CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin, "Türkiye tarafsızlığını korumalı. Herhangi bir şekilde taraf olmamalı ama savaşın durması için de elinden gelen bütün çabayı göstermeli. Bu konuda sıcak mesajlar vermeli." dedi.

Kılıçdaroğlu, Fox TV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Altı siyasi parti tarafından hazırlanan "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" kitabını gösteren Kılıçdaroğlu, ön yüzünde altı genel başkanın ıslak imzasının olduğu kitabın partinin arşivinde yer alacağını belirtti.

Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Kılıçdaroğlu, Rusya'nın NATO'nun Rusya sınırlarına fazla yaklaşmasının ciddi bir risk oluşturduğu konusunda endişesinin olduğunu ve daha fazla yaklaşmasını istemediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Rusya'nın Ukrayna'ya baskı yaptığını, askerlerini yolladığına ve bugünkü tabloyla karşı karşıya kalındığına işaret ederek, bunun bir savaş olduğu değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna ile ticari ilişkilerinin bulunduğunu, enerji konusunda Rusya'ya bağımlı olunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bir ülke, kendisini enerji açısından bir başka ülkeye bağımlı hale getiremez." ifadesini kullandı.

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının doğru olup olmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Rusya'yı asla doğru bulmadıklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Türkiye tarafsızlığını korumalı. Herhangi bir şekilde taraf olmamalı ama savaşın durması için de elinden gelen bütün çabayı göstermeli. Bu konuda sıcak mesajlar vermeli." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının başından itibaren 'Biz ne Rusya'dan ne Ukrayna'dan vazgeçeriz.' sözleri doğru bir tutum mudur?" sorusuna, "Rusya'dan zaten isteseniz de vazgeçemiyorsunuz enerji açısından bağımlısınız. Ukrayna'dan da vazgeçemezsiniz, Ukrayna ile ciddi ticari ilişkilerimiz var. 'Şu ülkeyle ilişkilerimizi tamamen keseceğiz ve vazgeçiyoruz' diyemezsiniz. Dünya artık küçük bir dünya, dolayısıyla bütün ülkelerden sıcak, samimi ilişkiler kurmak gerekiyor." yanıtını verdi.

Rusların Ukrayna'ya saldırısının yedinci gününe gelindiği ve Ukrayna'da direniş olduğunun hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Ukrayna'nın kendi bağımsızlığını koruması için ülkesini savunmasının doğal olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tutumu ve davranışının yanlış olduğunu, ekonomik olarak bu kadar zor duruma düşeceğini tahmin edemediğini belirterek, Rusya'nın büyük ekonomik çıkmazla karşı karşıya kalacağını kaydetti.

Rusya'nın akılcı bir politika izlemesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, süratli bir şekilde masaya oturularak uzlaşma zemini içinde imzaların atılmasıyla olayın sonlandırılabileceğini aktardı.

Kılıçdaroğlu, Putin'in Ukrayna'ya girmeden önce ekonomide ciddi bir ön hazırlık yaptığını, ancak olayın bu boyutlara ulaşacağını düşünmediğini tahmin ettiğini belirterek, oligarkların paralarına el konulmasının Rusya'nın ekonomik açıdan elinin kolunun bağlanması anlamına geldiğini söyledi.

- "AB'ye üye olmak istiyorsak ülkemizi demokratikleştirmek zorundayız"

"Bugün bir haber vardı, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu söylüyor. 'AB üyeliği için savaş mı lazım?' Yani Sayın Erdoğan diyor ki, 'Bizi de yıllardan beri kapılarda bekletiyorsunuz, kullanıyorsunuz' diyor. Bunu yorumlar mısınız?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Söylem doğru. Biz Yunanistan'la birlikte Avrupa Birliği'ne üye olmak için hemen hemen aynı tarihlerde başvurduk, protokoller yapıldı. Ankara Protokolü, rahmetli İsmet İnönü imzalamıştı. Bugüne kadar herkes alındı ama Türkiye bunun dışında kaldı. Belki yeteri kadar çaba göstermedik. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için ama eğer Avrupa Birliği samimi olursa Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılımını Türkiye'nin güçlenmesi yanında Avrupa Birliğinin de güçlenmesi anlamına gelir. Bugünkü tablo Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin ne kadar önemli olduğunu da göstermesi açısından son derece değerlidir. Bakınız, Avrupa Birliği ister Orta Doğu'da ister Kafkaslar'da ister Karadeniz'de daha güçlü bir konumda olmak istiyorsa Türkiye'yi yanına almak zorundadır. Bu bağlamda söylenen, öngörülen hedef doğru bir hedef."

