MHP Lideri Devlet Bahçeli, "MHP gibi 48 yıllık geleneği-göreneği olan bir partinin genel başkanının cumhurbaşkanlığı yardımcısı gibi bir sıfatla görev üstlenmesi yakışık almaz. MHP'yi kimse bir yere yamalamaya kalkmasın" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Elazığ mitingi dönüşü gazetecilere önemli açıklamalar yaptı. Bahçeli, "MHP gibi 48 yıllık geleneği-göreneği olan bir partinin genel başkanının cumhurbaşkanlığı yardımcısı gibi bir sıfatla görev üstlenmesi yakışık almaz. MHP'yi kimse bir yere yamalamaya kalkmasın" dedi. İktidar partisi ile ortak bir çalışma olmayacağını belirten Bahçeli "MHP kendi imkanlarıyla kendi toplantılarını yapıyor. Zaten iktidar da hem Cumhurbaşkanı olarak, hem de hükümet başkanı olarak çok sayıda açılış törenleri, mitingleri var, onlar kendi programlarını uyguluyorlar. Biz kendi programımızı uyguluyoruz" diye konuştu.

Bahçeli'nin gazetecilerle yaptığı sohbette sorulan sorular ve cevapları şöyle:

Soru: Neden ilk mitinginizi Elazığ'da yapmayı tercih ettiniz?

Güneydoğu Anadolu'da iki ilimizi ön plana çıkararak, çalışmalarımızı başlattık. Bunlardan bir tanesi Elazığ. Her seçim döneminde de mutlaka Elazığ'a geliriz. Çünkü Elazığ, tabii arkadaşlarımız o dönemleri hatırlarlar mı, bilemiyorum, MHP'nin siyasi faaliyetinde önemli dönüm noktalarından bir tanesidir. Söz gelimi belediye başkanlığında il belediyesini hediye eden illerden bir tanesi. Milletvekilliği hediye edenlerden bir tanesi. Dolayısıyla bu bölgede MHP'ye karşı çok samimi bir yaklaşım var, bunu her zaman önde tutma ihtiyacı hissederiz. Tabii bugün, hattı zatında, Gakkoşların kıyafetiyle çıkmak istedim mitinge ama basından korktum. Yüzüğü yazanlar, onu görse ne yazarlardı?

Soru: Sekiz köşeli kasket bekledik ama sonunda size hediye etmişler...

Sekiz köşeli Gakkoş kasketimiz vardı... İkincisi de Erzurum'dur. Buradan başlangıç yaptık. 9 mitingimiz olacak. Ancak partimizin yönetimi, özellikle Başkanlık Divanı, bu referandum süreci içinde il bilgilendirme toplantıları toplantıları düzenlediler. Ay sonu itibarıyla 50 olacak. Buraya Başkanlık Divanı üyesi arkadaşlarımız, arkasından milletvekili ya da MYK üyesi arkadaşlarımız, bir de Mehmet Parsak Bey'in çalışması var. Parsak Bey de bu anayasa değişikliğinin MHP'ni temsil eden kanadı olarak içinde olduğu için, zaman zaman onun vermiş olduğu konferanslar ve toplantılar oluyor. Onları da dahil edersek, hattı zatında, fazla faaliyeti yokmuş gibi sağda solda söyleniyor. Ama öyle değil gerçekten MHP, faaliyeti olan bir siyasi parti olarak var. Ama anlatma, gösterme, medya aracılığıyla bunu anlatma şansı çok yok. Faaliyetlerimiz bize göre, imkanlarımız ölçüsünde bize göre yeterlidir. Referandum süresiyle ilgili toplantılarımızı düzenlerken, partimiz olarak kendimiz düzenliyoruz. Yani bir parti faaliyeti olarak düşünüyoruz fakat siyaset yapmadan tamamen konunun üzerinde duruyoruz anayasa değişikliğinin.

Soru: İktidar partisi ile tamamen ortak bir çalışma oldu mu, olacak mı?

Olmadı, olmayacak. Karşılıklı bir çalışma, ya da ortak bir projelendirmeyle bir çalışmamız yok. MHP kendi imkanlarıyla kendi toplantılarını yapıyor. Zaten iktidar da hem Cumhurbaşkanı olarak, hem de hükümet başkanları olarak bu çok sayıda açılış törenleri, mitingleri var, onlar kendi programlarını uyguluyorlar. Biz kendi programımızı uyguluyoruz. Sadece, işte mesela, Elazığ'a geldiğinizde, AKP'li iki tane yönetici "Hoşgeldiniz" dedi. Biz de teşekkür ettik. Cumhurbaşkanı veya da Başbakan gittiği zaman da bizim arkadaşlarımız ziyaret ediyorlar. Bazen, belediyelerimizin bulunduğu yerlerde arkadaşlarımız, kamu nitelikli bir kuruluştur belediye, gelen kişi de Başbakan veya Cumhurbaşkanı ise belediye başkanımız oraya bir "Hoşgeldiniz"e gidiyor, değerlendirmelerde bulunuyorlar. İstekleri olursa, karşılamaya çalışıyorlar.

