Dünyada yaklaşık 2 milyon 800 bin, Türkiye'de ise 50 bin Multipl Skleroz (MS) hastasının bulunduğu ve hastalığın, kadınlarda erkeklere oranla 2 kat sık görüldüğü bildirilirken, sigaranın hastalarda atak riskini, D vitamini düşüklüğünün ise hastalık gelişme riskini yükselttiği belirtildi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Vildan Yayla, AA muhabirine yaptığı açıklamada, MS hastalığının, beyin ve omurilik gibi merkezi sinir sisteminin etkilendiği nörolojik bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.

MS'nin, vücudun bağışıklık sisteminin neden olduğu (otoimmün) bir hastalık olduğunun düşünüldüğünü ifade eden Yayla, beyin ve omurilikte, sinir lifinin (nöron) çevresini sarıp, koruyan ve sinyal iletiminde rol oynayan miyelin kılıfı bulunduğunu, MS'li kişilerde tam bilinmeyen bir nedenle, vücudun kendi savunma mekanizmalarının, merkezi sinir sistemindeki bu kılıfa saldırarak tahrip ettiğini anlattı.

Yayla, sinir sisteminde tahrip olan bölgenin, vücudun hangi işlevini yerine getiriyorsa o işlevde aksaklık yaşanmaya başladığını aktararak, bu durumun çoğunlukla geçici işlev bozukluğuna yol açtığını, bazen de hasarın kalıcı olabildiğini vurguladı.

"Genç erişkinlerde en sık fonksiyonel kısıtlılık yaratan nörolojik hastalık olan MS, kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha sık görülmektedir. En sık 20-40 yaşlar arasında ortaya çıkar ancak 10 yaş gibi erken başlangıçlı hastalar ve 40 yaşından sonra başlayan olgular da vardır." bilgisini veren Yayla, dünyada yaklaşık 2 milyon 800 bin, Türkiye'de ise 50 bin civarında MS hastası bulunduğunu bildirdi.

Yayla, MS'nin ölümcül ve bulaşıcı bir hastalık olmadığının altını çizerek, MS'li kişinin çocuğunda bu durumun görülme olasılığının yaklaşık yüzde 1-2 olduğunu ifade etti.

"Belirtilerin atak olabilmesi için en az 24 saat devam etmeli"

Hastalığın belirtilerinin kişiden kişiye değişiklik gösterebildiğini dile getiren Yayla, "Belirtilerin birçoğunun normal kişilerde, vitamin eksikliklerinde ya da başka hastalıklarla birlikte görülebileceği de unutulmamalıdır. Hastalarda bu belirtilerin hepsi bir arada görülmeyip genellikle bir veya birkaçı bir arada bulunabilir." dedi.

Prof. Dr. Yayla yorgunluk, halsizlik, yüzde veya vücudun bir tarafındaki kol ve bacakta veya her iki bacakta birden güç kaybı, yüzde veya vücudun bir tarafındaki kol ve bacakta, bacaklarda uyuşma ve karıncalanma, hissizlik, bir veya iki gözde birden bulanık görme, çift görme, görme bozuklukları, kas sertleşmesi, idrar kaçırma ve sık idrara çıkma, konuşma bozukluğu, bağırsak problemleri, yürümede dengesizlik ve cinsel işlev sorunlarının önde gelen belirtiler arasında yer aldığını söyledi.

MS'ye bağlı yakınmaların "MS atağı" sırasında ortaya çıkıp daha sonra iyileşebileceği gibi, bir kısmının uzun dönem kalıcı olabildiğine dikkati çeken Yayla, hastalığa ilişkin şunları kaydetti:

"MS belirtilerinin atak olarak tanımlanabilmesi için en az 24 saat devam etmesi gerekmektedir. MS tanısı, nöroloji uzmanı, tercihen MS konusunda deneyimli bir nöroloji uzmanı tarafından konulmalı. Uzun süreli takip ve tedavi gerektiren bu hastalıkta özellikle başlangıç dönemlerinde MS'yi taklit edebilen pek çok hastalık olması nedeniyle hastaların bir kısmında tanı şüpheli olabilmektedir.

Fizik muayenesi ve öyküsü ile hastada MS tanısı düşünülüyorsa, hastaya beyin Manyetik Rezonans (MR) ve bazen de omurilik MR incelemeleri yapılır. Tanıyı netleştirmek için hastadan beyin omurilik sıvısı (lomber ponksiyon) alınması, uyarılmış potansiyeller denilen EMG tetkiklerinin yapılması ve MS ile karışabilecek diğer hastalıkların dışlanması için bazı testlerin yapılması gerekebilir."

"D vitamini azlığı MS riskini arttırabilmektedir"

Akdeniz mutfağı, sebze, meyve ve balık ağırlıklı beslenmenin MS için iyi bir beslenme programı olduğunu dile getiren Yayla, yiyeceklerden tuzun azaltılması gerektiğini belirtti.

Yayla, sözlerine şöyle devam etti:

"Sigara genel sağlığa zararlı olduğu gibi MS için de zararlıdır. Sigara kullanımı MS hastalarında daha sık atak geçirmeye ve hastalığın kötü gidişine neden olabilir. Bu nedenle sigara mutlaka bırakılmalı.

D vitamini azlığı MS riskini arttırabilmektedir. Bu nedenle MS hastaları D vitamini için en önemli kaynak olan gün ışığından faydalanmalı, gerekirse doktorunun önerisi ile D vitamini takviyesi kullanmalı."

MS hastalığının tedavisinin kişiye özel olduğuna işaret eden Yayla, erken tanı ve tedavinin önem taşıdığını söyledi.

Yayla, "MS, ataklarla seyreden bir hastalıktır, atak sırasında yapılacak kısa dönem atak tedavisi ve bu atakların oluşmasını engellemeye yönelik uzun dönem tedaviler olmak üzere iki çeşit tedavi yöntemi vardır." dedi.

Atak tedavisinin, Türkiye'de en sık uygulanan şekliyle genellikle damardan serum ile verilen kortizon tedavisi şeklinde olduğunu anlatan Yayla, şu bilgileri paylaştı:

"Atakların sıklığını azaltmaya ve kişinin fiziksel becerilerinin korunmasına yönelik birçok uzun dönem tedavi seçeneği mevcuttur. Birinci seçenek olarak, haftanın belirli günlerinde yapılan iğne tedavilerinin dışında, günde 1 ya da 2 kez kullanılan tablet formları olduğu gibi, bu tedavilerden fayda görmeyen ya da aşırı aktif durumdaki bazı hastalarda ayda bir ya da 6 ayda bir damardan uygulanan ya da farklı uygulama şekilleri olan tedavi seçenekleri de mevcuttur. MS, artık çok daha iyi kontrol edilebilir duruma gelmiştir. Erken ve uygun tedavi ile MS'ye bağlı özürlülük durumu önemli oranda azalmaktadır."