YOZGAT (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında yürütülen katılım müzakerelerinin askıya alınmasını da içeren kararına ilişkin, "Bu rapor, bizim açımızdan da saygınlığı olmayan, değeri olmayan bir rapordur. Türkiye, bu raporu ve içindeki iftiraları dikkate almayacak. O raporu hazırlayan müfteriye geri gönderecektir." dedi.

Bozdağ, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce, Yozgat Cumhuriyet Meydanı'nda açılan Cezaevleri İş Yurtları Fuarı'nda yaptığı konuşmada, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile ilgili kararına değindi.

Bozdağ, "Türkiye aleyhine siyasi bir karar.' demeyeceğim çünkü burada siyasi bir şey de yok. Avrupa Parlamentosu'nun aldığı bu karar, Avrupa Parlamentosu'nun üyelerini aldatan raportörlerin hazırladığı yalan, dolan ve iftiralarla dolu raporlar nedeniyle alınmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Yalanlarla, iftiralarla, çarpıtmalarla, abartmalarla dolu raporun aralarına birkaç doğru serpiştirildiğini dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:

"Bu raporu hazırlayan raportör, Kandil ile kol koladır, Pensilvanya ve onun teröristleri ile kol koladır, Türkiye'ye düşmanlık eden teröristlerle, Türkiye'de eylem yapan teröristlerle kol koladır. PKK terör örgütünün, FETÖ terör örgütünün ve diğer terör örgütlerinin görüşlerinin Avrupa raportörünün raporunda, Avrupa raportörünün görüşü olarak Avrupa Parlamentosu'na sunulduğunu görüyoruz. Buradan çok net söylüyorum, bunlar tamamıyla bu terör örgütlerinin görüşlerinin raportörünün imzasıyla sunulmasından ibarettir."

"Bu raportör, Türk yetkililerden kaçıyla görüşmüş, kabul etmiyor kimse, biz de kabul etmiyoruz, Bakanlık olarak biz randevu vermiyoruz. Neden vermiyoruz? Terör örgütlerinin avukatlığını yapıyor, terör örgütlerinin görüşlerini yazıyor, terör örgütlerinin görüşlerini rapor ediyor yukarılara." diyen Bozdağ, raporu hazırlayan raportörün adil, objektif ve dürüst olmadığını söyledi.

"Onun için biz kendisiyle Bakanlık olarak görüşmüyoruz." diyen Bozdağ, şunları kaydetti:

"Terör örgütleriyle aranıza mesafe koyarsanız, adil olursanız, objektif olursanız, o zaman biz sizinle görüşebiliriz ama bunu yapmadığınız sürece biz görüşmeyiz. Avrupa Parlamentosu'na da soruyorum: Türkiye'de itibarı olmayan, karşılığı olamayan, muhatabıyla görüşemeyen ve Türkiye'de gerçekleri terör örgütlerinin gözüyle gören birisinin hazırladığı raporla Türkiye hakkında karar verirseniz yanlışın büyüğünü yaparsınız. Karar alıyorlar, diyorlar ki: 'Biz karar aldık, Türkiye'de yer yerinden oynar.' Karar çıktı, yer yerinden oynadı mı? Daha önce karar çıktı, yer yerinden oynadı mı? Oynamadı. 'Niye oynamadı?' diye bir sormaları lazım.

Siz Türkiye’yi eleştirirken PKK lehine, Türkiye aleyhine argümanlarla Türkiye karşısına çıkarsanız, PKK’nın argümanlarını Türkiye’ye dayatırsanız, FETÖ'nün argümanlarını Türkiye'ye dayatırsanız, teröristleri himaye ederseniz, onlara destek verirseniz, Türk halkı sizin bu iki yüzünüzü görür ve ona göre muamele yapar."

