ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, uyum yasaları ile ilgili olarak, "Biz, Türkiye'de gayrimeşru, mühürsüz anayasa da olsa yürürlüğe giren anayasadan kaynaklanan zorunlu uygulamaya dönük teknik değişikliklere uygun zeminlerde düşüncelerimizi bildireceğiz ancak tek adam rejimini tahkim etmeye, yerleştirmeye dönük, mevcut gayrimeşru anayasanın getirdiği güçleri tek elde toplamaya dönük sistemin parçası olmayacağız." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Tezcan, sözlerine Hakkari'de şehit düşen 4 askere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralananlara ise acil şifalar dileyerek başladı.

Teröre karşı "amasız, fakatsız" bir ortak duruş gösterilmesi gerektiğini ifade eden Tezcan, teröre karşı atılacak ciddi adımlara destek vereceklerini vurguladı.

Kılıçdaroğlu'nun "4 yılda terörü bitiririm" dediğini anımsatan Tezcan, "Bunun memnuniyetle karşılanmasını bekliyorduk. Bunun siyaset tarafından olumlu bir kucaklama görmesini beklerken, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öfkesiyle karşılaştık, şaşırdık. Demek ki Sayın Erdoğan terörün bitmeyeceğine inanıyor. Bu anlayışla terörle mücadelede başarılı olmak mümkün değil." diye konuştu.

Tezcan, Kuzey Irak'ta önemli bir denge unsuru olan Celal Talabani'nin vefatının herkesi üzdüğünü belirterek, Talabani'ye Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.

Bugün, Türk Medeni Kanunu'nun kabul edilişinin 91. yıl dönümü olduğuna işaret eden Tezcan, Türk Medeni Kanunu'nun Türkiye'nin modernleşme tarihinde çok önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi.

Kanunun, özellikle kadın haklarında, medeni nikahın ve tek eşliliğin getirilmesi konusunda çok önemli bir devrim olduğunu dile getiren Tezcan, "Kadını insan mertebesine yükselten çok ciddi bir adımdır. Bu çerçevede, Medeni Kanun'un yürürlüğe girişinin 91. yılı nedeniyle hem büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ü hem Cumhuriyet kadrolarını hem de Medeni Kanun'da çok büyük emeği olan dönemin Adalet Bakanı rahmetli Mahmut Esat Bozkurt'u saygıyla anıyoruz." dedi.

Tezcan, bu önemli çağdaş devrimin yok edilmek istenildiğini ileri sürerek, buna kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi.

- "Açık veren bir bütçe var"

TBMM'de yeni yasama döneminin başladığını hatırlatan Tezcan, Meclisin açılışındaki fotoğrafın, "parti devletinin bir fotoğrafı" olduğunu ifade etti.

Meclisin "ilk defa partizan bir cumhurbaşkanının hitabıyla" çalışmalarına başladığını söyleyen Tezcan, "Kontrollü hükümet, kontrollü Meclis, kontrollü muhalefet, kontrollü yargı... O fotoğraf kadrajında olanlar bunlardı. Biz, o fotoğrafın parçası olmayız, olmayacağız da. Biz kontrollü muhalefet olmaya talip değiliz, biz demokratik iktidarın temsilcisi olmaya talibiz." diye konuştu.

"Tek adam rejiminin Türkiye'ye bugüne kadarki maliyeti 100 milyar lira." ifadesini kullanan Tezcan, "İlk 7 ayda bütçe açığı 25 milyar lira. Bu dönem içinde memura, işçiye, emekliye zam verilmiş mi? Hayır. Çiftçinin ürünü para etmiş mi? Hayır. Ama bütçe açığı 25 milyar lira. FETÖ'cülere 'ne istediniz de vermedim.' diyerek her şeyi veren iktidar, çalışana hiçbir şey vermezken, açık veren bir bütçeyle karşı karşıyayız. Bugün çiftçinin hükümetten 10 yıllık alacağı 87,5 milyar lira. Her bir çiftçi ailesinin 40 bin lira alacağı var." dedi.

- "FETÖ'nün sihirli sözü"

Mahkeme tarafından kabul edilen Sözcü gazetesi iddianamesini gösteren Tezcan, "Sözcü iddianamesi, Türk yargısının utanç belgesidir. Rejimin utanç belgesidir. Buna iddianame demek mümkün değil. 73 sayfa, üçte ikisi FETÖ nasıl örgütlenmiş, devlete nasıl girmiş onu anlatıyor. Sözcü ile ilgisi yok ama onu devlete kimin yerleştirdiğine ilişkin tek bir kelime yok." ifadesini kullandı.

