Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin '5 bin ülkücü gönüllü hazır beklemektedir' açıklamasına ilişkin, "Aslında Sayın Bahçeli eksik söylemiş. Bana göre bu milletin bir güvenlik ihtiyacı ortaya çıktığı zaman, milli güvenlik sorunu ortaya çıktığı zaman, eğer devlet bu sorunu aşamaz bir notkaya geldiğinde beş bin kişi değil, 80 milyon insan var bu ülkede." dedi.

Bozdağ, TGRT Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı. 

Danıştayın yaz saati uygulamasına ilişkin kararını değerlendiren Bozdağ, "Danıştayın verdiği karar önemli. Yürütmeyi durdurma kararını verdiği için yürütme durmuş olacak. Hükümet olarak biz yaz saati uygulamasının aynen devam etmesinden yanayız. Bu noktada da önümüzdeki günlerde gerekli adım atılacaktır. Büyük bir ihtimalle KHK'ya bu konuda bir düzenleme koymak suretiyle süreç dolmadan önce gerekli yasal değişiklik yapılacaktır. Yaz saati uygulaması herhangi bir değişiklik olmadan uygulanmaya devam edecektir." açıklamasında bulundu. 

Yaz saatine ilişkin bazı eleştirilerin olduğunun hatırlatılmasının ardından Bozdağ, ülke ekonomisine faydası, zararı ve çocukların durumuyla ilgili her bir konunun ayrı ayrı değerlendirildiğini söyledi.

İllerde, öğrencilerin eğitim öğretime başlama vakitleri konusunda da Milli Eğitim Bakanlığının valiliklere de bir esneklik verdiğini anımsatan Bozdağ, valiliklerin okul saatleri konusunda bu esneklikten istifade etme imkanının bulunduğunu dile getirdi.  

Geçen sene bu uygulama ilk olduğu için farklı değerlendirmeler yapıldığını belirten Bozdağ, kararın sürekli hale geleceği için bu tartışmaların da sona ereceğini kaydetti. 

Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin gayrimeşru referandumun ardından gelinen son duruma ilişkin bir soru üzerine Bozdağ, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin aldığı karar doğrultusunda yapılan referandumun gayrimeşru ve yok hükmünde olduğunu, Türkiye açısından hiçbir kıymeti bulunmadığını bildirdi.

Irak merkezi hükümetinin de aynı şekilde açıklama yaptığını hatırlatan Bozdağ, bu referanduma İsrail dışında olumlu yaklaşım ortaya koyan başka ülke bulunmadığına da dikkati çekti.

Bekir Bozdağ, Irak Anayasası bakımından ve uluslararası hukuk bakımından da bu referandumun gayrimeşru olduğunu, hukuken hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını söyledi. 

Irak'ın kuzeyinde statülerde meydana gelebilecek bir değişikliğin ve bağımsızlık gerekçesiyle yapılan halk oylamasının Tükriye Cumhuriyeti devleti için doğrudan bir milli güvenlik tehdidi olduğunu ifade ettiklerini söyleyen Bozdağ, "Irak'ın toprak bütünlüğü, siyasal birliği ve egemenliği esastır. Bizim Irak ile olan ilişkilerimizde ana prensipler bunlardır. Bunlar, hem uluslararası anlaşmalarla hem de ikili anlaşmalarla kayıt altına alınmıştır. Türkiye bu noktada akli selimle sağduyu ile hareket eden bir yaklaşım ortaya koymuştur." diye konuştu.

Türkiye'nin, Barzani ve ekibine sürekli çağrıda bulunduğunu hatırlatan Bozdağ, referandumun buna rağmen gerçekleştiğini söyledi. 

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı'nın Türkiye'ye sıcak mesajlar gönderdiği hatırlatılarak "Barzani'nin hala bizim açımızdan bir tornistan yapma, Türkiye'nin istediği noktaya gelme ihtimalini görüyor musunuz?" sorusu üzerine Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bir defa referandumun yapılmış olması büyük bir yanlışlık. Gayrimeşru bir olayın gerçekleştirilmesi... Barzani bu süreçte Türkiye'yi dinlememiştir. Türkiye sürekli çağrıda bulundu, kulaklarını tıkadı veya kendince başka bir değerlendirme yaptı. Bugün gelinen noktada Türkiye’nin muhatabı bellidir. Biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak Irak merkezi hükümetiyle bir koordinasyon içerisinde bölgedeki süreçleri beraber sürdürme, yönetme kararındayız. Irak Başbakanı Sayın Haydar El-İbadi ile Başbakanımız dün akşam bir görüşme yaptı. Yakında da İbadi ile Başbakanımız bir araya gelecektir. Şu anda henüz bunun yeri kararlaştırılmadı ama biz bundan sonra Irak ile olan bütün ilişkilerimizi, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nde yaşayan halkı da ilgilendiren konular da dahil olmak üzere Irak merkezi hükümet üzerinden yürütme kararı aldık. Dolayısıyla hudut kapıları dahil, seyahat konuları dahil, vize konuları dahil, diğer bütün konularda bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin muhatabı, Irak merkezi hükümetidir."

