TBMM (AA) - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "4. Sanayi Devrimi" ile emek yoğun üretimin yerini, bilgi ve teknoloji yoğun üretime bıraktığını vurgulayarak, "Artık klasik fabrikatör tipi sadece bir Yeşilçam nostaljisi olarak kalmıştır. Yeni dönemin aktörleri tasarımcılar, inovasyoncular, Ar-Ge’ciler, kendini yenileyebilen girişimciler ve bilim insanları olacaktır." dedi.

Özlü, TBMM Genel Kurulunda görüşülen bakanlığının bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 3 çeyrektir büyüdüğünü ve 3 çeyrek dönemin ortalamasına bakıldığında, Türkiye'nin yüzde 7,3 büyüdüğünü, imalat sanayindeki büyümenin de yüzde 9,4 olarak kayıtlara geçtiğini söyledi.

Türkiye'de bu yıl ocak ve kasım aylarında 12 bin 537 şirketin kapanırken 67 bin 785 şirketin açıldığını belirten Özlü, açılan şirket sayısının, kapananların 5,4 katı fazla olduğunu, imalat sanayisinde de aynı dönemde bin 606 şirketin kapanıp 9 bin 316 şirketin açıldığını kaydetti.

KOSGEB kredilerinin yandaşlara verildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığına işaret eden Özlü, "2016'nın aralık ayında bir çağrı açtık KOBİ'ler için. 244 bin başvuru oldu, yaklaşık 15 bin KOBİ'ye 640 milyon lira kredi kullandırdık. 2017 yılının ocak ve şubat ayında tekrar çağrıya çıktık, buna da 540 bin başvuru oldu. 2016 yılından devreden başvurularla toplam 770 bin başvuru oldu. Bunun 460 bini kredi almaya hak kazandı. 460 bin KOBİ'den 274 binine 6.7 milyar kredi verdik. Krediler bilgisayar ortamında verildi, asla ve kat'a kayırma söz konusu değildir, olmadığı da Sayıştay raporlarıyla sabittir." diye konuştu.

Bakan Özlü, KOSGEB'de 10 daire başkanlığına 12 atama yapıldığı iddialarının da doğru olmadığını vurgulayarak, halihazırda 12 daire başkanlığının bulunduğunu ve bunun 3'ünün boş olduğunu söyledi.

Özlü, "Görevden alınan akademisyenler olduğu söylendi, bunlar bilim yaptığı için değil, terör yaptıkları için, teröre karıştıkları için görevden alınmışlardır. Bir mahkeme kararı yok, OHAL kararı var." ifadelerini kullandı.

Dünyanın tarihi bir süreçten geçtiğini, bölgesel ve küresel kartların yeniden karıldığını, yeni bir devrim süreci yaşandığına dikkati çeken Faruk Özlü, "Bu devrim, 4. Sanayi Devrimidir. Bu devrim aynı zamanda, sanayi dışı bütün alanları da etkileyecek olan 'Akıllı Toplum 5.0' devrimidir. Aslında bu iki unsur; yani 4. Sanayi Devrimi ile küresel kartların yeniden dağıtıldığı siyasi süreç, farklı süreçler gibi gözükse de biri diğerinin sebebi ve sonucu olan süreçlerdir. 4. Sanayi Devrimini yakalayamayan ülkeler, bu yeni güç dağılımında da söz sahibi olamayacak." diye konuştu.

Türkiye'nin önceki sanayi devrimlerini hep geriden izlediğini, dünya bu devrimlerle şekillenirken Türkiye'nin aradaki mesafeyi kapatmaya çalışmakla zaman kaybettiğini belirten Özlü, şöyle devam etti:

"Ancak bu kez böyle olmayacak. Türkiye artık dünyanın bekleme odasından çıkmıştır. Türkiye bu kez izleyici konumunda bulunmayacak. Akıllı Toplum 5.0 ile sadece sanayi mantığını değil, toplumu da dönüştürürken, Türkiye oturup beklemeyecek. Biz, bu dönüşümün ana aktörü olacağız. Değişimin peşinden koşan değil, değişimin yönünü belirleyen ülke olacak, Türkiye’yi hak ettiği konuma getireceğiz. Bakanlık olarak, 3 temel prensip ve hedef üzerinde yoğunlaşmış bulunuyoruz. Bunlardan birincisi 'Bilim Merkezi Türkiye', ikincisi 'Teknoloji üssü Türkiye', üçüncüsü 'İleri Sanayi Ülkesi Türkiye' hedefidir.