Avrupa Birliği'nin fasıl açmasını beklememek gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Biz eğer gerçekten AB'ye üye olmak istiyorsak ülkemizi demokratikleştirmek zorundayız." görüşünü dile getirdi.

- "NATO ittifakının öngördüğü kurallar içinde çalışmak zorundayız"

"İktidara namzet bir lider olarak NATO konusunda yaklaşımınız nedir?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"NATO ittifakının bir parçasıyız zaten. NATO'yu artık bir savunma gücü olarak görmemek lazım. Savunmanın yanında NATO aynı zamanda demokrasiyi savunan bir kuruluş olarak da ortaya çıktı. Dolayısıyla NATO'nun bir parçası olarak biz, NATO ittifakının öngördüğü kurallar içinde çalışmak zorundayız. Kurallar içinde ordumuzu hazırlamak zorundayız. Kurallar içinde güçlenmek zorundayız. Bunu yapmak zorundayız. NATO'ya karşı çıkmanın bir mantığı yok zaten. Gelişen dünyada siz kendi ülkenizin güvenliğini sağlamak istiyorsanız, demokrasiden yana tavır alan ülkelerle beraber ortak hareket etmek zorundasınız."

"Peki siz cumhurbaşkanı olsanız veya partinizin içinde bulunduğu blok cumhurbaşkanı seçse Amerika, Avrupa'yla, Rusya'yla ilişkimiz nasıl olur?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bütün ülkelerle ilişkimiz iyi olur. Amerika ile de Avrupa Birliği ile de Rusya ile de Orta Doğu halkları ile ilişkilerimiz iyi olur. Bizim temel felsefemiz yurtta barış dünyada barış." cevabını verdi.

- "Montrö Sözleşmesi'ni asla ve asla tartışmaya açmazdık"

"Ülkeyi siz yönetseniz böyle bir krizde Montrö Sözleşmesi bağlamında ne yapardınız?" sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Montrö Sözleşmesi'nin gereği neyse o gereği yerine getirirdik. Montrö Sözleşmesi'ni asla ve asla tartışmaya açmazdık. Geçmişte Montrö Sözleşmesi tartışmaya açıldı. 'Savaş gemileri, gerekirse Kanal İstanbul'dan geçer diye' Erdoğan'ın söylemi var. Bugün o söylemin ne kadar havada kaldığını ve Türkiye'yi nasıl büyük bir felaketin içine sürükleyebileceğini gösteriyor bu gerçek. Şimdi insanlar tarihte yaşananlardan ders çıkarırlarsa geleceği daha sağlıklı inşa edebilirler.

Erdoğan, tarihi bilmediği için, Montrö Sözleşmesi'nin hangi koşullarda imzalandığını bilmediği için boğazların ne kadar güvenli olduğunu, bizim açımızdan ne kadar güvenli olması gerektiğini bilmediği için, Karadeniz'in anahtarının Montrö olduğunu ve o anahtarın da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde olduğunu bilmediği için onları söylemişti. Ama bugün ben eminim Montrö'nün önemini artık o da anlamıştır ve tartışmaya açmayacaktır ve Kanal İstanbul'u da bir tarafa bırakacaktır."

- "En azından grubu olan siyasi partilerin bilgilendirilmesi lazım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna savaşıyla ilgili liderlerle görüşmesi konusunda beklentisinin olup olmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın önemli, en çok etkilenecek ülkenin de Türkiye olduğunu söyledi.

Milli Güvenlik Kurulunun (MGK) toplanmadığını, güvenlik zirvesinin toplandığını ama bu zirvenin hukuki alt yapısının olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Bu kadar önemli olaylarda mutlaka en azından grubu olan siyasi partilerin bilgilendirilmesi lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgilendirilmesi lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi bilgilendirildi mi? Hiç bilgilendirilmedi." diye konuştu.

Rusya-Ukrayna savaşının dünya savaşına evrileceği kanısında olmadığını, Batı'nın ekonomik yaptırımlarla Rusya'nın geri çekilmesini sağlayacağını ve yalnızlaştıracağını ifade eden Kılıçdaroğlu, Rus halkının da savaş karşıtı olduğunun altını çizdi.

- "Yarının Türkiyesi, güçlü bir Türkiye olmak zorundadır"

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi'nin ortak çalışması olan "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" ve Kılıçdaroğlu'nun dün partisinin grup toplantısındaki konuşması hatırlatılarak, "Siz bizi geriye mi götüreceksiniz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Hayır ileriye. Şöyle bir eleştiri yapıyorlar, 'Bizi geriye mi götüreceksiniz?' Mevcut sistem zaten geride olan bir sistem. Bu sistemi mi savunuyoruz? Hayır. Bir önceki sistemi mi savunuyoruz? Hayır, onu da savunmuyoruz. Çünkü o sistem darbe hukuku dolayısıyla büyük ölçüde yozlaştırılmıştı. Parlamentonun iradesi büyük ölçüde elinden alınmıştı, liderlere verilmişti.

