İZMİR (AA) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, SİHA'larla (silahlı insansız hava araçları) ilgili açıklamaları nedeniyle CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında suç duyurusunda bulundu.

Dağ, avukatı Gökay Yetim aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilen dilekçesinde, Tanrıkulu'nun cezalandırılmasını talep etti.

Dağ, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, terörle çok ciddi mücadelenin yapıldığı bir dönemde mücadeleye güç katan yerli üretim SİHA ve İHA'ların bazı kişileri rahatsız ettiğini ifade etti.

Terörle mücadele konusunda önemli mesafe alındığını, terör örgütü PKK ile arasına mesafe koyamayan HDP'nin yönetici ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak belediyeleriyle ilgili tedbirler alındığını kaydeden Dağ, "Terör örgütünün siyasi ayağı olarak biz HDP'yi bilirdik ama ne yazık ki son dönemlerde CHP içinde de birtakım sesler bu anlamda yükselmeye başladı." dedi.

Dağ, kuruculuğunu ve ilk genel başkanlığını Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı 94. yılını kutlayan CHP'den son dönemde yapılan açıklamaların HDP'nin boşluğunu dolduracak nitelikte olduğunu ifade ederek, "SİHA'lar ve İHA'lar terörle mücadele bağlamında çok önemli bir görevi ifa ediyorlar. Bunlar tamamen yerli ürünlerdir. Ne İsrail'den, ne Amerika'dan, ne de Avrupa'dan alındı. Bunlar ülkenin kendi Ar-Ge'siyle ürettiği ürünlerdir. Bunlardan bir rahatsızlık olduğunu görüyoruz. Bunun sözcülüğünü de CHP'nin yapmasını biz hem yadırgıyoruz hem de üzülüyoruz." diye konuştu.

Güvenlik güçleri ne zaman terörle mücadele noktasında etkin bir çalışma yoluna girse bir yerlerden birtakım sesler çıkmaya başladığını kaydeden Dağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu çukur siyaseti döneminde de gördük. HDP'li belediyelerin olduğu yerlerde öz yönetimler ilan edildi. Çukurları kazanlara karşı bir mücadeleye girişildiğinde birileri çok açık bir şekilde orada sivillerin katledildiğinden, evlerin yakıldığından bahsettiler. Ama yıllar, aylar geçtiğinde orada 'sivil' dedikleri kişilerin aslında PKK'nın sözde üst düzey yöneticileri olduğunu bizler gördük. Şimdi de SiHA'lar konusunda bu kadar ses çıktığını gördüğümüzde ciddi bir mücadele olduğunu hissediyoruz. Sezgin Tanrıkulu ve ülkemizi şu anda Almanya'da kötülemeye çalışan Can Dündar'dan bu seslerin yükseliyor olması manidar."

- "Bunları sorguluyoruz"

Dağ, insan haklarını ağzına dolayanların bu düşüncesini hep tek taraflı ifade ettiklerini, terör örgütü PKK'nın Fırat Simpil'leri, bir çorbacıdaki Şehmuz'u, Necmettin öğretmeni, Eren Bülbül'ü ve son günlerde bölgede çalışan çok sayıda işçiyi de katlettiğini hatırlatarak, "Bu sözde insan hakları savunucularının terör örgütüne bu anlamda söylemesi gereken iki kelamı yok mudur? Bunları da yüksek sesle söylemeleri gerekmez mi? Emekçiden taraf olduğunu söyleyen sendikalar bugüne kadar niye susarlar? Niye insan hakları örgütleri bu konuda konuşmazlar? Niye bugüne kadar insan hakları aktivisti olduğunu söyleyen Sezgin Tanrıkulu bu konuyla ilgili bir açıklama yapmaz da çıkar döner gelir SİHA'ların yapmış olduğu mücadeleyle ilgili bir açıklama yapar. Bunları sorgulamak gerekir, biz de bunları sorguluyoruz." diye konuştu.

Bir vatandaş olarak Sezgin Tanrıkulu hakkında suç duyurusuna bulunduğunu ifade eden Dağ, Tanrıkulu'nun açıklamalarının CHP seçmenine de hakaret niteliği taşıdığını söyledi. Türk Ceza Kanunu'na (TCK) göre Tanrıkulu'nun cezalandırılması gerektiğini savunan Dağ, sözlerini şöyle tamamladı:

"TSK'yı aşağılamak, devletin kurumlarını aşağılamak suçtur. İkincisi mücadele edilen terör örgütünü bu anlamda teşvik edici eylemler içinde olmak da bir suçtur. Biz de ceza kanunumuza göre bunlara istinaden suç duyurusunda bulunduk. Dönem başında yaptığımız gibi dokunulmazlığın kaldırılması gündeme geldiğinde de bu suç, dosyadaki raflardan kalkar ve yargılanır. Böyle bir suç duyurusu yapılmamış olsa, hiçbir şey yapılmamış olsa, yarın bir gün milletvekili bittiğinde yeniden bir yargılama ve soruşturma olmayacağı için her halükarda bu suç duyurusunda bulunmakta fayda görüyoruz. Kılıçdaroğlu'nun sessiz kaldığı hatta Tanrıkulu'nu sahiplendiğini görüyoruz. Açıklamaya dair CHP içinde bir resmi soruşturma olmaması partisinin de bunu kabullendiği anlamına geliyor. Ben bu açıdan da seçmenleri özellikle bu konuyu sorgulamaya davet ediyorum."