- Peşmerge güçlerine ilişkin Türkiye'nin askeri eğitim vermesi

Hükümet Sözcüsü Bozdağ, Irak Başbakanlık Ofisi'nin ham petrol ihracatı için Bağdat ile Ankara'nın prensipte anlaştığını duyurduğunun aktarılmasının ardından, "Bu, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile tüm petrol ve doğalgaz ilişkilerinin sona erdiği anlamına mı geliyor?" soruna karşılık, Türkiye'nin bundan sonra Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin kapsayan bölge dahil Irak'ın tamamına ilişkin bütün ilişkilerinin Irak Merkezi Hükümeti üzerinden yürüyeceğini dile getirdi. 

Bozdağ, "Türkiye bu anlamda, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin Ankara'da bulunan temsilcisine 'Türkiye'ye artık gelmeyin' diye çağrıda bulundu. Kendisi de Erbil'de olduğu için artık Türkiye'ye gelmiyor. Barzani'nin temsilcisi artık Türkiye'de değil. Türkiye'ye gelmemesini de kendilerine telkin ettiler." açıklamasında bulundu.

Barzani yönetimine bağlı yayın yapan üç televizyon kanalının da Türksat uydusundan çıkarıldığını dile getiren Bozdağ, bu noktada da önemli bir adım atıldığını ifade etti.

Bozdağ, peşmerge güçlerine ilişkin Türkiye'nin askeri eğitim vermesi ve benzeri konularda Kuzey Irak Bölgesel Yönetimiyle ilgili birtakım çalışmalar bulunduğunu, bunların tamamının da sonlandırıldığını bildirdi. 

"Askeri seçenek masada mı? Irak ile yapılan bu tatbikat ne manaya geliyor?" sorularına cevap veren Bozdağ, burada duygusallıktan öte hükümet olarak aklıselimi ve sağduyuyu rehber edinmeleri gerektiğine vurgu yaptı. 

Gayrimeşru referandum kararının bölgeye ve Türkiye'ye yönelik tehditlerinin neler olduğunun bütün boyutlarıyla hem Milli Güvenlik Kurulunda hem Bakanlar Kurulunda hem de dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında yapılan güvenlik toplantısında ele alındığını belirten Bozdağ, "Şu anda bütün opsiyonlar masada. Ekonomik, siyasi, güvenlikle ilgili opsiyonlar masada. Bunların hangi öncelikle uygulanacağı tamamen şartlara, gelişmelere bağlı olarak tercih edilecektir. Biz bunu Irak hükümetiyle de iş birliği içerisinde yürütüyoruz. Ayrıca İran hükümetiyle de bu konuda görüşmeler yapılıyor." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, CHP ve MHP Genel Başkanlarının, gayrimeşru referandumun ardından bakanların açıklamalarında farklılıklar olduğu yönünde eleştirilerinin bulunduğunun hatırlatılması üzerine Bozdağ, bakanların açıklamalarının sadece kendi bakanlıklarıyla ilgili spesifik bazı değerlendirmeleri içerdiğini söyledi. 

Bozdağ, hükümetin bu konudaki tutumunun çok net olduğunu, bakanların spesifik konulara ilişkin yaptıkları değerlendirmelerinin, Türkiye'nin bu konudaki tutumundan vazgeçme, geri adım ya da gevşeme gibi değerlendirmemesi gerektiğini söyledi. 

- "Sayın Bahçeli, ülkemizin milli konularında hassasiyeti yüksek olan bir siyaset adamıdır"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "En az 5 bin gönüllü ülkücünün Kerkük için hazır beklediği" şeklinde sözlerinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, şu ifadelere yer verdi:

"Sayın Bahçeli, ülkemizin milli konularında hassasiyeti yüksek olan bir siyaset adamıdır. AK Parti'nin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin milli çıkarları söz konusu olduğunda takındığı tutumla, Sayın Bahçeli'nin takındığı tutum arasında fazlaca bir fark yoktur. Biz bu milletin ve devletin hukukunu, çıkarlarını korumak için yola çıkmışız. Elbette Türkiye'nin milli menfaatleri söz konusu olduğunda aynı yerde birleşeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, güvenlik tehditlerini ortadan kaldıracak güce, kudrete sahiptir. Oradaki soydaşlarımızın, milletimizin, devletimizin hukukuyla ilgili bir risk olduğu zaman, bu riski göğüsleyecek olanlar, bunu yapacak olanlar bellidir. Bizim silahlı kuvvetlerimiz, diğer güvenlik güçlerimiz, istihbaratımız bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak güçte ve kudrettedir. Ama, 'Bu kadar adam var. Biz bununla yaparız.' deniyorsa buna ihtiyaç yok. Aslında Sayın Bahçeli eksik söylemiş. Bana göre bu milletin bir güvenlik ihtiyacı ortaya çıktığı zaman, milli güvenlik sorunu ortaya çıktığı zaman, eğer devlet bu sorunu aşamaz bir notkaya geldiğinde 5 bin kişi değil, 80 milyon insan var bu ülkede."

Bozdağ, Türkiye'nin güvenlik güçlerinin, silahlı kuvvetlerinin, istihbarat örgütünün, devletin imkan ve kabiliyetlerinin şu anda Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu bütün tehlike ve tehditleri aşacak güce sahip olduğunu kaydetti.

"Vatandaşımızın bu noktada hassasiyet göstermesini biz anlıyoruz. Sayın Bahçeli'nin hassasiyet göstermesine çok değer veriyoruz." diyen Bozdağ, bu noktada ülkenin imkan ve kabiliyetlerine güvenilmesi ve devletin bu işlerle görevli olanlarına desteğin devam ettirilmesi gerektiğini kaydetti.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) gayrimeşru referandumuna ilişkin, "Türkiye'nin kafası da çok net, bizde bir karışıklık yok. Biz olanın ne olduğunu, ne yapmamız gerektiğini de çok net biliyoruz. Onun için vatandaşlarımız bu konuda hükümetimize güvensinler. Türkiye bu süreci, Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarları neyi emrediyorsa, bunun gereklerini bir bir yapa yapa yönetiyor, bundan sonra da yönetmeye devam edecektir." dedi.

Bozdağ, TGRT Haber'de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları cevapladı.

Irak Merkezi Hükümetinin, IKBY hudut kapılarının, havaalanlarının, petrol yataklarının devri konusunda çağrıda bulunarak, yarın saat 18.00'e kadar bir süre verdiğini hatırlatan Bozdağ, "O süre işliyor şu anda. Ona göre bir şey çıkacak. Bu arada Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin tutumu netleşmiş olacaktır. Ondan sonra da bu konular merkezi hükümetle istişare ve koordinasyon içerisinde değerlendirilecektir." diye konuştu.

Irak Merkezi Hükümetiyle ilişkiler yürütülürken, iki ülkenin kendi çıkarları ekseninde bunu gerçekleştireceğine dikkati çeken Bozdağ, "Biz Kuzey Irak Bölgesini, Irak toprak bütünlüğünün, siyasel birliğinin ayrılmaz bir parçası görüyoruz. Orayı ayrı bir devlet olarak görmedik, görmüyoruz da, öyle bir şeyin olması söz konusu değil. O nedenle Irakla olan ilişkilerimizde bundan sonraki süreçte Irak hükümetiyle beraber hareket edeceğiz." ifadesini kullandı.

Habur Sınır Kapısı'nın kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin soruya ise Bozdağ, hudutlarda neler olacağı konusundaki değerlendirme ve kararın da Irak Merkezi Hükümetiyle beraber alınacağını aktardı.

Bozdağ, yaşananların "iki ülkenin milli güvenliğini doğrudan tehdit eden bir durum" olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Irak'ın toprak bütünlüğü, siyasal birliği, anayasal düzeni tehlikeye giriyor ama öte yandan da Türkiye'nin pek çok güvenlik riskleriyle bundan sonra karşı karşıya kalmasına, pek çok tehditle karşılaşmasına yol açıyor. O nedenle bizim çıkarlarımız çok net bir şekilde Irak Merkezi Hükümetiyle birlikte hareket etmeyi bu süreçte gerektiriyor ve Türkiye bunun gereğini yapacaktır. İran'ı da bu denklemin dışında tutmuyoruz. İran'la da bizim birlikte yapabileceğimiz çok şey var. İran açısından da meydana gelen hadise pek çok güvenlik risklerini, tehditleri içermektedir. Onun için bölgede yaşayan ülkelerin bu konuda daha fazla iş birliğine ve dayanışmaya ihtiyacı olduğu çok açık. Önümüzdeki günlerde bölgesel yönetim geri adım atmazsa, bunun somut sonuçlarını adım adım herkes görecek."