Bugün AK Parti'den veya MHP'den herhangi bir kişi çıkıp da Türkiye'nin sorunlarını gündeme getirebilir mi? Asla getiremez. Niçin? Bir dahaki milletvekili seçiminde üstü çizilecektir. O zaman parlamentonun özgür iradesi var mı? Özgür iradesi yok. Bu yeni mi? Hayır. Daha önce de var mıydı? Daha önce de vardı. Biz ona mı dönmek istiyoruz? Asla ona dönmek istemiyoruz, 'milletin vekilini millet seçmeli' diyoruz. Bu kadar açık, bu kadar net ifade ediyoruz. 'Yeni bir Türkiye, yarının Türkiyesi' diyoruz özellikle buna. Yarının Türkiyesi, güçlü bir Türkiye olmak zorundadır."

- "Cumhurbaşkanı, kısır tartışmaların parçası olamaz"

Altı muhalefet partisinin "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" mutabakat metninde "cumhurbaşkanının bir defa, 7 yıl için seçilmesi ve partisiyle ilişiğini kesmesi"nin öngörüldüğü hatırlatılarak, "Siz cumhurbaşkanı adayı olsanız ve kazansanız veya üzerinde mutabakata varacağınız ortaklarınızdan birisi, rozetini çıkaracak mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Çıkaracak, parti üyeliğinden ayrılacak, tarafsız ve bağımsız olacak. Bütün siyasi partilere eşit olacak. Böyle olması lazım. Elbette ki cumhurbaşkanı oy kullanmak için sandığa gittiğinde hangi partiyi istiyorsa ona oyunu verir, ona saygı gösterirsiniz. Ama ilişkilerinde tarafsız olması lazım." yanıtını verdi.

"Sizin göstereceğiniz aday, kazanır ve bu sistem olursa cumhurbaşkanlarının başka partilerin liderlerini eleştirdiğini görmeyecek miyiz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Hayır, hiç görmeyeceksiniz. Çünkü cumhurbaşkanı kısır tartışmaların parçası olamaz." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 6 muhalefet partisinin bir araya gelmesine ilişkin, "Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, ülke bu haldeyken hiçbirimiz bu masayı deviremeyiz, tarihsel sorumluluğumuz vardır." dedi.

Kılıçdaroğlu, Fox TV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem" toplantısına atıfta bulunularak, "6 parti liderinin bir aya gelmesi zor mu?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, partilerin programları ayrı olsa da Türkiye'nin geleceği açısından ortak hedefler belirlemek zorunda olduklarını söyledi.

Cumhur İttifakı'nın içeriden veya dışardan aktörlerle değişik şekilde "masayı bozmak" istediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, ülke bu haldeyken hiçbirimiz bu masayı deviremeyiz, tarihsel sorumluluğumuz vardır. Tarihsel yükümlülüğümüz var. Biz ülkeyi aydınlığa kavuştururuz, ülke huzura erişir, ülkeye demokrasi gelir ondan sonra her parti kendi yoluna daha rahat gidebilir. Ama şu aşamada biz demokrasiyi inşa etmeden, hukuku, adaleti inşa etmeden, toplumun beklentilerini karşılamadan ayrılırsak bu yanlış olur. Zaten liderlerin de böyle niyetleri yok."

- "Başka aktörleri devreye koymaya çalışıyorlar"

Cumhur İttifakı'nın "Acaba geçmişten birilerine yeniden siyasi parti kurdurabilir miyiz?" dediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Tansu Çiller'i mi kastettiğinin sorulması üzerine", "Evet, evet. Geçmişe dönmek istiyorlar. Demek ki kendi döneminin kötü olduğunu o da kabul ediyor. Biz geçmişi değil, biz yarının Türkiye'sini düşünüyoruz, geleceğin Türkiye'sini düşünüyoruz. Bizim öngördüğümüz hedeflerden hangisi bu dönemde var?" değerlendirmesini yaptı.

6 muhalefet partisinin imzaladığı ortak metnin "din ve vicdan özgürlüğü" bölümünü okuyan Kılıçdaroğlu, "Laikliğin toplum düzeninin temeli olduğu, din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olduğu zaten raporda yazıyor. Raporu okumadan görüş beyan etmek doğru değil, önce raporu okuyacaksınız." ifadesini kullandı.