Bozdağ, terör örgütlerinin gelecek beklentilerini gerçekleştirmek için atılan adımlara Türk halkının kıymet vermeyeceğini vurgulayarak, "Bu rapor, bizim açımızdan da saygınlığı olmayan, değeri olmayan bir rapordur. Türkiye, bu raporu ve içindeki iftiraları dikkate almayacak. O raporu hazırlayan müfteriye geri gönderecektir ama Avrupa Parlamentosu da kendilerini sahte raporlarla aldatan raportörleri bir gözden geçirmeli ve bunlarla Türkiye arasındaki ilişkileri yönetmekten, sürdürmekten vazgeçmeli. Türkiye'ye karşı tarafsız adil ve objektif görev yapacak raportörler görevlendirmeli ki aramızdaki işler ve ilişkiler daha iyi olsun." şeklinde konuştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Şu ana kadar, 15 Temmuz'dan sonraki süreçte, 168 bin 801 kişi hakkında adli işlem yapıldı. 615 kişi gözaltında, 8 bin 69 kişi hakkında yakalama kararı var, yani firardalar, kaçaklar. 50 bin 504 tutuklu var, 48 bin 371 adli kontrol altında serbest bırakılmış kişi var ve bunlardan ayrıca 8 bin 551 kişi de tutuklandıktan sonra adli kontrolle serbest bırakılmış, 433 kişi de adli kontrol olmaksızın serbest bırakılmış." dedi.

Bozdağ, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce, Yozgat Cumhuriyet Meydanı'nda açılan Cezaevleri İş Yurtları Fuarı'nda yaptığı konuşmada, FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturmalar hakkında bilgiler verdi.

Kamuoyunda, ‘"Herkes tutuklanıyor, gücü olan serbest bırakılıyor, gücü olmayan tutuklanıyor." gibi algılar olduğunu, bu algıyı FETÖ, diğer terör örgütleri ve Türkiye aleyhinde çalışan çevrelerin oluşturduğunu belirten Bozdağ, "Şu ana kadar, 15 Temmuz'dan sonraki süreçte, 168 bin 801 kişi hakkında adli işlem yapıldı. 615 kişi gözaltında, 8 bin 69 kişi hakkında yakalama kararı var, yani firardalar, kaçaklar. 50 bin 504 tutuklu var, 48 bin 371 adli kontrol altında serbest bırakılmış kişi var ve bunlardan ayrıca 8 bin 551 kişi de tutuklandıktan sonra adli kontrolle serbest bırakılmış, 433 kişi de adli kontrol olmaksızın serbest bırakılmış." ifadesini kullandı.

Bozdağ, binlerce kişinin adli kontrolle serbest bırakıldığını ancak Türkiye’de 2 kişi üzerinden bu tartışmanın yürütüldüğüne dikkati çekerek, şunları söyledi:

"İki kişi tahliye oldu, efendim sanki herkes böyleymiş gibi. Halbuki onlar, diğer 56 bin civarındaki insandan sadece ikisi. 56 bini tartışan var mı? Yok. Tartışanlar da yargıyı yıpratmak, iktidarı yıpratmak için bunu yapıyor. Rakamlar ortada. Dolayısıyla herkese kanunların eşit uygulanması lazım, eşit uygulanıyor. Eşit uygulandığında da şöhretli bir aileye yakın veya onlardan biri olmak sanki ayrıcalık gibi takdim ediliyor, eşitliğin dışına çıkılmış gibi takdim ediliyor. Bilmenizi isterim ki bütün bunların tamamı bir algı operasyonudur, Türkiye'de yanlış algı oluşturmaya dönük bir çabadır."

