MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 15 Temmuz FETÖ Darbe Teşebbüsünün Üzerinden Geçen 60 Günlük Süreyle İlgili Yazılı Basın Açıklaması yaptı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,"Küresel hesaplar, bitmeyen paylaşım mücadeleleri hem komşu halkları hem de aziz milletimizi tehdit ederken, buna müzahir hareket eden münafık ve müşrik FETÖ, efendilerinin emrini uygulamak amacıyla devreye girmiştir."dedi.

MHP Lideri Bahçeli,"FETÖ'yle mücadele edilirken yüzeyde kalınmakta, çok sayıda mağduriyet yaşanmaktadır.

Hala Yurtta Sulh Konseyi isimli ihanet oluşumunun elebaşları konusunda milletimize doyurucu ve tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır.

15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra FETÖ'yle irtibatı ve intisabı bulunan kim varsa haklarında gerekli hukuki ve idari tedbirler alınmış ve alınmaktadır.

Bugüne kadar yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle sayıları 50 bini aşan asker ve sivil memur ihraç edilmiş, pek çoğu da açığa alınmıştır.

Yıllar içinde devlete yuvalanan FETÖ mensuplarının 93 bin civarında olduğu iddia edilmektedir.

Elbette kim suçluysa, ihanete kimler teşne ve tarafsa adli ve idari tasarruf gecikmeden yapılmalıdır.

Fakat uygulamalarda hukukun ihlal edildiğine, suçsuz ve günahsız vatandaşlarımızın uyduruk, isimsiz ve imzasız ihbarlarla gözetim altına alındıklarına veya işlerinden olduklarına dair yaygın bir kanaat hakimdir.

Bunun yanında kripto paraleller ise hala saklanmakta, iftira çarkını döndürmektedir.

Bu itibarla FETÖ'yle hiçbir bağ ve bağlantısı olmayan kişiler suçlanmakta, karalanmakta, eziyet çekmektedir.
Yurtta Sulh Konseyi piramidinin en üstünde bulunan siyasi, askeri, ekonomik ve diğer alanlarındaki ayaklar henüz ortaya çıkarılmamıştır.

Ağaca bakarken orman gözden kaçırılmamalı, sisli ve şaibeli ortamda darbenin siyasi uzantıları gözardı edilmemelidir.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün lider kadrosunun, siyasetteki ana damarının kimlerden teşekkül ettiği derhal açıklığa kavuşturulmalıdır.

Bu ihanetin tepe isimleri tespit edilerek, tarihi ve hukuki hesaplaşma kalıcı olarak sağlanmalıdır.

Tam bir aidiyeti belirlenmeden alt düzeydeki memurlarla uğraşmak, toplumu sürekli korku ve tehdit kuşağında tutmak, hak kayıplarıyla ilgili telafi edici çalışmaları geciktirmek sosyal maliyeti yüksek bir yanlış olacaktır."

Bahçeli'nin açıklaması şu şekilde:

Aziz Vatandaşlarım,

 Bugün bir yanda Mübarek Kurban Bayramını idrak ederken diğer yanda 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün 60’ncı günündeyiz.

Aynı zamanda 12 Eylül 1980 darbesinin de 36’ncı yıldönümündeyiz.

Türk milleti yakın tarihinin en buhranlı günlerinden geçmektedir.

Türk devletinin her kademesine sızmış, sosyal ve ekonomik hayatın her hücresine nüfuz etmiş bir terör örgütü, din kisvesine bürünerek, himmet ve hikmet kılıfı altında Türkiye’ye büyük bir ihanet ve düşmanlığın faili olmuştur.

Fethullahçı terör örgütü Türk milletinden intikam alma yarışına giren zalimlere piyonluk yapmış, onlar adına kurşun atmış, zulüm yapmış, tuzak kurmuş, küresel mahfillerde kurulan kirli oyunlara figüranlık görevini üstlenmiştir.

Türk tarihi böylesine soysuz, köksüz ve satılmış bir ihanet çetesine çok az tesadüf etmiştir.

15 Temmuz kalkışması milletimizin hayranlık verici uyanışıyla püskürtülmüş olsa da, Türkiye 60 gündür diken üstünde, bıçak sırtında, korku kapanındadır.

Milletimizin tereddütle bezenmiş, tedirginlikle harmanlanmış bekleyişi maalesef artarak sürmektedir.

FETÖ’nün girmediği alan, yerleşmediği kesim, tahrip etmediği manevi miras ve emanet neredeyse kalmamıştır.