Üretim Reform Paketi olarak bilinen, Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesine Dair Kanun’u, Yatırım Ortamını İyileştirme Kanunu’nu, Patent Kanunu’nu ve Ar-Ge Kanunu’nu çıkardık. Üretim Reform Paketi’ni, Türkiye’nin sanayileşme yolundaki en büyük adımlarından biri olarak görüyoruz. Üretim Reform Paketi ile sanayi sitelerinden Organize Sanayi Bölgelerine, kurumsal iyileştirmelerden dijital dönüşüme, finansmana erişimden KOSGEB desteklerine, ürün güvenliğinden Ar-Ge'nin desteklenmesine kadar çok geniş bir yelpazede, Türk sanayicisinin önünü açtık. Ar-Ge faaliyetleri için ayırdığımız kaynakları artırırken, sağladığımız teşviklerle bu alandaki desteklerimizi etkinleştirdik. İşletmelerimizin krediye erişimini sağlamak üzere, Kredi Garanti Fonunu ve KOSGEB desteklerini uygulamaya koyduk. Girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla, yenilikçi KOBİ'leri destekledik. Bu ve benzeri reformlar sayesinde, üretim yapısında katma değeri yüksek sektörlerin büyümesine, rekabetçi piyasa ortamının gelişmesine imkan sağladık."

Bakan Özlü, AK Parti iktidarları döneminde organize sanayi bölgeleri sayısının (OSB) 308'e ulaştığını, 2003-2017 arasında yıllık ortalama 8 adet OSB projesinin tamamlandığını, 2002’ye kadar OSB'lerde üretime geçilen parsel sayısı 11 bin 395 iken son 15 yılda 50 bin 437 parselde üretime geçildiğini, halen 3 binden fazla parselin inşaat aşamasında, 5 bin parselin ise proje aşamasında bulunduğunu, ayrıca 13 bine yakın parselin de tahsis edilmeyi beklediğini kaydetti.

OSB’lerdeki boş parsellerin üretime geçmesiyle buralarda 2,5 milyon kişinin istihdamını hedeflediklerini, 2023'e kadar 65 yeni OSB kurarak, 1 milyon ilave istihdam oluşturmayı arzu ettiklerini belirten Özlü, 2 adet özel endüstri bölgesi projesini bir an önce uygulamaya geçireceklerini, Mega Endüstri Bölgesi uygulamalarıyla da Türkiye’nin hızlı büyümesine ve teknolojik dönüşüm sürecini hızlandıracağına inandıklarını söyledi.

Bakan Özlü, "4. Sanayi Devrimi" ile emek yoğun üretimin yerini, bilgi ve teknoloji yoğun üretime bıraktığını vurgulayarak, "Artık klasik fabrikatör tipi sadece bir Yeşilçam nostaljisi olarak kalmıştır. Yeni dönemin aktörleri tasarımcılar, inovasyoncular, Ar-Ge’ciler, kendini yenileyebilen girişimciler ve bilim insanları olacaktır. Ar-Ge, inovasyon ve nitelikli insan gücünün yetiştirilmesini sanayimiz için olmazsa olmaz kabul ediyoruz. Bunun için Ar-Ge ve Tasarım Merkezlerimizin sayısını ve niteliğini hızla artırıyoruz." dedi.