- "Darbecilere biat etmeyen, onlara darbe vuran bir yargı gelmiştir"

Türk yargısının 15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesinde, sırasında ve sonrasında büyük bir hukuk, adalet mücadelesi verdiğini, darbecilere en büyük darbeyi Türk yargısının vurduğunu dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:

"O gece, henüz darbenin başarılı veya başarısız olup olmayacağının belli olmadığı saatlerde soruşturmaları başlatan, gözaltı, yakalama ve tutuklama kararları alan Türk yargısıdır. Pek çok hakim ve savcıyı açığa alan, hakkında soruşturma başlatan Türk yargısıdır. Türkiye'de, Ankara'da, devletin duruma hakim olan psikolojisinin, yurdumuzun dört bir yanında güçlenmesine yol açan yine Türk yargısıdır. Darbecileri yakaladıktan sonra, ilk yakalamalar sırasında darbecilerin görevlendirildikleri görevlendirme listesini yakalayan ve bu listelerin tamamını yurdun dört bir yanına yayıp darbecilerin toplanmasının önünü açan yine Türk yargısıdır. Darbenin önlenmesinde, demokrasinin, milletin, hukukun kazanmasında büyük bir vazifeyi yerine getiren yargı mensuplarını saygıyla anıyorum ve hepsini gönülden tebrik ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar. Çünkü bugüne kadar, her darbe öncesi darbecilere yol gösteren, darbe sırasında da darbecilere ilk biat eden yargı gitmiş, yerine darbecilere karşı hukuk kılıcını kuşanan, anayasasının, milletinin, devletinin ve hukukunun yanında olan bir yargı gelmiştir. Darbecilere biat etmeyen, onlara darbe vuran bir yargı gelmiştir."

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye'deki ceza ve infaz kurumlarında işkence ve kötü muamele olmadığını belirterek, "Buradan çok net söylüyorum, ne Almanya'nın ne Amerika'nın ne de başka bir Batı ülkesinin ceza infaz kurumları ve infaz uygulamaları olumluluk, insan onuruna yakışırlık, insan haklarına uygunluk bakımından Türkiye ceza infaz kurumları ile mukayese dahi edilemez." dedi.

Bozdağ, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce, Yozgat Cumhuriyet Meydanı'nda açılan Cezaevleri İş Yurtları Fuarı'nda yaptığı konuşmada, iş adamlarına seslenerek, ceza infaz kurumlarından çıkan vatandaşlara iş konusunda yardımcı olmaları çağrısında bulundu.

Cezaevlerinin Türkiye ve uluslararası anlamda da gündemde olduğuna değinen Bozdağ, şunları söyledi:

"Ama ortaya koyduğu uygulamalar nedeniyle değil iftiralar nedeniyle gündemde. Biz Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de, Amerika'da ve başka ülkelerde ceza infaz kurumlarının nasıl olduğunu ve nasıl işletildiğini çok iyi biliyoruz. Buradan çok net söylüyorum, ne Almanya'nın ne Amerika'nın ne de başka bir Batı ülkesinin ceza infaz kurumları ve infaz uygulamaları olumluluk, insan onuruna yakışırlık, insan haklarına uygunluk bakımından Türkiye ceza infaz kurumları ile mukayese dahi edilemez. Bunlara rağmen oradan yükselen seslere baktığınızda sanki Türkiye'den kendileri çok çok daha iyiymiş gibi, Türkiye'yi terör örgütlerinin iftiraları üzerinden suçlamaktadırlar. Gün geçmiyor ki Türkiye ceza ve tutukevlerinde kötü muamele ve iftira olduğuna dair iddiaları yayınlamasınlar, buna dair açıklama yapmasınlar." 

- "Cezaevlerinde kötü muamele ve işkence yok"

Bozdağ, Türkiye'de ceza ve infaz kurumlarında kötü muamele ve işkence olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Bunun aksini söyleyenler bilerek iftira ediyorlar ya da olayları çarptırarak başkalarını aldatmaya çalışıyorlar. Türkiye cezaevlerini ziyarete gelen, ziyaretlerine uluslararası yükümlülükler çerçevesinde izin verdiğimiz örgütlerin temsilcilerine de söylüyorum: Kanaatiniz varsa bize söyleyin 'Falan kişiye işkence, kötü muamele yapılmış.' Biz üzerine gidelim, falan yapmış, üzerine gidelim. Şu cezaevinde veya tutukevinde olmuş, onun da üzerine gidelim. Bize isim, cezaevi ismi, tutuklu veya hükümlü ismi vermiyorlar, ne yapıldığını söylemiyorlar, Türkiye’yi suçlamaya devam ediliyorlar. Bize karşı adil ve objektif olmalarını istiyoruz ama maalesef adil ve objektif davranmıyorlar. "

