Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülcan Kalender Güleç, yaptığı yazılı açıklamada, kaygı duygusunun, kötü bir şeyin olacağına, bir tehlike durumunun varlığına dair his ile ilgili olduğun belirtti.

Kaygının alarma benzetilebileceğini ifade eden Güleç, şöyle devam etti:

"Bir alarm sisteminin işe yarayabilmesi için orta düzeyde çalışıyor olması gerekliliği kaygı için de geçerlidir. Neye bağlı ve neden kaygı duyarsak duyalım orta düzeyde çalışan bir kaygı bizi o tehlikelere karşı dikkatli olmaya, önlem almaya hazırlar ve hayatta kalmamızı sağlar. Ama alarm sistemi çalışmıyor, sesi çok ya da az çıkıyor, olur olmaz zamanlarda harekete geçiyorsa görevini yerine getiremiyor demektir."

"Kaygımız orta düzeyde olmalı"
Salgın sürecinde birçok insanda yoğun depresyon oluştuğuna dikkati çeken Güleç, şunları kaydetti:

"Kovid-19 ile ilgili hastalanmaktan, ölmekten, sevdiklerimizi kaybetmekten, onu hayatta tutamamaktan, işimizi kaybetmekten, ekonomik sıkıntılar yaşamaktan, yalnız kalmaktan kaygılanıyoruz ve Kovid-19 korkusu depresyona sebep oluyor. Aslında kaygımız orta düzeyde olmalı. Önlemlerimizi alıp, zihnimizin bir kenarında onu unutmadan yaşamamıza devam etmeliyiz. Salgın bittiğinde ya da hastalık kontrol altına alındıktan sonraki yıllar içinde bile travma sonrası stres bozukluğu geliştirebiliyor. Kontrollü bir şekilde normalleşme sürecine geçiyoruz. Bir yıl içinde yaşanılanların tekrar edilmemesi için çok dikkatli olmamız gerekiyor. Salgın bitmedi ve hala günlük vaka sayıları oldukça yüksek. Salgının bittiğini düşünmeyerek, önlemleri alarak, zihnimizdeki alarmı kapatmayarak yaşamımıza devam etmemiz gerekiyor."

Güleç, Kovid-19'u yenmenin en önemli yolunun kurallara uymak olduğunu, tedavi edilmezse gelecekte sorun teşkil edecek psikolojik hastalıkları yenmek için de ilgili hekimlerden destek alınması gerektiğini vurguladı.