daha önüne arkasına, getirdiği kazanımlara bakmadan birilerinin öğretmenleri kışkırtmaya başladığına işaret ederek, "Tamamı yalan veya yanlış bilgilerle devletimizle öğretmenlerimiz arasına fitne sokmaya çalıştırlar. Boykot çağrıları yaparak kanunun getirdiği haklardan öğretmenlerimizin faydalanmasına mani olmak istediler ama öğretmenlerimiz bu kirli oyuna gelmedi." dedi.

Öğretmenlerin, devletin kendilerine sunduğu tarihi fırsata sahip çıktığını ve siyaset simsarlarına gereken cevabı verdiğini söyleyen Erdoğan, "Şartları taşıyan öğretmenlerimizin yüzde 95'i kariyer sistemine başvurmuştur. Başvuruların yüzde 99'u eğitimlerini tamamlamış ve sınava girmiştir. Lisansüstü eğitim yapmış olan 94 bin 863 öğretmenimiz ise sınavdan muaf tutulmuştur. Buradan kariyerlerine ve geleceklerine sahip çıkan tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum." şeklinde konuştu.

- "66 bin 679 uzman öğretmenimiz, başöğretmen olma hakkını kazandı"

Kanun kapsamında uzman ve başöğretmen unvanı almaya hak kazanan öğretmen sayılarını paylaşan Erdoğan, şu bilgileri verdi:

"Uzman öğretmenlik sınavına başvuran 432 bin 672 öğretmenimizin 422 bin 368'i sınavda başarılı oldu. Muaf tutulanlarla birlikte toplam 516 bin 974 öğretmenimiz uzman öğretmen olma hakkı kazandı. Başöğretmenlik sınavına başvuran 68 bin 67 uzman öğretmenimizin 66 bin 422'si sınavda başarılı oldu. 257 uzman öğretmenimiz ise doktora eğitimini tamamladıkları için sınavdan muaf tutulmuşlardır. Böylece 66 bin 679 uzman öğretmenimiz, başöğretmen olma hakkını kazandı. Gerek kışkırtmalara prim vermedikleri gerekse gösterdikleri üstün başarı dolayısıyla uzman ve başöğretmenlerimizi tebrik ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığını da öğretmenlerin kazanımlarına, yeni kazanımlar katacak bu süreci, süratli ve başarılı yönettiği için kutladı.

Gelecek nesillere daha huzurlu ve müreffeh bir ülke bırakacaklarını söyleyen Erdoğan, maarif davasının sembol isimlerinden Nurettin Topçu'nun "Millet bünyesinde inkılaplar mekteple başlar ve her milletin kendine özel olan mektepleri vardır. Ademoğlunu beşikten alarak mezara kadar götürüp teslim eden dünyanın en büyük mesuliyetine sahip insan muallimlerdir." sözlerini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğretmenlerin, omuzlarındaki sorumluluğun bilinciyle hareket etmeyi sürdüreceğine inandığını söyledi. Öğretmenler Günü'nü kutlayan Erdoğan, terör saldırılarında şehit olan öğretmenleri rahmetle andı.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer de Cumhurbaşkanlığı Beştepe Sergi Salonu'nda düzenlenen yemek programında tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü tebrik etti.

Terör örgütü PKK/YPG'nin saldırılarında şehit olan öğretmenler Ayşenur Alkan ve Arzu Özsoy'u rahmet ve minnetle andığını belirten Özer, terör nedeniyle hayatını kaybeden tüm öğretmenleri rahmetle andığını söyledi.

Bakan Özer, konuşmasında yazar Alev Alatlı'nın "Fesüphanallah" kitabında yer alan şu pasajı okudu:

"İlle de bir şeye benzetecekseniz her budağından sürgün atan salkım saçak bir böğürtlen çalısına benzeteceksiniz Türkiye'yi. Bir sürgünü çiçeğe dururken, diğerinin kurumakta, ötekisinin meyve vermekte olduğunu görün. Tek bir sürgüne takılıp kalmayın, bütüne bakmayı adet edinin. Unutmayın ki düz akılla anlaşılmaz, pergele, cetvele gelmez. Kendine has bir kimliği vardır Türkiye'nin. Batmaz, batarsa okyanuslar taşar."

Notlar

Programın sonunda Bakan Özer, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Hattat Ahmet Koç'a ait "Ey iman edenler siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder" mealindeki ayetin yazılı olduğu tabloyu hediye etti.

Bakan Özer, kaleme aldığı "Türkiye'de Eğitimin Evrenselleşmesi ve Yeni Yönelimler" adlı kitabının ilk nüshasını da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim etti.