Türkiye'nin bu iddiaların asılsız olduğunu ispatlamasına imkan verilmediğini dile getiren Bozdağ, "Buradan diyorum ki iftiraları bir uluslararası örgütün dile getirmiş olması, o iftiralara hakikat vasfı kazandırmaz. Türkiye de asılsız olan şeyleri söyleyenlere bakıp da 'Ha bunlar doğruymuş' diye muamele yapmaz. Esasında bu iftiraları dile getirenlerin saygınlığı, Türkiye nezdinde azalır veya yok olur. Onun için de buradan bir kez daha söylüyorum. Türkiye ceza ve infaz kurumlarında işkence ve kötü muamele yoktur." ifadelerini kullandı.

Bakan Bozdağ, Avrupa'dan ziyarete gelmek isteyenlerin, terör örgütlerinin üyeliğinden ve terör eylemi yapmaktan tutuklu ve hükümlü olanlarla ilgili talepte bulunduğunu aktararak, "Ya da darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ terör örgütü mensuplarıyla ilgili talepte bulunuyorlar. Bugüne kadar Türkiye cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan diğer suçlardan yatan kişilerle ilgili uluslararası bir örgütün veya temsilcinin veya yetkilinin 'Ben bununla görüşeceğim' diye bir müracaatına şahit olmadım. Varsa yoksa Türkiye'nin aleyhine çalışan terör örgütlerinin üyeleri veya terör örgütü adına eylem işledikleri için içeride tutuklu ve hükümlü bulunanlarla ilgilenmek, onlarla alakadar olmak." dedi.

Türkiye cezaevlerinde ondan fazla Alman vatandaşının bulunduğuna değinen Bozdağ, Alman hükümeti, Alman Büyükelçiliği, Alman yetkililerinin hiçbirisinin gelip bunlarla ilgilenmediğini, sadece Deniz Yücel söz konusu olduğu zaman Başbakan'dan Cumhurbaşkanı'na kadar herkesin seferber olduğunu anlattı.

- "Tutuklu ve hükümlüleri ailelerinin devletimize emanetidir"

Bozdağ, cezaevlerinde açlık grevinde bulunan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın sürekli Türkiye'nin gündeminde olduğunu da aktararak, şunları kaydetti:

"Bakanlık olarak yakından takip ediyoruz. Burada özellikle ifade etmek isterim ki ceza ve tutukevlerinde bulunan bütün tutuklu ve hükümlüler, ailelerinin devletimize emanetidir. Onların canlarından, sıhhatlerinden her türlü ihtiyaçlarının temininden devletimiz sorumludur ve bizler de bu görevi yerine getirmekle mükellefiz. Bunun için de çalışıyor, onların canlarını, sıhhatlerini, ihtiyaçlarını yerine getirmek, korumak için de her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bu iki kişinin de çok yakından takip edildiğini, sağlıklarının ve diğer ihtiyaçlarının yakından takip edildiğini buradan Türkiye kamuoyunun özellikle bilmesini istiyorum ve ayrıca da diyorum ki: Bu açlık grevin sonlandırın. Böyle bir hak arama yolu olmaz. Kendinize zarar vermeyin, sıhhatinize zarar vermeyin ve bu işi sona erdirin, sonlandırın ve ihtiyaçlarınızı normal, diğerleri gibi siz de gidermeye başlayın. Çünkü bu yol doğru bir yol değil. Bu yöntem doğru bir yöntem değildir. Bugüne kadar bu yöntemlerle netice alan kimse yoktur. Bundan sonra da netice alınması mümkün değildir. Eğer böylesi yöntemlerle netice alınacak olursa o zaman o ülkede hukuk sistemi de olmaz, infaz sistemi de olmaz. Herkes bir eylem tutturur o eylemden sonra netice alır. Buna hiçbir hukuk devleti rıza göstermez, izin vermez. Ama hukukun kendi içinde mekanizmaları işleterek o mekanizmalarla herkes netice alabilir. Onun için de ben hukukun uygun gördüğü mekanizmaların, hukuk içinde işletilmesinin daha doğru olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek isterim."