- "Vatandaşlarımız bu konuda hükümetimize güvensinler"

Bu konudaki taleplerinin çok net olduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Türkiye'nin kafası da çok net, bizde bir karışıklık yok. Biz olanın ne olduğunu, ne yapmamız gerektiğini de çok net biliyoruz. Onun için vatandaşlarımız bu konuda hükümetimize güvensinler. Türkiye bu süreci, Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarları neyi emrediyorsa, bunun gereklerini bir bir yapa yapa yönetiyor, bundan sonra da yönetmeye devam edecektir." diye konuştu.

Avrupa Birliği'nin bu konudaki açıklamasını da değerlendiren Bozdağ, Birleşmiş Milletlerin ve İslam İşbirliği Teşkilatının, AB ve üye ülkelerin, söz konusu halk oylamasına, bölgedeki bölünmeye ve yeni bir devlet oluşumuna karşı olduğuna işaret etti.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Bütün dünyanın karşı olduğu bir işin, neticeye ulaşması mümkün değildir. Bunu anlamaları lazım. Anlamazlarsa onu anlatmak lazım. Bu yaptırımlar ve bundan sonra atılacak adımlar, bunu anlamayan veya kendilerine yapılan ikazları 'sonuçları çıkmaz' diye kendi kendilerini avutanlar, bu söylenen ikazların ne kadar gerçekçi ve ciddi olduğunu uygulandıkça göreceklerdir ve adım adım bu uygulamalar yansıyacaktır." ifadesini kullandı.

- Hicri takvim esas alınacak

"Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın ilk icraatını, Kutlu Doğum Haftası ve Mevlid Kandili'nin hicri takvime bağlanması olarak gerçekleştirdiğinin" hatırlatılması üzerine Bekir Bozdağ, şöyle konuştu:

"Yeni Diyanet İşleri Başkanımız görevine başladı, hicri yılbaşı münasebetiyle yayımladığı mesajda da Peygamber efendimizin dünyayı şereflendirdiği doğum gününün bundan sonra hicri takvim esas alınarak kutlanacağını açık bir şekilde ifade etti. Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığının çıkardığı bir yönetmelik var. O yönetmelikte bir değişiklik yapılması gerekiyor. Diyanet İşleri Başkanımız bu açıklamasından sonra yönetmeliği değiştirme konusunda da hazırlıklara başladı."

Bozdağ, İslam'a ait değerlendirmelerin Diyanet İşleri Başkanlığınca yapılması kanaatinde olduklarını belirterek, şu görüşlere yer verdi:

"Diyanet İşleri Başkanı bu konuda bir değerlendirme yaptı, bir adım attı. Hicri takvime göre kutlanmasının, Peygamber Efendimizin doğumu vesilesiyle değişik etkinlikler yapılmasının daha doğru olduğuna biz de inanıyoruz. Hicri takvim, esasında Müslümanların icat ettiği bir takvim ve onun esası üzerinden yürüyor. Peygamber efendimizin doğum gününün de o esas üzerinden yürümesi bana göre de, bize göre de doğru olandır. O nedenle Diyanet İşleri Başkanlığımızın aldığı bu kararı biz de destekliyoruz. 2018 yılında ismi ne olacak, bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımız çalışıyor, isim değişebilir belki de ona göre yeni ismiyle, hicri takvim esas alınarak 2018 yılında kutlamalar ona göre yapılacaktır."

Bekir Bozdağ, İsviçre'nin Diyanet Başkanlığınca gönderilen din görevlilerine yasak getirmesine ilişkin soru üzerine, bu konuda başka ülkelerde de benzer sıkıntılar yaşandığını anımsattı.

Konunun "din ve vicdan hürriyeti" bakımından değerlendirilmesi gerektiğine değinen Bozdağ, AB ülkelerinde kundaklanan camiler, terörist muamelesi yapılan din adamları gibi pek çok örnek yaşandığına dikkati çekti. Buna rağmen Türkiye'nin suçlandığını belirten Bozdağ, Türkiye'de herhangi bir başka dinin mensubuna o dinin gereklerini yapıyor diye kötü muamelenin söz konusu olmadığını vurguladı.

Almanya'da 700'den fazla cami kundaklaması olduğunu, çoğunun failinin bilinmediğini aktaran Bozdağ, Almanya'daki aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü sanıklarının yargılandığı davanın da hala karara bağlanamadığını hatırlattı.