Türk milleti organize, kolektif, acımasız, hiçbir değer tanımayan, hiçbir vicdan ölçüsü taşımayan çok boyutlu bir terör saldırısıyla karşı karşıya olduğunu 15 Temmuz’da çok açık görmüştür.

PKK’nın siyam ikizi olan FETÖ, yüce dinimizin arkasına saklanarak Türkiye’ye görülmemiş, duyulmamış, eşine az rastlanır bir düşmanlığın tetikçiliğine soyunmuştur.

Kendilerine cemaat ve hizmet hareketi diyen karanlık örgüt, gerçek manada cinayet ve hıyanet şebekesi olduğunu gizleyememiş, sonunda da yakayı ele vermiştir.

15 Temmuz’da Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurum ve kurallarının yanı sıra, Türk milletinin tamamı suikasta uğramıştır.

15 Temmuz’da Türk askeri görünümlü alçaklar millete silah doğrultmuş, bu aziz vatanı gözü dönmüşçesine bombalamışlardır.

Türkiye 60 gündür sarsıntı geçirmektedir.

Türk milleti 60 gündür kaygılı ve güvencesiz bir haldedir.

FETÖ, Türkiye’nin devlet ve toplum hayatını rehin almakla kalmamış, en az 10 yılımızın kaybına hizmet etmiştir.

Tahribatın vahim sonuçları her yerde, her seviyededir.

Yıkımın derin izleri her taraftan, her yönden görülmektedir.

FETÖ, Türk düşmanlarının PKK’yla birlikte en vahşi uşağıdır.

Bu kanlı cephenin amacı Türkiye’yi baştan ayağa karıştırmak, iç savaşa sürüklemek, bölünüp parçalanmasını temin etmektir.

Yıllarca PKK dışardan, FETÖ içerden, IŞİD ve diğer terör örgütleri çevreden eş zamanlı saldırı düzeneğine geçmişler, birbirileriyle koordineli şekilde haçlı kalıntıları tarafından hazırlanmış işgal planlarını icrayla görevlendirilmişlerdir.

Şurası kesindir ki, 15 Temmuz Anadolu’nun yeni bir istila teşebbüsüdür.

Bu hain teşebbüsün sözde yerli maşaları devletin mahremine kadar sokulmuşlardır.

Küresel hesaplar, bitmeyen paylaşım mücadeleleri hem komşu halkları hem de aziz milletimizi tehdit ederken, buna müzahir hareket eden münafık ve müşrik FETÖ, efendilerinin emrini uygulamak amacıyla devreye girmiştir.

Milletimiz ittifakla benimsemiştir ki, Pensilvanya’da mukim hoca görünümlü hain, vaiz unvanlı vandal fitnenin merkezi, İmralı canisinin ruh ikizidir.

Türkiye’nin çökmesi, çözülmesi, çürüyüp etnik ve mezhep temelli çatlaması hususunda FETÖ ve PKK çok net bir şekilde zalimlerin kullanımında sahaya sürülmüşlerdir.

15 Temmuz gecesi yaşananlar bunun bir sonucudur.

Masa başında Türklüğe ve Müslümanlığa idam hükmü yazanlar vicdansızca, ahlaksızca FETÖ ve PKK’yı kukla gibi yönetmişlerdir.

Bunlar kin ve garezi teşvik etmiş, katliam ve vahşeti özendirmişlerdir.

Mazlumların hayat ve varlık haklarına kast etmişlerdir.

Terörizmi içinde bulunduğumuz bereketli toprakları sömürmenin, sınırları değiştirmenin, insanları birbirine düşürmenin, huzuru katletmenin vasıtası görenler FETÖ, PKK ve IŞİD caniliğine umut bağlamışlardır.

Bugüne kadar verdiğimiz şehitlerin vebali bu kanlı örgütlerin sırtındadır.

Ne üzücü bir gerçektir ki, Türk-İslam alemi sürekli kan kaybetmekte, teröre karşı ortak bir cephe açamamaktadır.

Tehditler sürekli derinleşip genişlemektedir.

Yaşadığımız onca hadise ve şahit olduğumuz onca kanlı vaka küresel operasyonların bölgemizde sürdürdüğü kumpaslar halkasının bir parçasıdır.

Sahnelenen acıdır, gösterime giren vahşettir, ısrarla gündemde tutulan parçalanma ve bölünme projesidir.

Dört parçalı Kürdistan ihalesi yapılmış, küresel ve bölgesel terör işletmecileri hevesle faaliyete koyulmuşlardır.