İddianamede, çıktığı günden bu yana Atatürk ilkelerini, Cumhuriyeti, demokrasiyi savunan, herkes ballı börek geçinirken FETÖ'ye "çete" diyen Sözcü'ye iftiraların olduğunu kaydeden Tezcan, iddianamede "algı operasyonu" diye bir şeyin uydurulduğunu, bunun Ergenekon, Balyoz davaları devam ederken FETÖ'nün icadı olduğunu söyledi.

Tezcan, "algı operasyonu" sözüyle FETÖ karşıtlarının, iktidara muhalif olanların, gerçekleri söyleyenlerin korkutulmaya çalışıldığını ileri sürerek, "Bu davada yargınan FETÖ'cülük değildir. Bu davada yargılanan muhalif haber yapmaktır. İddianamenin tümü yalandır ama iddianamenin içindeki manşetler gerçek." dedi.

Sözcü gazetesinin haberlerinden örnekler vererek "Yalan mı?" diye soran Tezcan, "algı operasyonu" sözünün, FETÖ'nün icat ettiği sihirli bir iftira sözü olduğunu kaydetti.

- "20 Temmuz darbesinin infaz memurluğu"

İddianameyi hazırlayan savcılara seslenen Tezcan, "Bu iddianame algı operasyonu değil mi? Bu iddianame iktidara muhalif olan ve FETÖ'ye karşı olduğu ayan beyan belli olan kişilerin, iktidara muhalif olduğu için FETÖ'cü diye iftira atıldığı bir algı operasyonu değil mi? Yarın sizinle ilgili birileri çıkıp da muhalifleri FETÖ'cü göstermek üzere algı operasyonu yaparak, 20 Temmuz darbesine iştirak ettiler diye bir başka savcı iddianame düzenlerse ne yapacaksınız?" dedi.

"Bu yapılan savcılık değil, 20 Temmuz darbesinin infaz memurluğu." diyen Tezcan, Sözcü davasının bir terör örgütü davası olmadığını, bunun Türkiye'de yargının namus ve vicdan davasına dönüştüğünü söyledi.

"Bugünün savcılarına ve hakimlerine sesleniyorum; Bugünün Zekeriya Öz'leri olmayın. Bugünün Zekeriya Öz'leri nerede, ne halde, bakın, ibret alın. Hukukçu, Cumhuriyet Savcısı olun, Cumhuriyetin hakimi olun." ifadesini kullanan Tezcan, şunları kaydetti:

"İktidara da bir çift sözüm var; AK Parti Genel Başkanı başta olmak üzere tamamına, yukarıdan aşağıya, hiç öyle oturduğunuz yerde elinizi ovuşturmayın. Bu iddianamelere, iftiralara bakarak, 'Ne güzel bizim muhaliflerimizin başına bunlar geliyor.' diye elinizi ovuşturmayın. Eğer burada yazanlarla, Sözcü gibi FETÖ'ye karşı olduğu tescilli olan bir gazeteye FETÖ'cülük yapıştırılabiliyorsa zinhar sizin kurtuluşunuz yoktur. O zaman sizin hakkınızda çok kolay, hiçbir delil toplamaya gerek olmadan '15 Temmuz darbesini planladılar.' diye iddianame düzenlemek mümkündür. Bu yoldan gidiliyorsa, sizin için ayrıca delil toplamaya bile gerek kalmadan '15 Temmuz darbesini düzenlediler.' diye iddianame düzenlemek işten bile değildir. Onun için elinizi ovuşturmayın. Hukukun hakim olacağı bir Türkiye peşinde koşun. Yarın kime, ne olacağını kimse bilmiyor."

- "Korkuyor musunuz"

Anayasa Mahkemesinin, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında karar vermediğini belirten Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasa Mahkemesi Başkanına sesleniyorum; Niye karar vermiyorsunuz? Sizin bu işin 'habercilik olduğuna' ilişkin bir kararınız var, MİT tırlarıyla ilgili. Bir başka kararınız var, 'Milletvekillerinin yeri yasama meclisidir, tutuklanamazlar hüküm kesinleşinceye kadar.' diyorsunuz. İki karar önünüzde dururken niye Berberoğlu'nun açtığı davayı gündeminize alıp karar vermiyorsunuz? Korkuyor musunuz?

Bu korku sadece Berberoğlu'nun haksız yere hapis yatmasına değil, onun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat etmesinin yolunu da kapatıyor. Bir mağdurun hakkını bloke etmek Anayasa Mahkemesi gibi bir mahkemeye yakışıyor mu?"

Tezcan, geçen hafta Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik'in serbest bırakıldığını hatırlatarak, Çelik'e savcının "Dijitürk'ten niye ayrıldın? El-Kaide ile ilgili niye tweet attın? 'Kontrollü darbe' sözünü niye söyledin?" sorularını yönelttiğini söyledi.