Soru: 16 Nisan sonrası için evet ya da hayır sonuçlarına ilişkin çeşitli senaryolar dile getiriliyor. "Evet çıkarsa, Erdoğan çok güçlü bir liderlik yapısına kavuşur, diktatör olur" deniyor. Böyle bir ihtimal söz konusu olabilir mi?

Zannetmiyorum. Bu kadar yılın tecrübesine dayalı olarak yapılmış olan çok acımasız eleştirilere dayalı olarak Sayın Cumhurbaşkanı eğer gelecekte yönetimde tekrar etkin bir konumda olursa, bu konuları dikkate alarak çalışmalarını sürdürür. Türkiye'de diktatör olmaz. Bir defa diktatör Türkçe değil.

Soru: Hayır çıkarsa ne olur?

Hayırın çıkacağı ihtimalini vermiyorum. Olmayan bir şey üzerinde de yorum yapmanın bir manası yok.

Soru: Cumhurbaşkanı Erdoğan idam tartışmalarıyla ilgili olarak "16 Nisan'dan sonra gereği neyse yapılır" dedi. Siz daha önce idam ile ilgili konuda AKP'yi samimiyete davet etmiştiniz... Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha evvelki anayasa değişikliği çerçevesinde, biz özellikle savaş ve savaş benzeri hallerinde idamın kalkmasından yana olmadığımızı söyledik. Hatta kendi koalisyon şartlarında yapılan anayasa değişiliğinde de bu düşüncemiz maddeleşti ve kabul edildi. Ama aradan geçen zaman içinde, Türkiye'yi yönetenler, özellikle de AB ile ilişkiler çerçevesinde idamın kaldırılıp kaldırılmaması konusunda tartışmalara girdiler ve bunun uygulanamaması için de 6. protokolü Türkiye imzaladı. Şimdi ise toplumsal bir talep var. Bu talep karşısında yönetim bu talebe cevap vermek durumunda. Bugün de bakıyoruz, idamı gerektirebilecek tüm şartları uygulayan bir güruh türedi Türkiye'de. Kadına şidddetten tutun terör faaliyetlerindeki caniliğe kadar. Bu talep artıyor. Bu sebepten dolayı, tabii bunu çok yönlü ele alarak, dikkate alarak hareket etmek lazım. TBMM'ye idam ile ilgili herhangi bir yasa teklifi geldiğinde MHP destek vermeyi düşünüyor. Bunu defalarca da söyledik. Ama bunu bizim 35 milletvekili ile getirecek durumumuz yok. İktidar kanadı bunu getirir, diğer siyasi partilerden herhangi birinden de böyle bir öneri geldiğinde MHP destek verecektir. Bunu da kamuoyuna açıkça söyledik. Zaman zaman bunu ille de getireceğiz, götüreceğiz diye istismar edip, işi çoğaltmanın da gereği yok. Getirelim diyorsanız getirin diyoruz.

Soru: Deniz Baykal'a yönelik eleştiriler... Kemal Kılıçdaroğlu'nun tavrı...

CHP'nin rotasını bu süreçte nasıl buluyorsunuz?

CHP'de çok değişik üslup içerisinde değerlendirmelerde bulunanlar var. Bunlardan bir tanesi de 9 Ocak'tan itibaren Deniz Baykal Bey. Hem Meclis'teki konuşmalarından tutun, hem de kendini böyle, hani sporda görevlendirilen kişiler vardır, onlara libero diyorlar, oyun kurucu var arkada. Sanki CHP'de libero oynayan bir kişi. Muhtelif toplantılara katılıyor, muhtelif yerlere gidiyor ve çok heyecanla konuşurken bazen de ölçü kaçıyor. Son tartışma ölçünün kaçtığının bir işaretidir. İki gün önce yazdığımız Twitter mesajında biz de eleştirdik. Olmaz böyle şey.

Soru: Melih Gökçek, "Bahçeli Cumhurbaşkanı yardımcısı olursa milli birliğimiz açısından çok önemli olur" demiş. Bu söylemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Devlet Bahçeli bir siyasi kurum olan, 48 yıllık, geleneği göreneği olan bir siyasi partinin genel başkanı. Böyle bir partinin genel başkanının cumhurbaşkanlığı yardımcısı gibi bir sıfatla görev üstlenmesi yakışık almaz. AKP'de onu yapabilecek çok sayıda insan var ama biz ayrı bir tüzel kişiliğiz. MHP'yi kimse bir yere yamalamaya kalkmasın. 48 yaşındadır MHP. Az bir yaş değil yani.