Bugün itibarıyla ülkede 758 adet özel Ar-Ge merkezi, 136 tasarım merkezi olmak üzere, toplam 894 özel Ar-Ge ve tasarım merkezi sayısına ulaşıldığını ifade eden Özlü, "2017 yılı içinde ocak-kasım arasında 426 adet Ar-Ge, 130 adet Tasarım Merkezi açtık. 2008 yılında sadece 20 adet Ar-Ge merkezimiz vardı. 2 yıl önce ise, 232 adet Ar-Ge merkezimiz bulunuyordu. Bugün bu sayıyı bine ulaştıracağız. Yine 2010 yılında, Ar-Ge ve Tasarım merkezlerimizde 10 bin kişi çalışırken, bugün 44 bin 303 kişi çalışmaktadır. Ar-Ge merkezlerimizde 24 bin adet proje, tamamlanmış veya devam etmektedir." bilgisini paylaştı.

Önceliklerinden birisinin de Türkiye sanayi yapısını, yüksek teknoloji içeren ürünleri üreten bir yapıya dönüştürmek olduğuna işaret eden Bakan Özlü, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye’nin, katma değeri yüksek ürünler üretmesi, Hükümetimiz ve Bakanlığımız için öncelikli bir konudur. Yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımız içindeki payını yüzde 4’ler mertebesinden, önce yüzde 8’e, sonra yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda; Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin katma değere dönüştürülmesi ve bu sayede yüksek teknoloji bağlamında, yeniliğe dayalı bir ekosistem oluşturulması, temel hedeflerimiz arasındadır. Bugün ülkemizde 55’i faal olmak üzere 69 teknopark bulunmaktadır. 3 yeni bölgeye ilişkin, ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın ise Resmi Gazetede yayımlanması beklenmektedir. Bu bölgelerde; faaliyet gösteren firma sayısı 4 bin 594’e, istihdam edilen nitelikli personel sayısı 44 bin 995 olmuştur."

-Yerli otomobil projesi

Bakan Özlü, 2 Kasım’da Türkiye’nin otomobili projesini başlattıklarını anımsatarak, "Bu proje, milletimizin yarım asırlık hayalinin gerçeğe dönüşmesi projesidir. Yerli marka otomobil, yılda 700 binden fazla aracın satıldığı, bu sene rakam 1 milyondur, mutlak surette başarmamız gereken bir projeydi. Proje ile hem yurt içinde hem de dünya pazarında tercih edilebilir rekabetçi araçlar üretmeyi, otomotivde güncel teknolojiyi yakalamayı ve aynı zamanda bu araçların parçalarını üretecek, yerli tedarik sanayimizi geliştirmeyi, bu alanda güçlü bir oyuncu olmayı hedefliyoruz." diye konuştu.

Yerli otomobil projesinin Türk sanayisi ve teknolojisi açısından dönüm noktası olacak bir proje olduğuna dikkati çeken Özlü, projenin sanayi için bir kaldıraç vazifesi göreceğini belirtti.

AK Parti iktidarları döneminde hep "milli ve yerli" vurgusu yaptıklarını hatırlatarak, bu vurgunun sadece slogan, içi boş bir söylem olmadığını ifade eden Özlü, şöyle devam etti:

"Milli duruşumuzu, yalnızca siyasi tavrımızla değil; teknoloji, sanayi, yatırım ve üretim politikalarımızla ortaya koyuyoruz. İthalata karşı yerli üretim seferberliği başlattık. '1000 ürün 1000 KOBİ' projemizle, Türkiye’de üretebileceğimiz ancak ithal ettiğimiz 1000 ürünü tamamen yerli 1000 KOBİ’mizle eşleştirdik ve o ürünlerin üretimini Türkiye’de yapmaya başladık. Yine KOSGEB Stratejik Ürün Geliştirme Desteği programlarımızla, ithal ettiğimiz stratejik konumdaki ürünleri, yurt içinde üretmek için harekete geçtik.