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargı görevini yapan hakim ve savcılara hakaret etmek suçtur, küfretmek suçtur, tehdit etmek suçtur, onların üzerinde baskı kurmak suçtur. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Sayın Genel Başkanı ve bazı yöneticileri, maalesef kullandıkları dille bunu yapmaktadırlar. Hakaret ve küfür dili, acziyetin ifadesidir." dedi.

Bozdağ, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce, Yozgat Cumhuriyet Meydanı'nda açılan Cezaevleri İş Yurtları Fuarı'nda yaptığı konuşmada, 2016 yılında savcılıkların 7 milyon 398 bin 616 soruşturma evrakıyla işlem, ceza mahkemelerinin de 2 milyon 406 bin 537 dava dosyasıyla ilgili yargılama yaptığını belirterek, "Hukuk mahkemeleri 3 milyon 524 bin 898 dava ile ilgili yargılama yapmış. Bunun dışında çocuk ceza mahkemeleri var, infaz savcılıkları, infaz hakimleri var, bütün bunları da koyduğunuz zaman 2016 yılında ülkemizde yaklaşık 15 milyon dosya hakkında adli işlem yapılmış. Ya soruşturma ya yargılama yapılmıştır." bilgisini verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasına tepki olarak başlattığı yürüyüşe değinen Bozdağ, şunları söyledi:

"Adaleti istismar için yürüyenlere soruyorum, yaklaşık 15 milyon adli işlem arasında bu millete haksızlık yapıldığını düşündüğünüz kaç dosya var? 15 milyon adli işlem yapılıyor, gösterebiliyorlar mı bir örnek? Gösteremiyorlar. Bir tane konuyu siyaseten istismar etmek için öne çekip onun üzerinden yaklaşık 15 milyon konuda yapılan çalışmaları ve adalete uygun, hukuka uygun verilmiş kararları yok saymak Türk yargısını mahkum etmek, Türk yargısına yapılmış en büyük saygısızlıktır, en büyük hakarettir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. 'Beğendiğimiz kararları verirse mahkeme güzel, hakim daha güzel, karar daha güzel ama eğer beğenmediğimiz kararları verirse mahkemeye hakaret ederiz, hakimlere hakaret ederiz, yetmedi tehdit ederiz, onların üzerinde baskı kurarız’ deniyorsa bu büyük bir gaflettir, ondan öte büyük bir yanlış ve suçtur." 

Bakan Bozdağ, Türk yargısının verdiği kararları beğenmeyen vatandaşların da olduğunu dile getirerek, "Peki bu kararların denetimini nasıl yapıyorlar? Sokakta yürüyerek, trafiği kilitleyerek, milletin hayatını zorlaştırarak, kanunları çiğneyerek, hakimlere, savcılara, mahkemelere hakaret ederek, karar verenleri tehdit ederek veyahutta onların üzerinde baskı kurarak mı denetliyorlar? Nasıl denetleniyor? İtiraz yoluyla denetleniyor. İstinaf yoluyla, temyiz yoluyla, bireysel başvuru ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat yoluyla hukuk içerisinde verilmiş olan bir karar denetlenebilir. Sokaklarda, meydanlarda karar denetleme ilkel çağlardan kalmış ilkel bir anlayıştır. Hukuk devletleri, demokratik devletler bunu çoktan geçmiştir ama maalesef görüyoruz ki buradan bir haksızlık yapılıyor." ifadelerini kullandı.