Bozdağ, davaya ilişkin devlet içerisindeki uzantıları ve bağlantılarına dair de iddialara rağmen karanlık hiçbir noktanın aydınlatılmadığını belirtti. Bozdağ, "O davanın sanıklarından pek çok kişi ilginç bir şekilde öldüler. 'İntihar etti' denildi, başka bir şey denildi. Onların konuşması da engellenmiş oldu. Şimdi bir kişi kaldı. Ortada maddi gerçeğe ulaşma imkanı kaldı mı? Kalmadı. O nedenle din ve vicdan hürriyetinin gereğini yapın. Türkiye'yi her defasında suçlayanlar, Türkiye'nin sahip olduğu bu alandaki özgürlüklerin bir benzerini orada yapsınlar." dedi.

İslamofobinin de pek çok yerde görüldüğüne vurgu yapan Bozdağ, insanlar farklı düşünse bile yasaların onları teminat altına alması ve devlet uygulamalarında bu teminatı göstermesi gerektiğine değindi.

- "Öğrencilerimiz, velilerimiz rahat olsunlar"

Bekir Bozdağ, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sisteminin yerine ikame olacak sınav sistemine ilişkin bir açıklamanın Bakanlar Kurulunda ne zaman görüşüleceğine ilişkin soruya karşılık, gazetelerin, televizyonların yaptığı haberlerin çoğunun beklentileri, ihtimalleri, alternatifleri ortaya koyduğunu bildirdi.

TEOG'un yerine uygulanacak usul ne olacak, nasıl olacak, onun doğru açıklamasını Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümetin yapacağını belirten Bozdağ, "Milli Eğitim Bakanlığımız değişim iradesi ortaya çıktıktan sonra zaten daha önce olan çalışmalarını hızlandırdı ve bu konuda sona doğru gelindi. Henüz Bakanlar Kuruluna Milli Eğitim Bakanımız bu konuda bir sunum yapmadı. Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulumuzda Milli Eğitim Bakanımızın ortaya koyduğu alternatifler değerlendirilecek ve nihayetinde karar verilecektir, ondan sonra da açıklaması yapılacak." ifadesini kullandı.

Üniversite sınavlarıyla ilgili olarak yapılan düzenlemelerle ilgili olarak da görüşleri sorulan Bozdağ, YÖK'ün bu konudaki hazırlıklarına göre değerlendirme yapılarak, adımların atılacağını aktardı.

Bu konuda çalışan herkesin "Daha iyisi olsun" arayışı içerisinde olduğunu vurgulayan Bozdağ, şöyle dedi:

"Hem TEOG hem de üniversite sınavı konusu kısa süre içerisinde netleşecek değil mi?" sorusuna da "Tabii. Öğrencilerimiz, velilerimiz rahat olsunlar, bu konuda neler olacağı, en kısa sürede hangi alternatifin uygulanacağı çok net bir şekilde ortaya konacaktır. Öğrencilerimiz derslerine, velilerimiz çocuklarının iyi yetişmesine odaklansınlar. Sisteme ilşkin sıkıntılar olmayacaktır ve bunlar kısa sürede açıklanacaktır."

- "Kaset konusu Türk siyasetini kirletmiştir"

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla ilgili FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in de arasında bulunduğu 171 şüpheli hakkında iddianame hazırlanarak mahkemeye gönderilmesine ilişkin görüşleri sorulan Bekir Bozdağ, şunları kaydetti.

"Bu konu, yargıyla ilgili. Sonuçta bu kaset konusu, Türk siyasetini kirletmiştir. Türk hukukunu da kirletmiştir ve maalesef pek çok zarar da ortaya çıkarmıştır. Pek çok insanın haysiyeti, şerefi ve onurunu, hukuksuz ve ahlaksız bir şekilde ayaklar altına almıştır. Sayın Deniz Baykal dahil, diğer MHP'li siyasetçiler dahil, onların pek çoğu maalesef çok kayba uğramıştır, büyük bir zarar vermiştir. Türk siyasetini kasetle dizayn etme operasyonudur. CHP'de bir dizayn operasyonu ve MHP'de bir dizayn operasyonu ve bu kasetleri çekenler, sonra deşifre edenler bir hesapla bunu yapıyorlar, bu hesapla bu adımları attılar. Bu kirli, ahlaksız ve hukuksuz hesapların hesabını yargının sorması doğru olandır. Umarız ki maddi gerçek ortaya çıkar, bu kirli hesabı yapanlar, bu kirli, ahlaksız, hukuksuz kumpası kuranlar hak ettiği cezayı alırlar."

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, dava mağdurlarına seslenerek, herkesin ne biliyorsa açıkça söylemesini istedi.