MYK'ya ilişkin bilgilendirmeyi Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke'nin yurt dışında görevde olması sebebiyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç yaptı.

Koç, ağırlık olarak siyasetin anayasa tartışmalarına kilitlendiğini belirtti. İktidar yetkililerinin Türkiye'yi bugün getirdikleri noktada sorumluluklarını unutturmak için adeta "Kandırıldık ey halkım bizi unutma" tarzında, kamu spotları gibi sürekli açıklama yaptıklarını ifade eden Koç, açıklamalarının çoğunun akla ziyan olduğunu savundu.

Türkiye'nin 15 Temmuz sonrasında değişik bir atmosfere büründüğünü dile getiren Koç, şöyle devam etti:

"Şunu baştan söyleyim ki demagoji yapılmasın, iktidar yetkilileri olayı saptırmasın. Darbe girişiminin sorumluluları kimse, bunlar yakalanıp hukuk devleti kuralları içerisinde mutlaka yargılanmalı. Bunda hiç şüphe yok. Fakat bizim sorduğumuz şu: '15 Temmuz'a Türkiye nasıl geldi? Bu yolun taşları nasıl, hangi ortaklıklarla döşendi? Kimlerin siyasi çıkar beklentileriyle döşendi?' Biz bunları soruyoruz. Sorduk mu çıt yok. Sorular çok açık, Türkiye 15 Temmuz'a nasıl geldi? Bir korku toplumu oluşturuldu 15 Temmuz'dan sonra. İnsanlar düşüncelerini ifade edemez duruma getirildi. Toplumun her alanında baskı kuruldu. İnsanların üzerine öyle bir karanlık çöktü, kişiler taraf olduklarını beyan etmeye başladılar. İktidarı bu da doyurmadı, 'Yetmez, benim projeme herkes yandaş olacak' demeye başladı."

Böyle bir toplumda Türkiye'nin geleceğine yön verecek bir anayasanın tartışıldığını belirten Koç, "Açık söyleyeyim, Türkiye'yi bölünmeye götürebilecek bir anayasa tartışmasından söz ediyoruz. Hangi ortamda? OHAL ortamında, demokrasinin kısıtlandığı ortamda, haksız tutuklamaların, gözaltıların, düzmece kurgu davaların gündeme getirilip insanların hapsedildikleri ortamda...." diye konuştu.

"Üçüncü muhalefet partisi"
Böyle bir ortamda Türkiye'nin bekasının tartışıldığını yineleyen Koç, hala 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmadığını ifade etti. Sordukları sorular yanıtsızken iktidar yetkililerinin "Başkanlık da başkanlık" dediğini savunan Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunlar tartışılıp, demokrasi güçlendirilmeye çalışılacakken birden bu başkanlık tartışmaları üçüncü muhalefet partisinin sürpriz çıkışıyla gündeme taşındı. İktidar, heveslisi olduğu bu süreci, bu sürpriz çıkış üzerine kullanmaya başladı. Türkiye'nin beka sorununun tartışılacağı bir süreç işlemeye başladı. Mevcut Cumhurbaşkanının eylem ve fiillerinin anayasal sınırların içine çekilmesi gerekiyor değil mi?"

Türkiye'nin, cumhurbaşkanlığı seçiminden itibaren bu durumu yaşadığını dile getiren Koç, "Birden bire olay bu üçüncü muhalefet partisinin sürpriz destek çıkışının ardından, 'Anayasa, mevcut Cumhurbaşkanının eylem ve fiilleriyle istek, arzu ve beklentilerine göre nasıl oluşturulabilir?' Olay tersine döndü. Yani, mevcut Cumhurbaşkanının fiil ve eylemleri anayasal sınırları içine çekilmesi gerekirken, tam tersine 'Bu fiil, eylemlere, nasıl hukuki anayasal süreç kazandırabiliriz', tartışma buna evrildi."

CHP'nin geçen hafta bir anayasa çalıştayı yaptığını hatırlatan Haluk Koç, bu çalıştayla CHP'nin anayasal vizyonunun bir kere daha kamuoyuyla paylaşıldığını aktardı.

Koç, "Çalıştayla, parlamenter demokrat sistemi tahkim eden, güçler ayrılığı ilkesini kurumsallaştıran, demokrasiyi Cumhuriyet'in üzerinde geliştiren tüm kavramları, demokratik, özgürlükçü, sivil, katılımcı kuruluş ilkelerini koruyan bir anayasa çerçevesinin ele alındığı ifade edildi." dedi.

Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz, üzerimize düşen siyasi mücadeleyi yapacağız Parlamentoda, ne pahasına olursa olsun yapacağız. Tavır alın, susmayın, korkmayın. Bu ülke, rejim, beka sorunu. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri en kritik tartışma noktalarından birine geldi. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Başkanlık ve tek kişi yönetimi arzusu değil sorun, sorun Türkiye'nin bekası sorunudur. Sorun, Türkiye'nin çözülmemesi sorunudur. Sorun, Türkiye'de rejimi değiştirmek ve Cumhuriyet'i sonlandırmak isteyenlerin atacağı son adıma karşı direnme sorunudur.

Bu aşamada iktidar partisinin bu yolda adım atmasını kolaylaştıran üçüncü muhalefet partisi yetkililerine şu soruyu sormak gerekiyor: 'Başından beri başkanlık sistemine karşı çıkan bu muhalefet partisi ne oldu da tabanlarının çok duyarlı olduğunu bildiğimiz, Türkiye'nin bekasının tartışıldığı bir pozisyona sürüklendiler siyaseten? Ne oldu?' Bu soruyu sormak siyaseten hakkımız. 'Efendim hukuki durumu, fiili duruma uyduralım'. Unutmayalım, esas siyasi tavır, fiili durumları hukuk içine çekme mücadelesidir. Esas mücadele alanı burasıdır. Günlük parti içi siyaset ihtiyaçlarınızı, ülkenin bekasının tartışmaya açılacağı siyaset arayışlarını ve tavırlarını, uzun vadede haklı ve kazançlı çıkarmayacağını bilmeniz gerekiyor. Kendi işinizi, kendi içinizde görün. Ülkenin bekasını tartışır pozisyona, kendi iç sorunlarınızı taşımayın."

CHP, Parlamento içinde mücadelesine devam ederken, OHAL'in tüm kısıtlamalarına rağmen sokakta da siyasi görevini sürdüreceğini belirten Koç, 3 Aralık'ta Adana'da "Türkiye'yi Böldürtmeyeceğiz" mitinglerinin ilkini yapacaklarını duyurdu.

AA