- "Aman bunlarla ilgili konuşmayın"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarına seslenen Bozdağ, şöyle devam etti:

"Her karar sonrasında, beğendiğiniz kararı verince kararı verenleri övüyorsunuz. Örneğin 367 kararını övdünüz, kararı verenleri övdünüz. Burada adalet var mı? Yok. Kat sayı kararlarını verenleri övdünüz, bunu adalete uygun gördünüz. Burada adalet var mı? Yok. AK Parti'ye kapatma davası açılmasını övdünüz ve o süreçte eleştiri yapanlara, 'aman eleştiri yapmayın' dediniz. Bize kapatma davası açıldı sokaklarda yürüyen mi oldu? 340 milletvekili almışız ve yüzde 47 oy almışız, tek başına iktidarız hiçbir şey yok. Uydurma delillerle kapatma davası açıldı. Ben aziz milletimize soruyorum, o zaman AK Parti kendisine oy vermiş yüzde 47 seçmenin iradesiyle iktidar olmuş bir parti olarak sokakları mı hareketlendirdik? Yollara mı düştük? Milleti birbirinin karşısına dikmek için mi uğraştık? Ne yaptı? Savunmasını yaptı, Anayasa Mahkemesine gitti, hukuku işletti, hukukun doğru işlemesinden fayda bekledi, adaletin tecellisi için uğraştı. Ama o zaman bu haksızlık karşısında Cumhuriyet Halk Partisi o dönemde ne yaptı, bu davayı açan savcıları övdü, ‘aman bunlarla ilgili konuşmayın’ diye konuşanları eleştirdi."

Can Dündar’la ilgili karar verildiğinde CHP'nin Anayasa Mahkemesini göklere çıkardığına işaret eden Bozdağ, "İstediği karar. Enis Berberoğlu’yla ilgili bir karar verildi herkesi yerin dibine batırıyorlar. İstemedikleri bir karar. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Buradan bir kez daha ifade ediyorum, yargı görevini yapan hakim ve savcılara hakaret etmek suçtur, küfretmek suçtur, tehdit etmek suçtur, onların üzerinde baskı kurmak suçtur. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Sayın Genel Başkanı ve bazı yöneticileri, maalesef kullandıkları dille bunu yapmaktadırlar. Hakaret ve küfür dili, acziyetin ifadesidir. Fikri olan eleştirir, fikrini söyler ama hakaret ve küfür yapmaz. Maalesef hakaret ve küfür yapılıyor ve tehdit ediliyor. Bunu da bütün aziz milletimizin takdirine sunuyorum." şeklinde konuştu.

Bakan Bekir Bozdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Kandil memnun, Pensilvanya'daki FETÖ terör örgütünün elebaşı ve onun teröristleri memnun, CNN memnun, BBC memnun, Türkiye'nin aleyhine yalan haberleri yapan ne kadar uluslararası kanal varsa hepsi memnun. Türkiye’nin düşmanları da memnun, Cumhurbaşkanımıza düşmanlık edenler, Cumhurbaşkanımıza düşmanlığın gözlerini kör ettiği insanlar da memnun, Türkiye'nin karışmasını, karıştırılmasını isteyenler memnun, Türkiye’deki kaos ve kriz çıkmasını isteyenler memnun, kaosçuların hepsi pusuya yatmış durumda onlar da çok memnun. İçerideki PKK'lılar, FETÖ'cüler, darbeciler ve onlara destek verenlerin hepsinin de buradan memnun olduğunu görüyoruz. Aziz milletimiz de bu memnun olanları gördükçe, bu yürüyüşün hangi hesaplarla kimlere hizmet ettiğini de eminim aynı şekilde değerlendirmektedir, değerlendirecektir."

Konuşmanın ardından Bakan Bozdağ, Adalet Bakan Yardımcısı Bilal Uçar, HSK Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç, HSK 1. Daire Başkanı Halil Koç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım ile HSK üyeleri, fuarın açılış kurdelesini kesti.