KOBİ’lerimizi bir yandan Ar-Ge ve inovasyona yönlendirerek yüksek teknoloji ile donatmaya çalışırken diğer yandan da işletmelerimizin verimliliğini artırma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Bu anlamda; Türkiye’de bir ilke imza atarak, Model Fabrika uygulamasını hayata geçirdik. Model fabrikalar; sanayi işletmelerinin, özellikle KOBİ’lerin verimlilik alanındaki teknik kapasitelerini, yaparak öğrenme yoluyla geliştirmek ve sanayi işletmelerimizi dönüştürmek amacıyla hayata geçirildi. Projenin ilk uygulamasını bu yıl Ankara’da başlattık. Önümüzdeki birkaç yılda, model fabrikaları yaygınlaştıracağız. Şehir merkezlerinde kalmış sanayi sitelerinin dönüşümü projesini yürütüyoruz. Ayrıca; sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmek amacıyla MEB ile imzaladığımız protokol ile 300 OSB’ye 300 Teknik Kolej açıyoruz. Bununla; hem organize sanayi bölgelerinin nitelikli işçi problemi bitecek hem de işsizlik oranlarını düşürmeyi hedefliyoruz."

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, Türkiye’nin sadece standartlara uyum sağlayan ülke değil, standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde adımlar attığını belirterek, Suudi Arabistan, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi, Afrika Standardizasyon Teşkilatı gibi birçok ülke ve bölgeye yönelik eylem planları yürütüldüğünü söyledi.

Sınai mülkiyet hakları konusunda Türkiye'nin AK Parti iktidarlarında önemli çalışmalara imza attığını, bu çalışmaların başvuru ve tescil sayılarına güçlü bir şekilde yansıdığını belirten Özlü, bugün 2002 yılına göre 16 kat daha fazla patent başvurusunun, 3 kat daha fazla marka başvurusunun ve 2 kat daha fazla tasarım başvurusunun yapıldığını kaydetti.

TÜBİTAK'ı Türkiye'de bilimin ve teknolojinin amiral gemisi olarak nitelendiren Özlü, "TÜBİTAK’ın, akademik Ar-Ge destek programları ile araştırma camiamıza, büyük destekler sağlıyoruz. TÜBİTAK'ın özel sektöre yönelik Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini teşvik ettiği programlar kapsamında, hükümetlerimiz döneminde büyük artış olmuştur. 2003-2017 yılları arasında sağlanan destek miktarı, 13 bin 374 proje için yaklaşık 7 milyar TL’dir. Hem akademiye hem de özel sektöre yönelik destek mekanizmaları kapsamında, 2012-2017 yılları arasında toplam 321 çağrı açarak, bin 12 adet projeyi destekledik." değerlendirmesinde bulundu.

Bütün gayelerinin bilim ve teknoloji odaklı bir sanayi anlayışıyla ilerlemek, mesafe almak olduğunu vurgulayan Özlü, konuşmasını şöyle tamamladı:

"TÜBİTAK ve KOSGEB aracılığıyla; gençlerimize, girişimcilerimize, bilim insanlarımıza sunduğumuz çok sayıdaki destek programımızla, sınai mülkiyetin ve tasarımın güvencesi, Türk Patent ve Marka Kurumumuzla, Kaliteye ve tüketici haklarına odaklanan, dünyaya standart ihraç eden Türk Standartları Enstitümüzle, Üniversitelerimizdeki 3 bini aşkın Araştırma ve Uygulama Merkezimizle; bilimin, teknolojinin, sanayinin ve milletimizin hizmetindeyiz. Yüksek teknolojili yerli ürün seferberliğini, Türkiye’nin 2023 hedeflerinin, ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

Bilim Merkezi Türkiye, Teknoloji Üssü Türkiye ve İleri Sanayi Ülkesi Türkiye hedeflerinden; hiçbir koşulda geri adım atmayacağız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, 2018 yılı için tahsis edilen ödeneğimizi, en etkin şekilde kullanacağız. Bize ayrılan her bir kuruşta, milletimizin alın terinin olduğunu, aklımızda tutacağız. Yaptığımız her işi doğru, hızlı ve kaliteli yapmak için azami gayret göstermeye devam edeceğiz."