Silahlı terör çeteleri, yüce dinimizi istismar eden ölüm taburları bu amaçla geleceğimizi karartmaya kalkışmışlardır.

Hiç kuşku yok ki FETÖ bunlardan birisidir.

Ancak FETÖ’yle mücadele edilirken yüzeyde kalınmakta, çok sayıda mağduriyet yaşanmaktadır.

                               

Hala Yurtta Sulh Konseyi isimli ihanet oluşumunun elebaşları konusunda milletimize doyurucu ve tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır.

15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra FETÖ’yle irtibatı ve intisabı bulunan kim varsa haklarında gerekli hukuki ve idari tedbirler alınmış ve alınmaktadır.

Bugüne kadar yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle sayıları 50 bini aşan asker ve sivil memur ihraç edilmiş, pek çoğu da açığa alınmıştır.

Yıllar içinde devlete yuvalanan FETÖ mensuplarının 93 bin civarında olduğu iddia edilmektedir.

Elbette kim suçluysa, ihanete kimler teşne ve tarafsa adli ve idari tasarruf gecikmeden yapılmalıdır.

Fakat uygulamalarda hukukun ihlal edildiğine, suçsuz ve günahsız vatandaşlarımızın uyduruk, isimsiz ve imzasız ihbarlarla gözetim altına alındıklarına veya işlerinden olduklarına dair yaygın bir kanaat hakimdir.

Bunun yanında kripto paraleller ise hala saklanmakta, iftira çarkını döndürmektedir.

Bu itibarla FETÖ’yle hiçbir bağ ve bağlantısı olmayan kişiler suçlanmakta, karalanmakta, eziyet çekmektedir.

Yurtta Sulh Konseyi piramidinin en üstünde bulunan siyasi, askeri, ekonomik ve diğer alanlarındaki ayaklar henüz ortaya çıkarılmamıştır.

Ağaca bakarken orman gözden kaçırılmamalı, sisli ve şaibeli ortamda darbenin siyasi uzantıları gözardı edilmemelidir.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün lider kadrosunun, siyasetteki ana damarının kimlerden teşekkül ettiği derhal açıklığa kavuşturulmalıdır.

Bu ihanetin tepe isimleri tespit edilerek, tarihi ve hukuki hesaplaşma kalıcı olarak sağlanmalıdır.

Tam bir aidiyeti belirlenmeden alt düzeydeki memurlarla uğraşmak, toplumu sürekli korku ve tehdit kuşağında tutmak, hak kayıplarıyla ilgili telafi edici çalışmaları geciktirmek sosyal maliyeti yüksek bir yanlış olacaktır.

Buna da hiç kimsenin hakkı yoktur.

‘At izinin it izine karıştığı’ samimiyetle kabul ediliyorsa, açığa alma konusunda sürdürülen yarışın gaflet olduğu da benimseniyorsa, bu durumda darbenin üst yapılanmasının deşifresi konusunda ısrarla ayak sürünmesinin de hiçbir şekilde inandırıcılığı ve meşruiyeti bulunmayacaktır.

Bu kapsamda milletimiz Yurtta Sulh Konseyi’nin ileri gelenlerini, arka plandaki zirve yüzleri isim isim, unvan unvan bilmek ve öğrenmek istemektedir.

Hükümetin oyalanması, zamana oynaması anlamsız ve beyhudedir.

15 Temmuz darbe teşebbüsü gerçekleşmiş olsaydı Türkiye’nin yönetimini devralacak sivil görünümlü darbecilerle hesaplaşma geciktiği müddetçe, masumların feryatları kulak ardı edildiği sürece milli vicdan belini doğrultamayacak, adalete ve devlete olan güven tamir edilemeyecektir.

AKP hükümetinin FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelesine parti olarak sonuna kadar destek vermekle birlikte, hakkı yenmiş, mağduriyete uğramış her insanımızın yanında kararlılıkla duracağımızdan, onların sözcüsü olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi de olmamalıdır.

15 Temmuz’un üzerinden geçen 60 günlük sürede hala istikrarın temin edilememesinden, hala toplumun korkuya mahkum olmasından büyük bir endişe duyduğumuzu ifade ediyor, bunun süratle düzeltilmesini ümit ve temenni ediyorum.

Bu düşüncelerle aziz milletimizin mübarek Kurban Bayramını bir kez daha kutluyor, her bir vatandaşımıza sevgi ve saygılarımı sunuyorum.