İşsizlik ve ekonomi konusundaki vaatlerine ilişkin soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Şimdi 6 parti kendi içinde ön hazırlıklarını yapıyor. Devlette liyakat, temel ilkeler, kurallar, ekonomi, sosyal politikalar belirlenecek, onları da kamuoyuyla paylaşacağız." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda Kesin Hesap Komisyonu kurulacağını ve başkanının muhalefet partisinden olacağını söyledi.

Elektrik faturasıyla ilgili açıklaması hatırlatılan Kılıçdaroğlu, faturaları hala ödemediğini belirtti. Elektrikte KDV'nin en azından hazirana kadar sıfıra düşürülmesi gerektiğini kaydeden Kılıçrdaroğlu, elektriğinin kesilmesi durumunda ne yapacağının sorulması üzerine de, "Mum ışığında, ne olacak yani? Bahçeli'nin gönderdiği kandiller var, kandilleri yakarız. 'Bu da Bahçeli'nin kandili deriz.' Bakın niye ödemiyorum? Elektrik faturasını ödeyemeyen yüz binler var ama bunların sesi çıkmaz, onların sesi olmak istedim. Benim, o vatandaşların sesi olmak gibi yükümlülüğüm var. Yaptığım doğru bir tutumdur. Olağanüstü zam gelmişse, insaf denilen bir şey var. Beyefendi sarayda otururken fatura ödemez ama gecekonduda oturan öder." şeklinde konuştu.

- "Biz yüzde 3 barajda mutabakata vardık"

Seçim kanunu ve baraj konusunda iktidar kanadının açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, konuya AK Parti'nin kendi açısından, MHP ve BBP'nin de kendi açısından baktığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bu ittifak, Cumhur İttifakı böyle giderse Türkiye'yi felakete götürecek, çünkü bunlar Türkiye'yi günlük yönetiyorlar. Biz yüzde 3 barajda mutabakata vardık. Yüzde 10'u getirenler darbecilerdir." dedi.

Zeytinlikleri imara açtığı iddia edilen düzenleme konusundaki soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bu konunun defalarca Meclis'e geldiğini ancak vicdan sahibi milletvekilleri sayesinde çıkmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Parlamentodan çıkamayan bir kanunu, yönetmeliği değiştirerek getirdiler. Bu konuda davalar açılıyor. Bizden de zeytin üreticilerinin yoğun olduğu bölgelerdeki milletvekillerimiz bu davalara dahil olacaklar. Doğru değil. Zeytine saygı duyun." açıklamasını yaptı.

- Cumhurbaşkanlığı adaylığı

Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda liderler arasında bir konuşma geçmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "(6 liderden) Eğer öyle bir teklif gelirse zaten kaçınamazsınız." dedi.

Bir yola çıktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Güveni vermek için cumhurbaşkanı adayının yazılı bir deklarasyonu, en azından bir güveni liderlere vermesi lazım. Liderlerin de aralarında karşılıklı güvenin oluşması lazım. Yönetimin de belli bir takvim belirlemesi lazım. 'Biz hangi takvim içerisinde güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçeceğiz?' Bunların belirlenmesi lazım. Dolayısıyla 'Ben cumhurbaşkanı olacağım' demekle bu iş olmuyor. Bu iş iğneyle oya işlemek gibi. Oturacaksınız bütün bunların hepsini düşüneceksiniz. Sonuçta bir gelecek inşa ediyoruz. Cumhurbaşkanı adayının devlet deneyiminin olması lazım. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçinceye kadar devleti yöneteceksiniz."

- Sezgin Baran Korkmaz'ın iade süreci

Avusturya'nın, Türkiye ve ABD tarafından kara para aklama soruşturması kapsamında aranan Sezgin Baran Korkmaz'ın ABD'ye de iade talebini kabul etmesine yönelik soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Ya 200 küsur yıl hapis yatacak, veya bülbül gibi konuşacak. Neler yaptığını anlatacak" değerlendirmesini yaptı.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir tabloyla hiç karşılaşmamıştı. Sezgin Baran Korkmaz'ın üzerindeki mal varlığı haczini kaldırdılar, Korkmaz'ı yurt dışına gönderdiler. Ne oldu? ABD dedi ki, 'ben de istiyorum.' Tutuklandı, hapiste. Biz şimdi, 'bize verin' diyoruz. Sen çıkardın niye istiyorsun? ABD'ye gidip ötmesin diye. Çünkü kime ne kadar rüşvet verdiğini orada anlatacak, anlatmazsa ömür boyu hapse girecek. Konuşursa itirafçıların yararlandığı tüm haklardan yararlanacak. Ondan sonra asıl Türkiye'de neyin ne olduğunu biraz daha net öğrenmiş olacağız."

(Bitti)