- "Sivas Cumhuriyet Üniversitesine yakışmıyor"

Vergi zamlarına da değinen Tezcan, "Şöyle ilginç bir tablo ile karşı karşıyayız. Ekonomi çöktü, iflas etti. 15 yıl içinde AKP iflas ettirdiği ekonominin bedelini çalışanların üzerine yıkıyor. İlk akla gelen de vergilerin artırılması. Çiftçiye, emekliye, işçiye, memura yüklenecek yük. Fatura buraya kesiliyor ama çok ilginç bir şey var, hiçbir zaman iktidara bir fatura kesilmiyor." dedi.

Erdoğan'ın "Ben yaptım oldu demekle bu iş olmaz." dediğini aktaran Tezcan, "Günaydın. Doğru söylüyor. 'Ben yaptım oldu demekle bu iş olmaz.' diyor da şaka gibi bir şey. 15 yıllık AK Parti iktidarında hep 'Ben yaptım, oldu.' diyen kendileri. Bu ülkeyi 'Ben yaptım, oldu.' diyerek yönettiler." diye konuştu.

İktidarın halkın tepkisi karşısında geri adım atmak zorunda kaldığını ifade eden Tezcan, günlük hayatı ilgilendiren her konuda vatandaşların ciddi ve şiddetli tepki göstermesi gerektiğini kaydeti.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesinin internet sayfasından Atatürk'ün resminin çıkarıldığını belirten Tezcan, üniversite rektörünün istifa etmesi gerektiğini söyledi. Sivas'ın, Türk Milli Kurtuluş Savaşı'nda en önemli kilometre taşlarından birisi olduğunu anımsatan Tezcan, "Sivas, Cumhuriyetin temellerinin atıldığı, harcının karıldığı yerdir. Cumhuriyetin harcının karıldığı, Atatürk'ün tarih sahnesinde bir büyük devrimci olarak çıktığı yerde üniversite rektörlüğü yapanın Atatürk'e saygısızlık yaparak orada oturmaya hakkı yoktur. Onu orada tutanların da o kadar vebali ve ortalığı vardır. Hiçbir üniversiteye yakışmıyor, Sivas Cumhuriyet Üniversitesine hiç yakışmıyor, böyle bir rektör de tutum da." dedi.

- "Ümmetin lideri peygamberlerdir"

Türkiye'nin OHAL rejiminden çıkması gerektiğini söyleyen Tezcan, Parlamentonun önündeki en önemli görevin, öncelikle bu olduğunu söyledi.

Uyum yasalarının TBMM'ye geleceğini belirten Tezcan, "Biz,Türkiye'de gayrimeşru, mühürsüz anayasa da olsa yürürlüğe giren anayasadan kaynaklanan zorunlu uygulamaya dönük teknik değişikliklere uygun zeminlerde düşüncelerimizi bildireceğiz ancak tek adam rejimini tahkim etmeye, yerleştirmeye dönük, mevcut gayrimeşru anayasanın getirdiği güçleri tek elde toplamaya dönük sistemin parçası olmayacağız." diye konuştu.

Tezcan, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. "İstifa edeceği iddia edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir gazeteye yaptığı açıklamada 'Erdoğan sadece Türkiye'nin değil, ümmetin lideri.' dedi. Bu sözlere bir yorumunuz olur mu?" şeklindeki soru üzerine Tezcan, ümmetin liderinin peygamberler olduğunu söyledi.

- "Davet gelmedi henüz"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Kerkük 82, Musul 83" ifadelerinin de sorulduğu Tezcan, "Irak, Suriye ve bölge devletlerinin toprak bütünlüğü, Türkiye'nin güvenliği esastır. Bunlara tehdit oluşturacak oluşumlara karşı milli bir duruşla karşılık veririz ancak siyaset aynı zamanda suhulet ve soğukkanlılık gerektirir. Bu söylenen işler hamasetle değil, siyasetle çözülür. Bunları yaparken milli çıkarları korumanın yolu da hamasetten değil, siyasetten geçer." dedi.

Tezcan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Irak konusunda Bahçeli'yi Külliye'ye davet etti. Sayın Kılıçdaroğlu'na da bir davet var mı?" sorusuna da "Davet gelmedi henüz. Davet gelirse Sayın Genel Başkanımız karar verecektir ne yapacağına ama bizim bildiğimiz bir şey var, hala hükümet sorumluluğu Başbakanda. Yani şu anda henüz gayrimeşru anayasanın hükümete ilişkin maddeleri yürürlüğe girmedi." yanıtını verdi.