Soru: Yeni sistemin geçmesi halinde belli partilerin belli partilerle hareket etmesini de zorunlu hale getirecek bir zemin de oluşturuyor. Bu bağlamda cumhurbaşkanı yardımcısının MHP'den olabileceği kapısının açık bırakıldığı gibi bir yorum var. Yanlış mı değerlendiriliyor?

Öyle bir düşüncemiz yok. Arkadaşlarımız da buradalar, kendi aramızda bir değerlendirmede öyle bir düşünceye sahip değiliz.

Soru: MHP'nin olağanüstü kurultay süreci sırasında "Ayıklanma mevsimi başlayacak" demiştiniz ve o mevsim başladı. Bu son ihraçlar üzerine de pek çok şey söylendi. Ama siz özellikle 15 Temmuz sonrası "Partide herhangi bir terör örgütüyle bağlantılı her kim varsa, ben kendi partimden başlarım" demiştiniz. Bu süreci biraz değerlendirir misiniz? Partinin bütününe yayılabilir mi disiplin soruşturmaları?

MHP'nin içinde, programına, tüzüğüne aykırı olarak Türkiye'nin temel ilkeleriyle bağdaşmayan davranışlarla birçok yasadışı örgütlenmelerin içinde bulunan veya adı geçenler varsa onu MHP'de olduğu gibi diğer siyasi partilerin de ayıklaması lazım. Biz de onu yapıyoruz.

Soru: Son olarak Nuri Okutan, İsmail Ok ve Yusuf Halaçoğlu partiden ihraç edildi. Bunların ihraç edilmesindeki en büyük etken referandum sürecinde DP ve BBP'yi ziyaret etmeleri miydi?

Bunun bir iki konusu yok. Onların ihraç sebebi çok kabarık. Demeçleri var, televizyonlara çıkıp konuşmaları var. Çeşit çeşit şeyler var. Onların, bunları söylerken partide kalmayı arzulamaları yanlıştır. Madem onları söylüyorsun, parti tüzüğü ve programı dışında düşünüyorsun o zaman kendi kendine bir karar ver demek daha doğru olurdu. Diyemedikleri için biz ayıklıyoruz.

Soru: Atilla Kaya ve Koray Aydın gibi isimler için de bu tür süreçleri bekleyebilir miyiz?

Koray Aydın çok daha tecrübeli bir siyasetçi. Konuşmasını bilen bir arkadaşımız. Parti programının dışına da çıkmayan bir üslubu vardır, düşünecelerini söylemesi de onun en tabi hakkıdır. Eleştirmiş olsa dahi ihraç sebebi olmaz. Eleştirme hakkıdır onun. Keşke herkes öyle davransa.

Soru: Sizin içinizdeki ayıklanma sürecini "Hayırcılara tasfiye" olarak nitelendirenler de var. Bu nitelendirmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP'den size bu türlü eleştiriler gelmişti...

Hayır diyen herkesi biz ihraç etmiyoruz. O bir düşencedir, zaman içinde evete dönüşme ihtimali de vardır. Ama hayır kisvesi altında değişik ilişkilerle MHP'nin varlığını zedeleyebilecek davranışlar ihraç sebebidir tüzüğümüze ve parti politikamıza göre aykırı davranışlardır. Onu yapanlar da gidiyor şimdi. Metin Feyzioğlu ile bir milletvekili Anadolu'yu neden dolaşır? Biz CHP'de, farklı düşünen herhangi bir kişiyi MHP olarak CHP'nin aleyhine tahrik eden bir siyaseti takip etmiyoruz. Ama CHP çok büyük yanlışlar içerisinde. Bazı sahip oldukları TV ve basın aracılığıyla MHP'yi rahatsız etmek... O rahatsızlığı kendilerine bela olur ileride. Altından da kalkamazlar. Zaten içlerinde de oldukça bela var.

Soru: Meral Akşener "Keçi Adası'na birlikte çıkalım" dedi sizin için... Yunan Bakan Türkiye'ye ait olan bir adaya çıkmıştı, bunun üzerine "Biz de Keçi Adası'na birlikte çıkalım" demişti...

Keçi Adası'na niye çıkacakmışız ki? Kendisi gitsin, nereye gidiyorsa gitsin. Bizim onunla işimiz kalmamıştır.

Soru: Akşener Niğde'de bir toplantı yapmak istedi ama o da Nevruz kapsamında izin verilmedi. Ona rağmen "Kim nederse desin, gideceğim" diyor. Bunu bir gerginlik çıkarma ya da "mağdur olmaya çalışma" gibi yorumlamalı mı?

Akşener'i hiç aklımıza getirmiyoruz. Hiçbir faaliyeti bizim merakımız içinde değil. Allah yolunu açık etsin. Bizden uzak kalsın da nereye gidiyorsa gitsin.

Soru: Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerindeki tutumlar artarak devam ediyor.

Diğer ülkelerden de yasaklar geliyor. Neden Avrupa özellikle referandum sürecinde sizce Türkiye'ye böyle bir tavır sergiliyor?

Onun birden fazla sebebi olduğu kanaatindeyim. Ama Türkiye'nin kendi iç siyasetinde meydana gelen tartışmalardan yararlanmak suretiyle Türkiye üzerinde geçmişte başlatılmış, fakat sonuçlanmamış bir hesaplaşmayı gündeme getirmeye çalışıyorlar. Onun için 16 Nisan onlar için de bir kurtuluş günü olacak. Yani bizde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini değiştiriyoruz. Ama onlar rejim değişikliğine ihtiyaç var. Kopenhag kriterleri dediğimiz ve AB'ye tam üyelik için öngörülmüş olan kriterleri şimdi AB ülkeleri kendileri uygulayabilmenin yolunu bulmanın, ne kadar Kopenhag kriteriyle uyumlu çalışıyorlar, onu görmeleri lazım. Böyle bir durum içinde anayasal monarşiyle yönetilmiş olan yerlerde zannediyorum bir rejim değişikliğine gidilmek suretiyle demokratikleşme sürecini Türkiye'deki gibi bir sisteme benzer hale getirirlerse başarılı olurlar. Yoksa onlar bir çözülme ve çürüme sürecine girmiştir. AB bu şekliyle gidemez. Hele hele Hollanda'daki ırkçılık kafasıyla İslam düşmanlığıyla da bir yere varmaları mümkün değil. Diğer sebepler de vardır, onu da biraz bekleyeceğiz.

Soru: Yani diğer sebepler derken Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu bu anlamda "ikinci bir Kurtuluş Savaşı" olarak mı değerlendiriyorsunuz? Özellikle emperyalizme karşı...

Mutlaka. Ama Kuvay-i Milliyeci geçinenler bunu kavrayamamış Türkiye'de maalesef

Soru: Beşiktaş maçı. Skor 4-1... İzleyebildiniz mi maçı?

Maçın özetini izleyebiliyoruz. Yalnız tabii bir Beşiktaşlı olarak antrenör olan Şenol Bey'i telefonla aradım, kendilerini tebrik ettim. Onu tebrik ederken de kullandığım bir ifade vardır, o da Şenol Bey ile alakalı bir şeydir. Daha önceki başarılarını Beşiktaş'a taşımasından dolayı duyduğum memnuniyeti dile getirdim. Biliyorsunuz o Milli Takım antrenörü olduğu dönemlerde olsun, diğer dönemlerde olsun önemli başarılar elde etmiştir. Sonra Beşiktaş'ta görev almıştır. Şimdi aynı başarılar Beşiktaş'a taşınmaktadır. O bakımdan tebrik ettim kendisini...

Soru: Yeniçağ gazetesi Leyla Zana'nın iki yıl önceki bir açıklamasını, "Bir kişiye bu kadar güç verilmez" şeklindeki bir açıklamasını sanki yeniymiş gibi sundu. Bunu da CHP Lideri "Bakın Zana evet diyor" diye bir sunumla kamuoyuna yansıttı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunun değerlendirilecek bir tarafı yok. Bir hanımefendinin ortaya koymuş olduğu görüş Türkiye'nin gündeminde öncelik alarak yeni bir tartışmaya Yeniçağ niye ihtiyaç hissediyor? Onu kendilerinin hayır kumpanyasında bulunmalarının sebebini kamuoyuna anlatırlarsa daha iyi olur. Çünkü Türkiye'de yeni bir hayır kumpanyası başladı. Kumpanya tabirini biliyorsunuz değil mi?

Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi mi...

Evet, onun siyasetteki yeni versiyonu.

Soru: Barzani'nin partisinin de "evet" kararı alması üzerinden MHP'ye yönelik eleştiriler var. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Barzani evet dedi diye MHP'yi ilişkilendirip, MHP'ye karşı karşı kara bir propaganda düşünmek şeytani bir düşüncedir. Onun ciddiye alınacak bir tarafı yoktur.

Kaynak: Ortadoğu